Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

0.3

Sabahtan berri arkadaşının ne kadar yorulduğunun farkındaydı ama iyi haberi almadan Rhodey'in bunu umursamayacağını biliyordu. Hızlı adımlarla katta bulunan danışmadan tekerlekli sandalye istedi.

Sandalye ile ameliyathanenin önüne geldiğinde "Liv'i odasına aldılar. Hadi gidelim." dedi Rhodey sabırsızca. "Birazdan uyanırmış."

»»—— ⎊ ——««

Rhodey'in oturduğu sandalyeyi yavaşça arkasından iterek koridorda Liv'in götürüldüğü odaya doğru sürerken; tam olarak ne yapması, nasıl davranması gerektiğini düşünüyordu Tony.

Yıllar önce dünya kendi etrafında dönüyor zannettiği için hem çocukluk arkadaşını hem de kendisini koşulsuz seven genç kadını terk etmiş, bırakmıştı... Şimdi öylece karşısına geçip ne diyecekti? Hiçbir şey olmamış gibi yeni doğan bebeği için tebrik mi edecekti?

Rhodey yavaş ilerlediği için arkadaşına dönerek azar atacağı sırada onun dalgın bir şekilde gözünü bir noktaya sabitleyerek ezbere adım attığını görünce ilgisini çekmek için adını seslendi.

Tony, kendisine seslenen arkadaşı ile düşünce dünyasından sıyrıldı. "Tony..." dedi albay bir kez daha bu sefer sesi anlayışlı çıkıyordu. "Liv değişti... Aynı senin gibi... Sana kzıgın olduğunu bile zannetmiyorum." diye içini rahatlattı gözlerine bakan arkadaşını.

Tony derin bir nefes alıp verdikten sonra "Onu yalnız bıraktım Rhodey, hem de bana en çok güvendiği zaman..." dedi boğazında yutkunmasını engelleyen bir yumru hissetmesi duraklamsına sebep oldu.

Anne ve babasının kazadan dolayı ölmediğini öldürüldüğünü öğrendiği gün, bir de dostum dediği adamın bunu uzun süredir bildiğini öğrenmişti.

Yıllardır güven problemlerinden dolayı kimseye güvenemeyen Tony, babasının öve öve bitiremediği o adama, Amerika'nın erdemli kuluna güvenmişti ve en güvendiği zamanda o adamdan ihanete uğramak... Hissettiği en ağır şeylerden birisiydi.

"Küçüktünüz Tony. Şimdi ikiniz de büyüdünüz. İkiniz de önünüze baktınız. Artık onun bir çocuğu var dostum..." dedi Rhodey, adamın kendine gelmesini sağlayarak.

Tony, bu konuda emin olamasa da kafasıyla onayladı Rhodey'i. Ağır adımlarla kendisine söylenen odanın bulunduğu koridora girdiklerinde Liv'in ameliyatından kan aramak için çıkan bilgi aldıkları hemşireyi gördüler.

Hemşire de onları tanımış olacak ki adımlarının rotasını onlara doğru çevirerek hızlandırdı. Gülümsemeyle tam karşılarına geldiğinde durakladı ve "Sanırım James Rhodes sizsiniz?" diye sordu, Tony'e baktıktan sonra gözlerini Rhodey'e çevirerek.

"E-evet. Bir şey mi oldu?" diye sordu Rhodey merakla, Tony onun sesinden korkuyu sezebiliyordu. "Hayır, hayır... Sakin olun. Sadece Bayan Anderson uyandı ve sizi sordu." dedi hemşire, gülümsemesini bozmadan.

Kadın, Rhodey'den bakışlarını kaldırarak Tony'ye gözlerini süzerek gülümsediğinde, aldığı karşılık samimiyetten uzak bir gülümseme olmuştu.

"Tamam, teşekkürler." dedi Rhodey, gözlerini devirmemek için kendisini tutarken. Tek amacının milyoner ile flörtleşme şansını denemek olduğu anlaşılan hemşirenin yanından geçecek şekilde sürdü Tony arabayı.

"Şu an biraz narkozun etkisinde olabilir." diye uyardı kadın, arkalarından biraz sesini yükselterek. Rhodey "Bazen senin demir kıç olduğunu unutuyorum ve bu sinir bozucu bir şekilde karşıma çıkıyor, genelde." diye söylendi arkadaşına.

"O kadının tek yaptığı zamanımızı boşa harcamaktı. Daha hızlı sürer misin, şu lanet arabayı?!" diye bağırdığında zaten kapının önüne geldikleri için gözlerini devirdi Tony.

Az önceki gerginliği katlanarak geri dönerken derin bir nefes aldı ve kapıyı nazikçe tıklattı. İçerden Liv'in sersem bir şekilde "Gir." diye mırıldandığını duydu. Kapıyı açarak Rhodey'in bulunduğu sandalyeyle birlikte içeriye girdiğinde gözleri direkt yataktaki kadına kitlendi.

Yılların güzelliğinden hiçbir şey eksiltmemiş hatta ergenliğini atlattıktan sonra daha da güzelleşmiş olduğu anlaşılan kadın; kahverengi uzun dalgalı saçları yastığa dağılmış, gözleri yarı baygın bir şekilde Rhodey'e bakıyordu.

"Rhodes..." diye mırıldandı Liv. Sesi ağlamaklı çıkan kadın belli ki Rhodey'i getiren kişinin Tony olduğunu hâlâ farketmemişti. "Bi-bir anda oldu." dedi kadın hıçkırarak.

"Bir anda suyum geldi ve kanama başladı." kadın hıçkırarak kontrolsiz bir şekilde ağlamaya başlarken Rhodey bu sefer Tony'nin kendisini yönlendirmesine izin vermeden sandalyeden güz alarak ayaklandı.

Sendeleyerek hasta yatağının kenarına oturarak ağlayan kadının yüzünü avuçlarının arasına aldı. "Sakin ol güzelim, tamam..." diye sakinleştirmeye çalıştı Rhodey.

Kadın hâlâ yorgun gözleri ile "Ama o, o..." diye kendisine mırıldanırken, "O iyi Liv, sen de iyisin... Tamam mı? Sen biraz kendine gel hemen onu göstereceğim sana." dedi Rhodey, yatıştırıcı bir şekilde.

Kadın kendisine söylenenlere inanmış olacak ki yavaşça sakinleşmeye başladı. Hıçkırıkları azalırken gözlerinden süzülen yaşlar azaldı. Tony, sessizce olanları izlerken aklına terk ettiği gün bile karşısında göz yaşı dökmeyen güçlü kadının şu an çocuğu için kimseyi umursamadan hıçkırarak ağlayışına şahitlik ediyordu.

Kadının, ağlaması sakinleştikten sonra hastanede çalışan zannettiği için umursamadığı adama su istemek için döndüğünde gördüğü kişinin gerçekliğini sorgulayan bir yüz ifadesi takındı yüzüne.

Rhodey de kadının baktığı yöne dönerken, "Tony?" diye mırıldandı sorgulayan bir ses ile. Tony "Merhaba." diye cevap verdi mahçup bir gülümsemeyle. Ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu.

"Se-sen ne yapıyorsun burada?" Tony rahatsızlık verdiğini düşünerek yutkundu. "Ben özür dilerim. Rahatsız etmek istemiyordum. Sadece Rhodey getirmemi rica etti-" diye hızlıca  açıklamaya koyulan Tony'yi "Sorun değil Tony." diye mırıldanan kadın durdurdu.

"Sadece seni görünce şaşırdım biraz." Tony onun narkozdan mı ya da Rhodey'nin dediği gibi gerçekten affetmiş olmasından mı böyle konuştuğunu anlayamasa da sessizce anladığını belli etti.

"Ben... Tebrik ederim." dedi Tony, Liv'in gözlerine bakarak. Uzun zamandır bakmadığı kahverengi gözler söylediği cümle ile parladı. Tony, kadının gençken kendisine her bakışının böyle olduğunu hatırladığında bir kez daha eski günleri özlediğini hissetti.

"Ben anne oldum." diye mırıldandı kadın, daha çok kendi kendine. Gözlerini Tony'den yakın dostuna çevirirken yine aynı cümleyi biraz daha şevkle söyledi. Rhodey gözlerinde oluşan mutluluk gözyaşlarını hissederken kadını onayladı.

"Ben onu görmek istiyorum." dedi Liv, heyecanla. "Liv, onu şu an  buraya getirebileceklerinden emin değilim." "Ama onu göstereceğine söz verdin!" diye itiraz etti kadın

"Liv, sakin ol... Sen biraz dinlen görmeye gide-" "Tamam." dedi Tony, bütün ilgiyi kendi üzerine çekerek. "Ben bir şekilde hallederim." "Tony-" diye söze başlayan Rhodey'in sözünü Liv kesti. "Gerçekten mi?" diye sordu kadın heyecanla.

"Evet. Biliyorsun, ben Tony Stark'ım." dedi dahi, ilk defa bu cümleyi egosunu tatmin etmek için söylememişti. Kadının yüzünde oluşan umutlu gülümsemeye ve arkadaşının yüzündeki 'Ne yapıyorsun sen?' bakışına cevap olarak gülümsedi ve odadan ayrıldı.

Tony ikilinin bulunduğu odadan çıkarak o katta bulunan danışmayı aramaya koyuldu. Danışmada bulunanlara Liv'in ve bebeğinin doktorunu sordu.

Sekreterler Tony Stark ile muhattap olduklarını bildikleri için ellerinden geldiğince hızlı bir şekilde telefon ile doktora ulaşarak odasında olduğunu öğrendiler.

Kısa bir koridor yolculuğundan sonra doktorun odasına ulaştı. Tony odasına girerken ayaklanan doktor birazcık ısrar ile kuvözdeki bebeği sırf milyoner, dahi rica ettiği için özel bir muamele ile annesinin odasına götürmeyi kabul etti.

Kendisi de Tony'ye eşlik ederek diğer bebeklerin de bulunduğu odanın camının arkasında durdu. Hemşireler bir ay erken doğduğu için normalden daha küçük olan bebeği temizlerken, giydirirken ve uygun bir kuvöze taşınırken izledi Tony.

Kapıdan bir hemşireyle birlikte çıkan küçük bebekten gözlerini ayıramadı. Sadece kendisi rica ettiği için böyle şeyler yaptığını söyleyip duran doktorun sözlerini keserek "Merak etmeyin, doktor bey. Hastanenize teşekkür için yüklü bir bağış yaparım." dedi.

Hâlâ gözleri bebeğe bakarken doktorun pişmiş kelle gibi sırıtarak kendisine uzattığı eli sıktı ve hemşire küçük bebek yatağı ile önden ilerlerken sessizce kadını takip etti.

Uzun zamandır bebek görmemişti Tony. Hele böyle daha gözlerini bile açamayacak kadar küçük bir bebeği hiç görmemişti. Hayatının hiçbir döneminde de görmeyi beklemiyordu doğrusu.

Pepper ile birlikteyken bir iki defa aklına 'Acaba ilerde çocuklarımız olur mu?' düşüncesi gelmişti ama hiç gerçek manadan kendisini böyle bir durumda hayal etmemişti. Küçücük bir bebeğin bu kadar güzel olabileceğini kabul edeceğini hiç düşünmemişti...

Babası tanımadığı bir adam, annesi eski sevgilisi olan bir bebeğin peşinden böyle dolanacağını kim düşünebilirdi ki...

༶•┈┈┈ ⎊ ┈┈┈•༶

Kelime Sayısı: 1145
Yayımlanma Tarihi: 22 Mayıs 2022

Merhabaaaa sevgili okuyucularım

Şimdilik kitabın durağan gittiğini biliyorum hatta ben de yazarken sıkılıyorum ama ilerde daha güzel bölümler geleceğine sizi temin ederim...
Anlayışınız için şimdiden teşekkürler...

Sizlerden de biraz tahmin almayı çok isterim.
Belki kitabımı daha heyecanlı hale getirebilecek fikirler gelir...

Umarım hoşunuza giden bir bölüm olur

Oy vermeyi, yorum yapmayı ve diğer kitaplarıma göz atmayı unutmayın.

Sevgilerle...

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro