2
2017 Eylül
Üzerimdeki cekete sarılarak her zaman geldiğim kitapçıdan içeriye girdim. Kasada oturan Mehmet abiye başımla ufak bir selam vererek Oğuz Atay'ın kitaplarının bulunduğu reyona ilerledim. Rafların arasında başka kitaplara göz gezdirerek biraz oyalandım. Farklı iki üç şiir kitabını kolumun altına sıkıştırarak asıl almak istediğim kitabı aramaya başladım.
Köşede benim gibi kitap arayan minik bir kadına denk geldiğimde olduğum yerde durdum. Kısa olan boyu sayesinde kadından ziyade genç bir kız gibi duruyordu. Montunun üstüne aldığı şalla beraber dışarıdaki soğuktan korunmaya çalıştığı belli oluyordu. Bakır rengi saçları omuzlarının iki üç parmak altına geliyordu ve çok güzel duruyordu. Kafasını kaldırdığında yeşil gözlerini görmüştüm.
Bu kadın... Kimdi?
Çok güzeldi. Gözlerinden zorlukla ayırdığım gözlerimi rafa diktim ve boğazımı temizledim. Bir süre sonra o da benden gözlerini çekmişti. Ne aradığımı tamamiyle unutmuş, sadece yeşil gözlerinin beni büyülediği ana takılı kalmıştım. Tekrardan gözlerimi ona çevirdim. Minik burdu ve kırmızı elmacık kemikleriyle çok tatlıydı. İstemsiz bir şekilde dudaklarıma bir tebessüm yayıldı.
Sanırım büyülenmiştim.
Eline aldığı kitap dikkatimi çektiğinde kaşlarımı kaldırdım. Oğuz Atay mı seviyordu? Kadına olan sempatim daha da arttığında her ne kadar işe yaramayacağını düşünsem bile aklıma gelen taktiği uygulamak adına yanına adımladım.
"Selam."
Kafasını dikkatini verdiği kitaptan kaldırdı ve büyük yeşil gözleriyle bana bakmaya başladı.
"Merhaba?"
İnce sayılacak sesi kulağıma ulaştığında şapşal bir âşık gibi bakmayı kestim ve konuya girdim.
"Elindeki kitabı gördüm, ben de aynısını alacaktım da,"
Cümlenin sonunun nereye gittiğini merak etmiş olacak ki ağırlığını tek ayağına verdi ve kollarını göğsünde kavuşturarak beni dinlemeye devam etti.
"Ve düşündüm ki, aynı kitaptan iki tane almaya ne gerek var?"
Çatılan kaşlarıyla beraber vereceği cevabı merakla bekledim.
"Bana mı yürüyorsun şu an?"
Duraksadım.
"Evet, öyle denebilir."
Önce güldü, gülüşünü gördüğümde nutkum tutulmuşçasına dondum.
"Ya sabır ya selamet."
Verdiği tepkiye önleyemediğim bir kahkaha fırladı dudaklarımdan. Gülmem onu sinirlendirmiş olacak ki kaşları derinden çatıldı.
"Bence çok güzel bir teklifti, kaçırma derim."
Göz kırpışıma kaşları çatık bakmaya devam etti. Açıkçası... Kendimi biraz geri zekâlı hissetmeye başlamıştım, çok ezici bakıyordu.
"Ciddi misin dalga mı geçiyorsun şu an?"
"Yoo, dalga falan geçmiyorum gayet ciddiyim. Biraz yavşak imajı çizmiş olabilirim ama kusuruma bakma sen."
Suratıma saçmaladığımı belli eden bir ifadeyle baktığında şakağımı kaşıdım. Gerçekten saçmalıyordum.
"Her neyse, ben gideyim."
İkimiz de ne yapacağımızı bilemediğimizi belli eden bir şekilde bakıştığımızda bulunduğumuz duruma tekrardan güldü. O kadar güzel bir kadındı ki kendime engel olamamıştım... Her hücrem tanışmamız gerektiğini haykırmıştı. Ona böyle bakmam utandırmış olacak ki hızlı bir şekilde kitapçıdan çıktığında elime tutuşturduğu kitapla arkasından bakakalmıştım.
"Mehmet abi,"
Kapıyı gösterek kasanın yanına yaklaştım.
"Giden kadını tanıyor musun?"
"Melodi'yi mi diyorsun oğlum?"
Melodi...
"İsmi Melodi mi?"
"Evet, son zamanlarda o da sık sık gelip gidiyor buraya."
"Anladım, teşekkürler."
Göğsüme bıraktığı kitaba kayan gözümle beraber dudaklarım kıvrıldı. Aklıma harika bir şey gelmişti.
--
Ertesi Gün
Kendime söylene söylene kitapçıdan içeri girdim. Hayır anladık atarlanıyorsun da bari kitabı alsaydın be Melodi.
"Kızım?"
Bana seslenen Mehmet abiye dönüp bakışlarımı kahverengi gözlerine diktim.
"Efendim Mehmet abi?"
"Bu kitabı Rüzgâr bıraktı, sana vermem lazımmış öyle söyledi."
Kaşlarımı çatarak Rüzgâr dediği kişinin kim olduğunu anımsamaya çalıştım. O kimdi be? Kasaya yaklaşarak bana uzatılan kitabı aldım.
Oğuz Atay - Korkuyu Beklerken
Aklıma dün tabiri caizse bana yürüyen adam geldiğinde kaşlarım benden bağımsız bir şekilde çatıldı. Kitabın kenarından gözüken kağıt parçasını çekerek elime aldım. Not bırakmıştı.
"Bence sana kitabı okuyabilirim, ne dersin?"
Dudaklarımdan ufak bir gülüş kaçtığında altında yazan numaraya baktım. Açıkçası... Oğuz Atay okuyan bir insanı kaçırmak pek de işime gelmezdi. Kitabın parasını ödeyerek kitapçıdan çıktım.
--
YA SUNLARIN TATLILIĞINA BAKAR MISINIZ İKİSİ DE MAL OLDUĞU İCİN NASI FLÖRTLESİCEKLER HİCBİR FİKİRLERİ YOK YİCEEEMM
Bu kadardı bb
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro