Cam Şişedeki Kağıt
Çilek Tarlaları'na vardığımda yapacak bir şeyim olmadığını fark ederek kampa geri döndüm.
Bugün Bayrak Yakalamaca vardı ve ilk kez oynayacağım için ne yapacağım konusunda bir fikrim yoktu. Ben de biraz güç toplamam gerektiğini düşünerek kahvaltıya gittim.Tabağıma kahvaltılık bir şeyler söyledim ve önüme gelen yiyecekleri bir çırpıda yedim.Kalanını tanrılara adak olarak sundum.Kahvaltıdan sonra herkes bir yerlere dağılmıştı.Bayrak Yakalamaca'ya saatler vardı.Biraz kılıçla çalışmak iyi gelir diye düşünüp arenaya ilerledim.Bilekliğimi kolumdan çıkarıp kılıç haline dönüştürdüm. Önümdeki manken üzerinde çalışmaya başladım.O kadar da güçlü değildim.Manken fazla zarar görmüyordu.Yine de çalışmaya devam ettim.
"Yardıma ihtiyacın var gibi görünüyor,"dedi arkamdan bir ses.
Arkama baktığımda konuşanın kim olduğunu gördüm.
Bu Percy'ydi.
"Öyle de denebilir,"diye cevap verdim gülümserken.
"Bu konuda benden iyisini tanımam,"dedi biraz burnu havada bir tavırla ve gülümsedi."Ben seni çalıştırabilirim."
"Gerçekten çok sevinirim."dedim.
Demez olaydım.
Yaklaşık iki saattir Percy'le birlikte çalışıyorduk.Bana önemli püf noktaları öğretmişti ancak pestilim çıkmıştı.Kolumu kaldıracak halim yoktu.Yere uzanmıştım.
"Hadi Linda,az kaldı.Beni yenebilirsin."dedi dalga geçer gibi bir havayla.
"Sen de beni ölmüş sayıp buradan gidebilirsin."dedim.
Kahkaha attı ve sağ elini bana uzattı.Elini tutup kalktım."Teşekkürler."
"Pekâlâ, bu kadar yeter.Serbestsin."dedi.
El sallayıp Hermes kulübesine doğru yol aldım.Kulübeye girdim .Yaklaşık bir saat beklemenin ardından duşa girdim.Rahatlatıcı bir duştan sonra üstümü giyinip banyodan çıktım. Aynanın karşısına geçip saçlarımı öldüm.Banyodan sonra,dikkatli bakınca kulübedekilerin azaldığını fark ettim. Bayrak Yakalamaca'ya az kaldığından olabileceğini düşündüm.Son kez aynada kendimi çeki düzen verip dışarı çıktım.Yemek yenmişti ve herkes Kamp ateşinin etrafında toplanmıştı.Ben de onlara katıldım.
Tam o sırada Kamp ateşi büyük bir gürültüyle patladı.
Herkes koşuşturarak Kamp ateşinden uzaklaştı.Etraf dumanlarla kaplandı.Küçük çocuklardan çığlık sesleri yükseldi.Büyükler ise silahlarını kuşandılar.Ben de hemen bilekliğimi kolumdan çıkartıp kılıç haline dönüştürdüm. Karşımıza çıkacak olan düşmanımıza odaklandık. Dumanlar yavaşça dağılıyordu.Dumanlar tamamen dağıldığında herkes birbirine bakmaya başladı. Herkesin gözü bizden olmayan birini,bir düşmanı arıyordu.Ama ortalıkta kimse görünmüyordu. Birden gözüm hala tam sönmemiş ateşe takıldı.Hemen yanında cam bir şişe,şişenin içinde ise rulo yapılmış bir kağıt duruyordu. Hızla oraya gidip yere eğildim ve şişeyi aldım.
"Hey millet!Burada bir şey buldum." dedim.Herkesin gözü üzerime çevrildi. O sırada kalabalığın içinde bir çift tanıdık göz gördüm.Elinde siyah kılıcıyla ve kendinden emin duruşuyla Nico'ydu bu.Buraya doğru geliyordu.Hemen önüme dönüp elimdeki cam şişenin mantar kapağını açtım.Kağıdı zorlukla çıkartıp şişeyi yere koydum. Tam kağıdı açıp okuyacağım sırada biri elimden kağıdı çekip aldı.
"Ben okurum."dedi kağıdı açarken.
"Okumayı biliyorum,biliyorsun değil mi?" diye sordum sinirlice. Bana bir bakış attı. Uzatmadım, şu an önemli bir şeyler oluyordu.
Nico ilk önce yazılanları içinden okudu.Daha sonra etrafına bakınıp birisini aramaya başladı.
"Ne oldu? Ne yazıyor? Sesli okusana." diye sorularımı yönelttim meraklıca. Etraftaki kalabalıktan sesler yükseliyordu. Onlar da meraklanmışlardı.
"Bu...bu sanırım bir kehanet."
*******
Nico'nun bu sözleri üzerine uğultu daha da arttı.
"Ne?" diye tekrar sordum şaşkınlıkla.
"Yani emin değilim. Birisi bizimle dalga geçmiyorsa büyük ihtimalle bir kehanet."
"Yani şaka olma ihtimali de var diyorsun?"
Tekrar baygın bakışlarından birini attı.
Kalabalık yarıldı ve biri geldi. Kim olduğuna baktığımda Kheiron olduğunu gördüm.
"Neler oluyor burada?" diye bağırdı kalabalığı susturacak bir sesle. Nico olanları kısaca anlattı.
"Bende seni arıyordum Kheiron. Bir de bunu bulduk."dedi ve elinde kağıdı Kheiron'a uzattı.
Kheiron yazılanları okudukça kaşları iyice çatıldı.
"Galiba küçük bir toplantı yapmamız gerek. Kulübe başkanlarını ve yardımcılarını toparlayıp yanıma gelin." Sonra bana baktı. "Linda, sen de."
Sonra uzaklaştı.
"Beni merakta bırakma konusunda çok başarılı olduğunuzu söylemiş miydim?" dedim sitem ederek.
"Söylemene gerek yok, çok belli oluyor zaten." deyip hafifçe sırıttı Nico.
"Haha çok komik,gerçekten." dedikten sonra gözlerimi devirdim. "Neyse çabuk olalım. Kheiron'u daha fazla bekletmek istemiyorum." dedim daha sonra.
Nico bize en yakın kulübeden başlayarak , olay sırasında burada olmayan ya da patlamayı duymayan kulübe başkanlarını ve yardımcılarını çağırmak için yola koyuldu.
Ben de peşinen gittim tabii ki.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro