Bayram sonrası ilk bölümle merhaba, herkese iyi okumalar dilerim.. 😊

5.Bölüm

Kalp Kırıklığı

Edinburg Düşesi Margaret Wesley'in Londra'da ki evinde sabahtan itibaren büyük hareketlilik yaşanıyordu.

Kadın bir buçuk yıldır görmediği yeğenini göreceği için mutluydu, aynı zamanda da kendini suçlu hissediyordu. Daisy'yle daha çok ilgilenmesi gerektiğini fark edememişti. Karıştığı skandalın ardından ona destek olmuştu, Londra'da katıldığı tüm davetlerde, beş çaylarındaki dedikodu sohbetlerinde her zaman diğer leydilere karşı yeğenini savunmuş, düşes olarak ağırlığını koymuştu. Ama sadece bu kadar. Oysa Daisy'i o kontes bozuntusu Olivia ve kızıyla bırakmamalı, Daisy'nin kabuğuna çekilmesine izin vermemeliydi. Tabi Daisy gururundan dolayı yardıma ihtiyacı olduğunu hep reddetmişti ancak Margaret Olivia'yı tanıyordu. Meydanı o sinsi kadına bırakmamalıydı. Biraz geç kalmış olmasına karşın artık yeğeni ve abisinin sömürülen mirasının geri alınması için elinden geleni yapacaktı.

***

"Seni öyle özlemişim ki hala" dedi Daisy halasına içtenlikle sarılırken, "Keşke daha önce ziyaretine gelebilseydim."

"Asıl keşke ben gelebilseydim" diye düzeltti düşes, yıllar önce ölen abisinin kopyası olan gözlere bakarken. "Tüm bunları bana daha önce anlatmalıydın. Konuşacak çok şeyimiz var. Ama önce odana yerleş ve akşam yemeğine kadar biraz dinlen çok yorgun görünüyorsun canım."

"Evet dinlensem iyi olacak zor bir yolculuktu." Diyen Daisy aklına Lord Ramsey'in gelmesiyle yanaklarının kızardığını hissetti. Bu da neyin nesiydi şimdi?

"Çalışanlarımın da dinlenmeye ihtiyacı var, benim yüzümden çok zorluk çektiler." dedi hemen ardından. Margaret bu yufka yürekli kıza anlayışla baktı.

"Merak etme tatlım, kahya onlara yardımcı olacaktır."

Daisy oldukça yorgun hissediyordu. Kendisine hazırlanan odadaki sıcak su dolu küvette hızlıca yıkandıktan sonra yaklaşık bir saatlik uyku çekti. Daha uzun uyumasına engel olan kahyanın onu akşam yemeği için uyandırması oldu.

***

"Tam da Olivia ve kızından beklenebilecek bir hareket" dedi Margaret. Olivia'nın adını hoşnutsuzlukla ağzına aldığı yüzünü ekşitmesinden belliydi.

"Ben yine de tahmin edemedim," dedi Daisy. "Vivian'ın yanında iki leydiyle birlikte beni Francis'le basması hep tesadüf gibi gelmişti ama şimdi anlıyorum. Ya beni bilinçli olarak takip ediyordu ya da Francis'le o görüşmeyi bile Vivian ayarlamıştı." Artık Daisy'nin gözüne bu bile mümkün görünüyordu.

Yaşananları hatırladıkça öfkesi daha da artıyordu. Bir Vikont olan Francis'in Daisy'e olan ilgisi daha Daisy'nin ikinci sezonunda katıldığı ilk baloda başlamıştı. Balodaki son dansını Francis ile yapan Daisy adamın kibarlığı ve kendisine karşı olan övgü dolu sözleriyle adeta mest olmuştu. Adam Daisy'e göre hiç bir özelliği olmayan koyu kahve gözlerine bile iltifat etmişti. Hangi genç kız etkilenmezdi ki? Elbette Daisy'de henüz on sekiz yaşında olan genç bir leydi olarak bu yakışıklı, ela gözlü vikonta hayran kalmıştı. Sosyetedeki dedikodularla pek ilgilenmediğinden Francis'in çapkınlığı ve pervasızlığıyla ünlü olan biri olduğunu bilemezdi tabi.

Vikont bir ay boyunca uşağıyla sık sık gönderdiği ağdalı sözlerle süslü mektuplar sayesinde bu konularda oldukça acemi olan Daisy'nin kalbini hemen çalıvermişti. Hatta Daisy oldukça ileri gidip kendini Francis'in karısı olarak hayal etmeye bile başlamıştı. Ne aptaldı ama!

Daisy için büyünün bozulması Buckingham Düşesi İsabelle Hamilton'un düzenlediği baloda olmuştu. Görevli hizmetlilerden biri Daisy'nin eline ufak bir kağıt parçası sıkıştırdığında önce şaşırmış, ardından okumak için meraklı gözlerden uzak bir köşeye çekilmişti. Not Francis'ten di. Daha yarım saat önce dans ettiği adamın kendisine neden not gönderdiğini anlayamamıştı Daisy. Zaten kısacık notta fazla bir şeyde yazmıyordu.

'Sizi gül bahçelerinde bekliyor olacağım Leydim. -F.'

Francis'e abayı yakmış olan Daisy sorgusuz sualsiz gitmişti notun ardından. Balo salonunun bahçeye açılan kapısından geçip özenle budanmış şimşirlerin çevrelediği yolu takip ederken bahçenin ışıklandırması gittikçe zayıflamıştı ancak yine de fark edilmeye engel değildi.

Francis onu servi ağaçlarının arkasında bekliyordu. Daisy'i görür görmez ona hiç uygun olmayan bir şekilde yaklaşıp ellerini beline yerleştirmesi beklemediği bir şeydi. Daisy ufak bir çaba ile geri çekilmeye çalışmış ancak bu çabası Francis tarafından engellenmişti.

"Sizce de biraz yalnız kalmaya ihtiyacımız yok mu Leydim?" diye fısıldamıştı Francis. Daisy'i etkisi altına aldığını bildiği bakışlarını kızın gözlerinden çekmemesi bilinçli bir hareketti.

"Ama bu çok uygunsuz," diye itiraz etmişti Daisy. Yabancı bir erkekle şaperonu olmadan yalnız kalmaması gerekiyordu. Buraya gelirken bunu hiç düşünememişti.

Francis Daisy'i daha da kendine çekerek açıkta kalan boyun çukuruna değdirmişti dudaklarını.

"Bir öpücükten kime zarar gelir, aşkım?" diye fısıldarken boynunu gıdıklayan dudakları ve kullandığı sevgi sözcüğü Daisy'nin içinde bir şeyler kaynamasına neden olmuştu. Vücudundaki tüm kanın yanaklarına hücum ettiğini hissediyordu. Görünüşe göre birazdan ilk öpücüğünü alacaktı.

Evet, bulundukları durum oldukça uygunsuzdu ancak Daisy kendini okuduğu aşk romanlarında hayran olduğu baş karakterlerden biri gibi hissediyordu. O kitaplarda ki aşkların hepsi de en önce tutkuyla başlamamış mıydı zaten?

Kalbi küt küt atarken içinde biraz olsun ayıp bir şey yapma isteği uyanmıştı ve bu arsız isteğe karşı koyamadı. Hem gerçekten kime ne zararı olacaktı? Bu yüzden Francis'in bir eli belinden az daha aşağı kayıp iyice kendine bastırırken ve dudakları kendi dudaklarının üzerine kapanırken Daisy itiraz etmemişti.

Hayatın romantik aşk kitaplarındaki gibi olmadığını yüzüne vuran ilk gerçek duyduğu tiz bir kadın çığlığı olmuştu. Francis'in dudaklarından ayrıldığında kendilerini izleyen üç kişi ile karşılaşmıştı Daisy; Vivian ve isimlerini hatırlayamadığı dedikodu meraklısı iki genç leydi daha.

"Gözlerime inanamıyorum," demişti bir tanesi şaşkınlıkla ağzı bir karış açık halde.

"Bu bir skandal!" diye neredeyse bağırmıştı bir diğeri.

Vivian'ın yüzünde ise küçükken işlediği suçları Daisy'nin üzerine atıp herkesi inandırdığı anlardaki o sinsi gülümsemesinin aynısı vardı.

"Artık olanları düşünme de birkaç lokma bir şey ye." Dedi Margaret, Daisy'nin dalıp gittiği düşünceleri fark ederek.

"Sadece yeni sezon için biraz heyecanlıyım hala." Daisy itinayla tabağında ki domates sosuyla pişmiş ördeği parçalıyordu.

"Lüzumsuz insanları dert etme sakın, seni pes ettirmelerine izin verme. Göreceksin her şey güzel olacak."

Daisy halasına gülümsedi. Sonrasında yarın yapacakları hakkında konuştular. Halasının öve öve bitiremediği Fransız modacıya gidip bir sürü balo elbisesi sipariş edeceklerdi, Daisy'nin elbiselerinin modası geçmişti çünkü. Kendisine en son ne zaman yeni bir şeyler aldığını hatırlamıyordu. Büyük ihtimalle ikinci sezonu başlamadan önceydi. O zamanlar bile diktirdiği elbiseler Kontes Olivia'nın zevkine göre olmuş, Kontes olabildiğince cimri davranmaktan kaçınmamıştı. Tabi bu durum Vivian'a işlemiyordu, orası ayrı.

Daisy o gece yatağa girdiğinde ilk kalp kırıklığı tekrar aklına geldi. Vivian ve yanındaki leydiler kendisini bastığında bir şok yaşamıştı Daisy ama işin bu raddeye geleceğini hiç düşünmemişti. Francis'in kendisine evlenme teklif edeceğinden ve herkesin ağzını kapatacağından öylesine emindi ki.

Ancak öyle olmadı. Francis onurlu bir adam gibi davranmadı ve Daisy'nin beklediği teklif hiç gelmedi. Üstüne üstün Daisy'nin zaten Francis'in metresi olmayı kabul ettiğine dair başka dedikodular da yayılmıştı. İşte bu skandal ve devamındaki dedikodular Daisy'i sosyetenin gözünden düşürmüş, iyi bir evlilik yapma şansını elinden almıştı. Daisy'de ilk kalp kırıklığını yaşamıştı böylece. Bu kadar zor olduğunu bilemezdi. Francis'i gözünde öyle büyütmüştü ki onun gerçekte nasıl biri olduğunu görememişti. Onurunun böyle kırılmasını yediremiyordu kendine. Francis ona neden bu kötülüğü etmişti? Onunla tekrar karşılaşma ihtimalini düşününce midesine kramplar giriyordu. Bunun olmamasını dilemekten başka yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Edit: Tarihi kurguda 55. Sıraya yükselmişiz, okuyan herkese çok teşekkür ediyorum 🙏