3. Bölüm "Orman"
Multi; ayla
"Ayla git başımdan" diye söylenerek başladım güne. Uyurken odama girip başımda dikiliyordu.
"Masal konuşmamız gerek" dediğinde içten bir "of" çektim. Bu kızı başıma saran annemle sonra görüşecektim.
"Masal bak bu kasabada tuhaf şeyler oluyor sende gördün"
Yastığı başımın üzerine koyarak kulaklarımı kapatmaya çalıştım. Kabus gibiydi.
"Senin gördüğün şu kırmızı gözler"
Dikkatimi çeken bir konuya girmek üzereydi.
"Gördüğün şey neydi bilmiyorum ama kırmızı en tehlikelileri"
"benim yaşıtlarımda genç bir erkek gördüm Ayla gayet normal bir insandı bunun neresinde tehlike var anlayamadım?" diyerek yatakta doğruldum.
"Ben onların normal insan olduğunu düşünmüyorum" dediğinde kaşlarımı kaldırıp alaycı bir bakış attım. Ne düşündüğü umrumda değildi. Helede böyle saçmalıklar hiç umrumda değildi.
Annemin seslenmesiyle aşağıya salona indik. Annem ve birkaç kişi koltuklarda oturmuş bir şeyler konuşurken bizim salona girmemizle sustular.
İki adam ve bir kadın salona girmemle tüm dikkatlerini bana verdiler. Ürkünç bakıyorlardı. Göz irislerinin etrafını saran siyah yuvarlak halka oldukça dikkat çekiciydi.
"Masal gel tanış kızım" diyerek annemin çağırması üzerine korkarak koltuklardan birine yerleştim.
"Merhaba" dedim.
Bu gözleri , irisleri saran halkayı daha önce gördüğüme yemin edebilirdim. ama ne zaman veya nasıl hatırlamıyorum. Anılarımdan oluşan bir film karesinden alıntı gibiydi bu gözler.
Adamlardan birinin ağzından "Esima" diye bir kelime çıktı.
"A-anlamadım?" Dedim.
Sanki büyülü bir söz söylemişler ve istedikleri sonuç çıkmış gibi bakıyorlardı. Kadın havayı soluyarak gözlerini yumdu. Ne yapıyorlar diye bakınırken annem dizime dokundu. Ben yanındayım mesajı vermek istiyor gibiydi. Ama neden?
"Biz kalkalım" diyerek oturdukları yerden kalktıklarında hala gözleri üzerimdeydi.
Annem onları geçirmek için kalktığında avuç içimde hissettiğimiz sızıyla elime baktım. Geçen geceki yaram yine kanıyordu ! Dirseğimde de bir acı hissettiğimde onunda kanadığını fark ettim.
Ayla göz bebekleri titrek bir şekilde bana bakarak yanıma geldi.
"Sanırım onların kim olduğunu biliyorum"
"Ayla bu saçmalıkları dinlemek istemiyorum" desem de aklımı kurcalayan bir durumdu.
"Masal bir şu haline baksana ! Etrafında dönenleri öğrenmek istemiyor musun yani?" diye sordu hayretler içerisinde bir bakışla.
"İstemiyorum" deyip evden çıkmak için yeltendim.
Salondan çıkmak için yürüdüğümde kapı girişinde duran annemi gördüm. Bizi dinliyordu !
Ona sertçe bakarak yanından geçip gittim. Arkamdan "Masal nereye?" diye sorsa da umursamadım.
Evden çıkıp yürümeye başladım. Bu saçmalıklardan usanmıştım.
"Kırmızı gözmüş , sarı gözmüş birde iris çevresinde oluşan siyah yuvarlak halkalarmış.. saçmalık ! " diye söylenerek yürüyordum.
Küçükken babamla avlandığımız ormanın içinde bir göl kenarı vardı. Orayı oldum olası hep severdim. Şu an bu saçmalıklardan kurtulmanın en iyi yolu oraya gitmekti. Üstelik kimselerde olmazdı. Kırmızı gözmüş sarı gözmüş bunlardan uzak, sessiz bir yer.
Gizli Karakterin Anlatımından;
Demet'in araması üzerine arkadaşların yanından ayrılıp onun yanına gittim. Kızı Masal kasabaya geri dönmüş. 6 sene öncesi cadılar tarafından ona büyü yapılmadan önce son kez vedalaşmıştık. Tabi o bu kasabaya dair pek bir şey hatırlamıyor. Geçmişinde yaşadıklarını ve gördükleri de buna dahil. Ailesinin bu yaptıklarını asla kabullenemedim. Gerçek kimliğini Masaldan saklamak hiç doğru değildi.
Evin önünde durdum.Demet kapıyı açarak telaşlı ve üzgün bir halde yanıma geldi.
"Kızımı bul lütfen başına bir şey gelmesinden çok korkuyorum"
"Bulacağım" demem üzerine Demet'in yanında ki gözlüklü kız araya girdi. "Bende geliyorum"
-
Masalı ararken kokusuna odaklıydım. Elimde tuttuğum fuları koklayarak onu arıyordum. Maalesef Ayla denen kızla.
"Demet abla neden seni aradı ki?" diye sorduğu allah bilir kaçıncı soruydu. İçimden kızın dilini koparmak gelmedi değil yani o derece.
Bir insan hiç mi susmazdı !
"Hey bu arada hala adını söylemedin?"
Bu soruyla son damlayı taşırdı. Hem beni yavaşlatıyordu hemde gereğinden fazla soru soruyordu.
"Kes artık sesini!" diye bağırdım sinirle. Sinirlendiğimde hala kontrol edemediğim bir durumum vardı. O yüzden kendimi olabildiğince sakinleştirip gözlerimin rengine hakim olmaya gayret ettim.
"Üzgünüm ben sadece merak ettim"
"Etme!"
"Peki tamam nereye gidiyoruz Masalı bulabilecek miyiz?"
Sanırım delirecektim. Şimdi ona sivri dişlerimi gösterip korkudan bayılmasını sağlamak vardııı ya neyse.
Masaldan;
Orman yollarını gelmeyeli unutmuştum. Ne taraftan gitmem gerektiğini hatırlamıyordum. Birilerini arasam iyi olur diye düşünerek telefonumu çıkardım.
"Of hayırr ya" diye mırıldandım. Çekmiyordu!
Çok güzel gerçekten. Bir kaybolma sendromumdu eksik.
Bir çıkış yolu aramak için yürümeye başladığımda çatırtı sesleri duymaya başladım. Sanırım yalnız değildim. Yinede umursamayarak yürümeye devam ettim. Çatırtı sesleri daha da yakınımdan gelmeye başladığında gerildim.
"Hey kim var orada?" diye bağırdım. Ses gelmeyince ürkek adımlarla yeniden yürümeye başladım ve... karşıma çıkan kişiyle şaşkınca gözlerim açıldı.
"Senn.." diyerek sertçe yutkundum.
"Cezanı vermeye geldim" dedi sinsice bakarak.
"Benimi takip ettin ?"
"Takibe gerek yok , kanının kokusu her yere yayıldı. Kokuyu alır almaz seni buldum ve emin ol seni arayan herkes şu an yolda, şansın varken kaç bence"
Şaşkınca ona bakmaya devam ettim. Bu duyduklarım karşısında ağzımdan sadece "Ne?" kelimesi çıktı.
"KAÇ!" diye sertçe bağırması üzerine büyük bir panikle arkama bakmadan koşmaya başladım. Kahkaha seslerini çok net duyabiliyordum. Ya benimle dalga geçiyordu ya da ciddiydi! En kötüsü de kanımın kokusunu nasıl aldığını anlayamamış olmamdı.
"auuuuuuuvvv" diye duyduğum uğuldama sesinin hemen ardından ayaklarım yerden kesildi.
"Bırak beni bırak!!" diye üzerimdeki şeyi itmeye çalıştım. sivri dişlerden ve salyalı bir ağızdan oluşan , kürklü , kalın pençeleri olan bir yaratık üzerimdeydi !
"İmdattt yardım edin!!" diye bağırıyordum.
"Kimse sana yardım edemez"
"Kim var orada?" diye bağırdım. Biri kimsenin bana yardım edemeyeceğini söylemişti.
"Sadece sen ve ben varız"
"Sen kimsin? Neredesin bana yardım et lütfen" diye hıçkırarak bağırıyordum.
Üzerimdeki yaratığın kalın pençeleri kolumun üzerine çıkınca ağzımdan bir inilti kaçtı. Kolum çok acıyordu. Üstünden otobüs geçmiş gibi hissediyordum.
Yaratık tepinmeyi bırakıp kırmızı gözlerini üzerime dikti. Gözümden akan bir yaşla üzerimdeki yaratığa bakıyordum. "Lütfen bırak beni" dedim.Bir hayvana beni bırakması için yalvarmıştım. Üstelik beni duyduğundan emin bile değildim. Sesim çok kısık ve kötü çıkmıştı. Duysa da o bir hayvan nasıl anlasın ki..
"Masal!!"
Bu ses...
"Aylaa !!"diye bağırdım. Onu görünce sevineceğim hiç aklıma gelmezdi.
Çok geçmeden yaratığın aniden üzerimden çekilmesiyle şaşkınca ve hızlıca oturur pozisyonunu aldım.
"Masal! İyi misin?" diye panikle Ayla yanımda belirdi. Koluma baktığımda yaratığın pençe izleri belirgindi.
"S-sen beni nasıl buldun?" diye sordum yorgunca bakarak.
"Onun sayesinde" diyerek az önceki yaratıkla dövüşen bir insana bakıyordum !! O şeye karşı dövüşen bir insan ??
"Masal o bir kurt ve senin peşinde, hemen buradan gitmeliyiz" dediğinde hızlıca başımla onaylayıp kalkmaya çalıştım.
Bedenimi taşıyamayacak kadar yorgun hissediyordum. "Ayla ben.." dememe kalmadan yere yığıldım.
Son duyduğum ses Ayla'nın "MASAL!!" diye haykırışıydı.
-
Evett arkadaşlar bölümü nasıl buldunuz ? Fikir ve düşünceleriniz benim için çok önemli .. yorumlarınızı bekliyorum <3
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro