0.1
"Hergün çok daha da iyiye gidiyorsun." dedi Tony arkadaşına motivasyon vermek için. Bir eli yürüme alanının yanındaki korkuluktan, bir eli Tony'nin omzundan destek alan Rhodey buruk bir gülümseme göderdi sağında duran arkadaşına.
"Hala bu protezler olmadan bir şey yapamıyorum." dedi yürümeye devam ederken. Tony içinde hissettiği suçluluk duygusundan kurtulamıyordu.
Birkaç ay önce Avengers'ın önüne sunulan bir anlaşma bütün takımın dağılmasına sebep olmakla kalmamış, aynı zamanda Tony'nin geriye kalan tek dostunu da kaybetmesine sebep oluyordu.
Yüzlerce metre yükseklikten yere çakıldıktan sonra uzun süre yatmak zorunda kalan albay, son bir aydır dahî arkadaşının kendisi için tasarladığı protezlerle fizik tedavi sürecine başlamıştı. Bu süreçte yanından hiç ayrılmayan Tony, Rhodey ne derse desin kendisini affedemiyordu.
İki tarafı korkuluklarla dengelenmiş özel yürüme alanının sonuna gelen albay yorgunlukla yere çöktü. Tony de yanında diz çökerek onun dinlenmesini bekledi.
"Bu günlük yeter diyelim mi?" diye sordu Tony, arkadaşının kendisini aşırı yormasını istemiyordu. "Hayır, sanırım biraz daha çalışacağım. Senin işin varsa gidebilirsin." diye cevap verdi Rhodey.
"Senden önemli bir işim yok." dedi dahî. Rhodey dediğine minettar bir şekilde gülümserken Tony de Rhodey'in yanına onun gibi rahatça oturdu.
"Pepper ile nasıl oldu aranız?" diye sordu Rhodey, rahat bir sessizliğin ardından. Tony keyifsiz bir yüz ifadesiyle omuz silkerek cevap verdi. "Aynı."
"Neden özür dilememekte bu kadar ısrarcı davrandığını anlayamıyorum." diye sordu Rhodey merakla. Tony cevap vereceği sırada Rhodey'in çalan telefonu konuşmasını kesti.
Rhodey arayan numarayı gördüğünde ikinci kez çalmasına izin vermeden yanıtladı telefonu. "Alo?" dedi albay, sesinin meraklı çıkmasını engelleyememişti.
"Evet benim, siz kimsiniz?" Tony merakla arkadaşının mimiklerini izlerken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Ne? A-ama daha vardı? O iyi değil mi?"
"Tamam. Tamam, hemen geliyorum." Telefonu kapatan Rhaodey ayaklanmaya çalışırken Tony, ondan hızlı davranarak kalkmasına yardım etti.
"Rhodey neler oluyor? Ne bu telaşın?" dedi merakla. Ayağa kalkan Rhodey birkaç dakika düşünceli bir ifadeyle dostunun gözlerine baktı. Ne söyleyeceğine karar vererek "Liv... O, o hastanede ve benim acil... Acil oraya gitmem gerekiyor." diye açıkladı kekeleyerek.
"N-ne? Liv mi? Lively deki gibi Liv mi?" diye sordu Tony, zorlukla yürüyen Rhodey'in peşinden koşuştururken. "Evet Tony. Bizim Liv, ben bu halde araba kullanamam. Götürecek misin? Taksi mi bekleyeyim?"
"T-tamam. Ben götürürüm." dedi Tony. Rhodey koltuk değmeklerinden ve protezlerden destek alaral olabildiğince hızlı bir şekilde yürümeye çalışırken dahînin aklında birnbir soru dolanıyordu.
Liv ile ne zamandan berri görüşüyordu?
Liv neden hastanedeydi?
Nesi vardı? İyi miydi?
"Liv, o iyi mi?" diye sordu endişeyle Tony, Rhodey'nin hemen arkadından onu takip ederek. "Bilmiyorum. Öyle olmasını umuyorum." dedi Rhodey. "Daha zamanı vardı, daha vardı..." diye ekledi Tony'nin kendisini duyduğundan habersiz.
Tony neyden bahsettiğini soracağı sırada yanına ulaştıkları spor arabasına hızla bindi albay. "Neyi bekliyorsun Tony? Bin şu lanet olası arabaya!" diye bağırdı sinirle.
Tony hızla kafasını sallayarak onu onayladı. Kafasından geçirdiği felaket senaryolarını düşünürken sessizce sürücü koltuğuna oturdu. Rhodey'den öğrendiği hastaneye JARVİS en kısa sürede ulaşabilecekleri rotayı oluşturduktan sonra hızla ayrıldılar şehir dışında bulunan üsten.
Rhodey kimseye bir şey olmamış olması için dualar ederken Tony hastanede neyle karşılacağını merak ederek sessizce arabayı kullanıyordu.
Arabası hızla asfaltta kayarken aklına yıllar önceki sahnelerin gelmesine engel olamıyordu dahî. Yıllar önce terk ettiği kadın, Lively Edith Anderson... Yıllardır kendisini görmemiş hatta hakkında hiçbir şey duymamıştı ama belli ki Rhodey kendisinin aksine hâlâ onunla görüşüyordu.
~~~
Derin bir nefes aldıktan sonra iki dakikadır önünde dikildiği kapıyı tıklattı genç adam. Birkaç saniye sonra kapının arkasında duyduğu hareketlenme ile gerginliği daha da arttı.
Kapı açılarak arkasında yüzündeki kocaman gülümsemeyle sevgilisi olan güzel kadını ortaya çıkardığında gergin bir şekilde gülümseyerek jestine karşılık verdi.
İçeriye attığı ilk adımda "Hoşgeldin." diyerek boynuna sarılan kızın kollarından nazikçe sıyrılmaya çalıştı, Tony. Genç kızın neşeli ifadesi bu hareketle sekteye uğrasa da belli etmeyerek adamı içeriye buyur etti.
"Keyifsiz gibisin bir sorun mu var?" diye endişeyle sordu Liv. Salona giren adam bir yere oturmamaya karar vererek arkasındaki kadına döndü.
"Aslında konuşmamız gereken bir konu var." Kadın aralarındaki bir iki adımlık mesafeyi kapatarak kollarını sevgilisinin boynuna doladı. "Ne oldu?" diye sordu gerçek bir endişeyle.
Tony boynundaki kolları nazikçe tutarak kendisinden uzaklaştırdı ve bir adım geri atarak aralarına mesafe koydu. Liv bu sefer gerçekten gerilmiş hissediyordu.
"Sorun ne Tony? Beni korkutuyorsun? Söyle bana bebeğim." dedi, son cümlesi diğerlerine nazaran daha yumuşaktı. "Sorun tam olarak bu." diye çıkardı ağzındaki baklayı Tony.
Liv, anlamamış bir ifadeyle kaşlarını çatarken "Bu aramızdaki şey." Genç kadının ağzından şaşkınlıkla "Ne?" nidası bir fısıltıyla çıktı. "Bu artık bitmeli." dedi Tony işaret parmapıyla kendisini ve karşındaki kadını işaret ederek.
"Tony neler oluyor, bu ne demek şimdi?" diye sordu kadın gözlerinde yaşlar oluşurken anladığı şeyin doğru olmadığını umuyordu.
Bir adım atarak genç adama yaklaşmaya çalıştığında adam da mesafeyi korumak için bir adım geri gitti. "Ne demek istediğim açık. Ben sıkıldım artık." diye açıkladı, dahî adam. Kadın gözlerindeki yaşların düşmesine engel olamadı daha fazla.
"Dostken ve flört ederken her şey iyiydi, güzeldi ama ciddi ilişki benim işim değil... Biliyorum kötü zamanlarımda sen ve Rhodey yanımda olmasanız atlatamazdım ama... Ama ben seni sevmiyorum ve bir ilişki istemiyorum... Üzgünüm." Liv duyduğu cümleyle yıkıldığını hissetti.
"B-ben seni bu kadar seviyorken, sen beni hiç mi sevmedin?" diye sordu hayretle. "Kaç kere başka kızlarla gördüğümde neden özür diledin o zaman? Neden affetmemi istedin? Sırf duygusal boşlukta olduğun için mi? Sevgiye ihtiyacın olduğu için mi?" diye bağırdı sinirle.
İçindeki yıkılmışlık ve kullanılmışlık hissi sinirlenmesine sebep olmuştu kadının. Tony onun gözlerine bakmaya cesaret edemeden sessizce susutuğunda genç kadının içindeki sinir öfkeye dönüştü.
Yanındaki konsoldaki vazolardan birini kendilerinden uzak bir köşeye fırlattırken kendisini terkeden sevgilisine gitmesi için bağırdı. Tony tereddüt etse de başka söyleyecek bir şeyi olmadığı için sessizce kadının talimatını dinleyerek daireden ayrıldı.
Kapıyı kapattıktan sonra daha fazla kırılma sesi duydu ve ardından hıçkırarak ağlayan Liv'in sesi... Her ne kadar aşık olmasa da genç kadın şimdiye kadar kendisi için çok iyi dost olmuştu.
Cebinden çıkardığı telefon ile Rhodey'in numarasını tuşladı. Liv ile ayrıldığını ve ona göz kulak olmasını söyledi. Kendisine atacağı azarları daha sonra dinleyeceğini bilerek telefonu kapattı.
~~~
Tony aklına gelen geri dönüşün bitmesi ile aynı zamanda hastanenin önüne arabasını hızla park etti. Rhodey arabadan elinden geldiğince hızla inmeye çalışırken yerinde kıpırdamadan durdu.
Arabanın camından hastaneye bakarken inip inmemek konusunda ikilem yaşıyordu. Bu sırada girişe yönelmiş Rhodey onun yüzündeki ifadeyi gördü. İkisini de yakından tanıyan albay bu duraklamanın sebebini elbette biliyordu.
"Hadi Tony." dedi destek olurcasına. "Çok zaman geçti. İkiniz de değiştiniz. Eminim affetmiştir seni. Hem biz en başta çok iyi arkadaştık, değil mi? Böyle bir günde yanında olmanı hakediyor."
Tony derin bir nefes alarak cesaretini toparladı ve kafası ile arkadaşını onayladı. Hızla arabadan indikten sonra Rhodey'e kolundan destek olarak hastane girişine doğru koşar adım ilerledi.
İkili hastaneye telaşla girdikten sonra kendilerine hayret bakışları atan çevredeki insanları görmezden gelerek merakle kendilerini izleyen danışmaya döndüler.
"Lively Edith Anderson, buraya getirilmiş?" dedi Rhodey hızla. Danışmada duran kadın Tony'yi izlemeye daldığından kendisini duymadığında sinirlenen albay sesini yükselterek "Pardon!" dedi kadını transtan kurtararak.
Kadın hızla kendisine söylenen ismi bilgisayarda arattıktan sonra bekleyen iki adama dönerek "Evet şu an 3. ameliyathanede." dedikten sonra gitmeleri gereken yeri tarif etti.
Hızla asansöre ilerleyerek söylenen kata çıktılar. Rhodey koşar adım ilerlemeye çalışırken can acısından dolayı sekiyordu. "Sakin ol Rhodey! Geldik." dedi Tony '3' yazılı amelitiyathane kapısını göstererek.
Tam bu sırada kapı açılarak içerden bir hemşireyi ortaya çıkardı. Karşıısında gördüğü yorgun ve nefes nefese kalmış iki kahramanı görünce şaşkınlıkla duraklayan kadın Tony Stark'ın kendisine yönelttiği soru ile gerçekliğe döndü.
"Lively Anderson'ın yakınlarıyız. O, o iyi mi?" diye sordu Tony hızla hemşireye, Rhodey'in nefeslenmesine izin vererek. "Bayan Anderson ambulansı arayarak suyunun geldiğini bildirmiş ama ekipler ulaştığında baygın bulunmuş. Buraya geldiğinde erken doğum başlamıştı, bebek iyi ama anne çok kan kaybetmiş, durumu hâlâ krıtik. İzninizle kan bulmam gerekiyor." diye açıklayarak hızla işine geri döndü.
Rhodey'in içindeki korku büyürken Tony duyduğu cümleleri bir süre idrak etmeye çalıştı. Eski arkadaşı ve sevgilisi olan kadını tekrar göreceği zamanın, kadının doğum yaptığı zamana denk geleceğini kim söyleyebilirdi ki.
Bir de tabi kadının hayati tehlikesi vardı.
༶•┈┈┈ ⎊ ┈┈┈•༶
Kelim Sayısı: 1281
Yayınlanma Tarihi: 13 Mayıs 2022
Merhaba sevgili okuyucularım.
Yeni bir Tony Stark kurgusu ile karşınızdayım.
Bu kurguyu hazırlarken bana yardımcı olan arkadaşlarıma
-umarım böyle söylememden rahatsız olmazsınız-
çok teşekkür ederim.
💙💙💙
Umarım hoşunuza giden ve benim de yazmaktan keyif alacağım bir kurgu olur.
Teorilerinizi paylaşmanız beni çok mutlu eder açıkçası.
Oy vermeyi, yorum yapmayı ve takipte kalmayı unutmayın.
Sevgilerle...
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro