Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

28. Bölüm; Portakal..

Geç geldiği için üzgünüm.. Genelde hafatada bir geliyordu ama bazı meseleler yüzünden yazmaya hiç vakit bulamadım.. Çok özür dilerim.

İYİ OKUMALAR..

-CEYHUN'UN AĞZINDAN- (Ceyda)

Ne diyodu lan bu sipidi gonzales!!

Daha olayın şokunu atlatamamışken birde boğazıma zeytin çekirdeği kaçtı iyi mi !!

"ÖHÖ-ÖHÖ-ÖHÖ.." geberiyom lan burdaaa!!

"Ceyhun.. Ayy Ceyda iyi misin ?" dedi Mira. Yaa çok iyiyim. Ondan böyle mosmor oldum!

"Su getirin su!" dedi sipidi gonzales. O kadar seviyon sen getirsene! Kıvanç abi su getirmeye giderken Mira sırtıma vuruyordu. Lan ölüyom.. HARBİ ÖLECEM ŞİMDİ!!

"Çekil Mira Ben hallederim. Mosmor oldu baksana." dedi Gonzales. Üzerime doğru geldi.. Geldi ve geldi. Hâlâ geliyo lan bu! Bi dakka.. Bi dakka! Sakın düşündüğüm şeyi yapmasın bu manyak!

Birden beni sandalyeden kaldırıp kucağına aldı. 'Yetişin gomşular. S*kecek hemcinsim beni!' diye bağırırdımda malûm çekirdek. Aniden beni birkaç kez olduğum yerde atlattı.

HOP BİLADER DAYIYON MU LAN SEN BANA ??!!

Beni neredeyse öldürmek üzere olan çekirdekten kurtulmuştum. Gonzales beni zıplatırken düşmesin diye peruğuma öyle bir yapışmıştım ki s*kseler bırakmazdım. Yanlız Berk beni hâlâ zıplatıyordu.

S*KSEYDİN GARDAŞ!!

"İ-iyim ben indir beni!" dedim sesimi inceltmeye çalışarak. Ellerim hâlâ peruğumdaydı. Birden kollarını serbest bıraktı. Kollarından aşağı süzülürken kolu göğsüme deydi. Işte herşey o anda gelişti.

Berk'in kolu göğsüme deydi ve sabah göğüslerimin şişkin gözükmesi için koyduğum portakallardan biri dışarı fırladı.

'Ahh Ceyhun ahh! İki elini peruğa koyacağına bir elinide göğüslerine koyaydın!' dedi iç sesim. He valla ben portakalları tamamen unutmuştum. Şimdi ne b*k yiyecektim!

"Aa portakal! Çok severim." diye yere atladım ve portakalı elime aldım. "Berk sizin evde manav gibi mübarek." dedim. O sırada elinde su bardağı ile Kıvanç abi salona girdi. Geç kaldın cicim. Dayayan çoktan dayadı.

"Bir dakika o portakalın orada ne işi var ?" dedi Berk.

"Neler oluyor ?" dedi Kıvanç abi. Hemen Mira araya girdi.

"Ben sabah yiyecektimde elimden kayıp düştü. Bende onu arıyodum. Demek masanın yanına düşmüş. Nasıl olduda görmemişim." dedi. Aşkıma bak beee.

"Neyse ben bunu soyayım." dedim. Elimle göğüslerimi örterek ve koşarak mutfağa gittim. Hemen portakalı göğsüme koydum. Biraz oyalandıktan sonra salona geri döndüm.

"Yedin mi ? Ne çabuk." dedi gonzales.

"He yedim valla çok güzeldi." dedim ve masaya geri oturdum. Tövbe olsun birdaha birşey yemem burada yine boğazıma kaçar falan. Maazallah ikinci kez dayamasına katlanamazdım.

"Ee teklifime bir cevap vermedin." dedi gonzales. Ne desem? Ne desem ki? Ne diyeyim ki lan? Ha buldum!

"Malesef olmaz. Benim yavuklum var." dedim. Ehehehe! Işte bu bee.

"Kimmiş o ?" dedi Berk. Sinirli ve üzgün gözüküyordu.

"Şeyyyyyy!" dedim. Devamı yok.

"Neyyyyyy?" dedi. Ebenin ki. Tövbe tövbe yaa!

"Ege" dedim. Ahh yine bu çocuğu attım ortaya. Mira'yı sapık bir şekilde rüyamda gördüğüm zamanda Ege'yi atmıştım ortaya. Şuanda gay'lerden iğreniyorum. Ayy, ıykk, öğkk!

"Ege mi ? Hani şu manken çocuğun yanında dolaşan meymenetsiz mi ?" dedi Berk. Ne diyo la bu.

"Ha?" dedim biranda. Napıyım anlamadım.

"Sen takma onu saçmalıyor ışte." dedi Kıvanç abi. Kesin bi bokluk var ama neyse.

"Her neyse.. Mira biz ders çalışak mı şekerim ?" dedim. Hafifçe tebessüm edip başıyla onayladı. Birden gonzales araya girdi.

"Sevgilinle tanışmak isterim. Yarın akşam bize getirsene." dedi. Ya ben bu çocuğa ne yapsam ki! Tamamen soyup, kızgın yağla dolu bir kuvete yatırıp yanan ölü derisini teker teker kazıyıp sonrada ellerini ve ayaklarını birbirine dolayıp, top gibi gökdelenin sonuncu katından aşağı fırlatıp, daha sonra ise boğazına halat bağlayıp boğaziçi köprüsüne kadar sürükleyip, köprüden aşağı sarkıtıp elimden kaymış süsü verip istanbul'un derin sularında onu ölüme mi terketsem. Evet çok iyi fikir.

"Eee peki... Tamam yarın geliriz. Neyse biz Mira'yla şimdi ders çalışalım." dedim. Bi giremedik şu odaya.. Hem peruk pişik yapacak başımda. Sonra git o bebeklerin poposuna sürülen pudralardan ara bul.

"İyi hadi gidin." dedi Kıvanç abi. Hele şükür. Eve gidince 2 rekat şükür namazı kılacam!

"Hadi kız hadi. Kaldır kıçınıda gidelim. Otura otura büyüttün o kıçı sonrada niye Ceyhun kıçımı mıncıklamak istiyo-" daha sözümü tamamlamadan Mira eliyle ağzımı kapattı.

"Gerizekalı arkadaşım benim. Hadi odama gidelim." dedi Mira. Aha kafiye yaptı ya la. Ee kimin sevgilisi. Ehehehe!

-KIVANÇ'IN AĞZINDAN-

"Hadi Berk ben kaçar. Sende moralini bozma kızda ki ayak, ayak değil toynaktı resmen. Ben sana daha güzel kızlar bulurum lan. Hem kız travesti gibi birşey. Neyse sen hem kendini hemde masayı topla. Ben akşama gelirim." dedim ve üzerime ceketimi geçirip evden çıktım. Hemen rehberden Gizem'i bulup aradım. Üçüncü çalışta açtı.

"Alo Kıvanç." dedi. Onun sesini duymak bile bedenime inanılmaz derecede büyük mutluluk salgıladı.

"Ee.. Şey.. Gizemciğim.. Şey ben seninle konuşmak istiyorumda.. Elegant cafe'de buluşabilir miyiz ?" dedim. Ne heyecan yaptım bee. Ceyhun'la dalga geçtim bende onun gibi oldum iyi mi.

"Peki yarım saate kadar oradayım." dedi ve telefonu kapattık.

***

"Şey Gizem şimdi onu bunu bırakta.. Ben seninle birşey konuşacağım." dedim. Şuan karşımdaydı ve meraklı gözlerle beni süzüyordu.

"Evet seni dinliyorum Kıvanç." dedi. Derin bir nefes alıp konuya girdim.

"öhö öhö.. Hani ben amerikaya bir kızın-" der demez sözümü kesti.

"Kıvanç.. Kapa çeneni.. O konu hakkında konuşmak istemiyorum.. Senin tercihindi. Oldu ve bitti!" dedi. Şuan sözümü kesen Mira olsaydı. Sümsüğü yerdi kafaya. Ama sevdiğim kadına değil sümsük, çekirdek bile yedirtmem. Ne alaka diyorsanız sivilce yapıyor. Sonra ergen tripleri. Off valla uğraşamam.

"Ya bir dinle.. Ben amerikaya değil almanyaya gittim ve-" evet yine sözümü kesti.

"Banane nereye gittiysen gittin kapat şu konuyu. Bak giderim yoksa." dedi. Ya sabırrr!

"ŞİMDİ YİYECEN SÜMSÜĞÜ!! Bİ DİNLE LAN DİNLE." diye bağırdım. Herkes bize bakıyordu. Hepsine 'dönün lan önünüze' bakışı attım. Yanlız yan masadaki adam hâlâ bakıyordu.

"Ne bakıyon. Ne.. Ayı mı oynuyo.. Dön lan önüne.. Valla önünde ki makarna mıdır nedir, onu değilde sümsük yersin ha!" dedim. Adam önüne dönünce Gizem araya girdi.

"Sakin ol." dedi. Kaşlarımı çattım.

"Sözümü kesme o zaman." dedim ve nihayet(!) konuya giriş yaptım. "Ben kimseye aşık falan değildim. Almanyaya gittiğimde de kimseyi sevmedim. Aklımda birtek sen vardın. Ben birtek seni sevdim. Niy-" yine sözümü kesti.

"Ya ya bende yedim. Allah aşkına kapat şu konuyu. Artık biz diye birşey yok. Bana açıklama yapmak zorunda değilsin. Sonuçta sadece arkadaşız." dedi. Biranda yılların öfkesini kustum.

"YA Bİ DİNLE DİNLE! İKİ DAKİKA SUSTA MOTORUN SOĞUSUN! Bİ İZİN VERMEDİN KONUŞAYIM YAA!" bağırmayı kesip konuşmama devam ettim. "Ailem için, senin için ülkemi terkettim. Sizi bırakıp gittim. Gidipte ne mi yaptım. Sadece sizi özledim. Yapayalnızdım, çaresizdim. Sırf o Egemen piçi aileme musallat olmasın diye, sırf seni rahat bıraksın diye kendi hayatımı mahvettim. Babam öldü. Korktum, gelemedim. Acımı içimde yaşadım. Doğru düzgün arayamadım bile. Kardeşimi bulur diye tereddüt ettim. Berk'le konuştum. Arkanızda durması için. B*ktan beter 2 yıl geçirdim. O pislik herifin hapse girdiğini duyar duymaz geldim. Ben hep seni sevdim Gizem ve hâlâ seviyorum. Allah Kahretsin. Seni unutamadım. Aklımdan hiç çıkmadın ve şimdi ise sadece arkadaş olduğumuzu söylüyorsun. Peki öyle olsun." dedim ve masanın üzerine 20 tl'yi atıp cafe'den çıktım. Birde; cafe'ye çağırdı. Yedi içti sıçtı. Sonrada kalkıp gitti. Laflarını çekemem.

-CEYHUN'UN AĞZINDAN-

"Şimdi -hahaha- biz sevgili mi -hahaha- olcaz." dedi Ege. Yav yeminle çakacam şimdi.

"EVET GERİZEKALI!!" dedim. Kahkaha atmaktan konuşamıyordu. Kafasına birtane geçirdim. Başını ovuşturup sustu.

"Kusura bakma kanka yani senle ben.." dedi ve kendini tutamayıp yine kahkaha atmaya başladı.

"Ya bi s*ktir git!" dedim. Tam gidecekken kolumu tuttu.

"Tamam kanka saat yedide seni almaya gelirim." dedi. Ne gerizekalı arkadaşım var benim ya! Orta parmağımı gösterip yoluma devam ettim. Daha portakal alacam. Makyaj, ağda, tıraş ohooooo işim uzun.

Eve vardığımda "Ceyhun." dedi birisi. Bu ablamın sesiydi.

"Ana abla.. Noldu ? Nereye gidiyon ?" dedim.

"Ben bi arkadaşa uğrayacaktım. Akşama görüşürüz. Tamam mı ?" dedi. Başımı evet anlamında salladım. Oda koşar adımlarla gitti. Ee ağda işi nolcak ? Neyse ben birşeyler hallederim.

-1 Saat Sonra-

"Bu niye bu kadar katı ki. Yapışmıyo yaa! Acaba bekleye bekleye bozuldu mu ? Yenisini mi alsam ki ? Yok bee utanırım ben. Neyse bakcaz bi çaresine."

-2 saat sonra-

"YANDIM ANAMMM!! Yandex bi b*k bilmiyo yaa! Neymiş ısıtcakmışım. Yandım bee!"

-3 saat sonra-

"Koli bantıda işe yarıyomuş lan. Boşuna ağdayı ısıtıp yaktım kendimi. Sonuçta bantta azda olsa işe yaradı." diye mırıldandım kendi kendime. Sonra birden saate baktım. Eve geldiğimde saat 1'di. Şimdi ise 7 olmuş. Ee Ege'de 7'de gelecekti. Ana makyaj yapmadım ben ya la!

-EGE'NİN AĞZINDAN-

Ya şimdi bu fıstıkta bırakılmaz ama Ceyhun'un yanına gitmeliyim. Yoksa gebertir beni. Şimdi Ceyda haliyle nasıldır acaba. Hahaha..

"Bebeğim. Al bunu bak burada numaram yazıyor. Başka zaman yine görüşelim." dedim. Dudaklarını büzdü. Ahh ben o dudakları..

"Ya gitme yaaa.. Biraz daha kal ne oluuuuuur." dedi. Kız buraya yeni taşınmıştı. Yani yeni komşumdu. Bi hoşgeldin demeye gelmiştim. Vee vee.. Şuan elini göğsümde gezdirip beni tahrik ediyordu. Saate baktım. 6'ydı. Lan bir saat var. Valla yarım saate hallederim ben işimi.

"Peki.. Biraz daha kalabilirim yanında." dedim ve dudaklarını şevhetle öpmeye başladım..

***

Yeni komşum Beste'nin evindeydim. Daha doğrusu yatağında. İstediğiniz kadar fesatlaşabilirsiniz. Çünkü doğru tahmin.

Birden kapı sertçe çalındı. Dışarıdan sesler geliyordu.

"Besteğğ aç ulan şu kapppıyyyııı!" dedi her kimse.

"Noluyo beste ?" dedim. Yataktan kalkıp üstünü giyinmeye başladı.

"Eyvah ki ne eyvah!! Yandık Ege yandık!!" dedi. Her an dona bırakabilirim. Ne oluyo lan !?

"Ne oluyor Beste!" dedim. Endişeyle yüzüme baktı.

"Dışarıda ki belalım. Valla mahveder ikimizide. Çabuk giyin çabuuuuk!" dedi. Allah'ım ne günah işledim beeen! Bunu hakedecek naptımm.

"Hassstroloji.. Yandım anam yandım." deyip hemen üzerimi giyindim. Ne yapacam şimdi benn ? Bu genç yaşta, daha mankenlik bile yapmadan kara toprağın altına mı girecektim.

"Sana diyomm lağnnnnn! Yine kimin koynundasın! Hele bi geleyim oraya ikinizzzzide kurşuna dizzeceeem!" dedi. Kelimeleri uzattığına göre birde sarhoş. Tamam öldüm ben.

"Arka balkondan atla. Sonuçta ikinci kattayız." dedi. Doğru en azından ölmekten iyidir. Belki bi taraflarım kırılır. En kötü ihtimal testesteronum zarar görür. Çocuğum olmaz falan. Zaten bu adam beni görürse kökten budar. Aman Allah muhafaza!!

"Tamam göster şu balkonu." dedim. Hemen cep telefonumu cebime attım. Ee mala gelen cana gelsin. Bende hep ters hesap oluyor. Hem gitmiş note 3 almışım birde burda bırakacam haa. Yohh yaa!

"Hadi.. Takip et beni." dedi. Adam kapıyı tekmelemeye başladı. İnşallah kırmaz.

Pağğğllltttt!

Yine şom ağzını açtın Ege!

"Eyvah.. Koş!" dedi Beste. Hemen balkona doğru yağdırdım. Aşağı baktığımda betondu. Tamam Ege zaten kuş kadar beynin vardı, şimdi oda dağılacak.

"Vay seni p*ç kurusu! Dur ulağğnn!" dedi adam. Hemen demirlerden diğer tarafa geçtim ve kendimi biranda aşağı attım. Kıçımın üstüne düştüğüm için şanslı sayılırdım. En azından kuş kadarda olsa beynim yerinde duruyor. Buda iyi birşey.

Adam balkondan birkaç küfür savururken, bende ağrıyan kıçımla yerimden kalktım. Adam arkamdan bir el ateş edince tazı gibi yerimde zıplayıp koşturdum. Baya bi yağdırdıktan sonra kaportayı kontrol ettim. Sağlam. Atlarken cebimde telefona birşey oldu mu diye bakmak için cebimden çıkarttım. Jelatin sağolsun, hiç birşey olmamıştı. Telefonu cebime atacakken 5 cevapsız arama, 7 mesaj olduğunu farkettim. Ana sessize aldımya duymamışım. Sonuçta sevişirken rahatsız edilmek hiç hoş olmuyor. Sonra ise saate baktım.

19 : 38

Hay bin şempaze.. Koş Ege koş asıl belanı şimdi bulacan!

***

"Allah'ın gerizekalısı. Ne gerizekalısı sende beyin yokki! BEYİNSİZ! Beddua etsem zaten vermiş Allah belanı vereceği kadar." dedi Ceyhun. Ama ben şuan hâlâ şoktaydım. Nasıl bu kadar güzel olabilir ki ?? Harbiden o kadar travesti gördüm ama Ceyhun kadar güzelini görmedim.

"Yeminle gerçekten kız olsaydın ilk seni bece-" cümlemi tamamlamama izin vermeden araya girdi.

"Bak hâlâ konuşuyor yaa! Seni beklemekten kıçım dondu. Ağda- pardon bantladığım yerler sızladı. Sen anca geldin!" dedi. Tüm öfkesini kusuyordu. Ne seksi kıçı varmış lan bu çocuğun. Ahh Mira ahh! Yaşadın valla tam mıncırmalık. "Nereme bakıyon lan sen ?" demesiyle düşüncelerimden ayrıldım.

"Neyse hadi atla arabaya gidelim." dedim. Tek kaşını kaldırıp arabaya doğru ilerledi. Tam binecekken eliyle eteğin üstünden kilodunu çekiştirdi.

"Ne bakıyon öküz gibi. Araya kaçıyor napayım. Hadi binsene." dedi. Ona bakmayı kesip arabaya bindim.

-KIVANÇ'IN AĞZINDAN-

Saat 5'e geliyordu. Berk ile akşam için yemek yapıyorduk. Aklım hâlâ Gizem'deydi. Durmadan sözümü kesip sinirlerimi hoplattı. Şimdi ise gittiğim için pişmanım.

Biranda kapının çalmasıyla yemek önlüğümle birlikte kapıyı açtım. Gizem karşımda öylece duruyordu.

"Gi-Gizem." dedim. Gülümsedi.

"Naber ?" dedi. Heyecandan gebermek üzereyim. Sen ?

"Hiç.. Yemek yapıyordum da sen niye geldin ki. Bişey mi oldu ?" dedim. Kafasını hayır anlamında salladı.

"Bana herşeyi anlatmanı istiyorum Kıvanç vee.." dedi. Devamını getirmesi için bekledim ama o sadece sustu.

"Tamam anlatırım da.. Eee ?" dedim. Ellerini çenemin iki yanına koydu ve dudaklarıma yapıştı. Tövbest. Noluyo lan.

Biranlık şokla karşılık vermesemde sonra ellerimi beline dolayıp karşılık verdim. Geri çekildiğinde söylediği sözler yılların özlemini aldı götürdü benden.

"Bende gitmene rağmen hep seni sevdim. Hiç aklımdan çıkmadın. Hâlâ seviyorum ve seveceğimde." dedi. Gülümseyip anlından öptüm ve kolundan tutup içeriye soktum.

***

"Sofra hazır.." dedi Gizem. Gerçekten muhteşem olmuştu masa.

"Imm bayıldım." dedim. Gülümsedi. Saate baktığımda sekize geliyordu. Mira'da saate bakındı.

"Nerede kaldı bu kız." dedi. Hemen ona döndüm.

"Ceyhunuda çağır. Oda gelsin bugünlük." dedim. Sonuçta ikiside sevgili olduğumuzu bilmiyordu. Ne güzel açıklamış olurduk.

"HAYIR!!"dedi Mira ve Gizem. İkiside aynı anda deyince tırsmadım değil.

"Niye ?" dedim. Gizem araya girdi.

"Ezgi ile yapmaları gereken işler var başka zaman artık." dedi. Onaylarcasına başımı salladım. Birden kapı çaldı. Mira koşturarak kapıyı açtı. Bu ne heyecan görende Ceyhun geldi sanır.

"Selam bebişim." dedi Mira'ya Ceyda. "Hadi aşkitoşkom içeri girelim." dedi yanındakine.

"Peki hayatım." dedi yanında ki mavi göz. Sanırım Ege buydu.

"Ho-hoşgeldiniz." dedi Berk. Kekelediğine göre kıskanmıştı. Ve bu gerçekten çok normaldi.

"Hoşbulduk gonza- gamzelim." dedi Ceyda.

"İyi ama Berk'in gamzesi yokki." dedim. Kahkaha attı.

"Ayy kız.. Hani bu çocuk çıplak dolanıyordu ya işte o zaman gördüm sırtında gamzesi vardı." dedi. Ne cin göz bu kız yaa.

"Ha anladım. Neyse sofraya geçelim isterseniz." dedim. Ceyda konuştu yine.

"He valla çok iyi olur." dedi. Sonra hep beraber masaya geçtik.

***

Yemekler yendi. Hatta sofra bile toplandı. Ege denen çocukla konuşuyoruz. Ceyda ile tanışmalarını, Ceyhun'u ve Mira ile yaşadıklarını falan anlatıyor. Mira ile Ceyda odaya gittiler kendi aralarında konuşacaklarmış. Gizemde yanımda duruyor.

"Ege onu bunu boşverde, sana birşey soracağım." dedi Berk. Ege gülümseyip "Sor." dedi. Berk ışte tahmin ettiğim soruyu sordu. "Ceyda hanımı seviyor musun ?" dedi.

"Evet.. Tabi ki." dedi Ege. Birden Berk sesini yükseltti.

"Sakın onu üzeyim deme ve eğer gerçekten onu sevmiyorsan bırak. Ben daha iyi bakarım ona. Daha çok severim." dedi. O sırada Ceyda denen kızın sesi duyuldu.

"Aşkım bana çok iyi bakıyor ve beni çok seviyor bi kere!" dedi. Tavırları çok yapmacık geliyordu. Birden Mira'da geldi. Hazır Mira ve Berk buradayken, Gizemle verdiğimiz kararı açıklayabilirdik.

"Off neyse beni dinleyin." dedim. Hepsi bana odaklandı. "Biz Gizemle eskisi gibi çıkıyoruz ve Berk artık burada kalmayacağım. Gizemin ısrarları üzerine onun evinde kalacağım. Bu arada Mira Ceyhun'a söyle şimdilik ablası hatrına affettim onu. Görüşebilirsiniz. Ama herhangi bir munasebetsiz yakınlaşmanızda yakarım ikinizide." dedim. Tam Mira konuşacakken Ceyda konuştu. Ama sesi oldukça kalındı.

"ALLAH YAŞASIN!! YAŞA BEE KIVANÇ ABİ BİRTANESİN SEN!" diye bağırıp üstüme atladı. Öyle bir sıkıyordu ki hayvan gücü var HAYVANDA!

"Senin sesine ne oldu ve üstümden iner misin ? Gördüğün gibi sevgilim var." dedim ve üstümden kalktı.

"Ehh yeter bee! Bıktım numara yapmaktan!" dedi. Yine kalın ses tonu ile konuşmuştu. Birden saçını tuttu ve yere attı. Işte o zaman peruk olduğunu anladım. Anam bu Ceyhun değil mi lan!!

"Ceyhun!" dedim. Sırıttı.

"He yaa ben." dedi. Biranda Berk anırdı.

"Ağağağağ! Ben gay miyim yoksa!" dedi. Biranda yerimden sinirle doğruldum.

"Beni kandırmak ha! Yedim ulan seni Ceyhun! Cezanı çekeceksin!" dedim ve kötülük gülüşümü yapıp üzerine doğru yürüdüm.

YORUM VE VOTE BEKLİYORUM.. SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM.. ÖPTÜM SİZİ :*

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro