《BÖLÜM 43》
43.Bölüm
Odanın kapısı hızlıca kapanırken dudaklarının buluşması uzun sürmedi. Adrian Daisy'i belinden tutup kendine yasladı ve yavaş ama yakıcı hareketlerle öpmeye başladı. Daisy'nin boynuna dolanan kolları davetkar, saçların çekiştiren parmakları ise tahrik ediciydi. Adrian ufak bir iniltiyle bir elini Daisy'nin ensesine koyarak kendine daha da bastırdı. Öpüşünü sertleştirmemek ya da onu bir an önce soyup yatağa atmak için kendini zor tutuyordu. Bu gece daha yavaş olması gerektiğini hatırlamaya çalıştı. Sadece kendini değil Daisy'i de düşünmesi gerekiyordu. Dün gece onu istemeden de olsa biraz hırpalamıştı. Bu gece ise hakettiği zevki yaşatma niyetindeydi.
Daisy ilk başlarda Adrian'ın hareketlerini taklit ediyordu ancak bir süre sonra tıpkı dün geceki gibi içinden gelen o ilkel ve vahşi dürtü tekrar ortaya çıkarak bedenini esir aldı. Artık bedeni neye ihtiyacı olduğunu ve ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu ancak hararetli öpüşmelerinin devamında dilini Adrian'ın alt dudağında yavaşça gezdirirken bu davranışın kocasının üzerinde nasıl beklentiler oluşturduğunun hiç farkında değildi.
"Beni çıldırtmaya mı niyetlisin?" Adrian'ın nefes nefese olan sesi her nedense Daisy'e fazlasıyla çekici geldi.
"Bir öpücük seni çıldırıyor mu?" Diye sorarken sesi daha önce hiç olmadığı kadar cilveliydi. Bilerek yaptığı bir şey değildi ve bu Adrian'ı daha da cezbediyordu.
Adrian'ın dudakları önce çenesine, ardından boynuna indi. Bir eli hala belinden kavramışken diğer eli ise elbisesinin ön kısmındaki bağcıkları çözüyordu. Nihayet bittiğinde Daisy'nin beyaz, ince kumaştan iç elbisesine ulaştı. Bir kadını soymak oldukça meşakkatli bir işti.
"Bu kumaşlardan nefret ediyorum" diye mırıldandı ince kumaşın üzerinden Daisy'nin göğsünü kavrarken. Bunun üzerine Daisy kıkırdayışını engel olamadığı ve tahrik edici olan bir inleyişle kesmek zorunda kaldı. Adrian'ın kendisini okşayan parmakları ne yaptığını çok iyi biliyordu.
"Soy beni!" Dedi Adrian aniden tenini gıdıklayan dudaklarını usulca kıpraştırırken. Elleri göğüslerinin alt kısmını kavramış, dudakları ise kayan yakasının açıkta bıraktığı omzundaydı. Sonrasında yavaşça geri çekilerek kendini Daisy'e sundu.
"Hmm..." Diye mırıldanan Daisy yüzünde keyifli bir ifadeyle Adrian'ın ceketine uzandı ve onu omuzlarından sıyırdı. Ardından ellerini omuzlarında ve göğsünde gezdirdi. Kumaşın üzerinden sıkı kaşlarını hissetmek hoşuna gitmişti.
"Devam et." Dedi Adrian. Daisy'e bakan gözleri alev alev parlıyordu. Daisy usulca yaklaşıp köşeli çenesine hiç de masum sayılamayacak bir öpücük kondurdu. Dudakları çenesinde gereğinden fazla oyalanırken Adrian Daisy'nin o küçük dilinin baştan çıkarıcı ılıklığını kendi teni üzerinde hissediyordu. Dayanamayarak gözlerini yumdu ve sesli bir nefes verdi.
"Gerçekten beni çıldırtacaksın." Dedi tekrar gözlerini açarken.
"Amaç bu değil mi, birbirimizi çıldırtmak? Baştan çıkarmak?" Daisy yüzünde muzipçe bir ifadeyle ve yavaş hareketlerde Adrian'ın gömleğinin düğmelerini çözmeye başlamıştı.
'Evet' diye düşündü Adrian. 'Amaç birbirimizi çıldırtmak.' Ama şu an çıldıracakmış gibi görünen tek kişi Adrian'dı.
"Güzelim, bütün gece sabredemeyeceğim." Diye uyardı karısını. Bunun üzerine Daisy düğmeleri hızlıca çözdü ve çekiştirerek pantolonunun içinden çıkardı. Adrian aceleyle gömleği yerdeki ceketin üzerine fırlattı. Daisy'nin dudakları çoktan göğsüne ufak öpücükler bırakmaya başlamıştı bile. Aynı zamanda o küçük ve ipeksi yumuşaklığa sahip narin elleri vücudunun üst kısmında keşfe çıkmıştı.
Adrian azıcık geri çekildi ve Daisy'nin omuzlarından kaymış olan elbiseyi çekiştirerek yere düşmesini sağladı. Şimdi üzerinde sadece iç elbisesine vardı ve ince kumaş neredeyse her şeyi göz önüne seriyordu. Adrian bir anda önünde diz çöktüğünde Daisy anlam veremedi. Adrian iç elbisesinin eteklerini toplayıp Daisy'nin kalcasına kadar kaldırdı ve ellerine tutuşturdu.
"Ne yapıyorsun?" Daisy hala anlamamıştı ve Adrian'ı şaşkın gözlerle izliyordu.
Adrian cevap vermedi. Dizlerinin üzerine kadar uzanan ipekli çorabını bittiği noktadan dişiyle kavrayarak aşağı indirdi. Bir eliyle de bacağını hafifçe kaldırıp çorabı tamamen çekerek ondan kurtuldu. Sonrasında dizinin alt kısmından öpmeye başlayarak baldırının yumuşak iç kısmına kadar çıktı. Öpücükleri ardında Daisy'i yanıp tutuşturan nemli izler bırakıyordu ve Adrian tüm bunları yaparken gözlerini bir an olsun kendisinden ayırmamıştı. Lanet olsun... Daisy bacaklarının arasındaki o noktada inanılmaz şeyler hissetmeye başlamıştı.
Adrian diğer çorabını da aynı şekilde indirirken ve yine öpücükleriyle yukarı doğru çıkarken Daisy titrememek için kendini zor tutuyordu ama diğer yandan da Adrian'ın kafasını kendisine bastırmak Tan geri duramıyordu.
Adrian iç elbisenin eteklerini ani bir hareketle kavradı ve ayağa kalkıp elbiseyi Daisy'nin başından çıkarıp bir kenara fırlattı.
"Böyle çok daha iyi." Adrian'ın fısıldayan nefesi tenini gıdıklarken Daisy'nin içi titredi. Tamamen çıplaktır. Bir an için odanın dün gecekinden çok daha aydınlık olduğunu fark etti.
"Mumları söndürelim mi?" Sorarken sesi titremişti.
Adrian elini kavrayıp azıcık geri çekildi ve karısını baştan aşağıya beğeni dolu bakışlarla sürerken parmak uçlarına ufak öpücükler kondurdu.
"Çok güzelsin Daisy. Hiçbir yerini benden gizlemeni istemiyorum, buna dayanamam." Adrian gözlerinin içine bakıyordu ve Daisy hem sözler hem de arzu dolu bakışları karşısında büyülenmiş gibi hissetmekte kendini alamadı. Evet utanıyordu ve zaten artmış olan vücut ısısı Adrian'ın sözleriyle daha da katlanmıştı ama yine de onun kendisine böyle hayranlıkla bakması ve beğenisi dile getirmesi çok hoşuna gitmiş, gururu okşanmıştı.
Adrian yaklaştı ve tekrar dudaklarını kavradı. Bu kez ilkinden daha yakıcı, yıkıcı ve ateşleyiciydi. Birbirlerinin dudaklarını emiyor, ısırıyor, gerektiğinde usulca öpüyorlardı. Daisy ne ara kendi bacağının Adrian'a dolandığını ve Adrian'ın ellerinin çıplak kalçalarını kavradığını fark edememişti. Bir an içinde kolları Adrian'ın boynuna dolanmış, bacaklarını beline sarmıştı ve Adrian onu kalcalarından tutup kaldırmış yatağa taşıyordu.
Adrian Daisy'i hafifçe yatağa bırakıp üzerine doğru uzanırken dudaklarını hiç bırakmadı. Sanki ihtiyacı olan tek şey buydu ve Adrian o dudakları kana kana içiyordu.
Elleri karısının her yanında gezinirken Daisy ise uzanıp kemerini çözmeye çalışıyor ancak titreyen parmakları nedeniyle beceremiyordu.
"Çıkar şunu" diye şikayet etti. Bunu üzerine Adrian Daisy'nin göğüs ucunu dudaklarıyla kavrayıp hafifçe dişledi. Daisy küçük bir çığlık atarken başı geriye doğru düştü.
"Emin misin?" Diye sordu Adrian.
"Evet."
Adrian bu kez diğer göğsünü emmeye başlayınca Daisy az öncekinden daha güçlü bir çığlık attı. Sırtı yukarı doğru gerilirken barınakları Adrian'ın saçlarını çekiştirdi. Adrian kısık bir gülüşle geri çekildi ve kemerini çözmeye başladı. Daisy şimdi kafasını kaldırmış izlerken hızla nefes alan göğsü inip kalkıyordu.
Adrian yavaşça pantolonunu çıkarıp çıplak kalırken Daisy gözlerini ondan alamıyordu. Erkekliğine öyle bakmak her ne kadar arsız bir kadın gibi hissetmesine neden olsa da umrunda değildi. Adrian mükemmeldi ve onun kocasıydı.
Adrian tekrar üzerine eğildi ve parmaklarını karısının mahrem noktasına götürdü.
"Benim için hazırsın." Diye fısıldadı koyu mavi bir alev topuna dönüşmüş gözleriyle bakarken.
"Ama önce yapmak istediğim başka birşey var."
Dudakları önce boynuna ardından göğüslerine inerken yer yer ısırıp yer yer öpücükler bırakıyordu. Sonrasında kasıklarına kadar inip bacaklarını araladığında Daisy şaşkına döndü.
"Düşündüğüm şeyi yapmayacaksın değil mi?" Diye sormasına kalmadan Adrian tam da düşündüğü şeyi yaptı. Dudakları tam orada, en mahrem noktasındadır ve Daisy utançtan yerin dibine girecek gibi hissediyordu.
"Adrian!" Bacaklarını kapatma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı çünkü Adrian tam yerine yerleşmişti.
"Sakin ol, rahatla" dedi. Bir eli kalçasının okşarken dudakları asıl amacı olan işine geri döndü.
Daisy hissettiği şeyler karşısında kıvranmaya başladı. Bu da neydi böyle? Bir erkeğin bir kadına böyle birşey yapabileceği aklının ucundan dahi geçmezdi. Bir başkası söylese kesinlikle inanmaz ve iğrenç bulurdu. Ancak şuan hissettiği zevkle titriyordu ve... Bundan dolayı utanıyordu da...
"Bu yaptığın... Ah... Aphhh... Bu çok... Günahkarca..." Kısık kısık konuşurken kelimeleri elinde olmayan inleyişlerle bölünüyordu.
"Bu günahsa eğer, hayatımda işlediğim en güzel günah." Diyen Adrian yavaşça geri çekildi ve tekrar kendini Daisy'nin üzerine doğru konumlandırdı. Bu kez olması gerektiği gibi yerine yerleşirken kendisi de kısık bir iniltiyle nefes verdi.
"İşte olmam gereken yer" diye mırıldandı belli belirsiz.
Daisy az önce yaşanan şeyden dolayı inanılmaz utanç duyuyordu ama şuan hissettiği şeyler bu utancı bastırıyordu. Bacaklarının arasında tüm bedenini yakıp kavuran bir ateş vardı ve Adrian her hareketinde o ateşi daha da körüklüyordu.
Nihayet nefesleri ve bedenleri birbirine birbirine karışıp sona geldiklerinde Daisy tamamen kendini kaybetmiş gibi hissediyordu. Bacakları Adrian'ın beline dolanmış, kolları ise biri sırtından diğeri boynundan olmak üzere sıkıca Adrian'a sarılmıştı. Adrian başını göğüslerine koyup kendini bırakınca Daisy derin derin nefes alıp vermeye başladı. Bacakları hala titriyordu. Vücudunun hiçbir yanında derman kalmamış gibiydi. Bu kez çok daha kuvvetliydi ve Daisy bunun farkındaydı.
Nihayet Adrian kendini sol tarafa kaydırdı ve sırt üstü yatağa uzandı. Bı süre daha konuşmadan zaman geçti.
Adrian yaşadığı doğumun sarhoşluğu içindeydi. Nasıl oluyordu da bu kadar deneyimsiz bir kadın böyle baştan çıkarıcı olabiliyor ve ona hayatının en zevkli anlarını yaşatabiliyordu? Hem de ikinci kez. Vücutlarının nasıl uyumlu olduğunu düşündü. Sevişmeyi başladıkları andan itibaren herşey kendiliğinden gelişiyordu ve birbirlerini sanki eksik yapbozun parçaları gibi tamamlayarak bir uyum yakalıyorlardı ve sadece ilk sevişmelerinde bile bunu hissetmişti Adrian. İnanılmazdı!
"Adrian..." Diye güçsüz bir sesle fısıldadı Daisy. Adrian örtünün altında bir kedi yavrusu kadar sevimli gözüken Daisy'e baktı bir an.
"Efendim?"
"Şey... Şey diyecektim..." Daisy kararsız bir halde bakışları Adrian ve üzerindeki örtü arasında gidip geliyordu.
"Ney diyceketin Daisy?" Diye sordu Adrian. Bu kez sağ kolundan dersten alarak Daisy'e doğru dönmüştü.
"O yaptığın şey... Fazlasıyla tuhaftı."
Adrian güldü. Uzanıp Daisy'i kendine çekti ve kollarıyla sarıp göğsüne yasladı.
"Fazlasıyla tuhaf olan şey hoşuna gitti ama değil mi?" Diye sordu parmakları ile saçlarını okşamaya başlayarak. Daisy yavaş yavaş rahatladığını hissediyordu.
"Evet, tahmin bile edemezsin ama hala çok garip ve olmaması gereken bir şey gibi geliyor."
Adrian Daisy'nin çenesini tutup hafifçe kaldırdı ve gözlerinin içine baktı.
"Güzelim, sana zevk verecek daha neler var tahmin bile edemezsin." Dedi gülümseyerek ve ardından öpüşmekten şiskinleşmiş dudağına küçük bir öpücük bıraktı. "Ve bende sana seve seve öğreteceğim." Diye ekledi ardından. Daisy'nin bunları ilk kez kendisiyle yaşıyor olmasından dolayı inanılmaz bir haz duyuyordu.
"Ben şey... Aynısını yapmamı isteyecek misin?" Diye sordu tereddütle. Bunu yapabileceğini sanmıyordu ve işin garibi Adrian'ın da nasıl yapabildiğini bilmiyordu.
"Her şey zamanla." Dedi Adrian anlayışla. Ardından saçlarını öptü. "Bazı şeylerin şuan fazla gelmesi çok normal. Kendini hiçbir şey için zorlamana gerek yok." Parmakları Daisy'nin kolunda geziniyordu ve bu çok rahatlatıcıydı. Daisy iç çekerek Adrian'a biraz daha sokuldu ve gözlerini yumdu. Şuan öyle rahatlamış, öyle gevşemişti ki dünya yansa umrunda olmayacakmış gibi hissediyordu.
Bölüm sonu.
Herkese selam. Bölüm eklemeyeli nerdeyse üç hafta olmuş. Zaman nasıl böyle çabuk geçmiş anlamadım üzgünüm.
Haftaya yeni bolumde görüşmek üzere!
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro