26. Bölüm; Mavi göz..
Heyy millet sakin, final falan yok. Geçen bölüm gelen yorumlar beni çok mutlu etti. Çok teşekkür ederim. Bu bölümde o güzel oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Bu bölümü @zgeDeirmenci 'ye ithaf ediyorum. Bana verdiği ilhamları için ayrıyeten teşekkür ederim. Hepsini uygulayacağım. Oy ve yorumları ile daima yanımda oldu. Birtanem iyiki varsın.
Bu arada bir arkadaşım bana hemen final yapmamamı fakat finali etkileyici yapmamı söyledi. Evet buraya kadar pek bir sorun yok. Ama kıza nasıl etkileyici olabilirki dedim. Oda finalde ya Mira'yı ya da Ceyhun'u öldür akıllarda kalsın dedi. Tövbest. Lan Zehra (BayanCatlak_) beni öldürür lan. Başımın etini yer ve beni lime lime doğrar. Bende yusuf yusuf olduğu için böyle birşeye cesaret edemiyorum. Bunu niye anlattım ki ben ? Tamam çok konuştum susuyorum :D
Hepinize iyi okumalar manyaklarımm.
-CEYHUN'UN AĞZINDAN-
Depodan çıkar çıkmaz arabaya binmiş ve otele gidip Mira'nın eşyalarını alıp, parayı ödeyip eve gelmiştik. İşin anormali ise Mira yüzüme dahi bakmıyordu. Ya naz yapıyordu ya da depodaki öpücükten sonra utanıyordu. Ikisinden birisi..
İçeri girdiğimizde evde bizim sekizli grup vardı. Emre, Ege, Buğra, Furkan, Berke, Rüzgâr, Can ve Kaan..
"Ne oluyor lan burdaa ?!" dedim. Arkamdan Mira'da gelmişti. Bavulu salonun ortasına bıraktım. Sekizlide bize doğru baktı. Ablam salona girdiğinde elindeki börek tabağını hemen masaya bırakıp bana doğru koştu. Bi an 'tövbe yarabbi!' diye geçirsemde içimden o koşuşun Mira'ya karşı olduğunu öğrenince büyük bir oh çektim.
Bunlar bi güzel sarılıp koklaştılar bende bizim embesillerin yanına gittim. Hepsi masada ki böreklere dalmıştı. Kesinlikle bunları aileleri aç bırakıyordu. Kıtlıktan çıkmışçasına tabağa dalmışlardı. 5 dakikaya kalmadan tabak bitmişti. Zaten pekte yiyeceğim yoktu. Zaten olsada yiyebilecektim sanki!
"Siz niye geldiniz ki şimdi ? Birde hepiniz gelmişsiniz yaa!" dedim. Onları istemediğimi en açık dille anlatmıştım sanırım. Ege hayvanı ağzına ağzına iki böreği tıkıştırırken konuşmaya çalıştı.
"Kanka.. Öhöhöhö!" tabi elinde iki börek birden stoklayıp sonrada hepsini ağzına tıkarsan olacağı budur.
"Yavaş yesene hayvan! Bak boğulacaktın.." dedim. Kendine geldiğinde konuşmaya devam etti.
"Kantinden sonra siz gidince bir daha ortalıkta gözükmediniz. Bizde sizi merak ettik birde eşyalarınızı bırakmaya geldik. Burdan sonra bara gidecektik ama Gizem abla aç mısınız diye sorunca bizde içeri girdik." dedi.
"Siz ne zaman toksunuz ki!" dedim. Ege sırıttı.
"Hiçbir zaman." dedi. Göz devirdim. Birden Rüzgâr araya girdi.
"Lan. Ceyhun. Kanka. Uzun süredir biz hiç bir araya gelemiyorduk. Şimdi gelmişken evde bişeyler yapsak." dedi. 'Lan. Ceyhun. Kanka' nedir yaa!
"İnsan olacaksanız olabilir." dedi. Berke araya girdi.
"Ne evi bee dışarı çıkalım. Hem bir sürü çıtır vardır şimdi ordaaaa.." dedi. Yeminle afrodizyak bile içtim bunun kadar azmadım bee! Çocuk artık sapıklıkta sınır tanımıyor.. Bu defada Can araya girdi.
"Her gece bara gitmekten bıktım. Bence Rüzgâr haklı!" dedi. Sonra Furkan araya girdi.
"O zaman sise çevirmece oynayalım.." resmen anırmıştı hayvan.
"Aa bizde oynayalımmm.." dedi Ezgi. Tabi Furkan'ın anırmasını duymuşlardı.
"Tamam hadi oynayalım.." dedim. Bu sefer ablam araya girdi.
"Benim dışarıda işim var siz takılın çocuklar." dedi.
"Tamam görüşürüz." dedim. Ablam evden çıktığında Ezgi çoktan şişe getirmişti. Hepimiz salonda yere dizilmiştik.
"Hadi başlayalım.." dedi Emre ve şişeyi çevirdi.
***
"D mi C mi ?" dedi bana Emre.
"Doğruluk!" dedim. Biraz düşündükten sonra sinsice sırıtıp sordu.
"Yengeyi arzuluyor musun ? Yani onunla sevişmek istiyor musun ?" dedi. Gözlerim Mira'yı buldu. Domates gibi olmuştu.
"Evet arzuladım. Ama birtek onu. Oda aşık olduğum için. Yani bir kişiyi, aşkla arzulamak ayrı birşey, tutkuyla arzulamak daha başka birşey.." dedim. Emre yüzüme baktı ve sonra tekrar şişeyi çevirdi.
"D mi C mi ?" diye sordu Mira, Rüzgâr'a.
"Doğruluk!" dedi Rüzgâr. Mira biraz mahçup bir tavır takınarak sorusunu sordu.
"Şeyyy Rüzgârrr.. Sen gay misin ?" dedi. Biranda herkes kahkaha krizine girdi. Bende dahil.
"Ne saçmalıyorsun sen yenge yaa! Ben gay falan değilim!" dedi Rüzgâr.
Mira ise "Ama o gün barda bir adamla konuşuyordun." dedi. Açıklamayı ben yaptım.
"Aşkım Rüzgâr o barda barmenlik yapmıştı. Adam onu tekrar işe almak için konuşuyorlardı." dedim. Alt dudağını ısırıp "Özür dilerim Rüzgâr!" dedi.
"Sorun yok yenge." dedi Rüzgâr.
"Sende herkese gay diyorsun aşkım banada ilk önce sapık sonrada gay demiştin hatırlarsan!" dedim. Sırıttı.
"Neyse oyuna devam edelim." dedi Buğra. Mira şişeyi çevirdi. Şişenin ucu Mira'ya altıda Ezgi'ye gelmişti.
"D mi C mi ?" dedi Ezgi Mira'ya.
"Cesaretlilik." dedi Mira.
"Bize bir şarkı söyle. Ama abimin gözünün içine baka baka. Yani onu anlatan bir şarkı söyle." dedi Ezgi. Mira yüzüme uzun uzun baktı.
"Pekâlâ!" dedi ve hafiften öksürüp karşıma oturdu. Gözlerimin içine baka baka şarkıyı söyledi.
***
Bu yalancı bahar bir gün bitecek
Yeni aldığın eskiyecek
Yedik içtik sanırım doyduk
Hesabı kim ödeyecek
...
Of güzel Allahım Nasıl bir kader yazdın
Tadı damağımda kaldı
Of güzel Allahım İçimi ısıtan adam
Sanki senin aynandı
Bir ömür yeter bana bu armağan
Ölsemde gam yemem artık
Bir ömür yeter bana bu armağan
Ölsemde gam yemem artık
...
Her insana her nefes
Bir başka heves
Bir tek ilk aşk bitmeyecek
Daha ilk günden hep Sonunu sorduk
Cevap ne kimse bilmeyecek
...
Of güzel Allahım Nasıl bir kader yazdın
Tadı damağımda kaldı
Of güzel Allahım İçimi ısıtan adam
Sanki senin aynandı
Bir ömür yeter bana bu armağan
Ölsemde gam yemem artık
Bir ömür yeter bana bu armağan
Ölsemde gam yemem artık
(Hande Yener - Armağan)
***
Herkes alkışlarken bende kollarımı ona doladım. Şarkının Sözleri gerçekten bizi anlatıyor gibiydi. İlk aşk, Armağan falan.. Herşey bize yazılmış gibiydi.
"Bu yalancı bahar hiç bitmeyecek Mira. Biz bu yalancı baharı bile gerçekleştireceğiz. Sonumuzu bilmesekte beraber olacağımızı biliyorum aşkım ve bir ömür bu armağan seninle kalacak!" dedim ve uzanıp anlına bir öpücük kondurdum. O yeşil gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü. Süzülen yaşları teker teker öptüm.
"Sende amma sulu göz oldun bee aşkım." dedim. Gülümsedi.
"Off yeter bee ne romantizmmiş bi bitmediniz yaa. Kıskanıyoruz burada." dedi Emre. Sonra Ezgi şişeyi alıp çevirdi.
"D mi C mi ?" dedi Ege bana.
"Cesaretlilik lan!" dedim. Sinsice sırıttı.
"Yengeyle ben dur diyene kadar öpüşün." dedi. Allah yaşadık lan. Şuan Ege'nin anlından öpmek istiyorum.
"Tamam. Gel aşkım şöyle!" dedim. Kaşlarını çattı.
"Hayır katiyen olmaz!" dedi. Sırıtarak yüzüne baktım ve kolundan çekip dudaklarına yapıştım. Herkes ıslık çalıp alkış yapıyorlardı. Mira ilk önce göğsümü yumruklasada geri çekilmedim. Sonra oda dayanamayıp ellerini saçlarıma geçirip karşılık verdi. Gittikçe daha hızlı ve daha sert öpüyordum. Mira hızıma yetişemesede karşılık veriyordu. Birkaç dakika aralıksız öpüştük. Ta ki o embesilin sesini duyana kadar.
"Yeter lan yiyeceksin kızı. Gidin odanıza orada yapın. Kıskandım lan!" dedi Ege. Hemen geri çekilip Mira'yı kucağıma aldım.
"Siz oyuna devam edin bizim ufak bi işimiz var." dedim. Herkes 'oooo' diye anırırken Mira küçük ellerini göğsüme geçirdi. Sırıttım ve yukarı kata çıktım. Odamın kapısını açıp içeri girdim. Onu yatağımın üzerine yatırıp bende yanına uzandım. Ona doğru dönüp saçlarıyla oynamaya başladım.
"Ceyhun.." diye fısıldadı.
"Efendim bebeğim." dedim. Birden dudak büzdü.
"Ya birgün kader yollarımızı tamamen ayırırsa." dedi. Bu kız ne karamsar yaa!
"Mira öyle birşey olmayacak! Düşünme böyle şeyler yaa!" dedim. Olumlu yönde kafasını salladı. Sonradan aklıma gelen şeyle yerimden fırlayıp telefonumu elime aldım.
"Ne oldu ?" diye sordu.
"Görürsün aşkım." dedim ve rehberden sibel'i bulup arama tuşuna bastım. Geçte olsa açtı. Hemen hoparlöre aldım.
"Alo Ceyhun." dedi pis sürtük.
"Sibel konuyu uzatmayacağım. Bana birkez olsun doğruyu söylemeni istiyorum." dedim.
"Peki tatlım sor bakalım." dedi.
"Mira'ya gösterdiğin mesajlarda neydi ? Neden böyle bir saçmalık yaptın!" dedim.
"Ben mi Mira'ya mesaj atmışım uyduruyor bee!" dedi. Mira birden yerinden fırlayıp sinirle bağırdı.
"Ne yalanı bee! Seni adi sürtük! Beni kafeye çağırıp mesajları gösterdinya!" dedi.
"Tamam sakin ol bebeğim." dedim ve onu kollarımın arasına aldım.
"Birde senden dürüst olmanı istiyorum yaa! Birgün söylediğin yalanlar yüzünden yapayalnız kalacaksın."dedim.
"Bi dakka Ceyh-" kelimesini bitirmesine kalmadan yüzüne kapattım. Mira'ya döndüm.
"Ona asla güvenme Mira. Yalancının tekidir. Ağzından birkez olsun doğru söz çıkmaz! Bak sende gördün." dedim. Başını boynuma gömdü ve boynumu öptü.
"Özür dilerim aşkım" dedi. Tekrar anlını öptüm.
"Şşştt. Özür dilenecek birşey yok. Sende haklısın. İnanabilirsin ama bir dahakine böyle bir durum olursa, benimle konuşursan daha iyi olur" dedim. Onaylarcasına başını salladı. O sırada telefonumdan mesaj sesi geldi. Telefonu cebimden çıkartıp gelen mesajı açtım. Sibel atmıştı mesajı. Mira ile okumaya başladık.
'Ceyhun üzgünüm. Paraya ihtiyacım vardı. Cenk denen çocuk sizi ayırmam karşılığında yüklü miktarda para teklif etti. Çok özür dilerim. Kabul etmek zorunda kaldım. Lütfen affet beni :(' yazıyordu. Birden iphone 5 falan dinlemeden telefonu yere fırlatıp ayağa kalkıp saç diplerimi çekiştirdim.
"Allah kahretsin! Yine o oros*u çocuğu yüzünden!!" diye bağırdım. Mira yanıma gelip ellerini ellerimin üzerine koyup ellerimi aşağı doğru çekti.
"Sakin ol Ceyhun. Sonuçta bir b*k yapamadı. Bak yine birlikteyiz." dedi ve dudaklarıma yapıştı. Kalçalarından tutup havaya kaldırdım. Oda bacaklarını belime doladı. Şu öpüşme işi bitsin Cenk'in s*kecektim belasını. Mira gel beni s*k dese bile Cenk'i s*kecektim. Evet bunu yapacaktım!
Öpüşmemiz daha fazla alevleniyordu. İkimizde arzularımız yüzünden cayır cayır yanıyorduk. Dur durak bilmiyorduk. En sonunda onu yatağa yatırıp üzerine hafifçe uzandım. Elleri hâlâ saçlarımdaydı. Benimde kalçalarında. Birden elleri tişörtüme doğru gitti. Tişörtümü çıkarıp yere fırlattı. Aman Allah'ım kendime engel olmalıyım. Dayanamayıp badisini bir anda tutup çıkarttım. Siyah dantelli iç çamaşırı fazlasıyla seksiydi. Ellerimi sırtında ve karnında gezdirdim. Oda karın kaslarımı okşuyordu. Bir anda ellerim kopçasını buldu. Tam çıkaracaktım ki Mira "Dur!" dedi. Hemen ellerimi geri çektim ve üzerinden kalktım.
"Ö-özür dilerim Mira. Kendime engel olamadım." dedim. Lanet olsun sertleşmiştim. Birden Mira'da doğrulup çenemi avuçlarının arasına aldı.
"Tamam Ceyhun. Bende kendime engel olamadım. Bu senin suçun değil. Hadi aşkım biraz uyuyalım." dedi. Sırıttım.
"Doğru yani azmak benim elimde değil. Yanlız sen hâlâ bu halde karşımda durursan ve bende sana saldırırsam buda benim suçum değil çünkü kudurtan sensin ve herşey hormonlarımın suçu!" dedim. Hemen üzerine baktı ve elleriyle göğüslerini örttü. Ahh! O göğüslerin tam ellerime göre bee Mira!
"Dur ben sana tişörtünü getireyim." dedim. Ayağa kalkıp tişörtünü yerden alıp yanına gittim. Tişörtü başından geçirdim. Oda kollarını serbest bıraktı. Kollarındanda tişörtü geçirdikten sonra onu tutup yatağa iyice çektim. Üzerimize bir örtü çekip onu göğsüme yatırdım.
"Sen böyle mi yatacaksın ?" dedi. Kahkaha attım.
"Ne o yoksa senin hormonlarda mı azgınlık etkisi yarattı." dedim. Sırıttı.
"Saçmalama bee!" dedi. Kahkaha attım.
"İyi bakalım öyle olsun." dedim.
"Hadi uyuyalım." dedi. Sonra onun kokusunu içime çeke çeke gözlerimi yumdum. Gerçekten çok özlemiştim. Onunla uyumayı..
-CENK'İN AĞZINDAN-
"Ne demek seni aradı yaa!! Birde Ceyhun'a o mesajı attın öyle mi ?" dedim. Ne geri zekalı kızmış bu Sibel!!
"E-evet." dedi. Lanet olsun!
"S*ktir git seni sürtük" deyip telefonu yüzüne kapattım. Şimdi mutlaka beraberlerdir. Allah kahretsin!
***
Viskimden birkaç yudum daha aldıktan sonra televizyonda çıkan habere odaklandım.
"Aylardır uyuşturucu kaçakçılığından aranan Egemen Cesur dün gece gittiği bir genel evde polisler tarafından basılarak tutuklandı." spiker karının dediğine göre demek abim tutuklanmıştı. Demek Coşkun o yüzden aramıştı beni. Normalde moralim bozulurdu ama şimdi tek düşünceğim kişi Mira. Uyuşturucunun dozajını biraz daha arttırdım ve damardan takviye ettim. Sanki birazda olsa huzura ermiştim. Aslında bu durumda olmamın tek sebebi Miraydı. Ben sadece onu istiyordum. SADECE ONU!
-KIVANÇ'IN AĞZINDAN-
"Ne yani hapishaneden çıkmış mı ?" dedim Berk'e. Egemen'den kurtulmuştum resmen.
"Evet kanka dün gece tutuklanmış"
"Peki Mira'dan haber var mı ?"
"Geçen gün Gizem yengenin evinden bavullarıyla çıktı. Sanırım o manken gibi olan çocuk.. Neydi adı ? Hah Ceyhun. Onunla kavga etmişler belli. Kızın durumu çok kötüydü." dedi.
"Birincisi Gizem'e yenge falan deme biz çoktan ayrıldık. İkincisi peki şimdi Mira'nın kalacak yeri var mı ?" dedim.
"Dün otelde kaldı. Ama bugün o çocukla birlikte girdiler eve. Mira uzun süre evden çıkmayınca merak ettim. Yine spiderlik yapıp eve tırmandım. Üst kata ulaştığımda pencerelerden birisinden içeriye baktım." dedi. Biran sustu.
"Eeee anlatsana.." dedim.
"Buraya kadar pek bir sorun yok ama pencereden baktıktan sonra büyük sorun baş gösterdi." dedi.
"Lan çatlatma adamı anlatsana beyinsiz" dedim.
"Şey abi pozisyonları pekte iyi değildi. Yani belkide şimdiye kadar çoktan mercimeği fırına vermişlerdir." dedi. Yok bee! Benim kardeşim yapmaz öyle şeyler. Yapmaz heralde.. Yapmaz demi ? YAPMAZZZ!!
"Ne diyon lan sen! Adam akıllı anlat! Ne gördün ?" dedim.
"Yaa ş-şey.. Manken gibi olan çocukla, bizim sümüklü oturuyordu. Birden şu Ceyhun kalktı bildigin iphone'u duvara fırlatıp saçlarını çekiştirmeye başladı. Sonra sümüklü kalkıp yanına gitti bişeyler zırvaladı sanırım. Sonra bizim mankenin dudaklarına yapıştı. Sonra bunlar bildiğin birbirlerini yemeye başladılar. Derken manken çocuk bizim sümüklüyü kucaklayıp yatağa yatırdı. Bizim bu sümüklü bildiğin kudurdu heralde. Tuttu mankenimizin tişörtünü bir çıkarttı ki bildiğin baklavalar çıktı ortaya. Bizde anca kol böreği var zaten. Sonra bir baktım bizim manken çocuk sümüklünün badiyi çıkarttı. Bizim sümüklüde az değil dantelli iç çamaşırı giymiş. Tabi sonr-" sözünü bitirmeden araya girdim.
"Yeter.. Kalbim kaldırmaz daha fazlasını. Yeminle yığılırım telefon kulübesine.." dedim. Ben dayı olmaya hazır değilim.
"Zaten abi ondan sonra ben dengemi kaybedip yere kapaklandım. En heyecanlı yeriydi valla. Bir çekirdekte olaydı ohooo.. Yanlız bizim küçük kudurmuş köpeklere söyleyelim bir dahakine perdeyi kapatıp sevişsinler." dedi. Ya sabırrrr!
"Ne bir dahakine Berk s*ktirtme belanı kapatıyom ben çok konuştun. Ankisörlü telefon bu para yazıyor. Haberin olsun ilk bulduğum uçakla Türkiyedeyim. O mercimek o fırına giremez!" dedim. Hemen telefonu kapatıp telefon kulubesinden çıktım.
Evet ben Kıvanç Akdoğan. Mira'nın abisiyim ve Gizem'in eski nişanlısıyım. Gizem'i ve ailemi 2 yıl önce terkettim. Sırf bazı borçlarımı ödemek için pis işlere bulaştım. Sonra Egemen denen adi piç kurusu Gizem'e göz koydu ve onunla büyük bir kavga çıkarttım. O günden sonra hiç rahat bırakmadı beni. Gizem'i kaçırması ile artık çevreme tehlike yaydığımı farkettim. Onu bırakması karşılığında ülkemi terkedip gittim. Gizeme ise onu artık sevmediğimi, çok sıkıldığımı ve yurtdışında bir kıza aşık olduğumu, onun için amerika'ya gideceğimi söyledim. Herkesi ve herşeyi ardımda bırakıp buralara geldim. Spor öğretmenliğinide bıraktım. Anlayacağınız hayatım b*ka döndü. Mira'yı ise Berk tarafından gözetletiyordum. Sırf Egemen ailemi bulmasın diye hattımı dahi kırdım. O yüzden Berk ile telefon kulubesinden konuştum.. Babamın ölümünde cenazesine bile gelemedim. Kardeşim için.. Sevdiğim kadın için.. Ve şimdi o şerefsiz tutuklandı. Yani ben artık özgürüm. Artık bende mutlu olabilirim. Belki sevdiğim kadın ile değil ama kız kardeşimle yeni bir hayat kurabilirim. Benimde huzurlu olmaya ihtiyacım var. Buna benimde hakkım var!!
-CEYHUN'UN AĞZINDAN-
Yaa bu alışverişte ne bitmez şeymiş bee! Sabah kalktık kahvaltımızı ettik. Biraz oturduk derken hoppp avm. Tamam bu fikir benden çıkmış olabilir ama bu kadarda sürmez be kardeşim!
"Mira 2 saattir buradayız neyin peşindesin ? Altı üstü birkaç parça kıyafet alcaz bi seçemedin yaa!" dedim. Kaşlarını çattı.
"Sen dedin 15 tatil yaklaşıyor tatile gideceğiz alışverişe gidelim diye. Bende ona uygun birşeyler arıyorum aşkım." dedi. Off bilseydim hiç demezdim.
"Hadi o zaman elini çabuk tut!" dedim. Off şu kadın milleti yokmu. Öldürüyor beni!
***
"Ver taşıyayım." dedi Mira elimde ki poşetlerden birkaçını alırken. Alışverişimizi yapmıştık ve şuan eve gelmiştik.
"Oda kim lan!" dedim. Bizim kapının önünde bir adam duruyordu ve ablamla konuşuyordu. Malesef adam fazlasıyla karizmatikti. Birden Mira benimde baktığım yere baktı ve büyük bir çığlık atıp poşetleri yere atıp o adama doğru koştu. Adam Mira'ya bakıp gülümsedi ve kollarını ona doladı. Birden gözleri beni buldu. Gözleride maviymiş haa.
Mira'ya sarılmayı bırakıp konuştu.
"Günün geçti mi Mira ? Baş dönmesi ya da mide bulantısı var mı ? Kısacası hamile misin ?" dedi. Ne diyor lan bu kas yığını.. Yoksa bunlar düzenli olarak sevişiyorlar mı ? Ve Mira bu adamdan mı hamile ? Yedim ulan seni mavi göz!
Birden adama doğru yaklaştım ve bağırmaya başladım.
"Sen benim sevdiğim kadınla nasıl yatarsın lan!! Mira seninle sonra görüşcez!" dedim ve adamın suratının ortasına yumruğumu geçirdim. Mira tiz bir çığlık attı. Adam yere kapaklandı. Ablam koşarak yanıma geldi ve bana dönüp bağırdı.
"Ne yaptın Ceyhun! Ne yatması bee! bu adam Mira'nın abisi!" dedi. OHAAAAAAA harbi boku yedim lan! Resmen sevdiğim kadının abisini dövdüm. Bu adam bana kız mız vermez valla!!
(Zehrağğ.. Senin senaryoyu başka bölümde yazacağım artık :D)
UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUMM. ÖPTÜM SİZİ :* <3
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro