Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

《BÖLÜM 3》

3.Bölüm

İlk Karşılaşma

Odadaki tek ısı kaynağı olan şömine ateşinin son demlerini yaşaması yatakta tek vücut olmuş olan çiftin çokta umrunda değildi zira onlar kendilerini ısıtmak için çok daha etkili ve zevk veren bir yöntem seçmişti. Kadın adamın üzerinde yüzü ona dönük bir şekilde üzerine binmiş, tutkulu darbelerle hem kendi zevkin doruklarına çıkıyor, hemde inip kalkan göğüsleriyle adama görsel bir şölen sunuyordu. Adamın dudakları kadının göğüslerinden birini kavrayıp dişlediğinde kadından ufak çaplı bir çığlık duyuldu. Ardından kadının parmakları adamın saçlarına dolanarak daha fazlasını istercesine kendine bastırdı.

Adam vahşi bir hırıltı çıkartarak ani bir hareketle döndü ve sıcak yuvasından bir an olsun çıkmadan kadını altına aldı. Iki yanına koyduğu kollarıyla kadının üzerine eğilmiş ve darbelerinin hem şiddetini hem de sıklığını artırmıştı. İkisinin de inlemeleri birbirine karışıyordu. Adamın hırıltıları vahşi bir hayvanı andırırken kadının iniltileri itaatkardı.

''Gözlerini aç'' dedi adam.

Kadının badem şeklindeki gözleri açıldı. Adam o gözlerde gördüğü zevkle kendi zevkini kamçıladı. En sonunda ikisi de çığlık atarak volkan gibi patladığında adam kadının üzerinden kalkarak kendini yan tarafa bıraktı. Bir süre hızlı atan nefeslerini dinlediler.

Adam yaklaşık birkaç dakika sonra nefesi düzene girmiş halde hızla yataktan kalktı. Yere fırlattığı pantolonunu bulup üzerine geçirdi. Ardından kırışan gömleğini üstün körü silkeleyip sırtına giydiğinde kısa bir an kadına baktı ve yüzünde ki bilindik ifadeyi gördü; hayal kırıklığı. Bu anı sevmiyordu adam. Her ne kadar kadına haksızlık ettiğini bilse de, kadının istediği şeyi yapamazdı.
Hissettiği küçük, küçücük suçluluk duygusuyla yatağın ucuna oturup kadının çenesini kavradı.

''Lütfen böyle yapma İsabelle." Dedi.
Badem gözler adamın gözlerini buldu. O gözlerde hüzün vardı. Adam bunu defalarca ve defalarca görmüştü, biliyordu.

"Sana ihtiyacım var" dedi Isabel çaresizce. "Sadece haftada bir gece bu kadarcık görüşebilmek bana yetmiyor" Adam İsabel'in sesindeki vicdanına oynayan çaresizlikten hiç hoşlanmıyordu.

"İsabel, sen evlisin" diye hatırlattı ona. Daha sık görüşmeleri risk almak olurdu.

"Kocamı ayda bir anca görüyorum biliyorsun." dedi. Eşcinsel kocası aklına geldiğinde yüzünü buruşturdu İsabelle. Adam sırf eşcinselliğini gizleyebilmek için Isabelle'le evlenmiş ve kendi gizli hayatına devam etmişti. Isabelle'in ise gerçeği öğrendiğinde hayalleri yıkılmıştı. Zamanla edindiği aşıklarla kendini avutmaya çalışan İsabelle'in ise tek avuntusu fiziksel ihtiyaçlarıydı. Aşık olmayı, bir adam tarafından sevilmenin nasıl bir his olduğunu asla öğrenememişti.

"Güzelim, bunu konuşmuştuk biliyorsun." Adamın sesi ikna edici bir tona bürünmüştü.

"Biliyorum." Diye kabul etti kadın. "Ama bir sefer olsun deneyemez misin?" diye sordu zayıf bir ümitle. Bu adamın kollarında olmaya ihtiyacı vardı. Başını göğsüne koyup, kollarını ona dolayıp sıcak bedenini hissederek uyumaya ihtiyacı vardı.

Adam eğilip kadının dudaklarına küçük, nazik öpücükler kondururken saçlarını okşadı.
"Üzgünüm" diye fısıldadı ardından. Ayağa kalkıp hızlıca gömleğinin düğmelerini ilikledi, ayakkabılarını giydi. Odadan çıkmak üzereyken isabelle çıplak bedeniyle yataktan kalkıp adamın karşısına dikildi. Yaklaşıp kollarını adamın boynuna doladı. Gözleri dolu doluydu.

"Lütfen," diye yalvardı. "Lütfen beni yalnız bırakma" Adam bakışlarını kadının gözlerinden ayırdı ve boynundaki kolları çözerek bir adım geri çekildi.

"Sen bir düşessin, İsabelle" dedi soğuklaştırdığı ses tonuyla. "Bir düşes kendini asla muhtaç duruma düşürmemeli, ve asla birine yalvarmamalı. Özelliklede benim gibi bir erkeğe." Son sözlerini söyleyen adam usulca kapıyı açıp hanın koridorlarına adım attı. İsabelle için üzgündü, kadının ihtiyacını anlayabiliyordu ancak Isabelle'de onun durumunu biliyordu.
Henfield Kontu Adrian Ramsey geceyi hiç bir kadının yatağında sonlandırmaz, bir kadınla uyumazdı.

Yaklaşık on beş dakika sonra atını rüzgara karşı süren Kont Ramsey artık suçlu hissetmiyordu. Isabelle için ufak bir üzüntüsü vardı inkar edemezdi ancak bunu onu korumak için yapıyordu. Yanında uyuyamazdı. Bunu ona defalarca anlatmıştı Adrian. Eğer İsabelle bir adamın yakınlığına o denli ihtiyaç duyuyorsa kendine başka bir aşık edinebilirdi, Adrian için dert değildi bu.

*

Daisy kendini suçlu hissediyordu. Sabahın bir köründe, hatta daha gün aydınlanmadan handan ayrılırken ne düşünmüştü acaba? Aslında her şey Margaret Halası'nın mektubuna verdiği cevapla başlamıştı.

Sevgili yeğenim Daisy,
Durumun bu kadar kötü olduğundan haberim olsaydı seni asla o ikisiyle bırakmazdım. Elbette sana destek olacağım. Kontes ve kızı Londra'ya gitmek için evden ayrıldığında fazla vakit kaybetmeden yola çık. Seni tüm sezon boyunca Londra'da ki evimde misafir edeceğim ve yanında olacağım. Yakında görüşmek üzere.

Sevgilerle,

Edinburg Düşesi Leydi Margaret Wesley.

Alacağına bir adım daha yaklaşmış olan Daisy bu mektubu okuduğunda odasında sevinçten tepinip dans etmiş, küçük çocuklar gibi içi içine sığmamıştı. Sonraki iki gün, yani Kontes ve kızı evden ayrılana kadar zaman geçmek bilmemiş, iki gün uzayıp gitmişti sanki. Onlar ayrıldıktan sonra aradaki mesafenin açılması için dört saat beklemiş sonrasında diğer arabalarını hazırlatarak hemen yola çıkmıştı. Aslında yanına Emily ve arabacı dışında başka kimseyi almayı düşünmüyordu ancak Emily yanlarında bir erkeğin daha olmasının iyi olabileceği konusunda ısrar etmiş, uşaklarının yardımcısını da yanlarına almışlardı.

Daisy uzun zamandır görmediği halasını göreceği için heyecanlıydı ancak asıl heyecanı amacına ulaşmak için duyduğu sabırsızlıktan kaynaklanıyordu. İlk konakladıkları handa daha sabah olmasını bekleyemeden, gün henüz ağarmadan yola çıkma konusunda ısrar etmiş ve Emily'i dinlememişti. Günün ilk ışıklarından bir saat önce handan ayrılmışlar ve bir süre sonra sağanak yağmura yakalanmış ardından arabaları çamura saplanmıştı. Sonuç olarak ıssız bir yolda mahsur kalmışlardı ve bu iki adamın gücü arabayı itip bataklıktan çıkartmaya yetmiyordu. Nasıl yetsindi zaten? Arabacıları yaşlı bir adamdı ve uşak yardımcıları ise cılız bir genç çocuktu. Güçlü kuvvetli birilerine ihtiyaçları vardı.

"Belki de yardım çağırmamız lazım İsaac" dedi nefes nefese kalmış yaslı arabacıya. Adam zaten yaşlıydı, kalp krizi geçirmesinden korkuyordu Daisy. Eğer öyle bir şey olursa kendini asla affetmezdi.

"En yakın yer bir saat uzaklıkta Leydim. Yürüyerek gidip gelmemizin mümkünatı yok. O kadar saat sizi burada kadın başınıza bırakamayız. İzin verin, biraz daha çabalarsak başaracağımıza eminim" Adam kurduğu bu uzun cümle sonunda öksürüklere boğuldu. Daisy daha da endişelendi ancak ne yapabileceği hakkında en ufak fikri yoktu.

*

Mayıs ayının ikinci sabahında güneşin ilk ışıkları yüzünü göstermeye başladığında Kont atını son sürat Henfield Malikanesine sürmekteydi. Tüm gece yağan yağmur toprağı tehlikeli ve kaygan bir hale getirsede Adrian usta bir biniciydi, bu yüzden yavaşlamak yerine sabahın serin ve yağmur kokulu havasının keyfini çıkararak atını sürmeye devam etti.

Birkaç dakika sonra yavaşlamasına neden olan şey ilerde gördüğü küçük kalabalıktı. Yaklaştıkça iki kişinin arabayı itmeye çalıştığını, biri soylulara yaraşır şekilde şık giyimli iki kadının ise kenarda beklediklerini gördü. Atından inen Adrian küçük topluluğa doğru yaklaştı.

"Yardımcı olabilir miyim?" diye sordu. Şık giyimli kadın ona doğru yaklaşmadan önce kendisini baştan aşağı süzdü.

"Kim olduğunuzu öğrenebilir miyim bayım?" diye sordu berrak sesiyle.

Adrian kadın kendisine yaklaştığında onu daha net gördü ve gördüğü güzellikle mest olduğunu düşündü.
Genç kadının güzelliği İngiliz leydilerinin genel özelliklerinden çok farklıydı. Teni diğer leydilerin süt beyazı teninin aksine güneşte hafif bronzlaşmış gibiydi. Gür, koyu kahve saçları iri kıvırcık bukleler halinde omuzlarından dökülmüş, sabah sisinin etkisiyle üzerlerinde çiğ damlaları oluşmuştu. Gözleri iri zeytin taneleri gibi koyu renkliydi ve bir ateşin titrek alevi gibi parlıyorlardı.

"Henfield Kontu Adrian Ramsey" diyerek kendini tanıttı kont. "Şu anda Leydim, benim topraklarımdasınız."

Bölüm sonu

Bilgisayarımdaki problemden dolayı bölümün yarısını yazmış olmama rağmen ekleyemedim ve telefonda baştan yazmak zorunda kaldım. Gerçekten telefonda yazmak zor işmiş. 😥 Her neyse umarim bölümü beğenmişsinizdir 😊

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro