
1. Bölüm "Başın Büyük Belada"
İlk bölümün sıkıcılığına aldanmayın arkadaşlar asıl bölümler ileride 😍
Liseyi bitirmem üzerine tatil amaçlı annemin yoğun ısrarıyla 'Milas Kasabasına' gitmek için yola çıktım. Çocukluğum bu kasaba geçmişti. Daha doğrusu annem ve babam ayrılana kadar bu kasabada büyüdüm.
Ben her ne kadar burada annemle kalmak istesem de bana söylenmeyen sebeplerden ötürü babamla yurt dışına, halamın yanına gitmek zorunda kaldım.
Oraya ayak uydurmakta zorlandığımdan ve birazda inadımdan dolayı lise eğitimimi tamamlamam 6 senemi almıştı. Kısacası 6 senedir annemle tek iletişimim telefon ve görüntülü konuşmaktı. 6 senenin sonunda görüşme zamanı gelmişti..
Tam tamına 12 saatlik yolculuğun ardından doğup büyüdüğüm kasabaya ilk adımımı attım. Annem beni uçak alanında karşıladığında sevinci yüzünden okunuyordu. Gerçekten onu görmeyeli hiç değişmemişti. Sadece yaşı ilerlediğinden birazcık yüzü falan çökmüştü ve kilo almak yerine zayıflamıştı.
Kollarımı iki yana açıp gülümseyerek, annemin bana sarılmasını bekledim. "Masal kızım" diyerek gözünden akan bir damla yaşla annem beni sıkıca sardı.
"Burnumda tüttün kızım sonunda kavuştuk" dedi hüzünlü hüzünlü bakarak.
Gülümsedim. "Anneciğim seni çok özlemişim " diyerek başımı boynuna gömüp kokusunu çekebildiğim kadar içime çektim. Gerçekten çok özlemiştim. 6 sene dile kolay..
Arabayla eve giderken etrafıma bakıyordum. Hiç bir değişiklik yoktu. 6 sene önce nasılsa yine aynıydı bu kasaba. Umarım insanları da aynı değildi diye geçirdim içimden. Herkes sinirli,öfkeli ve acımasızdı bu yerde. Küçüktüm , hep görür ve duyardım. Olaysız ve ekşınsız bir gün geçmezdi. Bir birlerini öldüresiye döven insanlar, hiç acımadan kavga ederlerdi.
Kasabanın gençleri özellikle 16 ve 20 yaş arasında olanlar fazla asabiydi. Oldum olası onlardan korkardım. Umarım artık büyüyüp uslanmışlardır. Yaz tatilimi kafa dinleyerek geçirmek istiyordum.
"Eveet işte geldik" diyerek annem arabayı durdurdu.
6 sene önce kaldığımız ev. Bahçe düzenlemesi dışında gerek renk olsun, gerek yapı her şey aynıydı.
Sanırım değişen tek şey bendim.
"Odana hiç dokunmadım kızım, sen gittikten sonra hiç bir şeyine ellemedim her şey bıraktığın gibi" diyerek annem tebessüm etti.
Gülümsedim.
Eve girdiğimde etrafa bakınmadan hızlıca odama çıktım. Gerçekten de dediği gibi her şey bıraktığım gibiydi. Garip olansa odam da tek bir toz dahi yoktu.
Komedinin üzerinde parmağımı gezdirerek "ben gelmeden annem temizlemiş olmalı" diye mırıldandım.
Odamda gözlerimi gezdirirken kapı girişinde annem belirdi. Kapı kenarına yaslanarak, kollarını göğsünde birleştirmiş beni izliyordu.
"Uzun yoldan geldin dinlen"
Başımla onu onaylayınca odadan çıkıp kapıyı kapattı.
-
Yatağımda uzalı yatırken dışarının zifiri karanlığı dikkatimi çekti. Yurt dışındayken her gece mutlaka arkadaşlarla dışarı çıkıp eğlenirdik, her günüm dolu dolu geçerdi ama şimdi sadece sıkıntıdan patlıyordum!
Derin bir iç çekip telefonumu elime aldım. Belki Mine ya da Azra aramıştır diye düşünerek baktım ama hiç bir mesaj ya da çağrı yoktu. Şu an birlikte takılıyor olmamız gerekirken resmen beni kimse aramamıştı !
"Erken unutuldum" diye mırıldanıp üzgünce valizimden bir jean ve tsört çıkarıp giyindim.
Evin kapısını çıkmak için açtığımda "anne ben dolaşmaya çıkıyorum" diye seslenip çıktım.
Milas Kasabası .. gerçekten hiç değişmemiş. Etrafa bakarak yürürken üç ayı burada nasıl geçireceğimi düşünüyordum.
Çok sıkıcı bir yaz beni bekliyordu. Kahretsin.
Yürürken kulağıma bazı sesler gelmeye başladı. Klasik Milas Kasabası. Yine kavga yine dövüş!
Yürümeye devam ettikçe sesler netleşti.
"Bir daha seni buralarda görmeyeyim lan"
Kabaca çıkan bu erkeksi sesin hemen ardından durdum. Önümde sağ tarafa dönen bir sokak vardı. Her ne oluyorsa eminim orada oluyordu. Ürkerek sadece durdum.
Bir süre sonra Sesler kesilmişti.
Muhtemelen kaçtılar diye düşünerek tam bir adım atıp sokağın önünde durdum ki yüzü gözü kanlar içinde biri hızlıca koşarak önümden geçti. Hafif bana çarptığında sanki bir hayvan çarpmış gibi hissettim. O derece sertti. Kolumu tutarak arkasından baka kaldım. Bayağı hızlı koşmuş olacak ki gözükmüyordu.
"Maratoncu falan herhalde" diye mırıldandım bu garip durum için.
Adım atmak için hareketlendiğimde arkamda hissettiğim varlıkla kas katı kesildim.
"Kimsin sen!" dedi az önceki kaba erkeksi ses.
Sırtım göğsüne değiyordu, tam olarak dibimdeydi ve kızgın bir boğa gibi burnundan soluduğunu hissediyordum.
"Ben şey" diye mırıldanıp arkama bakmadan koşmaya başladım.
Hızlıca koşabildiğim kadar hızlı koşmaya çalıştım ama nafileydi. Adım sesleri hemen arkamdan geliyordu. "Sen güzel bir cezayı hak ettin" diye seslendi arkamdan.
"Git başımdan" diye bağırarak koşmaya devam ettiğim sırada lanet olası kasabanın çıkmaz sokağına girdim !!
Can havli ve panikle koşarken hangi sokağa girsem diye düşünememiştim tabi .
Kapana kısıldığımda korkarak arkamı dönüp "Yaklaşma bana" dedim acizce.
Gittikçe yaklaştığında Kan Kırmızısı gözleri dikkatimi çekti. Karanlıkta, sokağı aydınlatan tek bir lambanın altında ağzım şaşkınlıkla açıldığında birkaç adım geri gittim.
"Ne-Nesin sen?" dedim korkudan titreyerek.
Yüzünde bir sırıtış belirdiğinde sanki kurdun kuzuyu yemesini andıran bir ifadeyle üzerime yürümeye başladı. Arkamda daha mesafe olduğundan belki koşarak duvardan atlarım diye düşündüm.
Arkamı dönüp koşmaya başladığımda duvarın aslında boyumun iki katı olduğunu fark etmemle ayağımın takılıp düşmesi bir oldu. Yüz üstü yapıştığım sert betondan kalkmaya çalıştığım an onun çoktan bana yetiştiğini fark ettim. Artık kaçamazdım. Tam anlamıyla kapana kısılmıştım.
"Bak ben özür dilerim orada olmamam gerekiyordu ama yemin ederim hiç bir şey görm..."
"kes zırvalamayı" diye kükrediğinde sözüm yarıda kaldı.
Kırmızı gözleri sanki beni öldürecekmiş gibi bakarken sertçe yutkundum.
Yerden kalkmak için kolumdan destek aldığım sırada avuç içimdeki sızıyla yüzümü ekşitip elime bakmak için oturmaya devam ettim.
Kan akıyordu. Lanet tam da sırasıydı !
Adama baktığımda sanki kokuyu almış gibi başını yukarıya kaldırıp havayı soluyordu.
"Sadece avcum kanıyor" dedim.
Sanki tanıdığı ya da bildiği bir şeyi görmüş gibi "Bu kann ..." diyerek gözlerini gözlerime dikti.
Onun bu tuhaf haline aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Ne oldu? Kan falan mı göremiyorsun?"
Kırmızı gözleri maviye dönerek "Başın büyük belada" dedi ve hızlıca arkasına dönüp yanımdan uzaklaştı.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro