10. Bölüm "ses cihazı"
Kansuyla ormanın en derinliklerine gelene kadar koşmuştuk. Bu beni tüketse de nereden geldiğini anlamadığım bir enerji sürekli bedenimi yenileyip nefesimi düzene sokuyordu.
"Nereye gidiyoruz?" Diye sordum.
"Sürünün yanına" dedi yüzüme bile bakmadan yürümeye devam ederek.
"Köpek sürüne falan gelmiyorum" diyerek durdum.
Çok geçmeden Kansu da yürümeyi bırakıp durdu ve bana döndü.
"Senin de o köpeklerden bir farkın yok ama " diye bağırdı.
Olduğum yerde bir an seksem de susmaya niyetim yoktu.
"Bana bak kurtçuk anla artık ben sizden değilim! Sizin gibi asla olmadım ve olmayacağım görüyorsun işte 18 yaşında normal bir kızım"
Kansunun bakışları bir anlık 'haklısın' bakışını andırsa da daha sonra kaşlarını çatarak bana yaklaştı.
"Bunun nedenini bende anlamadım ama kanının kokusu seni ele veriyor. Kanın soylu bir kurt adam klanından olduğunun en büyük kanıtı"
Bu sözlerine inanmayarak Gözlerimi devirip yanından geçip gitmeye çalıştım ama bileğimi tutarak beni durdurdu.
"Sana neler olduğunu öğreneceğim." diye fısıldadı.
"İstemez ben kendim öğrenirim" diyerek sertçe bileğimi elinden kurtarıp yürümeye başladım.
Bu lanet ortamda yanımda iğrenç bir kurtla yürüyordum.
Tam bir adım attım ki "Masal dur!" Diye bir bağırışın ardından hızla yere düşürüldüm.
Ayağımın altında bir kapan vardı!
Yani tam basmıştım ki Kansu hızla üzerime uçunca kapan kansunun bileğini tuttu.
"K-Kansu iyi misin?" Diye sordum kekeleyerek.
Üzerimden doğrulup oturur pozisyonunu aldı ve kapanı bir dokunuşla açtı.
"Bileğin kanıyor" dedim.
"Ah kahretsin!" Diye inledi.
"Sorun ne?" Diye sormadan edemedim. Acı çeker gibi bir hali yoktu.
"Kanımın kokusu yayılmaya başladı Masal. Biraz dan burası bir kurt yuvasına dönüşebilir"
Şaşkınca ve korkarak elimi ağzıma götürdüm. Tam anlamıyla sıçmıştık.
"Kalk o zaman buradan uzaklaşmalıyız!" Diye bağırdım korkarak.
"Zaman yetersiz" dedi düz bir sesle.
"Ben gidiyorum öyleyse" Diyerek Kanusuyu öylece bırakıp koşmaya başladım. Onun yüzünden kendimi de yakmaya niyetli değildim.
Kansunun anlatımından;
Masal belası beni bırakıp gitmişti. Cesaretsiz bir korkaktan farksız değildi. Kurt adam soyundan olduğunu bile kabullenemiyordu. Yazık. Artık inanmaya başlasa iyi ederdi.
Ama hala anlayamadığım bir şey vardı. Bu yaşına kadar nasıl dönüşmedi? Çoktan bir kurda dönüşmesi gerekiyordu. Bu konuyu en kısa sürede çözecektim.
Masal'ın peşinden gitmek yerine gitmesine izin verdim.
Düştüğüm yerden kalkarak ayaklandım ve derin bir nefes aldım.
Burnuma yalnız olmadığımın kokuları geliyordu.
Her kimse sessiz ve dikkatli adımlar atıyordu ama yetersiz. Karşısında en güçlü kurt vardı.
Çok geçmeden ayak sesleri yakınlaştığında hızlı hareket ederek beni gözlemleyen kurdun arkasında bulunup boynunu sıkıca kavradım.
"Kimsin sen?"
"Bırak beni kötü bir niyetim yok"
Ama bilmediği bir şey vardı. Sadece güçlü değildim aynı zamanda diğer kurtların beyin yollarıyla kurduğu iletişimi de duyabiliyordum.
"O yüzden mi az önce 'Kansuyu buldum sürüyü toplayın gelin' dedin?"
Adamın konuşmasını beklerken bir başka ses duydum.
"Yakalayın şunları!"
Sesin geldiği yere bakarak mırıdandım. "Avcılar"
Adam "peşinde avcılar var ve sen ormana mı girdin?!" Dedi suçlarcasına.
Bu tepkisine sinir olarak göz renklerimi değiştirip "kes sesini sana hesap verecek değilim" diye tıslayıp koşarak yanından uzaklaştım.
İnsan formundan çıkıp kurt adam formunan girerek hızlana bildiğim kadar hızlandım..
Ta ki birileri önümü kesene kadar.
Bir grup kurt önümü kesiyordu.
Benim? Hah sanırım hiç acımadan hepsini öldüreceğim.
"Oo bakın burada kimler varmış" dedi içlerinden biri.
Kurt formumdan çıkıp insan halime döndüm.
Sinirden öfkeyle soluyarak bakışlarımı hepsinin üzerinde gezdirdim.
"Doğuştan gelen alfamız kimden kaçıyor acaba böyle kor-kak-ça?" son kelimelere vurgu yapması beni daha da sinirlendirdi.
"Bence asıl siz kaçsanız iyi edersiniz" dedim.
"Nedenmiş o?" diye sorusu üzerine sırıttım.
"İşte bu yüzden" diyerek yeniden dönüşüp üzerlerine koşmaya başladım.
Bazıları ne yapacağımı anladığı için daha hızlı dönüşmüştü ama faydasız. 10 kişilik grubun 7 sini çoktan öldürmüştüm.
Kalan üç kişiye baktım.
"Şimdi bir kor-kak gibi kaçmak nasıl olur anlamışsınızdır" diyerek gülümseyip üzerlerine doğru ağır adımlar atmaya başladım.
Üçü etkilenmemiş gibi yüzüme baktığında bir işler çevirdiklerini anladım.
Tek yaptıkları beni oyalamaktı.
Avcıların beni yakalayabilmesi için beni oyalıyorlardı.
Kurt kulaklarımda hissettiğim acıyla kıvrınarak yere çöktüm. Avcılar kurtları etkileyen bir ses cihazıyla saldırmıştı bana.
Tuhaf olansa diğer üç kurdun bundan nasıl etkilenmemiş olmasıydı?
Beni bayıltana kadar ses cihazını kullandılar.
En son dayanamayarak acıdan gözlerim kapandı.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro