《BÖLÜM 34》
34.Bölüm
Analizler
''Sabah sabah bu gürültünün sebebi ne?'' ne diye söylendi Adrian yüzünü buruşturarak. Gözlerini kısmış, gerinerek ayılmaya çalışıyordu.
''Sanırım Olivia ve Vivian sezon bitmeden dönmeye karar vermiş,'' dedi Daisy aceleyle dolabından o gün giyeceği elbisesini seçmeye çalışırken.
''Bunu giy.''
Adrian ne ara kalkıp fark ettirmeden arkasından bu kadar yaklaşmıştı acaba? Omzunun üzerinden eğilmiş Daisy'nin işine burnunu sokuyordu.
''Neden?'' diye sordu.
''Krem rengi sana çok yaşıyor. Daha önce üzerinde gördüm,''
Adrian'ın mırıltı halindeki sesi Daisy'nin bedeni üzerinde ufak bir ürpertiye neden oldu. Umursadığı anlaşılmasın diye kıyafetlerle uğraşmaya devam etti. Ancak Adrian'ın elleri beline yerleşip kendisine çekince Daisy deyim yerindeyse kaskatı kesildi. Sırtı Adrian'ın çıplak göğsüne dayanmış, kolları tıpkı dün arabada olduğu gibi onu sarıp hapsetmişti.
''Ne giydiğime dikkat mi ediyorsun sen?'' diye dürttü onu omzuyla. Adrian ise bunun üzerine dudaklarını Daisy'nin boynuna değdirdi. Ufak öpücüklerle birkaç küçük iz bırakırken Daisy kendini Adrian'ın kollarına bırakacak olmaktan korktu. Neden böyle oluyordu? Neden bu adamın basit ve ufak bir dokunuşundan dahi böyle kolayca etkileniyordu ki?
''Kocan olarak her şeyine dikkat etmek benim görevim değil mi?'' Adrian burnunu ensesine sürtüp kokusunu içine çektiğinde Daisy neredeyse gözlerini kapayıp ona teslim olacaktı ancak ısrarla çalmaya başlayan kapı bu sıcak anın üzerine dökülen bir kova su gibiydi.
''Adrian, senle uğraşmaya her ne kadar can atsam bile ilgilenmemiz gereken bir durum var.'' dedi Daisy rahatlaması yüzüne yansıyarak. Ardından Adrian'ın gösterdiği elbiseyi alıp ahşap paravanın arkasına geçti.
''Lordum, Leydi Olivia ve kızı geldiler efendim. Aşağıda işler biraz karıştı.'' diyen Billy'nin sesini duydu Daisy paravanın arkasından. Olivia'nın öfkeli ve yer yer yükselen bağrışı işe hala işitiliyordu.
''Billy, aşağı in ve Leydi Olivia'ya eğer çenesini kapamazsa onu kapı dışarı edeceğimi söyle.''
''Efendim, ben bunun pek işe yarayacağını sanmıyorum. Hem kendisi hem de Leydi Vivian oldukça öfkeli gözüküyor.''
''Sen dediğimi söyle, birazdan geliyorum.''
Daisy Adrian'ı giyinmesi için yalnız bırakıp odadan ayrıldı. Hayatında ilk kez Olivia'ya karşı böyle net bir karşı harekette bulunmuştu. Eskiden olsa böyle bir şey yapıp karşısına çıkma cesareti bulamazken şimdi omuzları dim dik bir halde yüzleşecekti onunla.
''Hoş geldin Olivia, Vivian,'' dedi merdivenlerin başında dikilerek. Olivia ve Vivian çevresine çalışanları toplamış hala nutuk atmaktaydı.
''Sabah sabah süpriz yapmaya karar verdiniz demek.'' Bilerek Olivia'ya 'kontes' diye hitap etmemişti çünkü Kontes olan artık Daisy'ydi. Olivia ise sadece bir dul bir leydi.
''Bizimle dalga mı geçiyorsun?'' diye tısladı Olivia. ''Yıllardır emrimde çalışan insanlar şimdi odama çıkamayacağımı, oranın işgal edildiğini, bana misafir odasını hazırlayacaklarını söylüyorlar! Bu ne demek oluyor?''
''İşgal etmek mi? Hatırlatırım Olivia, o oda senin mülkün değil. Tıpkı bu malikanenin, bu toprakların da senin olmadığı gibi. Artık hepsi benim. Aslında en başından beri bana aitti zaten. Geçen yıllar sana bunu unutturduysa bu senin problemin, benim değil.''
''Beni bu mülkle tehdit mi ediyorsun?'' diye sordu Olivia şaşkınlıkla. Bu asalak kızın kendisine böyle karşı çıkabileceği aklının ucundan dahi geçmemişti. Ramsey ile olan evliliğinin kendisini maddi anlamda etkileyeceğini en başından beri biliyordu ancak buraya gelip yerleşeceklerini hiç düşünmemişti. Ramsey'in kendi mülkü varken neden buradaydılar ki?
''Bunca yıl sana annelik yapmamın karşılığı bu mu?''
Anne mi? Daisy doğru duyup duymadığını düşündü bir an. Olivia ona bir gün bile anne gibi davranmış mıydı acaba?
''Leydi Olivia Walmond!'' diyen Adrian'ın kendisi görünmeden önce sesi tüm salonu doldurmuştu. Hemen ardından görünen Adrian beyaz gömleği, işlemeli siyah uzun siyah ceketi, siyah pantolon ve çizmeleri ile oldukça şıktı.
''Evimde çıkardığınız bu kargaşayı ve karımla beni sabahın köründe uyandırmanızı hangi bahaneyle açıklayacaksınız çok merak ediyorum.''
''Lordum, evime geliyorum ancak odama yerleşemeyeceğimi öğreniyorum. Siz olsanız ne yapardınız?''
''Leydi Walmond, anlamak istemediğinizi görüyorum ancak şu bir gerçek ki burası artık sizin eviniz değil. Uzun yıllar öyleymiş gibi yaşayınca sahiplenmenizi anlıyorum ama bundan böyle Kont ve Kontes olarak benim ve karımın hükmü geçerli. Siz de bunu kabullendiğiniz sürece burada misafir olarak en iyi şekilde ağırlanacaksınız. Ancak aksi kesinlikle kabul edilebilir değil.''
''Ama-''
''Bu durumla ilgili bir probleminiz varsa kızınız ve siz gitmekte özgürsünüz.''
Adrian'ın son sözünden sonra ortalık derin bir sessizliğe gömüldü. Özellikle başından beri hiç söze karışmayan ve her zaman ifadesiz yüzü ile duygularını asla belli etmeyen Vivian'ın bile tedirgin olduğu anlaşılıyordu.
''Bu durumla ilgili bir problemimiz yok,'' dedi Oliva sessizliği bozarak. Zordan konuştuğu Daisy'nin gözünden kaçmamıştı.
''Ancak keşke daha önceden geleceğinizden haberimiz olsaydı Lordum. Biz de böyle alel acele Londra'dan dönmek zorunda kalmazdık.''
''Kendi evimize gelirken kimseyi bilgilendirmek zorunda olduğumuzu düşünmüyorum. Eğer sezonu yarıda bıraktığınız için üzgünseniz Londra'ya dönebilirsiniz.''
''Kalıyoruz.'' dedi Olivia.
''Emily, Olivia için misafir odalarından birini hazırlayın lütfen.'' dedi bunun üzerine Daisy. Ardından Adrian'ın koluna girerek birlikte yemek salonuna ilerlediler.
''Leydim, biz kahvaltıda sadece sizin olacağınızı sanıyorduk. Leydi Olivia ve Leydi Vivian için de servis açalım mı?'' diye sordu Betty emin olamayarak.
''Gerek yok Betty. Eğer isterlerse bu günlük odalarına servis götürürsünüz. Zaten kahvaltı edemeyecek kadar meşgul olacaklarını düşünüyorum.''
''Bu kadınla aynı evde olmaktan hiç hazzetmiyorum.'' dedi Adrian'a, Betty uzaklaştığında.
''Ben bunu kalıcı olarak çözeceğim, merak etme.'' Diyen Adrian kendinden emindi.
''Ne yapacaksın?''
''Yarını bekle. Bugün Billy ile toprakları gezip ne durumda olduğuna bakacağım. Köye gidip kendimi göstereceğim ve bizzat tanışacağım. Eminim köylülerde yeni Kontun nasıl birisi olduğunu merak ediyordur.'' Adrian her şeyi kafasında planlamıştı.
''Bu çok iyi olur. Bende sizinle geleyim.''
Daisy Oliva ve Vivian'la bir arada kalmak istemiyordu çünkü Adrian'ın yokluğundan dolayı üzerine geleceklerini biliyordu. Artık eskisi gibi çekinecek bir durumu olmamasına rağmen o ikisi ile baş etmenin nasıl yorucu olacağının gayet farkındaydı.
''Buna gerek yok. Sıkıcı konularla uğraşacağız. Sen evde dinlenmene bak.'' diyerek savuşturdu Adrian.
''O sıkıcı dediğin konularla ben neredeyse babam öldüğünde beri ilgileniyorum Adrian.'' dedi. ''Ayrıca beni o iki cadı ile baş başa mı bırakacaksın gerçekten?''
Adrian kısa bir an düşündü.
''Bu konuda haklısın sanırım. Henüz evleneli daha iki hafta bile olmamışken karımı onlara yem etmeyi göze alamam.'' diyerek Daisy'nin elini nazikçe kavradı ve parmakları üzerine küçük bir öpücük kondurdu.
Daisy'nin bu hareket üzerine ağzı kulaklarına varacakken bir an için aslında ne olduklarını hatırlayarak kendine engel oldu. Onların karı kocalığı sahteydi. Adrian'ın bu sevimli davranışının bir önemi yoktu.
"Ah Adrian, tüm bunların en başındayken bu kadar sahici oyun oynayabileceğini hiç sanmazdım." Dedi Daisy. Sözleri laf sokmaktan ziyade normal bir sohbet havasındaydı.
"Neden bahsediyorsun?" diye sordu Adrian.
"Mesela az önceki davranışından." Konuştukları konudan dolayı seslerini alçalmış, birbirlerine biraz daha yaklaşmış ve göz göze gelmişlerdi.
"Merak ediyorum, neden her hareketimin yalan, oyun olduğunu düşünüyorsun? Başkalarına karşı rol yapıyoruz, birbirimize karşı değil."
Bu ne demekti şimdi? Adrian o öpücüğü isteyerek mi vermişti? Diğer öpüşleri ya da yakınlaşma hareketlerinin amacı belliydi; baştan çıkarmak. Ama az önce ki gibi masum ve içten gözüken bir öpücüğün amacı ne olabilirdi? Adrian rol yapmıyorsa eğer, içinden mi gelmişti yani?
"Her şeyin altında bir sebep arama." Diye uyardı Adrian, sanki aklından geçenleri okumuş gibi. "O guzel zihnini boşa yoruyorsun."
"Sebep aramıyorum!" Daisy'nin itirazı bir çıkışma gibiydi.
"Ayrıca seninle ilgili düşündüğümü de nereden çıkardın?"
"Çok da kapalı bir kutu olduğun söylenemez. Yavaş yavaş seni çözmeye başladım."
'Aman ne güzel,' diye düşündü Daisy. Kendisi onun davranışlarına bir açıklama getiremezken Adrian onu çözmüştü öyle mi?
"Hangi sonuçlara vardın acaba, çok merak ediyorum." Kollarını birbirine bağlayıp geri yaslandı ve Adrian'ı dinlemeye başladı.
"Romantik birisin... Ve kırılgan..." diye söze başladı Adrian. Sonrasında suyundan bir yudum aldı.
"Peki bu kanıya nereden vardın?"
"Çiçekleri ve onlarla ilgilenmeyi seviyorsun. Arka bahçedeki düzenlemeyi ve kış bahçesini gördüm. Bu güzelliklerle uğraşan birisinin romantik olmaması, hislere önem vermemesi imkansız,"
"Başka?"
"Sevgiye ihtiyaç duyan birisin,"
Bunun üzerine Daisy'nin kaşları havaya kalktı. Az önceki tezinin yanında bu daha tartışılabilir bir şeydi.
"Nereden çıkardın şimdi?" diye sordu.
"Kütüphanenin bir bölümünde toplanmış romantik kitaplar gördüm. Kadınların genelde ruh haline göre kitap seçtiğini düşünürüm. Ve bence bu kadar çok aşk romanı okuyan birisi mutlaka içinde bir sevgi hasreti barındırıyor olmalı."
"O kitapların bana ait olduğunu nereden biliyorsun?" Daisy'nin yüzü pembeleşti çünkü Adrian haklıydı ama bunu bilmesini istemiyordu. Aşka ve sevilmeye ihtiyaç duyduğunu kabul etmesi demek Adrian'a kendisini vurursa en çok yara alacağı yeri bizzat söylemek gibiydi. Hem zaten başına ne geldiyse o kitaplar yüzünden gelmemiş miydi? Bir gün o satırlarda yazanlar gibi bir aşk yaşayacağına inanmış, bu yüzden de Francis'e kolaylıkla kanmıştı. Lanet olsun o kitaplara...
"Bu evde öyle kitap okuyacak biri olduğunu hiç sanmıyorum," dedi Adrian. "Hiç Olivia'ya göre değil. Vivian'ın ise hayatı boyunca bir kitap okumuş olduğundan bile şüpheliyim." Adrian bu kadar haklı olmak zorunda mıydı?
"Tüm kadınlar aşk dolu satırları okumayı sever." Diyerek geçiştirdi Daisy. Adrian ise gülümsedi. Annesini küçük yaşta kaybetmiş bir kız çocuğunun doğal olarak hayatı boyunca sevilme ihtiyacı duyacağını düşünüyordu ancak bunu dile getirip Daisy'nin hüzünlenmesini istemedi.
"Utandığında ise benimle göz göze gelmekten kaçırıyorsun," dedi bunun yerine. "Mesela bir saat önce elbise seçerken dönüp yüzüme bakamadın çünkü sana yakın olmam utanmana sebep oldu. Dün akşam beni yıkarken ise bilinçli olarak göz temasından uzak durdun. Özellikle de oramı yıka-"
"Bu kadarı yeter!"
Daisy'nin aklına dün akşamın anıları dolunca yüzü renkten renge girmeye başlamış, Adrian'ın sözünü kesmek zorunda kalmıştı. Serinleme ihtiyacı hissederek dolu bardağındaki suyu nefes almadan tek seferde içti.
"Sen sordun, bende cevaplıyorum işte." Dedi Adrian omuz silkerek. "Hem dahası da var."
"Kalanını merak etmiyorum çünkü tüm analizlerin yanlış." Diye reddetti Daisy.
"Öyle mi? Oysa bana hep insan sarrafı olduğumu söylerler."
Daisy Adrian'ın hafifçe yukarı kalkan dudaklarını görünce sinirlendi. Belli ki içinden kendisiyle alay ediyordu.
"Arsız, utanmaz, karmaşık, ne istediğini bilmeyen, duygusuz bir adam olduğunu da söylemeyi unutmuşlar sanırım," diye kelimeleri nefes almadan sıraladı. Adrian ise bu sözler üzerine içten ve sesli bir şekilde güldü.
"Bunlar da benim hakkımda yaptığın analizlerinin sonuçları mı?" diye sordu. Daisy olumlu anlamında başını salladı sadece.
"Sevgili karıcım," diyen Adrian geriye yaslandı ve gözlerini Daisy'nin gözlerine kilitledi
"Arsız ve utanmaz olduğumu kabul edebilirim ama kesinlikle ne istediğimi bilen birisiyim. Ve uyarmalıyım ki tüm hayatım boyunca her ne istediysem alamadığım olmadı."
Bölüm sonu
İyi geceler millet 😊 Umarım keyifli bir okuma olmuştur 😊 100k için çok teşekkür ediyorum. 🙏 İyi ki varsınız 😊 Hikayeye ilk başladığımda bir haftada 100 kişi okumazken şimdi bu rakama ulaşmış olmak beni çok mutlu etti 😊 Sayenizde...
Bu arada, ben şu ana kadar kimseden oy ya da yorum istemedim, sınırda koymadım. Bu yüzden çok rica ediyorum 30 küsürüncü bölüme kadar hikayeye tek bir oy ya da yorum atmamış, varlığını belli etmemiş birileri gelip sadece "yeni bölüm" diye yorum yazmasın ya da mesaj kutumda kalabalık etmesin lütfen. Zaten siliyorum. ☺ Bölümler haftada bir düzenli olarak yükleniyor. O sesslizliğinizi sürdürerek yb gelmesini bekleyebilirsiniz 😉 (Lütfen alakası olamayan üstüne alınmasın. Rahatsız olduğum bir konuyu dile getirdim sadece.)
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro