day 50 - end
Kim Junkyu küçük bir restoranın önünde bekliyor, üzerindeki hırkayı çekiştirip duruyordu çünkü hava rüzgarlıydı ve hasta olmak istemiyordu. Jia'nın tepkisini merak ediyordu çünkü Junkyu küçük oyunları severdi, ona ne diyecekti merak ediyordu.
Uzun zamandır arkadaş olsalar da bunun arkadaşlık olmadığını birkaç ay önce anlamıştı Junkyu, arkadaşlarının da desteği ile böyle bir yola başvurmuş ve duygularını açıklama kararı almıştı. Her ne kadar ona yalan söylemiş olsa da onun da kendisini sevdiğini biliyordu, kızmayacağına emindi.
Birkaç dakika sonra Jia sokağın köşesinde göründüğünde Junkyu derin bir nefes aldı, sürekli yanında olduğu kız şimdi nefes almasını zorlaştırıyordu, böyle bir şey nasıl mümkün olabilirdi? Onu ilk görüşü değildi oysaki. Jia hızlı adımlarla Junkyu'nun yanına geldi ve dudaklarını ıslattı, o da gergindi. Ne diyeceğini bilmiyordu ve bu onu daha da geriyordu. Oysaki arkadaşıydı.
''Gecikmedim umarım.'' Jia mahcubiyet dolu bir gülümsemeyle Junkyu'yla sohbetini başlattığında Junkyu güldü ve başını iki yana salladı, yanaklarının kıpkırmızı olduğuna emindi. Hafif bir şekilde duruşunu düzeltti ve Jia'ya baktı. Kızın siyah saçları rüzgardan uçuşuyordu ve Junkyu biraz sonra olacakları tahmin edebiliyordu. Jia sağ bileğindeki siyah tokalardan biriyle saçlarını tepeden topuz yapacak ve alnını kaşıyacaktı, gergin olduğunda bunu yapardı.
Tam da tahmin ettiği gibi Jia birkaç şey mırıldanarak saçlarını toplamaya başladı, rüzgarlı havalardan nefret ederdi. Junkyu onu izlerken dudaklarında asılı kalan gülümsemeyi fark etmedi ama Jia fark etmişti, yine de bir şey demedi çünkü bu görüntü güzeldi.
''İçeri geçmeyecek miyiz?''
''Güzel görünüyorsun.'' Jia alnını kaşımayı bırakıp Junkyu'ya dönmüştü ancak Junkyu ağzından kaçırdığı şeyden sonra hiç de rahatsız olmuş görünmüyordu. Işıltılı gözlerle kızı izliyordu ve Jia utanmaktan başka bir şey yapamıyordu. Öksürerek garip ama tatlı ortamı dağıtmak istedi. ''Acıktım.''
''Notları benim gönderdiğimi anlamamış mıydın cidden? Yazımdan bile tanıman lazımdı.''
Jia omuz silkti, elbette ki düşünmemişti çünkü o notları okurken Junkyu test çözüyordu, her zaman ve her zaman, tam yanında. Bir kere bile merak edip sormamıştı bu notları ve o da söylememişti. Junkyu olduğunu bilseydi işler nasıl ilerlerdi acaba?
"Cidden sen olduğun aklıma bile gelmezdi. Hiç belli etmedin, üstelik hep soğuktun."
Jia kafeye geçip boş bir sandalyeye otururken Junkyu sadece gülümsedi, arkadaşları ilk defa bir işe yaramış bile olabilirdi. Bunun için arkadaşlarına birer tane buğulanmış yumurta ısmarlamayı aklına not ettikten sonra tam karşısında oturan Jia'ya baktı parlayan gözleriyle.
"Ne?"
"Sadece güzel görünüyorsun." Junkyu sesini hafifçe incelterek ve başını eğerek Jia'ya yaklaştığında Jia yüzünü buruşturdu. Eskiden beri Junkyu'nun tatlılık yapmasını sevmezdi. Aslında severdi, Junkyu'nun bu alışkanlığı onu mutlu ederdi ama tek istediği onu gıcık etmekti.
"Junkyu, yapma şunu. Çarpasım geliyor bir tane." Jia güldü, Junkyu ise sırıtarak ona daha da yaklaştı. "Çarpsana."
"YA!" Jia gülerken Junkyu buğulanmış yumurta sipariş etmişti. İkisi de mutluydu, üstelik Jia'nın korktuğu gibi başına bir şey gelmemişti, Junkyu ile gayet rahattı ve iyi hissediyordu.
"Çıkma tarihimiz olarak bu günü not alıyorum o zaman." Junkyu telefonunu çıkarırken Jia yüzünü buruşturdu. "Ne, daha çıkma teklifi etmedin bile!"
"Yumurtanın içinden yüzük çıkmasını istemez misin?" Junkyu elbette ki dalga geçiyordu ama yüzü çok ciddiydi, Jia bir an için tereddüte düştü. Şaka yapıyordu?
"Just kidding hayatım. Peki şey, ehem." Junkyu masaya doğru uzandı ve ellerini uzatıp kızın elini tuttu. Bu sefer işini gerçekten ciddiye alıyordu. Jia heyecanlı bir ifadeyle ona baktı.
''Peki Nam Jia, benim sevgilim olur musun? Benimle akşama kadar test çözmek ve buğulanmış yumurta yemek istemez misin?''
Normalde bu konuşma gerçekten dalgaya alınırdı ama kalbi heyecandan gereğinden fazla çarpan Jia adam akıllı tepki verememişti bile. Ellerinin titremeye başladığını hissettiğinde dudaklarını birbirine bastırdı ve başını salladı hızlıca. ''Evet!''
Junkyu çığlık atarak ayağa fırladığında ve masanın etrafında dolaşarak Jia'nın üzerine atladığında kafedeki herkes onlara bakıyordu ama Junkyu'nun umrunda değildi. Sonunda Jia'ya özgürce sarılabiliyordu ve Jia da ona sımsıkı sarılıyordu. ''İŞTE BU!'' Junkyu bağırmaya ve çığlık atmaya devam ederken Jia kahkaha atarak ağırlığını Junkyu'nun üstüne biraz daha verdi ve çocuğun onu havaya kaldırmasına izin verdi.
''Valla seni çok seviyorum ben ya.'' Junkyu yerinde zıplamaya devam ederken Jia gülümsedi, ta ki Junkyu zıplayarak siparişlerini getiren garsona çarpana kadar.
***
SONUNDA BİTTİ BE OF
yine diyorum, dünyanın en cringe fici falanDHJSKHDFSJKAHJK aradan çıksın istedim, buraya kadar okuduysanız ne mutlu bana :'))
KENDİNİZE İYİ BAKIN VE LÜTFEN İNSANLARIN ÜZERİNE DÜŞMEYİN FHUEIKSFHJKDSAHFGUSHGDFJKDSHFJK
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro