《BÖLÜM 11》
11.Bölüm
Teklif
''Leydi Walmond bunun için uygun olmaz mıydı sence? Hem seni etkilediği gün gibi ortada'' dedi Richard, terasın önünden ayrılıp içki servisinin yapıldığı masaya doğru ilerliyorlardı.
''Ondan etkilendiğim falan yok.'' dedi Adrian bıkkınlıkla.
''Peki öyle olsun'' diyen Richard'ın yüz ifadesi sen bunu külahıma anlat der cinstendi. ''Başka uygun birini bulabiliriz.'' dedi hemen ardından. Kafasında böyle bir evliliğe razı olabilecek leydileri düşünmeye başlamıştı bile.
''Vazgeç Richard, bu saçma bir fikir. Eninde sonunda her kadının istediği şey aşktır.'' Adrian bunu son olarak İsabelle'de tecrübe etmiş, kadının kendisine duygusal olarak da bağlanmaya başladığını fark etmişti.
''Benim ki sadece bir öneriydi.'' diyen Richard masadan yeni içkisini aldığı sırada karısını az ileride diğer leydiler ile birlikte gördü.
''İzninle, yanında olmamı bekleyen hamile bir karım var. Onu fazla yalnız bırakmayayım'' diyerek Adrian'ın yanından ayrıldı.
Adrian Richard'ın karısının üzerine titreyen bir adam olduğunun farkındaydı ve karısını ne kadar çok sevdiğini de biliyordu. Savaştan döndüğü ilk zamanlar Richard'ın henüz yeni evlenmiş olduğunu öğrendiğinde şok yaşamıştı. Bu onun için kendisinin savaştan sağ salim dönmesinden daha şaşırtıcıydı çünkü Onun tanıdığı Richard serseri, vurdumduymaz ve çapkın herifin tekiydi. Amelia'nın dönüştürdüğü bu adama alışması kolay olmamış ancak bir o kadar da memnun etmişti Adrian'ı. Artık Richard'ı yasa dışı dövüşlerden, düellolardan, ve akla gelebilecek her türlü pislikten korumasına gerek yoktu. Nasıl olduğu bilinmez ama her ne yaptıysa ya da yapıyorsa Amelia bunu başarmış gözüküyordu. Karısına aşık ve beladan uzak duran Richard, serseri Richard'dan çok daha iyiydi elbette.
Diğer yandan, aşkın bir insanı nasıl bu kadar değiştirebileceğini anlamıyordu Adrian ve kendine göre anlamayacaktı da. Çünkü aşık olabileceğini sanmıyordu. Hatta buna izin verme niyeti de yoktu zaten.
Kafası meşgul bir haldeyken kendisine yaklaşmakta olan İsabelle'i fark edemedi ve gözden kaybolmak için eline fırsat geçtiyse bile kaçırdı.
''Nerelerdesin?'' diye soran İsabelle getirdiği cin toniği Adrian'a uzattı. Adrian içkiyi aldı ancak cevap vermeden gözlerini kalabalık davetlilerin arasında gezdirdi.
''Bu hafta buluşmaya gelmedin'' diyen İsabelle'in sesi sitemkardı. ''Uşağımla not gönderdim ama cevap verme tenezzülünde bulunmadın.'' Bu sefer sitemin yanına bir miktar öfke eklenmişti, anlayabiliyordu Adrian.
''Fazlaca meşguldüm İsabelle. Bir birimizle iletişim kurarken dikkatli olmamız gerekiyordu, öyle konuşmuştuk. Bana not göndermemelisin.''
''Sende beni başından atmamalısın. Saatlerce bekledim seni.''
''Bunu konuşmanın yeri burası değil.''
''Benimle konuşurken yüzüme bak!'' Sesi gereğinden fazla yüksek çıktığından Adrian sinirle İsabelle'e döndü.
''İsabelle, hiç sırası değil.'' dedi tane tane. Bakışları İsabelle'i uyarmak istercesine sert ve buz gibiydi.
''Daisy yüzünden mi?'' diye soran İsabelle'in sesi bu sefer alttan almak ister gibi daha yumuşak çıkmıştı ancak bu soru Adrian'ı daha da sinirlendi. Önce annesi bir hafta boyunca kendisinin Daisy'den hoşlandığını söyleyip durmuş, sonra az önce yakın dostu Richard'da aynı şeyi söylemişti. Şimdi ise İsabelle'de Daisy ile ilgili imada bulunuyordu. Ne vardı bu lanet olası kadında?
''Kes artık'' diyen Adrian uyarı olması niteliğinde İsabelle'in kolunu kavramıştı. Etrafına bakıp yaptığı şeyi kimsenin görmediğini anlayarak rahatladı ve yavaşça kadının kolunu bıraktı. Bu davetin annesinin Daisy ve kendisini bir araya getirmek için organize edildiğini bildiğinden gecenin başından beri Daisy'den kaçıyordu ve hakkında tek kelime duymak istemiyordu. Böyle olacağını bilse o kahrolasıca dansı yapmazdı Daisy ile.
''Bir daha Daisy ile ilgili tek kelime duymak istemiyorum'' diyen Adrian İsabelle'e arkasını döndü ve kendisini takip etmediğini umarak terasa doğru ilerledi.
Daisy kafasında vardığı karardan sonra yavaşça perdenin arkasından çıktı ve salondaki kalabalığın arasına karıştı. Gözleri Adrian'ı arıyordu. Bir karar vermişti ve uygulamaya koymak için sabırsızlanıyordu elbette.
Gözleri Adrian'ı içki servis edilen masaların orada Buckingham Düşesi İsabelle Hamilton ile konuşurken buldu. Her ne konuşuyorlarsa duyamayacak kadar uzaktaydılar kendisine ancak aralarındaki havanın gergin olduğunun farkındaydı Daisy. İkisininde yüz ifadesi gergin ve sinirliydi. Bir ara ne olduysa Adrian sertçe Düşes'in kolunu kavradı ve sonra endişeyle etrafa bakındı. Kadının kolunu bırakır bırakmaz arkasını dönüp terasa ilerlemeye başladığı sırada Daisy'nin içindeki merak tavan yapmıştı. Henfield Kontu ve Buckingham Düşesi neden tartışmış olabilirdi ki?
''İzninizle, hemen döneceğim'' diyerek ayrıldı bulunduğu topluluk içerisinden. Halası Margaret ve diğer leydiler fark etmemişti ancak Marianne Daisy'nin Adrian'ı takip edeceğini çok iyi biliyordu. İsabelle ile olan münakaşasını gözünü kırpmadan izlediğinin farkındaydı.
Daisy Adrian'ı terasta sadece dakikalar önce kendisinin ayrıldığı yerde buldu. Genç adamın trabzanları kavrayan kolları gerilmiş ve hafifçe iki yana açılmıştı.
''İyi akşamlar Lordum,''
Sesi duyan Adrian yavaşça arkasını döndü. Bütün gece kendisinden kaçmak zorunda hissettiği kadın onu bulmuştu işte. Tüm zarafeti ve güzelliğiyle karşısında duruyordu.
Adrian kollarını birbirine bağladı ve her nedense Daisy'nin tedirgin göründüğünü düşündü.
''İyi akşamlar Leydi Walmond. Sanırım siz de hava alma ihtiyacı hissettiniz.''
''Aslında ben sizinle konuşmak istemiştim'' diyen Daisy adama birkaç adım yaklaştı.
''Benimle konuşacak neyiniz var ki?'' diye soran Adrian meraklanmıştı çünkü genç kadın kendine yaklaştıkça tedirgin olduğu hakkında yanılmadığını anlamıştı. Neden çekiniyordu ki?
''Gerginsiniz, bir şey mi oldu?'' derken Daisy'nin bakışları yere düştü ve kulağının arkasından az bir tutam saç lülesi serbest kalarak kadının yumuşak boynuna süzüldü. Adrian dikkatini çeken şeye lanet etti çünkü içinde tam o saç lülesinin düştüğü noktaya dokunma isteği uyanmıştı. Genç kadını bu kadar dikkatli incelememeliydi çünkü vücudu ilgisini çekiyordu, bu bir gerçekti ve Adrian gerçekten zor durumda kalıyordu.
''Birşey olmadı''diyen Daisy kuruyan dudaklarını hızlıca bir hareket ile diliyle ıslattı. Adrian bu basit hareketi de fark etti ve ıslanan dudakların aklına getirdiği şeyler edepsizceydi.
''Yaklaşık yarım saat önce yine bu terastaydım ve içeri girmek için döndüğümde bir konuşmaya istemsizce şahit oldum,'' diye söze başladı Daisy.
''Yani Leydi Walmond?'' diye soran Adrian aslında konunun gideceği noktayı hemen anlamıştı.
''Lord Richard ile konuşmanıza şahit oldum. Yanlış anlamayın, istemsizce oldu.'' Ellerini birleştirip suçlu çocuklar gibi parmaklarıyla oynayan Daisy'i komik buldu Adrian.
''Özel konuşmalara istemsizce şahit olmak huyunuz mudur Leydim?'' diye sordu Adrian.
''Konuşmalar eğer özel ise başkalarının duyacağı yerlerde konuşulmamalıdır.'' diye kendini savunan Daisy'nin kafasını dikleştirip atağa geçmesi Adrian'ı eğlendirdi. Tıpkı geçen hafta dans ettikleri baloda benzetme yaptığı hırçın kedi gibiydi.
''Burası benim evim leydim, istediğim yerde istediğim şeyi konuşabilirim. Üzerine vazife olmayan konuşmayı gizlice dinleyen ise sizsiniz.
''Gizlice dinlemedim, istemeden şahit oldum.'' diye açıkladı tekrar Daisy. ''Bulunduğum yerde konuşuyordunuz, kulaklarımı tıkamamı bekleyemezsiniz heralde.''
''Leydi Walmond'' derken bir yandan da derin bir nefes aldı Adrian. ''Sizinle bu eğlenceli münakaşayı sürdürmeyi her ne kadar istesemde bu akşam hiç havamda değilim. Neden bir an önce asıl meseleye gelmiyorsunuz?''
Asıl mesele şu ki diye düşünürken kelimeleri kafasında toparlamaya çalıştı Daisy. Keşke bu kadar acele etmeden önce biraz daha düşünse ve söyleyeceği kelimeleri, cümleleri prova etseydi. Aciliyeti neydi ki? Ah bu tez canlılığı yok mu?
''Lord Fleming'in bahsettiği şu anlaşmalı evlilik,'' diye söze başladığında Adrian'ın yüzünde meraklı bir ifade vardı.
''Ben onun için oldukça uygun bir adayım.'' dediğinde ise Adrian'ın yüzündeki meraklı ifadenin yerini şaşkınlık aldı. Bunu beklemiyordu işte.
''Bu ne demek oluyor?'' diye sordu şaşkınlıktan sıyrılmaya çalışan bir ciddiyetle.
''Babam yaklaşık dokuz yıl önce vefat etti lordum. Ve tüm Leighton topraklarını, mirasını, gelirlerini bana bıraktı ancak vasiyetine göre bu mirası alabilmem için evlenmem gerekiyor. Şu an mal varlığımın kontrolü babamın ikinci eşi olan Kontes Olivia Walmond'un elinde. Babamın bana bıraktığı servete sahip olabilmem için evlilik yapmam şart. Ancak biliyorsunuz ki hakkımda çıkan dedikodular bunu pek kolay kılmıyor.'' diyen Daisy kısa bir soluk molası verdiğinde Adrian onu ilgiyle dinliyordu.
''Devam et lütfen''
''İstemsizce kulak misafiri olduğum konuşmanızdan öğrendiğim kadarıyla siz de annenizin ve sosyete leydilerinin baskısından sıkıldınız ve kurtulmak istiyorsunuz. Fakat bir evliliğin sorumluluğunu almak istemiyorsunuz, hatta asla evlenmek istemediğinizi biliyorum.''
Kısa süren sesizliğin ardından Adrian bir şey demeyince Daisy devam etti.
''Lord Fleming'i haklı buluyorum. Anlaşmalı ve hiç bir beklentisi olmayan bir evlilik ikimizin de sorunlarını çözecek gibi gözüküyor Lordum,''
''Yani Leydim?'' diye zorladı Adrian karşısında ki genç kadına gözlerini kısarak.
''Yani tüm bunları göz önünde bulundurarak size evlenme teklif ediyorum lordum.''
Genç kadın için bir lorda evlenme teklifi etmek hiç kolay değildi, üstelik evlenme teklif ettiği kişi asla evlenmeyeceğine dair yemini bulunan Henfield Kontu Adrian Ramsey'di.
Kont gözlerini kısıp Daisy'i süzerken dudaklarında kibirli bir gülümseme vardı. Bu leydi nasıl oluyordu da böyle bir cesarette bulunabiliyordu? Aslında cesaretli olmasını takdir edebilirdi, tabi buna mecbur olduğunu bilmeseydi.
Daisy ile ilgili haya kırıklığı içerisindeydi Adrian. Anlaşılan Daisy amacı sadece para olan bir sosyete süsüydü sadece. Belki de dans ederken kendisine bilerek o denli etkileyici davranmıştı. Belki de Adrian'ın dikkatini çeken her hareketi bilinçliydi. Başından beri kendisini ayartmaya çalışıyordu belli ki.
''Lütfen bana açık sözlü olun Leydi Daisy Walmond'' dedi Kont Ramsey. ''Eğer normal şartlar altında olsaydık yine de benimle evlenmeyi düşünür müydünüz?'' Bu bir meydan okumaydı.
Daisy zaten şu anda gururunu ayaklar altına almışken kontun gözünde daha fazla küçülmeyi göze alamazdı. Çenesini dikleştirdi ve kibirli olduğunu fark etmediği bakışlarını kontun parlayan koyu gözlerine dikti.
''Hayır lordum, eğer mecbur olmasaydım sizinle evlenmeyi düşünmezdim.''
Kont güldü. Bu aptal kız hem ona mecburdu, hem de hala gururlu davranmaya çalışıyordu.
''Öyleyse Leydi Walmond'' dedi kont tane tane konuşarak, ''Evlilik teklifinizi reddediyorum.''
İşte o an Daisy'nin kulakları uğuldamaya, yer ayaklarının altından kaymaya başladı.
+++++
Umarım beğenmişsinizdir, aynı akşam içinde 2. yeni bölüm oldu bu. Ayrıca bir önceki bölümü kısa bulanlar olduğu için bu bölümü daha uzun tuttum. Bu akşam her nedense içimden baya yazmak geldi. Büyük ihtimal yarında yeni bölüm ekleyeceğim.
İyi geceler dilerim :)
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro