GİRİŞ
-MAKTUL PORTRELER-
***
"Kadınların belki de ilk ve tek kahramanları babalarıdır. Ben ise başkalarının kahramanı olan babamın, kahramanı olmaya yemin ettim." ( - Deniz Tanrıverdi - )
***
"Zaman" denilen kavram kollarını gündüzden çekip geceye sokulmuştu. Gecenin beraberinde gelen ay ve sayısız yıldız gökyüzünü süslüyordu. Ayın geniş ışıltısı adeta yıldızların ışıltısını gölgelendiriyordu. Gökyüzü maviliğini kaybedip kararmış, sanki ortaya çıkan bu imrenilecek görüntünün doğmasını destekliyordu.
Gökyüzünün eşsiz tablosunu izleyen bir çift göz mevcuttu. Genç kız kollarını karnına sarmış, gözlerini kırpmadan gecenin yaverlerini izliyordu. Hafif bir esinti yüzünü okşayıp dalgalı saçlarını tıpkı bir deniz misali hareketlendirirken bu durumdan hoşnut olduğu yüzündeki tebessümden belliydi. Gecenin ayazı ona varlığını, tek olmadığını hissettiriyordu.
Çaprazındaki yatakta yatan kardeşi sesli sayılabilecek derecede mırıldanıp diğer tarafa döndüğünde, manzarasına dalan kızın irkilmesine sebep oldu. Camı kapatıp kardeşinin üzerindeki açılan yorganı düzeltti ve parmak uçlarında yürüyerek yan taraftaki yatağına oturdu. Ev öyle sessizdi ki insanı ürkütebilecek cinstendi. Tek bir ses kırıntısı dahi yoktu. Eğer nefes alış-veriş sesleri sayılmazsa...
Tıpkı ses olmadığı gibi evde ona şu an yaverlik edebilecek biri de yoktu. Ev halkının geneli derin bir uykunun kollarındaydı. Bir tek o ve annesi henüz bu kollara kavuşamayanlardandı. Belki de ikisi de aynı kişiyi beklediğindendir. Oysa annesi onu uyuması için birkaç saat evvel kardeşleriyle beraber odasına göndermişti. Ne var ki genç kız, konuşulacakları ve babasının cevabını tarif edilemeyecek kadar yoğun bir heyecanla bekliyordu.
Eve hâkim olan sessizlik pelerinini anahtar sesi araladı. Adım sesleri parkelerde yankılanıp duvarlarda can bulurken genç kız heyecanla odanın kapısına koştu ve hafif aralık açtı. Babasının annesiyle fısıldaşmaları duvarlarda, dahası, sessizliğin kaç saattir hüküm sürdüğü evde can bulan tek sesti.
"Çocuklar uyanmasın, odada konuşalım."
Babasından yönelen öneriyle biraz geri çekildi. Birkaç saniye sonra adım sesleri ve kapı kapanma sesi işitti. Vakit kaybetmeden odanın kapısındaki aralığı arttırıp koridora geçti ve yine ardından kapıyı eski halinde bıraktı. Annesi ile babasının odasına yöneldi. Kapısına hafifçe yaslandı, konuşmalara kulak kabarttı. Seslerini az da olsa duyabiliyordu.
"Sana çok güzel bir haberim var."
Şüphesiz, konuşan annesiydi. Babasına uzun uzadıya öğlen mutfakta kendisinin mutlulukla anlattıklarını aktarıyordu. Mezuniyetinin tarihi belli olmuştu ve iki gün sonraydı. Kalbi deli gibi çarpıp göğsüne baskı uyguluyordu. Babasının gelmesini her şeyden çok istiyordu fakat babası uzun zamandır oldukça yoğun çalışıyordu. Bu da kafasında üzücü bir soruyu peyda ediyordu.
"Babam sırf bu yüzden gelmezse?"
Bu amansız soru beraberinde tedirginlik de serpiştiriyordu heyecandan kavrulan kalbine. Derin bir nefes aldı ve boğazına ne zamandır konuk olduğunu bilmediği yumruyu yok saymaya çalıştı. Babasının silahının ve rozetinin takırtısını duyduğunda beraberinde babasının sesi de kulaklarına ulaştı.
"Bu çok güzel bir haber, hanım. Geleceğim diyemem, kesin konuşmak istemiyorum. Biliyorsun kaç aydır şu katilin peşindeyiz. O gün ne olur kestiremiyorum. Yine de orada olmaya çalışacağım, sen kıza şimdilik bir şey deme."
Genç kızın gözünden bir damla yaş düştü. Beyninde dönüp duran soru cevabını bulmanın şerefiyle yok olup gitmişti. Şimdi kafasının içi de tıpkı bu boş koridor gibi sessizlik paltosunun altına girmişti. Gözyaşları inci misali dökülüp yerdeki gri rengin baskın olduğu halıyı ıslatıyordu. Kirpikleri ıslak, hayalleri tepetaklaktı.
Okulunu birincilikle bitirmişti ve o mezuniyette babasının gözlerinin içine bakıp konuşmasını öyle yapmayı hayal etmişti. Şimdi o hayali boynuna doladığı kırgın ipiyle intihar etmişti.
Hıçkırıklarının duyulmasını önlemek adına elleri ile ağzını sıkıca tuttu. Koşarak aralık bıraktığı odasının kapısından içeri girip sessiz olmaya dikkat ederek kapadı. Yatağına uzanıp dizlerini karnına kadar çekti, başını diz kapaklarına yasladı. Koskoca yatakta küçücük kalmıştı.
Babasıyla arasına kimse giremezdi. En güzel anını ondan çalamazdı. Hayallerinin katili asla olamazdı! Düşündükleri karşısında bir hıçkırık daha koyuverdi. İçinden kopup gelen yaşlar yüzünde yollar çizerek ilerliyor ve masmavi yastığı usulca ıslatıyordu. Şu an imkanı olsa o katili bulup kendi elleriyle öldürürdü.
O gece genç bir kız gözyaşları yüzünde yer edinirken uykunun kollarına düştü, babası ise üzüntü ve belirsizliğin kollarına...
İşte şu dakika; gelecek, şimdiki zamana söz verdi.
"Başkalarının kahramanı olmuş babanın tek kahramanı bu kız olacak ve katilin sonunu getirecek! Aylardır peşinde olduğu caninin bileklerine kelepçeyi kızı takacak."
Bu söz tutulmak için yıllarca bekledi. İşte şimdi onun devri...
***
Yepyeni bir kurgu ile beraberiz :)
Sizlerin düşüncelerini o kadar merak ediyorum ki, anlatamam. Üzerinde uzun zamandır çalıştığım bir kurguydu ve şimdi yayınlamak, sizlerle buluşturmak istedim. Yeni bölümde daha ayrıntılı duygularımı dile getirebilirim dile ümit ediyorum :) <3
OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN LÜTFEN !!!
Yorumlarınız benim için oldukça önemli, bol bol satır arası yorum yapın :*
Bu kısma da okuduğunuz tarihi ve saati yazıverin bakalım :')
Sizleri çok seviyorum ve kocaman öpüyorum :* <3
Görüşmek üzere...
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro