Agents of Shield kış arasına girdi. Nalet olmasın! 

Peki o arada ne yapacağım ben?!

Neyse, ondan önce yapmam gereken bir şey var. O da bu bölüm üzerine konuşmak. Açıkçası bölümü izlemeden önce İnstagram yorumlarına baktım -bu sefer spoiler yemedim mutluyum- yorumlardaki herkes çok harika bir bölüm olduğundan bahsediyordu.

Evet, harika, muhteşem bir bölüm. Ama o kadar da göklere çıkartamadım ben. Bunun iki sebebi var aslında. Sırayla o sebeplerden bahsedeceğim.

Direk bölüme dalalım bakalım neler ile karşılaşacağız.

Bölümün büyük bir kısmı aksiyondu. Sürekli bir hareketlilik ve bir gerginlik hakimdi. Öncelikle bölümün artılarından ve eksilerinden biri bu. Önceki bölümün hemen ardından devam etmesini sevmedim ama konuyu başka şekilde bağlayamayacakları içinde bir şey diyemiyorum. Yine de bölümün hoşuma gitmeyen taraflarında önceki haftanın direk o saniyesinden devamı olması durumu var. 

Bunun iyi yanı ise direk aksiyona girdiler ve kırk dakika boyunca gerilimle izledik bütün olanları. Bölüm direk Robbie, Elena ve Daisy'nin mekana giriş yapmayı denemesiyle başlıyor. Elena olmasa Daisy ölecekti yalnız farkında mısınız?

Elena orayı taramamış olsa Daisy ve Robbie oraya girecek ve sadece Robbie sağ çıkacaktı. Neyse, o detayı atlayıp bölümün geri kalanına bakmaya devam edelim.

Bölüm boyunca şu soru üzerine duruldu ve MCU yine MCU'luğunu yaptı. Eli'nin madde yaratamayacağını kanıtlamaya çalıştı Fitz, bu da MCU'nun bilim sevgisinden geliyor. Ne olursa olsun sürekli bir mantık ile açıklama peşindeler ve bu Ultimate Çizgi romanlarından gelme bir alışkanlık Marvel için.

Doctor Strange'de bile büyüyü bilimle açıklar gibi yaptılar. Aynı şekilde burada da adamın bir tanrı olmadığı bize kanıtlanmaya çalışıldı bütün bölüm süresince. Şahsen ben açıklanamıyor olmasını ve adamın gerçekten yoktan var ettiğini düşünmek isterdim.

Ancak Fitz ve Simmons buna izin vermedi tabi ki. Çünkü onlar bilim insanları ve yıllarını bilime adamış şahıslar. Simmons büyü olmasına olasılık verebilirken Fitz o konuda çok ciddiydi. Ancak iyi açıkladılar Eli'nin numarasını o konuda da başarılı oldular.

Yine de Eli'nin o kadar iyi bir bilim insanı olmasına rağmen nasıl yoktan var etmediğini anlamadığını anlayamadım. Yoktan var etmediğini bir şekilde anlaması gerekmiyor muydu? Adam bu konu üzerine yıllarını vermiş.

Bir de kitabı kullanırken kitapta da geçmez mi ki bu yaptığı şeyin ona neyi sağlayacağını. Eli yoktan madde var etmek istemiş olsa da kitapta yazmış olmalı yapacağı şeyin sonucunda maddeyi yoktan var etmeyeceği. 

Böyle şeyler var yine de adamın egosu, kibri ve güç isteği yüzünden göz ardı etmiş diyerek geçiştirebileceğimiz bir kusur. O yüzden bunu eksi olarak sayamıyorum.

Başta bahsetmeyi unuttum. Elena'nın en başta ki olan koşması ve ondan sonraki yavaş çekimde koşması oldukça iyiydi. Dizi bütçesi kısıtlı olsa bile yavaş çekim olarak göstermişler koşuşunu. Karakterin koştuktan sonra yo-yo misali olduğu yere dönmesi dizi bütçesini kurtaran bir numara ancak bu bölümde işi zorlaştırmışlar.

Yalnız, Yo-yo bu bölümde diğer bölümlere oranla daha mı hızlı koştu. Kağıt üstünde bir kalp atışından öbür kalp atışı arasındaki sürede hızlı koşmuyor muydu? Ben mi yanlış hatırlıyorum yoksa?

Elana'nın kolu yanmasının ardından Mack'in onu korumaya çalışması çok güzeldi. Mack'in ona değer verdiğini vurgulamak için adamı resmen kadının bakıcısı kılığına soktular. Bunlar güzel şeyler. Robbie ve Daisy kavuşamadığı için artık umudu bunlarda arıyorum.

Onun dışında bu bölüm direktörün kirli çamaşırları döküldü ancak bunun sonucu hiç beklediğimiz gibi olmadı. Adam konuşma yeteneğini kullanarak yine durumun üstesinden gelip bizimkileri susturmayı başardı.

Adam politikacı, adam konuşmacı. 

Onun dediklerinden sonra Jeffrey'e kızamadım. Her ne kadar Simmons'ı resmen kaçırmış olsa da, bilmiyorum ki sonuçta Shield'ın halka karşı olan yüzünün de temiz görünmesi lazımdı. Şantaja karşı ne yapabilirdi ki?

Belki bu şantajcı karının sakladığı İnhuman kim öğrenemedik ancak başka çok büyük önemli bir gelişme oldu.

O da Jeffrey'in sahalara inmesi.

Direk oraya atlamadan önce Mack'in Jeffrey'e olan atarı hakkında bir şey diyeceğim. Bu dizide de herkes yeni direktöre karşı bir atarlı bir atarlı. Herkes sırasıyla direktörün karşısına çıkıp yürek yemiş edasıyla bir şeyler söylüyor. Oysaki adam onları elinin tek hareketiyle öldürebilecekken böyle bir şeye kalkışmamaları lazım. Ancak onlar kalkışıyor. Çünkü onlar Shield Ajanları.

Jeffrey'in aksiyonundan bahsetmeden önce ondan önce olan şeylerden de bahsetmek istiyorum. Robbie ile Eli arasındaki konuşma oldukça iyiydi ve orada haklı olan tabi ki de Robbie. Hiçbir şekilde Eli'ye hak vermedim. Vermem de zaten. Robbie boru mu burada?

Robbie'nin iki defa içinden karbon geçmesine içim cız etti. O anlarda Eli'ye ekran karşısında bayağı sövdüm. Hem Ghost Rider görmemizi engelledi hemde karaktere zarar verdi şerefsiz. 

Sonra olaya Coulson dahil oldu ve bölümün en iyi kısmı gitgide yaklaştı. Coulson sürekli ona hırsız hırsız dedi ancak ben neden öyle dediğini bas bas söyleyene kadar anlamadım. 

Coulson uzun bir konuşmanın ardından onun öbür evrenlerden çaldığını söyledi ve resmen aydınlandım. Oldukça bilimsel terimli ve kafa mıncıklayan bu bölümde aydınlanınca kendimi garip hissettim desem yeridir. 

Sonra May geldi, Mack geldi ve en sonunda Jeffrey geldi! Şahsen adamı o şekilde saha içinde görmeyi beklemiyordum. Kıyafet sıradan olsa bile ben gerçekten sevdim. Umarım sonraki bölümlerde de kendisini görebiliriz.

Yo-Yo'nun bir diğer sahnesi ise buradaydı. Buradaki sahne, kişi sayısı bakımından daha çok olduğu için daha başarılı bir sahneydi. Yine de sahnenin mükemmeliğine bakarken içimden "Yo-Yo bu kadar uzun süre koşabiliyor muydu la?" diye sordum kendimce. 

O sahne bence bölümün en iyi yeriydi. Aksiyonu, kalabalığı ve çekimleriyle bölümün en iyi kısmı olmayı başardı gözümde. 

Ancak aynı zamanda en çok sövdüğüm kısmı da oldu. Robbie, kendine atılan zinciri almayıp Eli ile beraber gittiğinde içimden Marvel'a o kadar sövdüm ki sanırım bir kitap çıkabilir o küfürlerimden. 

Ben 22 bölüm boyunca Ghost Rider görmek istiyordum ama. Olmadı ki şimdi böyle. Robbie, Eli ile beraber gitti ve ortada hayalet sürücü falan kalmadı.

Eli tek bölümde yenildi -ki gücü MCU'nun en üst seviye Villian güçlerinden biriydi- Robbie gitti, bütün bunlar benim moralimi yerle bir etmiş iken son anda olan bir şey tekrar beni mutlu etmeyi başardı.

O da tam olarak şu 

Evvet, üçüncü sezondan beri beklediğim yegane sahne şu bölümde gerçekleşti. Üstüne bir de geçen bölüm Mack'in çok fazla acısı olduğunu öğrendikten sonra vay be dedim.

Vay be. Vay anasını

                                                            -Ahmet Pozan

Onun dışında Daisy ve Coulson'ın son dakikalarda ki yaptığı konuşma da beni çok heyecanlandırdı. Coulson'ın "Son hayalet sürücü geri dönmüştü," demesiyle benim "Yoksa," diyerek kafamda onlarca olasılığı hesaplamaya başlmamam bir oldu. Ancak şu soru kafama takıldı. Madem Coulson sürücüleri biliyordu. Bir şekilde duymamız gerekmez miydi? Neyse diyelim, en azından Johnny'e bir gönderme daha yapıldı.

Belki ileride kendisini oyuncusuyla beraber dört dörtlük görürüz. 

Son sahnede gönderme yapılan olay da harikaydı. Senaristler neyi nasıl yazacağını iyi biliyor.

----------------------------

Ocağın 10'nuna kadar kendisini göremeyeceğiz. Yine de o süreye kadar bir adet Web serisi yayınlanacak "Agents of Shield: Slingshot" ismiyle. Onunla yetinmemiz gerekecek. Bir de bundan sonraki kalan bölümlerde dizi L.M.D konusunu işleyecek. Bakalım artık neler olacak sonraki kısımlarda. 

Sizce bölüm nasıldı? Düşüncelerinizi yorumlara yazın, oylarını atmayı unutmayın. Şimdilik bu kadar, sonraki bölümlerde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın. Hoşça kalın.