《BÖLÜM 32》
Herkese iyi geceler... Ya da sanırım iyi sabahlar demeliyim 😄
Normalde yazdığımdan bir tık daha uzun bir Daisy&Adrian bölümüyle geldim. Umarım hoşunuza gider. Aslında bu bölümü hafta sonu ekleyecektim ama yazmaya başlayınca bir baktım ki bitivermiş. Böyle olunca da kimseyi bekletmeyeyim dedim.
İyi okumalar, ve yorumlarınızı bekliyorum😊
32. Bölüm
Arzulara Direnmek
''Adrian, yanımda tamamen soyunmayacaksın herhalde değil mi?'' diye sordu Daisy. Pantolonunun düğmelerini çözmeye başladığını gördüğü an kafasını başka yöne çevirmişti ve şuan Adrian'a bakamıyordu.
''Başka türlü nasıl yıkanmamı bekliyorsun?'' Adrian'ın sesi muzip bir hale bürünmüştü ve bu Daisy bunun kendisi için iyiye alamet olmadığını biliyordu.
''Ben gidiyorum, her zaman olduğu gibi kendin yıkan!''
Daisy tam kapıyı açıp çıkacağı anda Adrian'ın sözleri onu durdurdu.
''Gidiyorsun çünkü bana karşı koyamamaktan korkuyorsun.''
Bu sözler Daisy'nin sinirlenmesine neden oldu, o korkak değildi. Kendi bedenini ve hislerini bu adamdan korumaya çalışması onun korkak olduğunu göstermezdi. Daisy sakince arkasını döndü ancak bu sakinliğini korumak onun için oldukça zordu çünkü Adrian gerçekten de çırılçıplaktı. Tanrı aşkına! Bu adamın hiç utanması yoktu anlaşılan.
''Sana karşı koymaktan korkmuyorum Adrian, bunu yapabileceğimi biliyorum.'' dedi kesin bir ses tonuyla. Gözlerini Adrian'ın belinden yukarısında tutuyor, özellikle daha aşağısını görmemeye çalışıyordu. Ama Adrian'la göz göze olmak da kolay değildi. Yanaklarını ateş basmış ve sanki çıplak olan kendisiymiş gibi utançla yerin dibine girmişti. Adrian ise umursamazca karşısında dikiliyordu.
''Ne o, kararını mı değiştirdin Daisy?''
Açıkçası Adrian şaşkındı çünkü soyunmaya başladığı an Daisy'nin gerçekten de kaçıp gideceğini düşünmüştü. Oysa Daisy geri dönmüş, meydan okumasına karşılık vermişti. Al al olmuş yüzüyle ve hararetle parlayan badem gibi kahverengi gözleriyle tereddüt etmeden kendisine bakıyordu. Bu cesaret Adrian'ın hoşuna gitti.
Adrian bilinçli bir şekilde kolunu kaldırıp saçları arasında geçirirken gerindi ve çıplak vücudunu bilinçli bir şekilde karısına daha fazla sergiledi. Her ne kadar inkar etse bile Daisy'nin kendisinden etkilendiğini biliyor, sadece bu duruma ne kadar direneceğini merak ediyordu. Sıcak su dolu küvete girerken bilinçli bir şekilde oldukça yavaş davrandı.
Daisy Adrian'ı arkasından süzerken ilk defa çıplak bir erkek görmesine ve elinde karşılaştırma yapacak bir deneyimi olmamasına karşın Adrian'ın vücudunun neredeyse kusursuz olarak nitelendirilebileceğini düşündü. İnanılmaz derecede sıkıydı. Kıyafetlerin altından belli olan kasları şimdi açığa çıkmış, her hareketinde kasılıp gevşeyerek kendini gösteriyordu. Boğum boğum haldeki kasları gücünü kanıtlarken kesinlikle bir kas yığını olarak gözükmesine neden olmuyordu.
''Neyi izliyorsun?'' diye sordu Adrian küvete yaslanıp bir kolunu kenarına dayarken. Dudaklarına oyunbaz gülümsemesini yerleştirmişti ve Daisy Adrian'a kırgın ve kızgın olmasa belki de bu gülümsemeden hoşlandığını kendine itiraf edebilirdi.
''Seni,'' diyen Daisy yavaşça küvete doğru yaklaştı.
''Kulaklarım yanlış mı duyuyor yoksa karım benim çıplak vücudumu izlediğini itiraf mı etti?''
''Soyunan sensin. Ben de seni gözlerim kapalı halde yıkayamayacağıma göre...'' Dikkatlice küvetin kenarına ilişti.
''Hem çıplak olan ben olsaydım sen de izlerdin.''
''Hımm..'' diye mırıldandı Adrian. Parmaklarını Daisy'nin kolunda gezindirmeye başladı. ''Ben olsam izlemekten çok daha fazlasını yapardım.'' derken Daisy'nin gözlerini kendininkilere hapsetmişti. Bu laf üzerine Daisy'nin çenesini kasıp yutkunduğunu görünce keyiflendi.
Daisy gözlerini Adrian'ın yüzünden veya omuzlarından daha aşağıya indirmemeye çalışıyordu. Eline su dolu kaseyi alıp yavaşça başından aşağı dökerek saçlarını ıslatmaya başladı. Saçlarının bu denli yumuşak olacağını ve parmakları arasında hissetmenin bu kadar hoşuna gideceğini hiç düşünmemişti.
Tası kenara bırakıp saçlarını sabunlamaya başladı. Yavaş yavaş masaj yaparak köpürtürken Adrian gözlerini kapamıştı ve o an Daisy ilk defa Adrian'ın yüzünü yakından ve detaylı şekilde inceleme fırsatı buldu. Gür siyah kaşları her zamanki ciddiyetinden uzaklaşırken ortalarındaki çatıklık yok olmuş, alnındaki ince çizgi kaybolmuştu. Kirpiklerinin ise bir kadının kıskanmasına neden olacak kadar uzun olduğunu fark etti. Sol kaşının üzerinde normalde saçları kapattığından dolayı küçük bir yara izi vardı. Dudağının kenarındaki küçük kıvrım şuan için halinden hoşnut olduğunun göstergesiydi.
"Bunu senden daha sık istemeliyim," diye mırıldandı Adrian gözleri kapalı bir halde. Daisy'nin saçlarını köpürtürken ki hareketleri bir masaj gibi rahatlatıcıydı.
Daisy cevap vermek yerine Adrian'ın alnından süzülen bir damlanın burnunun kenarından kayıp dudaklarının ucuna, oradan da göğsüne düşüp dağılmasını izledi. Bir yandan Adrian'ı bu kadar yakından inceleyebilmekten hoşlanırken diğer yandan da gizlice izliyormuş gibi hissediyor ve tedirginlik yaşıyordu. Bundan sebeple Adrian bir anda gözlerini açınca elinde olmadan irkildi.
"Ne oldu?" diye sordu Adrian irkildiğini fark ederek.
"Üşüdüm sanki. Sence de biraz soğuk değil mi?" diyen Daisy saçma bir şekilde konuyu değiştirmeye çalıştı. Yaz ayındaydılar ve sıcak suyun buharı da odayı iyice ısıtmıştı.
"Su oldukça sıcak. Üşüdüysen sen de bana katılabilirsin."
Bu söz üzerine Daisy telindeki tası birden Adrian'ın kafasından aşağı boşalttı ve saçlarından akan sabunlu suyun gözüne kaçmasına neden oldu. Adrian ilk önce sesli bir küfür savurdu. Ardından ise küvetteki sabunlu sudan Daisy'nin üzerine sıçrattı.
"Adrian!" diye çıkıştı Daisy kaşlarını çatarak.
"Önce sen başlattın!"
"Çocuk musun sen?" Daisy elindeki metal tasla hafifçe omzuna vurdu. Adrian ise gülmekle yetindi.
"Çocuk mu yoksa koca bir adam mı olduğumu anlamak ister misin? Bunun için tek yapman gereken-"
"Biraz daha konuşursan kızgın suyu ılıştırmadan kafana boşaltırım!" diye tehdit ederek lafını kesti Daisy. İma ettiği şey yüzünden yanaklarındaki sıcaklığın arttığını hissediyordu.
Saçlarını durulayıp omuzlarını ve göğsünü sabunlamaya başladığında aslında bu işten gerçekten de keyif almaya başlamıştı Daisy. Kollarını ovarken parmaklarının altında kaslarının sertliğini hissetmek hoşuna gitmişti. Ayrıca omuzlarının genişliğinin dokunarak farkına varmakta... Adrian'ın büyük olanı göğsünde, küçük olan iki tanesi sol omzu ve sırtında olmak üzere büyüklü ya da küçüklü bir sürü yara izi vardı. En belirgini göğsünün sol tarafında yaklaşık bir karışlık olandı. Sırtındakilerin ise bazıları daha uzun ancak belirsiz, bazıları ise kısa ama belirgindi. Daisy bu izlere dokunurken içinde bir üzüntü hissederek şaşırdı. Tüm bunlar orduda geçirdiği yıllardan ve savaşlardan kalmaydı. Adrian'ın diğer bir çok soylu gibi rahat bir hayat sürmediğinin kanıtıydı. Ancak hiçbirinin Adrian'ın vücudunun kusursuzluğuna leke süremeyeceğini düşündü. Belki de bu izlerin nasıl oluştuğunu bir gün Adrian'a sormalıydı. Tabi araları bu konuları konuşabilecek kadar iyi bir hal alırsa...
Eli Adrian'ın göğsü üzerinde oyalanıyor ve daha aşağı inmekten çekiniyordu. Adrian'da bunu fark etmişti ve istekle Daisy'nin üzerine gidecekti elbette. Küvete yaslanıp geri doğru yatarken göğsünü ve vücudunun alt kısmını ön plana çıkardı. Bunun üzerine Daisy'nin parmakları Adriam'ın karın kasları karın kasları üzerinde duraksadı.
"Neden durdun?" diye sordu kollarını gerip keyifle kafasının arkasında birleştirerek.
"Orayı yıkamamı bekleyemezsin!" Daisy'nin sesi tahmin ettiğinden de yüksek çıkmıştı.
"Orası dediğin yer de vücudumun bir parçası,"
"Bunu yapmayacağım!" Daisy elindeki sabunu tasın içine attı ve küvetin kıyısından kalkmaya yeltendi ancak Adrian onu kolundan yakalayıp kendine doğru çekti. Burun buruna ve göz göze geldiler.
"Pes mi ediyorsun?" diye sordu yüzünde zafer kazanmış bir ifadeyle.
"Sadece oranı yıkamayı kabul etmiyorum. Bunu bana zorla yaptıramazsın!"
"Sana hiçbir şeyi zorla yaptırmıyorum ki Daisy," dedi Adrian sesine bir hayret nidası ekleyerek. "Sadece şuan pes edersen ondan korktuğunu düşüneceğimi söyluyorum. Belki de gerçekten de dokunursan onu istemekten korkuyorsun. Kendine hakim olamayıp onu senin üzerinde kullanmamı arzulayabileceğini düşünüyorsun. Bana karşı arzuların bu denli karşı koyamayacağın kadar fazla mı yoksa?"
Adrian muzip gülüşüyle Daisy'e bakarken Daisy'de içinden ona küfürler yağdırıyordu. Şuan kalkıp gidebilir, Adrian'ı yıkanması için bir başına bırakabilirdi ancak sonrasında Adrian'ın bunu sürekli yüzüne vurup bu konuda üzerine gelmeye devam edeceğini biliyordu.
"Kendini fazla karşı konulamaz buluyorsun Adrian," dedi sabunu tekrar eline alıp köpürtmeye başladığında. İşin aslı gerçekten de fazlasıyla karşı konulamaz olduğu bir gerçekti.
Parmakları tekrar Adrian'ın karın kasları üzerinde gezinmeye başladı. Neyse ki sabun suyun berraklığını kaybettirmişti, böylece en azından Daisy neyle uğraştığını görmeyecekti.
Elleri Adrian'ın kasıklarında gezinmeye başladığında Adrian derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti. Bu sabah arabada yaşananlardan sonra aynı gün içinde Daisy'nin o narin parmaklarının erkekliğinin üzerinde gezineceğini, onu ihtiyaçtan sızlatacağını söyleseler kesinlikle güler geçerdi.
Daisy yavaş hareketlerle onu ovmaya devam ediyor, eli suyun altında bir baldırlarına gidiyor bir kasıklarına geri dönüyordu. Adrian duyduğu ihtiyaçla tamamen hazır hale geçmişti. Gözleri kısılmış, nefes alışverişi sıklaşmıştı. Daisy erkekliğine dokunan ilk ve tek kadın değildi ama nedense şuan kendini her zamankinden daha fazla tahrik olmuş ve hazır hissediyordu.
"Daisy," diye karısının adını mırıldandı göğsü aldığı nefesle şişerken. Daisy ise gözlerini kısmış ona bakarken hareketlerine devam ediyordu.
"Dur," dedi Adrian. Eğer durmazsa bu hiç iyi olmayacaktı.
"Az önce aksini söylüyordun ama," diyen Daisy bu kez yanlış bir anda oyuna dahil olmuştu. Parmaklarının hareketi vücudunu sabunlamaktan çok tahrik etmek içindi.
"Daisy, dur" Adrian hiç olmadığı kadar sertti ve daha fazla dayanmasının zor olduğunu biliyordu. Dayanamayarak ani ve beklenmedik bir hareketle Daisy'i küvetin içine kendisine çekti. Daisy küçük bir çığlık atarken kendini Adrian'ın kucağında bacaklarının arasında ve elleri göğsüne dayalı halde buldu. Adrian ona zaman tanımayıp büyük bir ihtiyaçla dudaklarına yapıştığında ne itiraz edecek ne de aksini yapabilecek bir zamanı olmadı.
Bu kez geçen seferki gibi değildi, Daisy teslim olmadı. Adrian ensesinden kavrayıp kendine iyice çektiğinde ve dudaklarının baskısını artırdığında dahi Daisy karşılık vermedi. Aslında onun ihtiyacına sonuna kadar cevap vermek, kendini kollarında kaybetmek istiyordu ancak bu kez yapmamalı, sonuna kadar direnmeliydi. Adrian'a zayıf olmadığını ve ona karşı olan arzularının kendisini korkutacak kadar büyük olmadığını göstermeliydi.
Adrian Daisy'nin kalçalarını ıslak elbisesi üzerinden kavrayıp sertçe sıkıyor, ıslarla dudaklarını aralamaya çalışıyordu. Eteklerini yukarı sıyırıp çıplak bacaklarını okşamaya ve elini kasıklarına doğru götürmeye başladığında Daisy inlememek için kendini zor tuttu çünkü bu pes etmek ve Adrian'a teslim olmak olurdu.
Adrian bir nefeslik geri çekilişinde şaşkınlıkla öpüşüne karşılık vermeyen ve dudaklarından küçücükte olsa bir zevk mırıltısı dökülmeyen Daisy'e baktı. Bu kez yüzünde zafer ifadesi olan kendisi değildi.
"Bu lordum," dedi Daisy kıkırdayarak, "Benim değil de asıl sizin bana karşı olan arzularınıza karşı koyamadığınızın kanıtıdır."
Adrian'ın kafası geriye doğru düşüp derin bir nefes verirken kucağındaki kadına diyebilecek bir söz bulamadı. Kendi kaşınmış ve sonuç olarak yenilmişti.
Hızlıca Daisy'nin altından sıyrılıp küvetten çıktı ve acele hareketlerle vücudunu kurulamaya başladı. Daisy ise Adrian kendinden uzaklaştığında sıcak suyun içinde bulunmasına rağmen üşüdüğünü hissetti. Ancak eline koz geçmişken kullanmasa olmazdı.
"Ne o, gidiyor musun?" diye sordu eğlenen ses tonuyla. "Sen beni yıkamayacak mısın?"
Pantolonunu giymeye çalışan Adrian suyun içinde ıpıslak olmuş Daisy'e şöyle bir baktı. Elbisesi tamamen üzerine yapışmış, göğüslerinin belirginleşmesine neden olmuştu ve bir omzu ise aşağı kayıp tenini açığa çıkarmıştı.
"Yerinde olsam ne dediğime dikkat ederdim." Diye uyardı onu.
"Bu odada dediklerine dikkat etmeyen birisi varsa da o ben değilim."
Anlaşılan Daisy'nin bu küçük zaferi kendine olan güveninin fazla artmasına neden olmuştu. Adrian istese şimdi ona sahip olur ve Daisy bunu durduracak hiçbir şey yapamazdı ama hayır, Adrian bunu yapmayacaktı. O Daisy'nin kendi isteğiyle, kendi ayaklarıyla yatağına gelmesini istiyordu ve o zaman kesinlikle çok daha zevkli olacaktı.
"Şimdilik o zaferinin tadını çıkar karıcığım," dedi umursamaz görünmeye çalışarak. "Yakında bu zaferin bedelini ödeyeceksin." Ardından alel acele giyilmiş gömleği ve pantolonuyla odadan çıkıp gitti.
Yaklaşık beş dakika sonra odaya gelen Emily şaşkınlıkla dağılmış ve su saçılmış etrafa baka kaldı.
"Leydim, beni Kont gönderdi. İhtiyacınız olabileceğini söyledi," derken ne yapması gerektiği konusunda kararsız gibi gözüküyordu.
"Sakın neler olduğu hakkında yorum yapma Emily," diye uyardı Daisy onu. Bir yandan da vücuduna yapışan ıslak elbiseden kurtulmaya çalışıyordu.
"Sadece küvetteki suyu yenile. Ortalığı ben yıkandıktan sonra temizlersin."
Daisy kendini sıcak suya bıraktığında neredeyse vücudundaki tüm kasların ağrıdığını hissetti. Kendisini Adrian'ın yanında çok fazla sıkmıştı. Gözlerini kapatıp rahatlamaya çalışırken Adrian'ın vücudunu ve çıkarken ki ufak tehdidini düşünmemeye çalıştı. Şuan için kendisine hakim olmuş ve Adrian'a karşı küçük bir zafer kazanmıştı. Bunun keyfini sürecekti.
Bölüm sonu.
(Bu arada gün içinde bölümü tekrar guncelleyeceğim, bildirim gelebilir.)
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro