Agents Of Shield 4x21/4x22 | Marvel Dizileri Mucizedir
Sevgili berceste Ahali dostlarım, bir dizi daha sezonunu tamamlamış bulunmakta. Bir mükemmel dizi daha sezonunu tamamladı ve sezon finaline vardı. Agents of Shield, dördüncü sezonunu mükemmel bir finalle bitirdi.
Gerek bizi ağlatan Mack ile gerek bizi coşturan Robbie'si ile mükemmel bir iki bölümdü.
Aida hiç düşünmediğim noktalara vardı. Öncelikle ondan bahsetmek isterim. Yani bu sezonunun tamamında olan ve basit bir hizmetçiden Inhuman kolajı olan bir Villian'a dönüşen kötü kadın karakterimizden.
Dizinin en başında sadece bir bardak çay getirmek ve hesap yapmak ile mükellef olan Aida, Darkhold'u keşfetmesi ile karşısına çıkan bu gücün kölesi olup var olma amacının tamamen yana iterek kendi arzusu ve isteği doğrultusunda karşısına çıkan herkesi karşısına alması ve bu yol uğruna herkesi bir sanal dünyaya yerleştirdi.
Bu bütün yolculuk boyunca mükemmel sahneler yaşadık ama genel olarak sıkıcı ve hafiften seyri düşen bölümlere de tanık olduk.
Belki bu sezon üçüncü sezon kadar devasa büyük bir çapta veya o denli bir tempoya sahip olamadı. Bazı noktalarda düştü, yavaşladı ve yavanlaştı. Yine de bu sezonu güncel olarak takip edip her hafta, bölümü izledikten sonra evde etrafta volta atmaya değdi.
Çünkü bu sezon bir Ghost Rider gördük, akıllara zarar derecesinde mükemmel tasarlanan dizaynı ve insanı kendine hayran bıraktıran karakterizasyonu ile mükemmel bir sekiz bölüm geçirdik.
Ve bu son bölümde öyle bir geldi ki, kalbimizi yerinden söküp aldı. Adeta bize kefaret bakışı yaptı sanki, her ne kadar Robbie'ni kefaret bakışı özelliği olmasa bile.
Çünkü Robbie aslında çizgi romanlarda, Johnny gibi içinde bir şeytan taşımıyor, satanist bir katilin ruhu var onun içinde ama dizide şeytan yaptılar. Belki bu kefaret bakışını da bahşetmiştir ona. Bilemeyiz.
Umarız ilerleyen vakitlerde görürüz de yeniden bu karaktere tekrar ve tekrar hayran kalırız.
Yirmi birinci bölümden başlayarak gitmek istiyorum. Her ne kadar belirli bir çizgide bahsederek gidemeyeceğimi biliyorum olsam da ben başlangıcımı yirmi birinci bölümden yapacağım.
Coulson ve May uyandıktan sonra hemen karşılarına onlarca Superior robotundan biri çıktı. Şahsen adamlar karakteri çok stereotype yapmış ve biraz klişe olsa da, önceki bölümlerde Skye'a karşı bıçakla saldırmasından dolayı cesaretine hayran kaldığım kötü adamdır kendisi.
Karşında bina yıkan bir kadın var ve sen bıçak çekiyorsun.
Ama Coulson onu haklamasını bildi. Ta bölümler önce gördüğümüz kalkanını çıkardı ve her daim aklımda olan bir öldürme şekliyle robotun yüzünü aldı.
Tıpkı Wolverine'in bıçaklarını çene altından sokması gibi Coulson'da kalkanını açtı.
Onun dışında Aida, Fitz ile tartıştı ve daha yeni insan olan Aida, kıskançlık, öfke ve daha türlü duyguları yeni yeni yaşadığı için krizlerden krizlere geçerek Fitz'i çıldırdı. Özellikle duyguları keşfeden birine birden fazla Inhuman gücü verilmişse neler olacağını birinci elden deneyim etmiş oldu Fitz.
Bu adam da neler çekti be. Zorla bir kadının sevdiği bile oldu. Bu, bambaşka bir gezegene gitmekten daha fena bence. Senin farkındalığın olmadan bir kadını sevmek zorunda kalıyorsun ve uyandığında o kadın, seni istiyor ama sen yıllardır başkasını seviyorsun.
Bu dizideki bütün karakterlere olan oldu zaten. Coulson da çekti, Fitz de, Jemma da.
Mack de neler çekti ya.
Neyse, oraya daha sonra geleceğim. Yirmi birinci bölüm şahsen beni tatmin etmişti. Mack'in kurtulup kurtulamayacağı gerilimini yaşadım. Onların Mack'i bırakacağını düşünmedim değil bir an. Sonuçta Framework sistemini komple söküp almaları gerek diye düşünüyordum. Ama olmadı, Elana bir sevdalı olarak gitti ve sevdiği adamı kurtardı.
Bir de hazır yirmi birinci bölümden bahsederken şunları eklemek istiyorum.
Aida, namı diğer Ophelia -ki Ophelia ne kadar da hoş bir isim- insana dönünce oyunculuğu tepelere fırladı gibi hissettim. O kadın ne kadar da yetenekli bir oyuncuymuş. Önce Superior'ın üstüne sevişmek için atlaması ve ardından adamın kafasını kırması sahnelerinde sergilediği öfke veya Fitz ile konuşurken ki içindeki sevgiye dönen öfkeyi ne denli bir kuvvetle hissettirdi bize.
Meğerse kadın dev oynuyormuş da rolü robot olduğu için ben onun oyunculuğunu göremiyormuşum. Buradan Aida'yı saygıyla anmak istiyorum. Çünkü Agents of Shield'ın Villian'ları arasına adını yazdırdı.
Inhuman güçlerini her ne kadar hakkıyla kullanamasa da, Gordon'ı ve Lincoln'ı özleten hareketlerde bulunmasıyla güçlerindeki acemiliği göz ardı etmemizi sağladı.
Hadi son bölüme geçelim.
Bir sezon finali bölümü olarak üçüncü sezonun finali gibi değildi fakat bu iyi olmadığı anlamına gelmiyor. Şahsen heyecanı doruklarında yaşadığım, temponun düşmediği bir sezon finaline sahipti. Bunun böyle olmasını sağlayan şey ise;
Ghost Rider!
Ghost Rider gelir gelmez yanında aksiyonu ve vahşeti de getirdi. Shield'ı umursamadan direk omzuna astığı zincirleri ile Aida'nın mekanına daldı ve arabadan inip zinciriyle şov yaptı resmen. Çizgi romanlarda Johnny'nin kullandığı zinciri Robbie devraldı ve aldığı cehennem alevli zincirler ile de mükemmel hareketler sergiledi.
Aman Allah'ım! Bir Ghost Rider sever için ne kadar da güzel sahnelerdi onlar. Her Ghost Rider'lı aksiyon sahnesi için MCU denen külliyatın kurulduğuna ve bunun içerisinde Agents of Shield olmasına ne kadar dua ettiysem azdır.
Aida ile güç oranları tabi ki ölçülemez. O yüzden senaristlerin ona teleport olma özelliği vermiş olmasını anlayışla karşıladım. Götü sıkışınca kaçmasıyla, Aida bölümün başında değil de, sonunda öldü. Yine de Ghost Rider karşısında bir tehdit olamayacağı aşikardı.
Peki bölüm boyunca beni en çok gerek iki sahneye geçelim mi? Birincisi Ophelia'nın Jemma'yı rehin alıp tornavida saplaması.
Ben orada Jemma'nın LMD olduğunu düşünemedim. Shield'ın LMD yapabileceği aklımın ucundan bile geçmiyordu. O yüzden o sahnede kalbim parçalandı ve yıkıldı. Jemma'yı bu denli basitlikle harcayıp atamazlar diye düşündüm.
Ki atmamışlar, sahnenin sonunda Jemma'nın LMD olduğunu hatırlayınca dizinin adının Agents of Shield LMD olduğunu hatırladım ve içime soğuk sular serpildi.
Aynı şeyi Talbot'ta da yaşadık ama Talbot ölseydi fazla üzeleceğimi sanmam. Adamı pek sevmiyorum karakter olarak. Bana Genaral Ross'un dizi versiyonu gibi geliyor. Muhtemelen de öyle.
Ancak Aida, her ne kadar güçlerini tam olarak kullanamayan bir kötü karakter olsa da, orada Fitz'i kenara alıp tehdit etmesiyle aslında ne kadar şeytani olabileceğini tekrardan gösterdi bize. Gerçi o şeytanlıktan şu anda bir eser kalmadı. Çünkü biliyorsunuz ki sevgili Aida ya da Ophelia taştan bir heykele dönüştü ve kırılıp gitti.
İkinci sahnesi ise;
Mack'in kırıldığı o sahne.
Gözlerimden kan akacak gibi oldu, yüreğim parçalandı. Yıkıldım ulan. İçimden bir parça Hope ile uzaklaşıp kayboldu ve Framework tarafından silindi. Henry Simmons'da burada döktürmüş oyunculuğu.
Bu ikili de er ya da geç kurtulduktan sonra Radcliffe'in vedası vardı ki, bence bu dizinin en iyi vedalarından biri. Karakterin veda konuşmasını yapamadan gitmesi ve ortamın ölü sessizliğine bürümesi dizinin klişe yıkma konusundaki isteğini tekrardan gözler önüne seriyor.
Bölümün, son iki twistine gelelim.
İlki Coulson'ın Rider olması:
Coulson MCU'ya girdiğinden beri en çok kahramanla etkileşim kurmuş olan karakterdir, hepimiz buna tamamız. Filmlerden dizilere, bir çok kahramanla tanıştı ve onlarla bir etkileşime girdi.
Asgard silahı kullandı, öldü, kolu koptu, sevdiği kadın öldü, silah arkadaşı ona ihanet etti, ekip arkadaşları öldü ve şimdi ise bir Rider oldu.
Adamın çekmediği şey kalmadı. Yakında Thor'un çekicini kaldırırsa şaşırmayacağım.
Olmasına sıfır olanak verdiğim bir şeydi. Ben, Jemma'nın lafından sonra portal açılıp Robbie gelecek veya birden arkasında belirecek gibi bir şey bekledim. Ancak Coulson'ın bir anda kafası alevlendi ve parlayıverdi.
Herhalde bütün sezonun en güzel şeylerinden biriydi. İlk Mack, ardından da Coulson bu lanetin tadına baktı. İkisi de çok memnun kalmadı yaşadıkları deneyimden. Ancak yine de Rider oluverdiler.
Coulson bir anlaşma ile Rider oldu ama anlaşma gereği ne vereceğini seyirciye açıklamadılar. Şahsen merak ediyorum Coulson ne şartla şeytanın kendisini kullanabildi.
Mükemmeldi, Coulson Rider'ı da görmüş olduk böylece.
Aida yandıktan ve yok olduktan sonra ki Robbie'nin vedası da mükemmeldi.
Adam Strange'in portallarından açtı. Böylece portal açmanın dizi bütçesiyle de halledilebileceği görülmüş oldu. Üstelik yüzüklere gerek yokmuş, portal açmak için. Onu da bu sayede görmüş olduk. Şahsen o sahnede de havalara uçtum. MCU'nun bir bütün oluşunu çok seviyorum böyle sahneler sayesinde.
Mükemmel bir villian ölümü ve mükemmel bir karakter vedasından sonra ana karakterlerimiz, ta MCU'nun ilk filmindeki Stane'in Tony'i felç etmek için kullandığı aletin sayesinde yakalandılar. Bu da MCU'ya şükretmemizi sağlayan ikincil bir nedendi.
Ama peki ya o son sahne. Onu ne yapacağız?
Ben beşinci sezonun ilk dört, beş bölümü hapisten kurtulmak olur zannederken, yaklaşan Captain Marvel ve İnfinty War filmleri gereği uzaya çıkıverdiler. Anladık ki Coulson kurtulmuş, ekibi de kurtulmuş olmalı ki UZAYA GELMİŞLER.
Uzay diyorum, dizi diyorum. Bu bir dizi arkadaşlar. Üstelik bütçesi yüksek ve izleyicisi düşük bir dizi.
Belki başka boyuttalardır ama bana en büyük olasılık uzay gibi geliyor. Beşinci sezon demektir ki daha çok çizgi romana ait karakter göreceğiz. İzlemek için sabırsızlanıyorum. Resmen ağzımıza bir parmak bal çalıp gözden kayboldular. Agents of Shield, sen, seni severek izleyen insanlara nasıl bunu yaparsın?!
Muhteşem iki bölüm, muhteşem bir son sahne. Ne diyebilirim ki? Adamlar Agents of Hydra hareketi ile yavanlaşan diziyi yine eski haline geri döndürdüler. Her ne kadar Hunter ve Bobbi'yi Framework'de görememiş veya duyamamış olsak da güzel bölümlerdi sanal dünyanın bölümleri de.
Mace'in ölümü bizleri üzdü, kötü Fitz gerim gerim gerdi, Mack ise ağlattı.
Bütün bölümleri olmasa da, yaklaşık yirmi bölümü falan burada yorumladım. Bunu yapabilmiş olmaktan da mutluluk duyduğumu belirtmek isterim.
Gelecek sezonla alakalı hiçbir teorim yok ne yazık ki. Ancak heyecanla bekleyeceğim. Hem Robbie'yi başka yerlerde görmek için hem de gelecek sezon neler olacağını görmek için.
--------------------------------
Yorumlamadan da bu kadar. Yaklaşık 1400 kelime süren yorumlamayı okuyup beğendiyseniz ne mutlu bana. Açıkçası ben diziyi bayılarak izledim, bazen sıkıntıdan bazen heyecandan bayıldım ama bayılarak izledim.
Şimdi ise yazın Inhumans geliyor ama ondan pek medet ummuyorum. Anlamayan bir takıma vermişleri sanki aileyi. Neyse, o Inhumans'a kalsın.
Kendinize şimdilik iyi bakın, sonraki bölümlerde görüşmek üzere. Hoşça kalın berceste dostlar. Beşinci sezonda görüşmek üzere.
Dip Not
**
Geçtiğimiz sezonun kötü adamlarından biri olan Gideon Malick karakterini canlandıran Powers Boothe adlı aktörümüz ne yazık ki hakkı rahmetine kavuştu. Kendisine oynadığı rolleri anısına teşekkürlerimiz sunuyor ve saygıyla anıyoruz.
Bize Gideon Malick karakterini yaşattığın için ne kadar teşekkür etsek azdır Powers. Rest in Peace.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro