#8 Çiftlik Evi🛒
Sonunda heyecanla beklediğim cuma günündeydik. Sabah mutlu enerjik ve erken kalkmış ardından okuldada iyi bir gün geçirmiştim. Eve gelip yemek yemiş ardından evi kısaca toparladıktan sonra Taehyungların çiftlik evinde kalacağım üç gün için küçük bir çanta hazırlamış dün aldığım hediyeleride dikkatlice yerleştirmiştim.
Şimdi ise elimdeki kahveyi yudumlarken Taehyung'u bekliyordum. Onda kaldığım günün ardından daha da yakınlaştığımızı hissediyordum açıkçası.
Kahve bardağımı makineye yerleştirip tekrar salona dönecektim ki çalan kapıyla olduğum yerde heyecanla zıplamış ardından koşarak kapıyı açmıştım. Yüzündeki gülümseme benim heyecanlı halimi görünce daha da artmış ardından beni şöyle bir süzüp ufak bir kahkaha atmıştı.
Ben de o sırada başını geriye attığı için açıkta kalan esmer boynuna bakıp yutkunmadan edememiştim. Ciddi manada çok çekici bir adamdı Taehyung.
"Ne yapacağız biz senin şu kareli pijamalarınla?"
Gülümseyerek altımdaki kareli eşofmanımı işaret ettiğimde istemsizce dudaklarımı büzmüştüm.
"Beğenmediysen değiştireyim?"
"Ne! Hayır hayır! O anlamda demedim. Hani seninle ilk karşılaştığımızdada yeşilini giyiyordun ya sonra evinde kaldığım gün de başka bir rengini. O yüzden dedim. Çok tatlı oluyorsun böyle."
"Napayım kışlık geniş paça ve kalın bir tek bunlar var düzgün!"
"Sakin ol güzellik. Çok tatlı oluyorsun böyle giyinince."
Gözlerim şaşırdığımdan solayı irice açılırken utandığım içinde yanaklarım kızarmıştı biraz. Taehyung sanki bugün beni daha da şaşırtmak istercesine yanaklarımı kavrayıp sıkıştırmış dudaklarımın öne büzülmesini sağlamıştı.
"Jungkook bugün aşırı tatlı olabilir misin?"
Utandığımı belli etmemek için konuşmadan hızlıca köşedeki sırt çantamı ve anahtarlarımı aldığım gibi evden çıkmıştım. Arada kontrol amaçlı gizliden Taehyung'a bakıyordum ve o da dudağını ısırmış bir şekilde beni izliyordu.
******
"Çitlik biraz uzakta haberin olsun. Ha bir de umarım açsındır çünkü annemler yemek hazırlamışlar."
"Pek aç sayılmam ama olsun. Hem ben sana bir şey vermek istiyorum Taehyung."
Meraklı bakışlarla bana bakarken sırt çantamın ön gözüne koyduğum ufak kutuyu çıkarıp uzatmıştım ona. Kutuyu açtığı gibi şaşkınca yüzüme bakmaya başlamıştı.
"Geçen gün en sevdiğin bluthoot kulaklığının bozulduğunu söylemiştin. Ben de sana ufak bir sürpriz yapmak istedim."
"Jungkook seni cidden yerim. Artık en sevdiğim kulaklığımın bu olacağına emin olabilirsin canım."
Beğenmesine sevindiğim için gülümseyerek önüme dönmüştüm. O da gülümseyerek arabayı çalıştırıp yola koyulmuştu.
******
Kocaman bir evin önüne geldiğimizde şaşkınca cama yapışmadan edememiştim. Kapıdaki korumalar arabanın geçmesi için demir kapıları açmış biz geçtikten sonra geri kapatmışlardı.
Taehyung arabayı dışarıdaki kapalı otoparka par etmiş ardından arabadan indiğimiz gibi gür yeşilliklerin arasına yapılmış olan taştan yolu geçerek evin kapısına varmıştık. Hem heyecandan hem de gerginlikten dudaklarımı kemirmeden edemiyordum açıkçası. Çünkü biraz sonra hoşlandığım çocuğun ailesiyle tanışacak bir kaç gün onlarla kalacaktım.
Zili çaldığımız gibi hızlıca açan hizmetçi kadın gülümseyerek bizi içeriye yönlendirdiğinde daha da gerildiğim için dudağımı sertçe ısırmış ağzıma gelen kan tadıyla yüzümü buruşturarak elimle dudağımı kapatmıştım.
"Jungkook bir şey mi oldu?"
Tabii biraz ilerimden yürüyen Taehyung gelmediğimi fark edip durmuştu.
"Yok hayır. Sadece dudağım kanadı."
Kaşları çatılırken hızlıca yanıma gelmiş dudağımın üstünde duran elimi nazikçe bileğimden kavrayıp çekmişti.
"Ver çantanı bana. İstersen önce lavaboya götüreyim bir seni?"
"Çok iyi olur. Ailenin karşısına böyle çıkmayayım."
"Jungkook bu yüzden gerilmene gerek yok ki! Bak cidden seni çok sevecekler inan bana ve sakinleş. Gel bakalım lavabo bu tarafta."
********
Ağzımı son kez çalkalayıp ellerimi kurulamış kapıdan beni bekleyen Taehyung'un yanına geri dönmüştüm.
"İyi misin?"
"Hıhı."
"Gel o zaman artık ailemle tanışabilirsin."
Böyle demesi tekrardan gerilmemi sağlarken bir anda belimden tutup beni yakınına çekmiş beyaz sweatimin altından tenime sızan parmakları irkilmemi sağlarken o ise bunu takmadan yavaşça okşamıştı çıplak tenimi.
"Bu kadar kaslı olup da nasıl yumuşak bir cilde sahip olabiliyorsun cidden anlamıyorum Jungkook."
Hiç sesimi çıkarmadan onu takip etmiş belimden çektiği eli sayesinde ailesinin olduğu odaya geldiğimizi anlamıştım. Odadan çıkan hizmetçiye taşıdığı çantamı vermiş odasına çıkarmasını söylemişti.
Taehyung önden ben arkadan içeriye girdiğimizde herkesin koca yemek masasında bizi beklediğini görmüştüm. Uzaktan bile belli olan şık giyimli insan topluluğunun yanına resmen pijamalarımla gelmiş gibi duruyordum ve bu içten içe ağlamama neden oluyordu.
Gergince Taehyung'un gömleğinin arkasından tutarak masaya ilerlemiş yan yana boş bırakılan sandalyelere oturmadan önce eğilip herkesi selamlamıştım.
"Merhaba Jungkook değil mi?"
Taehyung'un annesi olduğunu tahmin ettiğim güzel bayan nazikçe sorduğunda kibarlığı karşısında bu paspal halimle utansam da nazikçe cevaplamıştım.
"Evet efendim."
"Hoş geldin o zaman Jungkook'cum. Eee nasıl buldun çiftliği?"
Anlaşılan bayan Kim onlara alışmam için çabalıyordu ve hoş alışıyordum da.
"Büyük."
İstemsizce ağzımdan çıkan kelimeyle utansam da masadaki herkes gülmüştü. Masanın başında oturan Taehyung'un bahsettiği dedesi güler yüzle yanıtlamıştı beni. Güzel gülümseme bu ailede genetikti galiba.
"Bunu iyi yorum olarak sayıyorum. Bize biraz kendinden bahsetsene bizde tanıyalım seni?"
"Ben Jeon Jungkook. Endüstri mühendisliği okuyorum ikinci senem. Gitar çalmayı severim ve de spor yapmayı. Onun dışında annemler Busan'da yaşıyor. Bir ablam var o da Fransa da yaşıyor. Öyle pek aman aman bir özelliğim yok."
"Hey çiçekleri sevdiğini de söylesene."
Taehyung'un gülümseyerek söylediği şeyle bayan Kim gülümseyerek lafa atılmıştı.
"Ben de çiçekleri çok severim Jungkook. Eğer istersen seni yarın serama götüreyim?"
"Çok teşekkürler bayan Kim."
"O zaman kahvaltıdan sonra benimlesin."
"Tamam anlaştık."
Karşımda oturan bayan Kim yumruk çakmam için elini uzattığında gülümseyerek karşılık vermiş ardından gerginliğimin giderek yok olduğunu fark etmiştim.
"Demek endüstri mühendisliği okuyorsun. Peki okulu bitirince şirkette çalışmayı düşünür müsün?"
Sonunda bay Kim'in de sohbete katılmasıyla biraz gerilmiştim çünkü azıcık ciddi bir adamdı.
"Aslında şirkette çalışmayı cidden isterim. O yüzden notlarımı olabildiğince yüksek tutuyorum."
"Evet bu çok iyi. O zaman umarım bizim şirketimize de gelirsin."
Şaşkınca bay Kim'e baktığımda Taehyung'da gülümseyerek babasına bakmış ardından tüm bakışlar benim şaşkın yüzüme dönmüştü.
"Taehyung'un dediği kadar tatlı bir çocukmuşsun Jungkook."
Taehyung'un dedesinin dediği şeyle şoklar içinde utanarak sandalyede aşağı kayarken teşekkür etmeyi de unutmamıştım ki bu halim hepsinin yüzündeki gülümsemeyle beni izlemesine neden olmuştu. Utandığımdan dolayı kalbim deli gibi hızlı atarken yerimde düzelmiş önümüze konan tatlıyla gülümseyerek tabağa bakmıştım.
Hmm, çikolatalı pasta en sevdiğim!
Pastayla aşık aşık bakışıp nasıl kibar yiyeceğimi düşünmeden edememiştim ama fark etmemiştim ki tüm Kim ailesi şu an pastaya aşık olduğumu anlamıştı.
**********
Oturduğum koltukta uykumun geldiğini belli etmemeye çalışıyordum ama başım yanımdaki Taehyung'un omzuna düşmüştü bile. Taehyung'da sanki daha çok uykumun gelmesi için saçlarımla oynuyordu ve zaten dün heyecandan uyuyamamış biri olarak şu an uykuya çok ihtiyacım vardı.
"Hadi herkes odalarına geçsin. Jungkook sen Taehyung ile beraber kalsan sorun olur mu?"
Aslında dedesinin tüm bunları bizim bir araya gelmemiz için yaptığını sonradan öğrenecektim ama şu an uykulu olduğumdan kafam adam akıllı çalışmıyordu ve bunu sorgulamamıştım.
"Tabii biz beraber kalırız onunla."
"O zaman iyi geceler dede. Ve iyi geceler anne ve baba. Biz odamıza geçelim Jungkook yorgun zaten."
"İyi geceler yavrucum. Siz dinlenin."
Taehyung'un yönlendirmesiyle üst kattaki odasına çıkmıştık ve odası ciddi manada çok güzeldi. Ferah aydınlık ve moderndi.
"Çantam nerede?"
Taehyung arkamızdan odanın kapısını kapatmış gömleğinin düğmelerini açmaya başlamıştı.
"Bak şu köşeye koymuşlar sanırım."
"Ah evet. Teşekkürler."
Çantamın yanına çömelip içinden pijamalarımı çıkartmış ve arkamı dönmüştüm ki tamamen soyunmuş halde olan Taehyung'un pijama altını giyerken görmüş panikle ve utançla ve de sadece donlu halini görmenin verdiği o zevkle öylece kalakalmıştım.
"Giyindim dönebilirsin artık."
"Şey... peki tamam."
Panikle hızlıca ayağa kalkmış kucakladığım pijamalarımla Taehyung'a dönmüştüm ki üstünün cıbıldak olduğunu görünce panikle gözlerimi kapamıştım. Neden böyle olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu üstelik.
"Üstünü giymemişsin!"
"Ha? Rahatsız olduysan giyebilirim."
Gözlerimi açtığımda başımı hızlıca iki yana sallayarak reddetmiştim.
"Hayır yani ben sen görmemden yani bakmamdan rahatsız olursun diye demiştim."
"Şşht sakin ol Jungkook. Rahatsız olsam emin ol böyle durmazdım."
"Tamam o zaman. Bir de lavabo ne tarafta?"
"Benim lavabomu kullanabilirsin. Bak şu kapı."
*********
Pijamalarımı giymiş dişlerimi fırçalamış ve lavabodaki işlerimi bitirdikten sonra odaya geçtiğimde Taehyung'un yatağı açıp uzandığını görmüştüm.
"Ben nerede yatayım?"
"Bence yatağım ikimize yeter de artar. Ama sen rahatsız olursan şurdaki tekli koltuk açılıyor."
Kararsız kaldığımı görünce boş tarafın yorganını kaldırmış gelmem için patlatlamıştı. En sonunda bu fırsatı değerlendirmek istediğime karar vermiş biraz çekinerek de olsa yorganın altına girip ona doğru dönmüştüm.
O da telefonunu bırakıp yanındaki komidinin üstündeki odayı aydınlatan tek ışığı da kapayıp bana doğru dönerek yatmıştı.
Bir süre sessizce birbirimizin yüzlerini izlemiştik. Gözlerimiz karanlığa alıştıkça daha da iyi görüyorduk birbirimizi.
O an Taehyung tüm ilişkimizi değiştirecek bir atakta bulunmuş beni belimden yakaladığı gibi kendine çekmiş vücutlarımızı birbirine yaslamıştı. Kulağıma doğru yaklaşıp fısıldadığı kelimeler yüzünden kalbim aşırı hızlı atmaya başlamıştı.
"Senden çok hoşlanıyorum."
Bu yetmezmiş gibi bakışları dudaklarıma düştüğünde benim bakışlarımda otomatikman onun kalın dudaklarına düşmüş yavaşça yaklaşırken gözlerim kısılarak kapanmıştı.
Kısa süre içinde dudaklarımın üstünde hissettiğim dudaklar ile nefes almayı bile unutmuştum resmen.
Benden kötü bir tepki almayan Taehyung dudaklarını hareket ettirdiğinde istekle karşılık vermiştim ona.
Ama çok geçmeden burnumdan süzülen yoğun sıvı dudaklarımıza ulaştığında Taehyung şaşkınca ve endişeyle hızlıca dudaklarımdan ayrılınca bende elimi kanayan burnuma götürmüştüm.
Taehyung telaşla yanımızdaki ışığı açtığı sırada ben oturur pozisyona gelmiş biraz önce heyecandan kanayan burnuma hayret ediyordum.
"İyi misin Jungkook. Bana bak! Ne oldu birden bire! Hastaneye mi gitsek?"
"Taehyung! Sakin ol."
Boğuk çıkan sesimle konuştuğumda Taehyung endişeyle yüzüme bakmaya devam ediyordu. Ayaklarımı aşağı sarkıtıp yataktan kalktığım gibi hemen peşimden gelen Taehyung ile lavaboya ilerlemiş çoktan kanaması durmuş olan burnumu temizlemiştim.
Ardından kendime engel olamadan kahkaha atmaya başladığımda Taehyung deli olduğumu düşünmeye başlamıştı herhalde.
"Jungkook iyi misin cidden?"
"Tanrım biraz önce heyecandan burnum kanadı!"
Bunu sesli dile getirmemle tekrar gülmeye başlamış bir süre anlamlandıramadığı bakışlarla bana bakan Taehyung'da gülmeye başlamıştı.
"Jungkook cidden ne yapacağım ben seninle güzelim?"
"Bilmem idare edeceksin artık Kim."
"Neyse hadi gel yatalım yarın bununla dalga geçeceğim çünkü ve enerji toplamalıyım yani değil mi?"
"Bak gör o zaman ben senin burnunu nasıl kanatıyorum."
"Şaka yaptım hayatım. Ufak bir şaka."
Öyle mi dercesine Taehyung'a bakmış ardından ondan önce yatağa girip yumulmuştum yorgana.
Hemen ardımdan ışıkları kapatarak gelmiş belimden yakaladığı gibi çıplak göğsüne çekmişti beni. Böylece ilk defa beraber yan yana uyumuştuk.
*********
Bu sefer hızlı geldim!!!
Bu bölüm dedim artık aralarında bir şey olsun güya kısa tutacaktım bu fici
Diğer bölüm görüşürüz ✌️
•Leo
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro