《BÖLÜM 12》
12.Bölüm
Ani Verilen Kararlar
Bir an yanlış duyduğunu düşündü ancak kontun gözlerinde gördüğü ifade duyduklarının doğruluğunu kanıtlar nitelikteydi.
Böyle olmaması gerekiyordu. Gizlice dinlediği o konuşmadan sonra kafasında düşündükleri o kadar yerli yerindeydi ve kendisine o kadar doğru gelmişti ki Adrian'ın şuan kendisine hayır demesi çok saçma geliyordu. İkisininde karlı olacağı bir anlaşma sunmuşken nasıl olur da reddedilirdi?
Şimdi ne olacaktı? O yaşlı koca adaylarına mı mahkum kalmıştı yine?
Kendilerine doğru yaklaşan ayak seslerini işitti o an. Birileri geliyordu.
''İyi misiniz Leydi Walmond?'' diyen sesini duydu o an Adrian'ın. Adrian neden iyi olup olmadığını soruyordu ki?
Ayak sesleri yaklaşıyordu.
Büyük kriz anlarında çoğu insanın yaptığı gibi saniyeler içerisinde bir karar verdi. Sonradan düşündüğünde neden ve hangi mantıkla yaptığını asla bilemeyeceği bir karardı. Utanacağı, pişmanlık duyacağı bir karar. Ancak bunlar mantıklı düşündüğünde anlaşılabilecek şeylerdi ve Daisy şu an mantıklı düşünmüyordu.
Yaklaşan ayak seslerine kadın mırıltıları eşlik etmeye başlamıştı.
Verdiği karar onu ya amacına ulaştıracak ya da daha da batıracaktı. Ancak şu an için daha fazla batma kısmını görmezden gelmesi gerekiyordu.
Hızlıca verilen kararın uygulama kısmını beyni hiç düşünmesine gerek kalmadan gerçekleştirdi. Hafifçe gözleri kapanırken Adrian öne atıldı ve kollarıyla sararak ayakta kalmasını sağladı.
''Leydim sorun ne?'' diye soran sesi bu kez endişeliydi.
Daisy ne diyeceğini bilmiyordu. Bir sorunu yoktu, sadece onu oyalamaya çalışıyordu.
''Şey...''
''Evet?''
''Sanırım ufak bir baş dönmesi'' diyen Daisy yavaşça doğrulmaya çalışarak bilinçli bir şekilde Adrian'ın yüzüne daha da yaklaştı. Gözleri birbirine kenetlenmişti.
''Teşekkür ederim'' diye fısıldadı bir elini yavaş bir hareketle Adrian'ın yanağına koyarken.
Adrian o an öyle donup kalmamalıydı. Elleri genç kadının belinde ve sırtında gezinmemeli, gözü kendisine fısıldayan o narin dudaklara kaymamalıydı. Yanağına değen narin parmaklarının yumuşaklığını düşünmemeliydi.
Hamle beklenenin aksine Daisy'den geldi. Dudakları Adrian'ın dudaklarına kapanırken belki de hayatının en aptal hatasını yapıyordu.
Hata yapan tek kişi Daisy değildi tabi ki. Adrian böyle bir şeyi beklemediğinden dolayı donup kalmış, kıpırdayamamıştı. Düşünebildiği, hatta düşünmekten ziyade farkında olabildiği tek şey Daisy'nin dudaklarının kendi dudakları üzerinde olduğuydu.
''Aman Tanrım!''
Duyduğu ses ile irkilen Adrian şaşkınlıktan az daha Daisy'i düşürecekti. Karşısında dört kadın, -annesi Marianne, Richard'ın karısı Leydi Amelia Fleming, dedikodularıyla ünlü olan Abey Kontesi Leydi Brianne Stan ve İsabelle Hamilton- şaşkınlıkla ikisine bakıyordu.
''Yine bir skandal, bu inanılmaz'' diye kıkırdadı Brianne. İsabelle ise bu ikiliye büyük bir şaşkınlık içerisinde bakıyordu. Adrian o an kadının yüzündeki ifadenin şaşkınlıktan kızgınlığa dönüştüğünü fark edecek halde değildi.
Daisy az önce verdiği karardan pişmanlık duymaya başlamıştı bile. Adrian'ın yüzüne bakmaya cesareti yoktu ancak adamdan yayılan öfkenin kokusunu alabiliyordu.
Marianne kısa bir duraksamadan sonra beklenmeyen bir şey yaptı kahkaha atmaya başladı.
''Gençler ne kadar da tez canlı, duyuru için yemeği bekleyemediler'' derken hiç şok olmuş görünmüyordu.
''Anlamadım neler oluyor?'' diye sordu Amelia.
''Hanımlar, bu güzel haberi yemeğe geçtiğimiz esnada verecektik ancak durum ortada''
''Hangi haber?'' diyen İsabelle'in ellerini yumruk yaptığını fark etti Daisy.
''Adrian ve Daisy'nin nişanı elbette''
Daisy donmuş bir şekilde tepkisizken Adrian'dan bir inilti çıktı. Daisy ona baktığında adam tam o an patlayacak gibi duruyordu.
Tanrım lütfen açık etmesin diye haksız bir dua etti Daisy içinden. Lütfen itiraz etmesin ve şu durumdan kurtulalım.
Adrian tam ağzını açacağı an Marianne gelip oğlunun koluna girdi.
''Haydi bu mutlu haberi konuklarımıza duyuralım artık, detayları sonra aramızda konuşuruz.''
Adrian'ın başlayamadığı sözü yarım kalırken Marianne diğer kadınlarıda alarak yanlarından uzaklaştırdı. Şimdi Daisy ile baş başa kalmışlardı işte.
''Leydi Walmond şu an size karşı aklımdan geçen şeyleri yapmamam için bana geçerli bir neden sunun yoksa çok kötü olacak!'' diye kükredi adeta.
Daisy'nin az önceki cesaret kaybolmuş, hırçın kedi gitmiş yerine ürkek kedi yavrusunu bırakmıştı.
''B-ben.. Ben... Çok üzgünüm başka seçeneğim yoktu.''
''Bir skandal çıkarmaktan başka seçeneğiniz mi yoktu yani?'' Adrian Daisy'nin üzerine yürümüş, onu trabzanlar ile kendi arasına sıkıştırmıştı.
''Söyleyin bana bu aptal hareketi yaparken ne umuyordunuz?''
''Siz onurlu bir adamsınız Kont Ramsey. Bir leydinin onurunu kirletip terk edecek birisi değilsiniz. Benim de bir evliliğe ihtiyacım var. Size uygun şekilde sordum ancak reddettiniz. Başka seçeneğim yoktu.''
''Lanet olsun sana kadın!'' diye bağıran Adrian trabzanın ön tarafında bulunan sütuna öfkeyle bir yumruk attı.
''Onurlu bir adam gibi davranıp senle evleneceğimi mi sandın yani?''
''Öyle olmak zorunda. Takdir edilecek bir şey yapmadığım doğru ancak beni yüz üstü bıraktığınızda zarar görecek olan bir tek ben değilim. Sizde tıpkı Francis'in konumuna düşeceksiniz. Bir kadının onurunu kirletip terk eden, yaptığının arkasında durmayan onursuz bir adam olarak ünleneceksiniz. Sosyete acımasızdır lordum bunu benden başka kimse daha iyi bilemez.''
Adrian Daisy'nin anlam veremediği bir sebeple gülmeye başladı.
''Pek Sevgili Daisy,''diye görgü kurallarına uymayan bir samimiyetle söze başlarken Gözlerinde dalga geçer bir ifade vardı.
''Kafanda kurduğun bu saçma planı uygulamaya kalkmadan önce beni iyi tanımalıydın çünkü insanların benim hakkımda ne düşüneceğini umursayan birisi değilimdir.''
Daisy karşısında kendine kibirle bakan kontu yumruklamak istiyordu. Şuan ona bu cümleleri söyleyen adamın on gün önce arabasını çamurdan çıkarmak için işçi gibi çalışan adamla uzaktan yakından hiç alakası yoktu. O adam şimdikinin aksine kibar, nazik, yardımsever ve anlayışlıydı.
Adamı oyuna getirdin, ne bekliyorsun ki? diye kendisine çıkışan iç sesini bastırmaya çalıştı. Şu an en son istediği şey yaptığı davranışın haksızlık olduğunun söylenmesiydi.
''Bence konuklarımızı fazla bekletmeyelim'' diyen Adrian yüzünde ani değişen ifadesiyle Daisy'e kolunu uzattı.
''Ani değişen duygularınızın hızına yetişmekte zorlanıyorum'' dedi Daisy Adrian'ın koluna girerken.
Adrian gülümseyen dudakları arasından adeta tıslayarak cevap verdi,
''Merk etme Daisy, konuklar gider gitmez hesaplaşacağız. Yerinde olsam bu gecenin bitmemesi için dua erdim.''
Akşam yemeği başlamış, davetliler masalarda yerini almıştı. Dakikalar önceki müzik sesi artık daha alçak seviyedeydi ve müziğe çatal bıçak sesleri, tokuşturulan kadeh sesleri eşlik ediyordu. Daisy ve Adrian salona kol kola girdiği an meraklı kafalar onlara doğru döndü ve mırıltılar yükselmeye başladı.
Daisy hayatında hiç bu kadar heyecanlı olduğunu hatırlamıyordu. Adrian'ın her an her şeyi mahvedecek bir şey yapabilme ihtimali midesine kramplar girmesine neden oluyordu. Yine de masadaki yerlerine doğru ilerlerken yüzündeki gülümsemeyi korumayı başarabildi.
Daisy yerine otururken hiç kimseyle göz göze gelmeye cesareti yoktu. Özellikle halasıyla.
Margaret ayağa kalkıp bıçağını kadeğine bir kaç kez vurarak dikkati kendini topladı.
''Sevgili konuklarım, bu akşam sizi evimde ağırlamaktan mutluluk duyuyorum. Umarım sizin için güzel bir akşam olmuştur.''
Davetlilerden kısa süreli bir alkış geldi.
''Bu davet benim için ayrı bir önem arz ediyor. Sevgili konuklarım, size oğlum Adrian Ramsey ve Leydi Daisy Walmond'un nişanını duyurmaktan büyük onur ve mutluluk duyuyorum!''
Bu sefer daha uzun süren alkış seslerine mırıltılar eşlik etmeye başladı.
''Bana verecek bir hesabın var'' diye fısıldadı yanında oturan Margaret Daisy'nin kulağına.
''Sıranı beklemen gerek'' dedi Daisy yüzündeki çok mutluyum maskesini düşürmeden.
Adrian'a baktığında adamın gözlerinin üzerininde olduğunu fark etti. Başkalarına karizmatik ve çapkın görünen o yüz ifadesinin altında yatan kibiri biliyordu Daisy.
Her ne olacaksa konuklar gittikten sonra olsun lütfen diye düşündü. Adrian'ın öfkesine, hakaretlerine ve aşağılamalarına bile katlanabilirdi. Evlilik gibi önemli bir meselede adama resmen pusu kurmuştu. Adrian'ın hiddetinden kurtulamayacağının farkındaydı. Ancak sosyetenin gözünde ikinci kez aynı onur kırıcı bir şekilde düşmeyi kaldıramayacağını hissediyordu.
Hakikaten bu planı yaparken aklı neredeydi acaba? Hayatı boyunca mantıklı kararlar almasını bilen ve olaylar karşısında sükunetini korumayı başaran bir insan olmuşken nasıl böyle ani ve uç bir karar verebilmişti?
Her ne şekilde olursa olsun, Daisy hayatının en önemli dönüm noktası olduğunu hissediyordu.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro