9' Çikolatalı Krema
Vücudumla ilgili sorunu öğrendiğimden beri çok düşünmüştüm. Aslında sorun sadece risk almak olsaydı şimdiye kabul ederdim çünkü bebeğimin kucağımda olmasını deli gibi istiyordum fakat bir yandan da menajerimle yaptığımız konuşma aklıma geldikçe kendi kendime 'Acaba yanlış mı yapıyorum?' demeden duramıyordum.
Şimdi ise iki ayağımı bir pabuca sokan başka bir olay olmuştu. Taehyung bana mesaj atmış, akşam yemeğine misafirimiz olduğunu ve beni biriyle tanıştıracağını söylemişti. Setteki işim erken bitmişti fakat benim akşam yemeği hazırlayabilecek kadar vaktim yoktu...
"Gelirken bir Çin restoranından yemek al. Yemek yapacak hiç vaktim yok, ancak tatlıyı yetiştirebilirim." Elimdeki mikserle kaptaki pandispanya karışımını çırpmaya devam ederken "Mantı ve kızarmış pilav kesinlikle olsun. Onları çok sevdiğimi biliyorsun hayatım." diye eklemeyi de unutmadım.
"Bebeğim ben eve çok yaklaştım ama..." Telefonu ağrıyan omzumdan aldım ve çatık kaşlarla cevap verdim. "Eve misafir çağırıyorsun, sızlanmaya hakkın yok. Geri dön ve sakın söylediklerimi almadan gelme. Yemek yapacak vaktimin olmadığını söylüyorum sana."
"Peki, alacağım tamam mı? Sinirlenme..."
"Bir şey daha!" diye atıldım telefonu kapatacağını fark ettiğim anda. "Gelirken mandalina da alsana, ne zamandır canım istiyordu."
"Jeongguk hamile değilsin bir şey değilsin, yazın ortasında ne mandalinası aşeriyorsun tanrı aşkına. Ben nasıl bulayım mandalinayı."
"Kocam benim için bir mandalina bile alamıyor mu şimdi..." Acıtasyon yapar gibi konuştuğum anda "Tamam, tamam bulabilirsem alacağım." diye kabullenmişlikle cevap vermişti. Gülümseyerek coşkulu bir sesle bağırdım. "Seni çok seviyorum!"
"Ben de seni seviyorum hayatım. Evde görüşürüz." Çağrı sonunda kapandığında telefonu masanın üzerine bırakmış, çırpma işine geri dönmüştüm.
Kimi getireceğini, beni kiminle tanıştıracağını merak ediyordum. Büyük ihtimalle arkadaşlarından biriydi ve arkadaşının yanında onu mahcup etmek istemiyordum. Bu yüzden elimden gelenin en iyisini misafirimizin önüne sunmalıydım.
Kıvamının iyi olduğuna karar verdiğim karışımı kek kalıbına düzgün bir şekilde döküp yaydıktan sonra fırına sürdüm ve hızlı bir şekilde çıkardığım bulaşıkları toparladım. Dağınık çalışmayı sevmezdim. Çalışma alanımda her şey düzgün, temiz ve yerinde olmak zorundaydı.
Mutfağı istediğim düzene soktuktan sonra ise buz dolabına koyduğum çikolata dolgusunu, süslemede kullanacağım şekerleri ve taze çilekleri tezgahın üzerine dizip her şeyi hazır etmiştim.
Geriye sadece pandispanyanın pişmesi ve kaplanıp süslenmesi kalmıştı.
Yorgunlukla kendimi sandalyelerden birine attığımda telefonum bildirim sesiyle titredi. Yine Taehyung bir şeyleri bulamamıştır ya da unuttuğu için sormak istemiştir diye düşünmüştüm fakat telefonu elime alıp mesajı gönderen kişiyi gördüğüm anda donup kaldım.
Yine o özel numaradan bir mesajdı. Benim aklımdan tamamen çıkıp gitmişti fakat şimdi tekrar mesaj attığını görmek endişelenmeme neden oluyordu.
Daha fazla bekletmeden kilidi açıp mesajlar kısmına girdim.
➡️ Özel Numara
İnsanların seni kolaylıkla manipüle etmesine izin veriyorsun ve çabuk inanıyorsun
➡️ Özel Numara
Kocan da sana çok güzel aşık rolü oynuyor doğrusu
➡️ Özel Numara
Sen gider gitmez hastaneden çıkıp o kadınla buluştuğunu ve konuştuğunu görsen ne yapardın?
➡️ Özel Numara
Merak ediyorum, seni aldattığını kendi gözlerinle görsen de inanmayacak mısın?
Bu ne dediğini bilmez kişiye güzel bir cevapla ağzının payını vermek istiyordum fakat ne mesaj atılabiliyordu, ne de engellenebiliyordu.
Dediğim gibi, eşimle ayrılmamı isteyen çok fazla insan bana mesaj atıyordu ve her şeyi öğrenen takıntılı fanlarım vardı. Bu numaranın da onlardan biri olduğuna emindim. Bilgileri kim sızdırıyordu ya da nasıl öğreniyordu bir fikrim yoktu fakat aklımı karıştırmaya çalışarak sabrımı yeterince zorlamıştı.
Telefonu sessize alıp gözümden uzak olacak bir yere koyduktan sonra fırındaki keki kontrol etmek için kalktım. Gelen mesajlar hakkında düşünmek bile istemiyordum. Taehyung'u yeteri kadar kırmıştım ve sevdiğim insanları yok yere kırmayı sevmezdim.
Tanımadığım bir numaraya mı güvenecektim yoksa bunca yıllık sevgilime, hayat arkadaşıma mı?
Düşünmek bile gereksizdi.
Piştiğine emin olduğum pandispanyayı dikkatlice fırından çıkardım ve kek kalıbının kelepçesini açtım. Ardından bir bıçak yardımıyla ortasından keserek üstteki parçayı yanına ayırdım.
Keki sütle ıslattıktan ve arasına çilekleri koyup kremasını sürdükten sonra üst parçayı tekrar yerine yerleştirdim ve arta kalan çikolatalı kremayla etrafını iyice kapladım.
İşime o kadar odaklanmıştım ki Taehyung'un eve geldiğini, hatta mutfağa girdiğini arkamdan sarılana kadar fark etmemiştim.
Korkuyla yerimden sıçrayıp elimdeki bıçağı tezgaha düşürdüğümde o tanıdık kıkırdama kulağıma dolmuştu. Başını omzuma koymuş beni izleyen bedene döndüğüm anda burun buruna geldik.
"Beni korkuttun." diye fısıldadım kasılan bedenimi kollarının arasına bırakırken. Yüzünü biraz daha benimkine yaklaştırdı ve "Odaklanmışken çok güzel görünüyordun, dayanamadım." dedi. Dudakları her kelimesinde dudaklarıma sürtünüyordu. Sabrım kalmamıştı.
Taehyung da benimle aynı fikirde olsa gerek birden bedenimi kendine çevirdi ve kalçamdan tutup kaldırarak ortadaki ada tezgahın üzerine oturmamı sağladı. Şimdi boylarımız eşitlenmişti.
Yavaşça yüzüme doğru yaklaşıp dudaklarını çeneme bastırdı ve hafifçe emdi. Daha sonra kulağıma "Çikolataya bayılırım. Çok lezzetli olmuş." diye fısıldayarak tüm bedenimin titremesine neden oldu. Kollarımı düşmemek için boynuna dolayıp biraz öne doğru kayarak iyice bacaklarım arasına girmesine izin verdim.
"Biraz daha tatmaya ne dersin?" Pastadan bahsediyordum ama Taehyung'un yüzündeki arsız ifadeyle "Onur duyarım." demesi, aynı şeyi düşünmediğimizi kanıtlıyordu.
Arkasındaki tezgahta duran cam kaseyi alarak yanıma bıraktı ve işaret parmağını çikolatalı kremaya batırıp tekrar bana doğru yaklaştı. Kremalı parmağını dudaklarıma sürerek her yerinin çikolatalı krema olmasını sağladıktan sonra ise alt dudağıma baskı uygulayıp aralamamı sağladı.
Hâlâ kremalı olan parmak dilimin üzerinde kaydığı anda sol elimle bileğini yakalamış, kışkırtıcı şekilde emerek ona istediğini vermiştim. Ben şehvetle dilimi parmağı etrafında gezdirip tüm kremayı emerken Taehyung hayran bakışlarıyla beni izliyordu. Sanki bir anda üzerime atlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi.
Tamamen temizlediğimden emin olduğum parmağı bileğinden çekerek dudaklarımdan ayırdığımda ıslak bir ses çıkmıştı. Taehyung da buna daha fazla dayanamamış olsa gerek, ensemden tutarak beni kendine çekip dudaklarımı kavradı ve açlıkla öpmeye başladı.
Aşkın dedikleri gibi altı çeşidi varsa eğer, bizimkisi kesinlikle eros olmalıydı. Aramızdaki çekim hep çok yoğundu ve farkında bile olamadan kendimize tıpkı şu an da olduğu gibi birbirimizin dudaklarını yerken bulabiliyorduk. Bizim ilişkimiz hep tutkulu olmuştu. Bu sevgililik döneminde daha gözle görülürdü elbet. Ama ne kadar süre birbirimizden uzak kalsak da yine gözlerine baktığımda aynı ateşi görebiliyordum.
Belimden tutup beni biraz daha kendine çekti ve dizini tezgaha yaslayıp mermere uzanmamı sağlayarak üzerime eğildi. Sürtünen sertliklerimiz yüzünden inlememe engel olamamıştım.
Hareketleri birden yavaşladı. Alt dudağımı dişlerinin arasına alıp çekiştirerek bıraktı ve koyulaşmış gözleriyle bana yukarıdan baktı. Nefesimi düzene sokmak için hızlı hızlı soluklanıyordum.
Birden geri çekilip beni de kavradığı bileklerimle uzandığım yerden kaldırmış, "Odaya gidelim..." demişti boğuk sesiyle. Normalde olsa itiraz ederdim fakat ben de fazlasıyla zor durumdaydım.
Duvardaki saate baktım ve yeteri kadar vaktimiz olduğunu fark ettiğimde tezgahtan atlayarak Taehyung'un beni yatak odasına sürüklemesine izin verdim.
➳
➳
➳
Tabakları da düzgün bir şekilde masaya yerleştirdikten sonra her şeyin hazır olup olmadığından emin olmak için son bir kez geri çekilip kontrol etmiştim.
Taehyung'un gelirken aldığı yemekler servis tabaklarındaydı. Pastayı da son anda tamamlamış, biraz daha soğuması için buzdolabına koymuştum. Tek eksik Taehyung'du ve o da duş alır almaz hazır olup geleceğini söylemişti.
Kapı zilini duyduğum an harekete geçtim ve "Taehyung, acele et!" diye seslendim. Ardından dışarıdaki kişiyi daha fazla bekletmemek için kapıyı açtım.
Kapının arkasında beni turuncu saçlı güzel bir kadın karşılamıştı. Ve bu kadının kim olduğunu tahmin etmek zor değildi...
"Hoş geldiniz." dedim gülümseyerek.
Başıyla selam vermiş, "Hoş buldum." diyerek içeri geçmişti.
Ortam bir anda o kadar tuhaf bir hâl almıştı ki ne yapacağımı bilememiştim. O da bunu fark etmiş olsa gerek elini uzattı ve kendini tanıttı. "Bae Joohyun."
Uzattığı eli sıktım ve "Kim Jeongguk." diye karşılık verdim.
"Biliyorum Jeongguk'cuğum, seni tanımayan mı var?" Samimi tavrı beni afallatsa da sesimi çıkarmamayı seçmiştim.
Taehyung da tam o anda gelmiş, gelir gelmez kendisine sarılan kadına gülümseyerek karşılık vermişti. Kısaca "Hoş geldin." dedi ve bana döndü.
"Hadi yemeğe geçelim, orada konuşuruz. Kurt gibi açım." Göz devirerek "Neden acaba?" diye sorduğumda yüzünde imalı bir gülümseme oluşmuştu. Misafirin yanında ne yaptığını sanıyordu bu adam?
"Jeongguk senin geleceğini duyunca güzel bir akşam yemeği hazırlamak için çok uğraştı da. Benim de ister istemez karnımı acıktırdı." Aslında yemeklerin hepsini dışarıdan alıp gelen kendisiydi. Ben sadece pastayı hazırlamıştım. Hâlâ az önceye gönderme yapıyordu.
"Ben de Jeongguk'un güzel bir iş çıkaracağından emin olduğum için aç gelmiştim zaten."
Adının Joohyun olduğunu öğrendiğim kadın yemek odasına doğru hareketlendiğinde yanımda duran Taehyung'un koluna dirsek geçirdim ve kaşlarımı çatarak gözlerinin içine baktım. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Rahat dur." Kısık sesle söylediğim şeye gülmüş, "Merak etme, yabancı yok." demişti.
Herkes masadaki yerine yerleştiğinde ilk misafirimizin tabağını alarak yemekleri servis etmeye başladım. Bir yandan da gülümseyerek beni bekleyen kadının kim olabileceğini düşünüyordum.
Taehyung araya girdi ve hemen bir konu açtı. "Joohyun noona birkaç güne Daegu'ya döneceği için gitmeden önce sizi tanıştırayım dedim." Başımı salladım ve tabağı tekrar misafirin önüne bırakırken "İyi düşünmüşsün." dedim düz bir şekilde.
"Son ana kadar Jeongguk'un geleceğinden haberi yoktu aslında, ona da sürpriz oldu. Birden yemek telaşına soktum güzel eşimi." Taehyung'un da tabağına yemek koyduktan sonra "Hayır, önemli değil." diye karşı çıktım.
"Teşekkürler Jeongguk, bu kadar hazırlığa gerek yoktu aslında. Zahmet etmişsin, ellerine sağlık." Nazik olmak için gülümseyip "Önemli değil, afiyet olsun." dedim ve sonunda yerime oturarak herkes gibi çubuklarımı elime aldım.
"Sana bahsetmiştim hani bebeğim, hatırlar mısın bilmiyorum. Yaşı bize çok yakın bir teyzem olduğunu, kız kardeşimle bana annem işteyken arkadaşlık ettiğini, onu ablam yerine koyduğumu söylemiştim. Joohyun noona aslında teyzem ama kız kardeşim ve ben ona hâlâ abla deriz." Kaşlarımı kaldırarak "Oh, gerçekten mi?" diye sordum. Tamamen aklımdan çıkmıştı, ne zaman anlattığını bile hatırlamıyordum ama yanına olan kadının teyzesi çıkmasını beklemiyordum.
"Gerçekten çok gençsiniz. Taehyung'la aranızda hiç yaş farkı olmadığını düşünmüştüm." Sözlerime gülerek "Teşekkür ederim." dedi. "Bu arada sizli bizli konuşmana gerek yok Jeongguk. Sen de bana abla diyebilirsin." Konuşma tarzına bakılırsa gerçekten samimi olmayı seviyordu ya da akraba olduğumuz için bana kardeşi gibi davranıyordu, emin olamamıştım.
"Ne noona ama. Seninle şans eseri o gün barda karşılaşmasak Seul'e geldiğini bile bilmeyecektim." diye yakındı Taehyung.
"Ben hep geliyorum. Her defasında sana haber verirsem kaçamağın ne anlamı kalacak." Joohyun noona oyuncu bir tavırla Taehyung'a göz kırptı. Aslında gerçekten ona içim ısınmış gibiydi. Deli dolu bir kadındı. Yine de bir şeyler beni rahatsız ediyordu ve bu histen hoşlanmamıştım.
"Evli misin noona?" diye sordum birden bire. Neden böyle bir şey sorduğumu anlayamamış gibi yüzüme baktığında "Yüzük göremedim de, merak ettim." dedim. Bakışları parmağına kaydı. Ardından tekrar şen şakrak ifadesine döndü
"Hayır, evli değilim. Ben bekarlık taraftarıyım. O parmağınıza taktığınız sizin için yüzük, benim içinse kelepçeden farksız." Abartılı bir ürkme taklidi yapmış, bizi eğlendirmişti. Evlilik insanı olmadığı belliydi.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra kaşlarımı çatarak Taehyung'a döndüm ve "Annenin eski soyadı Lee'ydi diye hatırlıyorum." dedim şüpheyle. Başını olumlu anlamda salladı. "Evet, öyle."
Meraklı bakışlarımı karşımdaki kadına çevirdiğimde telaşlı bir şekilde "Bizim ablamla babalarımız farklı." diye açıklama yapmıştı. Taehyung'un karışık soy ağacı benim de aklımı karıştırıyordu.
"Anladım..." dedim başımı sallayıp tastiklerken. Ardından tekrar yemeğime döndüm.
"Senin işin nasıl gidiyor Jeongguk? Oynadığın diziyi takip ediyorum, finale çok az kaldı. Var mı yeni dizi teklifleri."
"Her zaman oluyor ama Taehyung'la baş başa bir tatil yapmaya karar verdik. Önümüzdeki ay kısa bir ara vereceğim." Taehyung'un sessiz sessiz yemeğini yediğini fark ettiğimde ona dönerek "Sen izin işini hallettin mi sevgilim?" diye sordum. Başını tabağından kaldırdı ve "Hallettim bebeğim." dedi.
"Siz nereye gideceksiniz bakalım? Londra? Paris? Bence bir Avrupa turu yapmalısınız." Taehyung omuz silkip "Benim için fark etmez." derken ben araya girmiş, "Aslında ben sadece Japonya ve Tayland turu yapmayı düşünmüştüm." diye kendi fikrimi öne sürmüştüm. Aldığım kötü his, görümcelik sezmem olabilir miydi?
"Oralar da iyidir tabi ama ikiniz de iyi kazanıyorsunuz. Avrupada gezip görülecek çok yer var. Hem belki ben de size katılırım." Taehyung anında ona dönüp "Yok artık noona." dediğinde Joohyun noona kıkırdamıştı.
"Şaka yapıyorum canım, çifte kumruların tatiline havadan dahil olacak değilim. Siz baş başa tatilinizin keyfini çıkarın." On yıldan fazla süredir oyunculuk yapıyordum ve bu cevabın sahte olduğunu söyleyebilecek deneyimim vardı.
Umursamamayı seçip yemeğimle ilgilendim. İş yeterince yormamış gibi bir de Taehyung yüzünden yorulmuştum ve vücudum enerji ihtiyacıyla isyan ediyordu. Misafire ayıp olmasın diye belli etmemeye çalışmıştım fakat ağrılarımın olmadığını söyleyemezdim.
Joohyun noonanın moda sektörünün pahalılığıyla ilgili şikayetleri eşliğinde bitirdiğimiz yemeklerimizin ardından pastayı getirmeye yeltenmiştim ki birden ayağa kalktı ve "Jeongguk'cuğum, hiç zahmet etme. Daha fazla kalmak isterdim ama bizim kızlarla anlaşmıştım, bu gece dağıtmaya gideceğiz." diyerek çıkışa yönelmişti.
İtiraz edip biraz daha kalmasını söyleyecektim ama Taehyung "Görüşürüz noona, iyi eğlenceler!" diye yol verdiğinde kelimeler ağzıma tıkılmıştı.
Mecburen kapıya kadar eşlik ettim ve çıkmadan önce "Bu çok kısa bir tanışma oldu. Bir dahaki sefere daha erken gelirsin." dedim ısrar ederek.
"Tabiki, neden olmasın. İstersen numaranı alayım, bir dahaki sefere çatkapı gelecek olursam ilk sana haber veririm." Uzattığı telefonuna hızlı bir şekilde numaramı girip tekrar ona verdim.
"Güle güle, arkadaşlarınla iyi eğlenceler." El sallayarak gözden kaybolduğunda kapıyı kapatmış, arkama dönmüştüm ki tam arkamda dikilen Taehyung'u görmemle yüreğimin ağzıma gelmesi bir olmuştu.
"Bir gün senin yüzünden kalpten gideceğim." dedim kaşlarımı çatarak.
"Ona numaranı mı verdin?" Beklemediğim bu soru afallamama neden olsa da sıradan bir şekilde "Evet, bir şey mi oldu ki?" diye sordum. Omuz silkerek bileğimi yakaladı.
"Hadi pastanın devamını yiyelim." Birden beni çekiştirmeye başladığında neyi kastettiğini anlayarak gözlerimi büyüttüm.
"Ne, Taehyung, bekle!" Ama anlaşılan bu gece uzun olacaktı...
➳
➳
➳
Seri bölüm atıyorum ama hep böyle gideceğini sanmam. Şimdilik ilham geliyor. Aklımda müthiş şeytanlıklar, kaoslar var...
Diğer bölüme kadar kendinize iyi bakın~
-Bunny 🐰
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro