Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

《BÖLÜM 23/2》

23.Bölüm

İsabelle yatağında dönüp duruyor gözüne uyku girmiyordu. Diğer misafirler yavaş yavaş davetten ayrılmaya başladığı sırada o da ayrılmak zorunda kalmış ve planının işleyip işleyemediğini görememişti.

Pişmanlık hissetmiyordu İsabelle. Hayatı boyunca hiç mutlu olamamış, bunu ilk defa Adrian'la tatmıştı. Ancak Adrian ona bu mutluluğu çok görmüştü. Bunun bir bedeli mutlaka olmalıydı.

Odasının kapısı sabaha karşı yumruklanmaya başladığında henüz yeni uykuya dalabilmişti İsabelle. Dışarıdan gelen gürültü patırtı karşısı da şaşkına döndü. Aceleyle üzerine sabahlığını geçirirken ne olmuş olabileceği hakkında hiç bir fikri yoktu. Bundan dolayı kapıyı açıp karşısında Adrian'ı görmeyi hiç beklemiyordu. Hatta Adrian'ın kendisinin yakasına yapışmasını da!

"Bunu neden yaptın?" diye bağırdı Adrian. İki eli ile yakaladığı İsabelle'i sertçe sarsarken.

"Ne oluyor anlamıyorum." Dedi İsabelle. "Bırak yakamı!"

Bu sırada kapının önünde korkuyla bekleyen uşağı ve kahyası ne yapacaklarını bilemiyorlardı.

"Engel olamadık Leydim!" dedi uşak.

"Ne halt yediğini biliyorum! Bunu nasıl yaparsın?"

Adrian hala kendisini savsaklarken İsabelle tedirgin olmaya başladı. Planı sarpa sarmış olabilir miydi? Ama nasıl?

"Hemen atlı birlikleri çağırın!" diye seslendi kahyası ve uşağına.

"Sakın!" diye bağırdı Adrian İsabelle'i itip kahyaya ve uşağa dönerken. "Bu gece burada olanları tek bir kişiden duyarsam ikinizde canınızla ödersiniz! Şimdi kaybolun!"

Uşak ve kahya Adrian'ı zaten tanıyorlardı ve sözünün eri olduğu herkes tarafından bilinirdi. İkisi de Adrian'ın lafını ikiletmeden ortadan kayboldular.

"Sakın yediğin haltı inkar edeyim deme! Tuttuğun hizmetçi kadın her şeyi anlattı!"

"İspat edemezsin!" dedi İsabelle yüzüne panik ifadesi yerleşmeye başlarken. Seside titremeye başladı.

"Bunu nasıl yapabildin?" diye sordu Adrian sesindeki hayal kırıklığı gizleyemeyerek. "Bir insanı öldürmeye nasıl cesaret edebildin?"

"Sen beni öldürdün ama!" İsabelle bağırıyordu ve gözleri dolmuştu. "Sen o lanet kadın ile evlendiğinde öldürdün beni!"

"İsabelle yeter!"

"Yetmez!" İsabelle bağırmaya devam ediyordu. "Seni sevdim ben! Karşılığında aldığım şeye bak!"

İsabelle gittikçe geriliyor ve şöminenin kenarına yaklaşıyordu. Adrian İsabelle'in bir delilik yapacağını hissetmiş ve dikkat kesilmişti. Yavaş adımlarla İsabelle doğru yaklaşmaya başladı.

"Sen bir insanı öldürmeye kalktın. Cezanı çekmen gerek. Bu işin sonucunu düşünmen gerekirdi!"

"Hayır!" diye bağırdı İsabelle tekrar. Tam o anda şömine demirini alarak kendisine yaklaşmakta olan Adrian'ın üzerine savurdu.

Adrian temkinli, çevik ve sezgileri güçlü bir adamdı. İsabelle'in bir şey peşinde olduğunu daha öncesinden sezinlemiş olmasınında etkisiyle ani ve güçlü refleksi sayesinde savrulan demirden kurtularak kaçmaya çalışan İsabelle'in üzerine atladı. İkisi birlikte yere düşüp odadan dışarı yuvarlanarak koridorda boğuşmaya başladılar. İsabelle bir kadına göre beklenilenden daha fazla güçlüydü ve pes etmiyordu. Debelenmeye devam ettiği sürede Adrian'ın yüzünü birkaç kez tırmaladı.

Evet, İsabelle inatçıydı ancak Adrian'da cüsseli, güçlü bir adamdı ve İsabelle'i yüzündeki ufak birkaç çizik darbesinden sonra iki elinide tutarak kontrol altına alabildi. İsabelle odanın dışına yuvarlandıkları koridorda sırt üstü yatıyordu. Adrian üzerine oturmuş, kollarından tutarak zapt etmişti onu. Yüz yüzeydiler. İsabelle Adrian'a aşık ve kırgın bir kadindan ziyade, öfke ve nefretle bakıyordu Adrian'a.

"Umarım şimdiye kadar ölmüştür." Dedi Adrian'ın gözlerinin içine bakarak. Bunun üzerine Adrian'ın bayıltan tokadı suratında patladı.

"Neler oluyor burada?"

Lord Richard Fleming merdivenlerin başında şaşkınlıkla olan bitenin son anına tanıklık ediyordu.

"Senin ne işin var burada?" diye sordu Adrian, hala İsabelle'in üzerinden kalkmadan.

"Fırlayıp çıkarken gözün bir şey görmüyordu bende takip ettim. İyi ki de öyle yapmışım! Bu ne hal? Evdeki tüm çalışanlarda korku içinde tırsmışlar."

"Bu kadın benimle gelecek." Dedi Adrian. "Aslında burada olman iyi oldu. Tüm çalışanların ağzını kapalı tutacağından emin olmanı istiyorum. Belki içlerinden beni net anlayamayanlar olmuştur."

"Adrian, bence direk kolluk kuvvetlerini çağırıp İsabelle'i onlara teslim etmeliyiz dostum."

"Edeceğiz ama sonra."

''Ne yapmayı düşünüyorsun?''

''Daisy'e bir hesaplaşma borcu var. Önce onu görecek.''

Richard Adrian'a kısa bir an kuşku ile baktı ancak dile getirip sorgulamadı.

''Sen bu evdeki kimsenin ağzını bıçak açmayacağından emin ol. Belki ne kadar ciddi olduğumu anlayamamış olan vardır.'' dedi Adrian tokatla bayılmış olan İsabelle'i ellerinden bağlarken.

''Adrian, buna adam kaçırmak derler. Başına bela almadığına emin misin?''

Adrian işini bitirip İsabelle'i kavrayıp kaldırdı ve sağ omuzuna atıverdi.

''Bu kadının yaptığına da kasti olarak birini öldürmeye teşebbüs derler. Başı belada olan biri varsa o kişi İsabelle.'' dedikten sonra sanki omuzunda sıradan bir şey taşıyormuş gibi yavaş olmayan aa dikkatli adımlarla merdivenlerden inerek kayboldu. Richard'a ise arkasını toplamak kalmıştı.

Ramsey Malikanesine dönmek çok uzun sürmedi zira Adrian zaten atını çok hızlı bir şekilde kullanıyordu. İsabelle'i önüne almış, tek eliyle sabitlemiş, diğer eliyle de atın yularını kontrol ediyordu. Saatin sabaha karşı olması sebebiyle Londra sokakları en ıssız anlarını yaşıyordu, bu yüzden atın üzerindeki baygın kadın kimsenin dikkatini çekmedi.

Malikaneye vardığında uşak yardımcısı Harold kapıda karşıladı kontu. Omzunda gördüğü baygın kadın sebebiyle bir hayli şaşkın olsa da bu gece malikanede olağanın dışında bir geceydi. Anlaşılan her an her şeye hazırlıklı olmak gerekiyordu.

Evin devamlı çalışan hizmetçileri hala uyanıktı. Bu gece malikanede her zamankinden kalabalıktı ve aslında uyuyabilen tek kişi de yoktu. Yeni hanımları zehirlenmiş olması sebebiyle sürekli hizmete ihtiyacı vardı. Leydi Amelia Fleming düğünden sonra gitmek üzereyken hafif bir rahatsızlık geçirdiğinden dolayı kocasıyla birlikte malikanede konaklamaya devam ediyordu. Leydi Marianne herkesin ihtiyacına yetişmeye çalışırken yorgunluktan bitap düşmüştü ve Leydi Margaret'in de ondan pek farkı yoktu. Her an her şey olabilmesi ihtimaliyle Doktor Harper malikanede misafir edilmeye devam ediyordu. Bir de rehineleri vardı tabi, üst katta kontun emriyle tutulan ve hanımlarını zehirleyen kadından elbette tüm çalışanların haberi vardı.

Kont Ramsey omuzunda bir çuval misali taşıdığı bir kadınla daha malikaneden içeri adım attığında kimse şaşırmadı. Daha doğrusu şaşırdığını fark ettirmedi. Olağan üstü bir gece yaşıyorlardı ancak yine de her zaman ki gibi görevlerine devam ettiler. Kont Ramsey'in çalışanı olmak bunu gerektiriyordu.

Adrian Daisy'nin odasına geldiği anda şaşıran iki yüz vardı. Birisi Margaret, diğeri ise Marianne. İkisi de Adrian'ın omuzundan koltuğa neredeyse savurarak bıraktığı kadına bakakalmıştı. Kadının saçları yüzünü örttüğünden kim olduğu anlaşılmıyordu.

''Her şeyin sorumlusu bu kadın.'' diye açıklama yaptı Adrian.

Marianne yavaş adımlarla kadına ilerleyip saçlarını yüzünden çektiğinde şaşkınlıkla kalakaldı. Bunu beklemiyordu.

''İsabelle Hamilton'mı?'' diye sordu şaşkınlıkla Marianne'in arkasından baka kalan Margaret.

''Ama İsabelle yeğenimi neden zehirlesin?''

Marianne'in bakışları suçlayıcı ve sert bir ifadeyle Adrian'a döndüğünde Adrian bakışlarını kaçırmak zorunda kaldı. İsabelle ile olan ilişkisini anladığının farkın varmıştı ve bu ilişki annesinin normal şartlar altında dahi asla onay vermeyeceği türdendi.

''Neden buraya getirdin?'' diye tısladı Marianne.

''Akıbetine Daisy'nin karar vermesini istedim.'' diyen Adrian'ın sesi donuk ve tek düzeydi. ''En azından bunu borçlu olduğumu düşündüm.''

''Margaret, biz çıksak iyi olacak.'' diyen Marianne Margaret'ın koluna girdi.

''Bu kadınla yeğenimi aynı odada bırakmam.'' dedi Margaret. Ardından nemli ve ağlamaktan kızarıp altları şişmiş olan gözlerini Adrian'a çevirdi. Adrian'a karşı dile getiremediği suçlayıcı kelimeler gözlerinden okunuyordu ve Adrian bunun farkında olarak gözlerini kaçırdı çünkü o da kendisini suçluyordu. En azından sorumlu hissediyordu.

''Ben buradayken bir şey olmayacak, söz veriyorum. Gördüğünüz gibi elleri bağlı, bir şey yapamayacak durumda. Ayrıca Alfredo'da dışarıda bekleyecek. Gidin biraz dinlenin.''

Marianne Margaret'i omzundan kavrayıp dışarı doğru yönlendirirken Margaret'in bakışları hala kuşkuluydu ancak itiraz etmedi.

Adrian annesinin ve Leydi Margaret'in bakışlarından uzaklaşınca bir miktar rahatlayabileceğini düşünmüş ancak yanılmıştı. Şuan ister istemez tüm dikkati yatakta saçları yastığa dağılmış halde ve yüzü her zamankinden daha solgun görünen Daisy'deydi. Genç kadın hiç gözükmediği kadar zayıf ve kırılgan görünüyordu. Eğer birkaç saat içinde kilo kaybının mümkün olmadığını bilmese daha zayıf göründüğüne yemin edebilirdi Adrian. İçine daha büyük bir sıkıntı oturdu, Daisy'nin durumu hiç iyiye gidiyor gibi değildi.

Bölüm sonu

3 haftalık aradan sonra tekrar herkese merhaba :) Normalde yeni bölümleri hafta sonu yüklüyordum anca bu durum artık değişebilir, kesin bir gün veremiyorum. Ne zaman yazabilirsem o zaman yükleyeceğim.

İyi geceler herkese :)

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro