Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

5. Bölüm "Bizden Biri"

Multi ; İyi olduğu gibi bir o kadar da kurnaz cadımız Hamidor.

Masaldan;

"Beni dünkü çocuk sanıyor ya şaka gibi nasıl yüzüme baka baka yalan söyleyebiliyor anlamış değilim" diye söylenerek Ayla'nın bahsettiği kütüphaneyi arıyordum.

Hala tüm bedenim yorgun ve ağrı içindeydi. Yine de bu bana engel olamazdı.

Saatlerdir kütüphaneyi arıyordum ve tuhaf olansa her bir sokak dönüşümde aynı sokağa çıkıyor olmamdı. Sanki zaman durmuş ve ben bu sokakta kısılı kalmış gibi sürekli aynı yere çıkıyordum.

"Anlaşıldı aklım bana oyunlar oynuyor" diyerek gözlerimi yumup açtım. Tekrardan yürüyüp aynı sokağa çıktığımda tuhaf hissettim.

"Sanırım deliriyorum" diye söylenerek yeniden gözlerimi kapattım. Bir süre öyle kaldıktan sonra tekrar açtığımda karşımda biri belirdi.

Kollarını iki yana açarak kapkara gözleriyle bana "Kasabaya hoş geldin suprizimi beğendin mi ufaklık" diye sordu.

"Pardon?" dedim şaşkınca. Saatlerdir aynı sokağa çıkıyordum ve bunu bir adam mı yapıyordu?

"Ne? Anlamadın mı yoksa?" diye sordu sesini incelterek.

"A-anlamadım, saatlerdir aynı sokakta dönüp duruyorum bunu sen mi yapıyordun?"

"Tabiki ben yapıyorum, dedim ya hoşgeldin süprizi diye"

Şok etkisine girmiş gibi bir ifadem vardı. Bir adam nasıl bunu yapabilirdi ?

sessiz kalmam üzerine yanıma yaklaşarak "Beni şarkı söylerken gördüğünü biliyorum lütfen şaşırmış numarası yapmayı keser misin?" dedi ama gerçekten şaşkındım. Ben kimseyi şarkı söylerken falan duymadım ne saçmalıyordu böyle. Kaçık adam.

"Şarkı söylerken mi? Bak ben seni daha önce hiç görmedim yanlış kişiyle uğraşıyorsun"

"gördün ama ufaklık hatırlasana pencereden odamı gözlüyordun" diyerek göz kırpınca birazcık utandım. Gerçekten birinin odasını gözlemiştim. Ama o bunu nereden bile bilirki? Üstelik odasını gözlediğim kişi tam bir deliydi. Tek yaptığı ışıkları kapatıp açmaktı.

"Hala hatırlamadın mı? Hani kapanıp açılan ışıklar falan" diyerek kaşlarını kaldırdı.

"Ne yani seri şekilde odanın ışıklarını kapatıp açan sen miydin?"

"Tabii bendim, şarkı söylerken ara sıra kendimi kaptırıyorum diye oluyor bu durum"

"Hadi canım yeme beni, bence elinle kapatıp açıyorsundur" diyerek imalı bir bakış attım.

Parmağını şıplatarak elinde bir mum belirdi. Şaşkınca baktım. Çok geçmeden tek bir dokunuşuyla mumu yaktığında ağzım şaşkınca açıldı.

Açılan ağzımı çenemi yukarıya doğru kaldırarak kapatıp "Görüyorsun işte.. ayrıca sen pencerenin önünden çekildikten sonra sana baktım ama fark etmedin bir selamlaşamadık ufaklık" diyerek tokalaşmak için bana elini uzattı.

Hala şaşkındım. Başımı iki yana sallayıp kendime gelerek "Masal ben" deyip elimi uzattığımda tokalaşmadan elini çekerek "biliyorum Masal" dedi.

Elini çekmesi çok tuhafıma gitmişti. 'neden elini çektin" bakışı attıktan sonra "Senin adın ne?" diye sordum.

Hemen sorumun üstüne "Masal'la uğraşmayı bırak hamidor" diyerek biri bize yaklaşmaya başladı.Adamı baştan aşağıya incelerken bu adamı tanıyor hissine kapıldım. Sanki daha önce görmüşüm gibi.

"Sadece tanışıyorduk Asroy ne var bunda?"

"Hasta bir kızı saatlerdir aynı sokakta döndürüp duruyorsun ve şimdide tanışmaya mı çalışıyorsun? Güldürme beni"

"Sıradan bir Hoş geldin partisi"

"Başlatma sıradanlığından uza git"

"Ayıp oluyor ama daha Masalla kahve içmeyi düşünüyordum"

Asroy denilen adam hamidorun üzerine yürümeye başladığında aralarından geçip giderek "Yapacak işlerim var siz birlikte içersiniz kahvenizi" dedim.

Hamidor "Masal bir durur musun? Beni bununla yalnız bırakma lütfen" diyerek kibarca peşimden gelmeye kalkınca Asroy Hamidoru ensesinden tutup çekti.

"Sen burada kalıyorsun Hamidor Masaldan uzak dur"

Arkamı dönüp ikisine kötü kötü baktım.

"Bakın gerçekten işlerim var zamanımı çalıyorsunuz"

Hamidor söylenerek "Peki tamam gidiyorum ama bir kahve sözünü alırım" diyerek onay bekleyen bakışlarla bana bakınca "tamam" dedim.

"Görüşürüz" deyip aniden kayboldu. Gözlerime inanamayarak "Nasıl oldu bu? Az önce buradaydı" dedim.

Asroy kolumu kavrayarak "Eve gidiyoruz küçük hanım" dedi ve beni çekiştirmeye başladı.

"Hayır işim var eve gidemem"

"Başını derde sokmaya çok mu meraklısın anlamıyorum ki git evine uslu uslu otur" dedi bıkkınca.

"Sanane ki benden? Seni ne ilgilendiriyor?" diye bağırarak kolumu elinden kurtardım.

"Bak kızım bu kasabada seni kolayca harcarlar o yüzden aklını kullan ve evden dışarıya adımını atma!" diye tısladı yüzüme yaklaşarak.

"Seni dinlemeyeceğim sen kimsin ki zaten !" Diye bağırdım.

Gözlerime ürkütücü bir şekilde bakmaya devam ederken "beni böyle korkutamazsın" dedim.
Hala kötü kötü bakıyordu ve burnundan soluduğunu hissediyordum.

Ağzımdan kelimeler zorla çıktı.
"G-göz-gözlerin"

Mavi gözleri Sarıya dönüyordu!!
"Şimdi ya eve gidersin ya da.."

"Sen onlardan birisin!!" Diye bağırarak korkuyla koşmaya başladım. Vücudumun her yerinde ki ağrı beni zorlasa da koşuyordum ! O.. o da beni öldürmek isteyenlerden biriydi .

Arkamdan "masal dur" diye bağırıyordu.

"Duramam ! Sende onlardan birisin bana zarar vermene izin vermeyeceğim!" Diye bağırarak hızlana bildiğim kadar hızlandım.

Asroyun anlatımından;
Korkuyordu. Bu gözlerinden çok net okunuyordu. Kalp atışlarınıysa çok net duyabiliyordum. Göğüs kafesinden fırlayacak gibi hızla atıyordu.

"Masal ben onlardan değilim" diye bağırdım.

Acı çekmesine rağmen durmuyordu. Boşuna koşuyordu. Biz aynı taraftandık. Ona asla zarar vermezdim.

"Onlardan biri değilsen neden peşimden geliyorsun!"

"çünkü beni annen gönderdi!"

Bu sözüm üzerine bir an durunca kurt adam hızımı kullanarak ona yetiştim.

Nefes nefeseydi. Nefesini düzene koyarak "Annem mi?" Diye sordu. Göz bebekleri şaşkınlıktan titriyordu. Hiç bir şeyden haberi yoktu.

"Evet"

Biraz sessizliğin ardından "Sen o gün ormanda beni kurtaran kişisin" diyerek şaşkınca yüzüme bakmaya devam etti.

Sadece başımla onayladım.

"Bunlar nasıl mümkün olabilir? Sen sarı gözler falan sonra o yaratığın görünümü, kırmızı gözleri.."

"Bak bunların hepsi gerçek, biliyorum inanmakta güçlük çekiyorsun ama sen bizim soyumuzdansın elbet bunu kabulleneceksin"

Masaldan;
Bana bizim soyumuzdansın dedi! Bunlar tam bir deli saçmalığıydı.

Başımı iki yana olumsuz şekilde sallayarak "ben sizin gibi canavar değilim!" Diye bağırarak asroyun yanından uzaklaşmak istercesine kaçtım.

Değildim işte. Olamazdım. Bir kurt adam olamazdım. Öyle olsam zaten bunu anlardım! Muhakkak etkileri vardır öyle değil mi? Beni kandırıyor işte. Aklı sıra dalga geçiyor. Evet evet bunların hepsi birer oyun.

Her şeyi öğrenmemin tek bir yolu vardı.

Ayla..

Benim için bir önemi olmadığından maalesef telefon numarasını almamıştım. Bunu aklıma yazdım ilk işim telefon numarasını almak olacak.

Neyseki evini biliyordum. Çok konuşması ilk kez işime yaradı.

Aylanın bahsettiği sokağı bulmak sandığımdan daha zordu. Yürüdükçe fark ettimde bizim kasaba düşündüğümden daha büyükmüş.

Karşımda çıkan tabelayı sesli bir şekilde okudum. "İzinsiz sokak mı? Ne biçim bir sokak adı bu böyle" diye söylenmeden edemedim. Gerçekten saçmaydı.

Aylanın bahsettiğine göre bir sonraki sokak onların olmalı.

Adımlarımı hızlandırdığımda önümde beliren gölgeyle göz bebeklerim titredi. Bir kurt adam faciası daha yaşamak istemiyordum.

"Yanlış yerlerde yüzüyorsun" diye erkeksi bir ses arka tarafımdan seslendi.

"Ben arkadaşımın evini arıyordum"

"Bu sokağa girmek için iznin var mı ?"

Arkamı hiç dönmedim. Yüzüne bakmaya korkuyordum. "H-hayır zaten sadece geçiyordum"

"Tüh sana yazık olacak öyleyse"

"Derken?" Dememe kalmadan bir anda hızlıca önümde belirdi. Ağzını kocaman açıp sivri dişlerini çıkardığı an ne yapacağımı bilemedim. Elim kolum bir birine bağlandı ve en büyük korunma yöntemimi devreye soktum.

Özel bölgesine en sertinden bir tekme atarak koşmaya başladım.

Bu kasabadan nefret etmeye başlamıştım. Bir günümde olaysız geçsin!

"Bu sokaktan benim iznim olmadan çıkamazsın boşuna kaçma" diye eğlenerek bağırdı.

Koştukça koşuyordum. Durmaya niyetim yoktu.

Ondan uzaklaştığımı düşünerek arkama baktım. Görünürde yoktu. Muhtemelen atlatmıştım.
Durup sinsice sırıttım. "Hah salak ! Senden izin almama gerek yok,  bak bakalım nasıl çıkıyorum buradan" diyerek içimdeki sesi dışarıya aktardım.

Yeniden önüme dönüp yürüyeceğim sırada birkaç adım önümde belirdi! Hassikdir.

"Cık cık" diyerek parmağını tehdit edercesine sallıyordu.

"Sana buradan benim iznim olmadan çıkamayacağını söylemiştim aptal kız"

Gözlerim korkuyla büyüdü. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak dedikleri bu olsa gerek.
Kırmızı yerine mavi gözleriyle, sivri dişleri ve büyük kalın pençeleri yerine normal insan haliyle hemen o adamın arkasındaydı.

Dilim tutulmuş bir şekilde parmağımla arkasını işaret ettim.

"Şimdi de kaçabilmek için taktik mi uyguluyorsun? Yemezler" dedi bana küçümseyici bakışlar atarak.

Mavi gözleri ateş saçarak "BİZİ YALNIZ BIRAK!" Diye bağırdı.

Adam ne olduğunu anlayamamış bir vaziyette ve korkarak arkasına döndüğünde diğer adam çoktan yüzüne bir pençe savurdu.

İnsan görünümlü eli aniden bir hayvan -kurt- pençesine dönüşmüştü!

"Kansu" diyerek adam elini yanağına koydu. Kanı fazlasıyla ve yoğunlukla akıyordu. Ona acıyarak baktım.

O da aynı şekilde bana acıyarak baktı ve yanımızdan toz oldu.

Karşımda oldukça büyük bir tehlike vardı!!! Beynimde tehlike zilleri çalıyordu. Kaç Masal kaç diyordum kendi kendime. Ama mıhlanmış gibi kıpırdayamadım.

"Seninle yarım kalan bir işimiz var" diyerek üzerime yürümeye başladığında kalbim duracak gibi hissettim.

"Bak ben gerçekten o gece hiç bir şey görmedim.." diyerek ellerimi önüme dur dercesine koydum.

"Hala anlamadın değil mi?"

"N-neyi?" Diye sordum kekeleyerek.

"Kim olduğunu bilmiyorsun! Ne kadar önemli olduğunu neler yapabileceğini .. "

"Bak ben Masal Gürsoyum tamam mı? Sıradan normal bir insanım! Sizin gibi değilim bunu o kalın kurt beynine sok ve beni rahat bırak bir daha karşıma çıkma!" nereden geldiğini anlamadığım bir cesaretle bağırdım. Fazla cesur davranmıştım ve eminim bu birazdan benim sonum olacaktı.

"Kızı duydun"

Duyduğum sesle başımı sese çevirdim.

" Asroy? Hamidor ? "

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro