Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

《BÖLÜM 37》 YENİ

Herkese merhabalar. Biliyorum çok uzun ara verdim ve bu ara hala bitmiş değil ama kısa da olsa bir şeyler yazabilirim ve eklemek istiyorum.

37.Bölüm

Vivian ve Olivia'nın hışımla çalışma odasını terk edişinin ardından Adrian ve Daisy yalnız kaldı.

"Çok ileri gittiğini düşünmüyorsun değil mi?" Diye sordu Adrian. "Onlarla aynı çatı altında yaşamak istemediğini düşünüyorum, her ne kadar yakın zamanda Henfield'e gidecek olsak da."

"Yapılması gerekeni yaptın. Buraya sahip olmayı haketmediler." Dedi Daisy. "Durumu düzeltebilecek miyiz?" Diye sordu ardından, gözleriyle hesap defterini işaret ederek.

"Canını sıkma," diyen Adrian kendi viskisinden Daisy'e ikram etti. "Biraz zaman alacak ama her şey yoluna girecek."

Daisy sanki bunu duymaya ihtiyacı varmışçasına derin bir nefes verdi boğazını yakan sıvıyı yavaşça yutmasının ardından. Durumun kötüye gittiğinin farkındaydı ama malikanenin gelir gider hesaplarıyla ilgilenen kişi Olivia olduğundan dolayı tam olarak ne kadar kötü olduğunu bilmiyordu. Telafi edilebilecek düzeyde olduğunu duymak içine su serpmişti.

"Bir tane daha alabilir miyim?" Diye sordu elindeki bardağı uzatarak.

Adrian yenisini doldururken yüzünde hafif bir gülümseme vardı.

"Bir yandan içini yakarken diğer yandan rahatlatıyor değil mi?" Diye sordu dolu bardağı uzatırken. Kendisininkini de yenilemiş ve usulca Daisy'e doğru yaklaşmıştı.

"Aynen öyle. Aşk gibi..." Diyen Daisy kendini yavaşça geniş deri koltuğa bırakırken Adrian bu benzetme karşısında şaşırmıştı.

"İlginç bir benzetme oldu" dedi Daisy'e in yanına kurulup bacaklarını ceviz ağacından yapılma sehpanın üzerine uzatırken.

"Birisinin aşkı viskiye benzettiğini ilk defa duyuyorum."

"Sen aşktan ne anlarsın ki," diye dalga geçti Daisy kıkırdayarak.

Bu söz karşısında Adrian'da güldü ve Daisy'e doğru eğildi.

"Sen çok mu iyi anlarsın?" Diye sordu gözlerinin içine bakarak. O an istemeden de olsa Daisy'e viski ile nemlenmiş olan dudaklarına gözü kaydı. Sonrasında topuzundan çıkan ufak saç tutamlarının boynunun etrafına dağıldığını fark etti. İçinden o saçları kenara çekip daha önce yumuşaklığına şahit olduğu o güzel boynu öpmek gelse de kendini tutmak zorundaydı.

"Senden iyi anladığım kesin!" Diyen Daisy'nin de sanki meydan okuyormuş gibi yüzünde muzip bir gülümsemeyle ona karşı biraz daha yaklaşması da Adrian'ın işini kolaylaştırmıyor, görmezden gelmeye çalıştığı o pembe dudakları adeta gözüne gözüne sokuyordu. Göz gözeydiler ve Adrian azıcık eğilse dudak dudağa olacaklardı.

"Bunu diyebildiğine göre sünepe Francis haricinde birçok kez aşık olmuş olmalısın sevgili karıcım." Adrian kendine pek itiraf etmese de merak ettiği bu soruyu sorma fırsatı bulmuştu sonunda.

Daisy ne diyeceğini bilmiyordu. Doğrusu elbette ki hayır dı ancak Adrian kendisinin ilişkiler konusunda tecrübesiz olduğunu bilirse bu yönünden faydalanmaya kalkar mıydı? Elbette! Londra'da geçirdikleri son gecelerinde  de bunu yapmamış mıydı  zaten?

"Sahte kocamla da olsa oturup eski aşk hayatımı konuşmayacağım Adrian" diyerek geçiştirdi.

"Sahte koca mı? Alınıyorum ama!" Dedi Adrian yüzünü ekşiterek. "Tanrı'nın huzurunda yemin ettik Leydim. Bu gerçekten karı koca olduğumuzu gösterir. Her ne kadar teknik olarak olamamış olsakta o konuda çalışmalarıma devam ediyorum."

Bu sözler üzerine Daisy kendini tutamayıp gülmeye başladı. Viskinin etkisiyle iyice gevşemeye başlamış yanakları pembeleşmişti.

"Peki çalışmalarında ilerleme kaydedebildin mi bakalım?"

Adrian sanki çok önemli bir konu hakkında konuşuyormuş gibi çenesini sıvazladı ve kısa bir an düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra "Uzun vadede umut verici olduğunu düşünüyorum" demesiyle Daisy bu kez kahkaha attı. Adrian'da Ona katılınca bir süre gülüştüler ve Daisy uzun zamandır ilk defa böyle neşelendiğini fark etti. Adrian'ı da ilk defa bu kadar içten gülerken görüyordu ve bu anın bitmesini istemedi. Kahrolası adamın gülüşünü saatlerce seyredebilirdi.

Onları susturan kapının tıklatılması oldu. Evin Kahyası Billy arabanın hazır olduğunu ve gitmek için Adrian'ı beklediğini söylediğinde Daisy'nin yüzü düştü.

"Gitmek zorunda mısın?" Diye sordu hoşnutsuzlukla.

"Her ne kadar burada kalıp seni daha fazla eğlendirmek istesem de karıcım, malesef tamir edilmeyi bekleyen bir değirmenimiz yapacak bir ton işimiz var." Diyen Adrian eğilip Daisy'nin yanağının dudağına çok yakın bir noktasina  hiç acelesi yokmuşçasına bir öpücük kondurdu. Billy'nin odada olmasını fırsat bilerek yapmıştı bunu. Sonuçta karısına masum bir öpücük vermesinden daha doğal ne olabilirdi ki.

"Viskiyi fazla kaçırma" diye uyardı son olarak. Daisy ise fırsattan istifade kendisini öpen Adrian'ın yüzünü tırmalama isteğini bastırarak gülümsedi.

***

Daisy Adrian gittikten sonra odasına çıkmamış, viskinin verdiği mayhoşluk geçene kadar bir süre kestirmiş, sonrasında da botanik kitaplarını inceleyerek vakit geçirmişti.

"Amacına ulaşmak nasıl bir duygu?" Vivian'ın buz gibi sesiyle kapı eşiğinde dikilmiş kollarını bağlamış onu izliyordu. Sesi buz gibiydi ancak yüzündeki ifade duygularını ele veriyordu; nefret, öfke.

Daisy elindeki kitabı kapatıp sehpanın üzerine bıraktıktan sonra arkasına yaslandı ve başı dik bir şekilde Vivian'ı süzdü. Ağlamaktan gözleri şişmiş, yüzü kızarmıştı ve dağılmasını önemsemediği saçlarıyla her zamanki kusursuz görüntüsünün çok uzağındaydı Vivian.

"Benim amacım asla sizi kovmak olmadı, dedi sakin bir sesle. "Ama her davranışın bir sonucu olmalı. Babamın servetine sahip çıkmak zorundayım."

"Ben bunu haketmedim." Diye sesini yükseltti Vivian. "Bu işte tek bir suçum yok. Bunu sen de biliyorsun ama buna rağmen beni de kapı dışarı ediyorsun! Ben senin kardeşinim!"

"Sen hiçbir zaman benim kardeşim olmadın!" Diye sertçe karşı çıkan Daisy ayağa kalkıp Vivian'ın karşısına dikildi.

"Gerçekten kardeş olabilmeyi isterdim. Hemde çok isterdim. Ama sen beni her zaman bir kardeşten ziyade rakip olarak gördün. En basit bir konuda bile benden üstün olmayı amaç haline getirdin. Öyle ki en sonunda hayatımı mahvedecek bir iftira atabilecek kadar bile zalimce davrandın! Bunun nesi kardeşlik?"

"Hayatın mahvolmadı ama! Çok prestijli bir evlilik yaptın! Daha ne istiyorsun?" Diye bağırdı Vivian. "Benden çok daha iyi konuma geldin. Neden hala ayağımı kaydırmaya çalışıyorsun?"

"Senin sorunun işte bu Vivian, beni de kendin gibi sanıyorsun. Ben hiçbir zaman seninle yarış halinde olmadım ki! Bunu yapan sendin! Sürekli benden iyi olmak, iyi görünmek zorundaydın. Asla benimle iyi geçinmeye çalışmadın ki! Şimdi bana hesap sormaya hakkın yok. Çocuklukta yapılan her şeyi göz ardı edebilirdim ama bana attığın iftirayı ve bunun sonucunda yaşadıklarımı göz ardı edemem. Senin yüzünden tam iki yıl insan içine çıkamadım.  Üzüntüden kahrolup ağlayarak uyuduğum gecelerin sayısını bile unuttum. Şimdi gelip bana 'ben bunu haketmemiştim' demek yerine otur ve hayatın boyunca nasıl bir insan olduğunu düşün."

Daisy bu son sözlerinin ardından odayı terk ederken Vivian sinirle kapıyı tekmeledi. Hayatı elinden alınmış gibi hissediyordu.

***

Ertesi gün

Adrian için gün yoğun geçiyordu ancak şikayetçi değildi. Kendisinin de onlarla birlikte çalıştığnı gören köylüler önce şaşırmış olsa da şuan bu durumdan hayli memnun gözüküyor ve daha istekli çalışıyorlardı. Yapılacak çok iş vardı. Değirmeni tamir edebilmek için önce buğday dolu çuvalların taşınması gerekiyordu ve bu saatler sürmüştü. Sonrasında moloz temizliği yapılmıştı ve kullanılabilir halde sağlam kalabilen malzemeleri ayırmadan önce mola vermişlerdi. Adamların her biri bir ağaç gölgesi bulmuş, kısa süreli de olsa uyumaya çekilmişlerdi.

Adrian ise biraz su içtikten sonra dinlenecekti. İçeride bıraktıkları su testisini almaya gittiği sırada değirmenin içerisinde bir yerden ayak sesleri işitti.

"Hey, mola vaktindeyiz!" Diye seslendi göremediği kişiye. Ardından etrafına bakınmaya başladı. Aradığı su testisini az ileride ahşap kalasların yanında gördü. Değirmenin daha da içine doğru ilerlerken birisinin kendisine bağırdığını duydu ve o andan sonra herşey bir anda oldu.

"Lordun! Dikkat edin!"

Köylülerden genç bir delikanlının üzerine doğru koştuğunu gördü ve tam o anda yukarıdan kendisine doğru gelen iri kütüğü fark etti. Ancak daha olduğu yerden kıpırdamadan sol omzuna aldığı darbeyle yere yığılıverdi Adrian.

***

"Neden hala gelmediler ki!" Diye söylendi Daisy. Yarım saattir yemek salonunda volta atıp duruyordu.

"Leydim, işleri bitmemiş olmalı. Birazdan gelirler." Dedi Emily.

"İçimde bir sıkıntı var. Kötü bir şey olmuş gibi hissediyorum."

"Leydim, öyle bir şey olmuş olsa Billy haber gönderirdi. Size Melisa çayı yapmamı ister misiniz? Sakinleşmeye ihtiyacınız var."

'Olur' anlamında kafasını salladı Daisy.

Kalbini sıkan bir el vardı sanki ve Daisy bundan kurtulamıyordu. Oysa gün ne güzel başlamıştı. Adrian yine dünkü gibi Billy ile değirmene gitmeden önce kendisiyle şakalaşmış, güne neşeli başlamasını sağlamıştı. Vivian ve Olivia öğleden önce tüm eşyalarıyla birlikte temelli olarak evden ayrılmışlardı. Daisy'nin keyfine diyecek yoktu. Taa ki birkaç saat öncesine kadar. Akşam üzeri kış bahçesinde birkaç çiçeğin bakımıyla ilgilenirken aniden içine bir sıkıntı çökmüş ve giderek büyümüştü. Son yarım saattir de hava kararmış olmasına rağmen Adrian'ın hala dönmemiş olmasından dolayı büyük bir endişe içine düşmüştü. Karanlıkta çalışamayacakları açıktı. Neden hala gelmemişlerdi?

Emily Melisa çayını getirdiği esnada dışarıdan gelen at arabasının sesini duyan Daisy dışarı fırladı. Nihayet gelmişlerdi!

Ama...

Adrian neden Billy'nin yardımıyla iniyordu arabadan?

"Tanrım! Adrian!" diye bağırdı Daisy gördüğü görüntü karşısında. Adrian'ın beyaz gömleği kanlar içindeydi!

Bölüm sonu.

Bu arada belirtmek isterim ki bir süre öncesine kadar wattpadden bildirim alamıyordum yeni düzeldi. Bu süre zarfında çoğu yoruma ve mesaja cevap veremedim bunun için üzgünüm.

Yeni bölüm çok fazla sorulmuş. Sabırla bekliyorsunuz biliyorum. Kimseyi bekletmek istemezdim bunun için çok üzgünüm. Ama herşey planlandığı gibi gitmiyor maalesef.

Yeni bölüm için fazlaca ve sertçe tepki gösterenlerde olmuş. Onlara şunu demek istiyorum, hayatım buradan ibaret değil. Benim ne yaşadığımı, nelerle ugrastigimi bilmezken keşke bu kadar sert bir üslup kullanmasaydiniz. Ayrıca burada şu günlerde ya da şu sıklıkta bölüm eklenecek diye bir kural yok. Ben burda bir hobimi paylaşıyorum sizinle sadece.  Ama buranın dışında gerçek bir hayatım var gerçek hayatta ne zaman ne olacağı hiç belli olmuyor. Yapmayı çok sevdiğiniz şeyleri bir kenara itmek ya da ertelemek zorunda kalabiliyosunuz. O sert mesajları yazanlar umarım şuan içinde bulunduğum durumu kendileri yaşamazlar.

Düzgün bir üslupla soranlara diyecek hiçbir şeyim yok, haklisiniz. Gerçekten kimseyi böyle bekletmek istemezdim. Planladigimdan çok daha uzun bir ara oldu. Hikayeler hep aklimda ama öyle dar zamandayim ki... Ve uğraşmam gereken bir ton şey var. Alel acele yazılmış bölümlerle kalitesini düşürmek istemiyorum hikayemin. O yüzden bu süreci atlattıktan sonra rahat kafayla güzel güzel yazmak istiyorum bölümleri. Ama fırsat buldukça yazmaya çalışacağım.

Sağlıcakla kalın.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro