Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

56. Bölüm: Karar

Çok az yorum geliyor :(

×××

İşte şimdi son on gündür ilk kez nefes aldığımı hissediyordum. Bedir'in kollarının arasındayken yaşadığımı hissediyordum. İlacım sadece oydu.

Dudaklarımız birbirlerinde fazlaca oyalanınca zar zor mahallede olduğumuzu hatırlayıp kendimi ondan kopardım. Sakinleşmek için soluklanırken alınlarımızı birbirine yasladı.

"Mahalledeyiz, bir gören olacak." dedim kesik nefeslerimin arasında. "Rezil olacağız."

"Birbirimizi aşkla öpmemizin neresi rezillik?" dedi huysuzca.

Bir elimle göğsüne hafifçe vurdum. "Babam da öyle diyordu zaten."

"Babanın barışmamıza sevineceğine eminim."

"Niyeyse ben de." Güldük.

"Eve gitmem lazım, babam yoklumu fark etmeden. Kaç gündür geceleri sürekli odaya gelip kontrol ediyor beni. Aklı kalıyor."

Oflayarak kollarını sıkıca belime sardı. "Senden ayrılmak istemiyorum. Birlikte uyuyalım."

"Dışarı çıktığımdan bile kimsenin haberi yok, olmaz. Hemen dönmeliyim."

Omzuma öpücükler kondurdu. "Bırakamam seni. Birlikte uyuyalım. Aynı yatakta olsun demiyorum, karşılıklı koltuklarda yatarız. Yeter ki seni göreyim."

Başımı geri çekip gözlerine baktım. "Babamı şimdi uyandırıp böyle bir şey söyleyemem. Habersiz de gidemem, babam hemen anlar evde olmadığımı. Gece sana geldiğimi babama nasıl açıklarım? Anla beni." Elimi yanağına yasladım. "Ben de senden ayrılmak istemiyorum ama maalesef. Bu şartlar altında pek mümkün değil."

"Off! O şartları en hızlı şekilde değiştirmek şart oldu."

Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?" İmalı konuşmasından bir şeyler anlamıştım ama doğru mudur değil midir emin olamıyordum.

Alnımı öptü. "Boş ver. Sonra anlatırım. Ayrıca haklısın. Seni çok zor duruma düşürmüş olurum, bencilce olur. Ben sadece senden bir an bile ayrılmak istemedim. Neyse. Baban yokluşunu fark etmeden seni eve bırakalım."

Başımı salladım. Elimi tuttu. Eve doğru yürümeye başladık.

"Babam kavgamızı bilmese de benim suçlu olduğumu biliyor. Biraz kafası karışık bu yüzden sabah kalkınca kahvaltıda ona barıştığımızı söylemeliyim."

"O zaman hızlıca kahvaltını yap. Sonra dışarı çıkalım."

"En son sen bana yemek ısmarlamak istedin, ben hakkımı kaybettim. Şimdi de sıra bende. Ben yemek ısmarlıyorum sana." dedim işaret parmağımı ona doğru uzatarak. "Sen sadece ne yemek istediğini söyleyeceksin."

Gülerek parmağımı elinin içine hapsetti. "Senin bendeki hakların tükenmez hiç."

Omuz silktim. "Olsun, ben götüreceğim yemeğe yarın."

Kolunu omzuma atıp sarıldı. "Sen nasıl istersen." Gülerek ona sırnaştım. Sarmaş dolaş eve yürürken umarım kimse bizi böyle görmüyordur. Zira mahallenin tüm dedikodu ihtiyacını tek başıma karşılıyordum. Daha fazla babamı üzmelerini istemiyordum.

Bedir beni evin önüne getirdikten sonra içeri girmemi bekledi. Arkama baka baka anahtarla kapıyı açtım. İçeri girmeden ona elimle öpücük gönderdim. Her zaman yaptığı gibi öpücüğümü havada bırakmadı ve eliyle yakalayıp kalbine sakladı. Yüzümdeki aptal sırıtışla içeri girdim. Hızlıca eve çıkıp odama girdim. Cama çıktığımda Bedir'e baktım, benim cama çıkmamı bekliyordu. Gülümseyerek el salladı. Ardına dönüp yürüdü. Bir sokak arkaya bırakmış arabayı.

Bedir sokaktan çıktıktan sonra elime telefonu aldım hemen. Sokaklar artık ne erkek ne de kadın için güvenliydi. Bu yüzden endişeliydim. Bedir'e 'eve girince haber et' diye mesaj atıp kendimi yatağa attım. On dakika sonra Bedir'den 'Eve geldim. İyi uykular güzelim.' mesajını alınca telefonuma sarılarak gülümsedim.

Dün gözlerim şişene kadar ağladığım kişiyle bugün ağzım yırtılırcasına güldüğüm kişi aynıydı. Her zaman mutlu olamazdık ama ben Bedir ile mutsuzluğa da vardım. Önemli olan da buydu.

×××

"Çok yedim, göbeğim şişti." dedim bir elimle göbeğimi ovalarken. Diğer elim Bedir'in elindeydi. Sahil kenarında güzel bir yerde yemek yedikten sonra sahilde dolaşmaya karar vermiştik.

"Ben de yedim valla, kesene bereket hayatım."

"Afiyet, bal, kan olsun canım." Elimle karnına vurdum hafifçe. "Kas da olsun." Güldü.

Sahilde biraz dolaştıktan sonra yorularak bir banka oturduk. Başımı Bedir'in omzuna yaslayıp denize baktım.

Bu sabah babama Bedir ile barıştığımızı anlatmıştım. Sevinmişti, bir şeyleri merak ettiğini de hissetmiştim ama soramamıştı. Sadece benim gülen yüzüme bakıp mutlu olmuştu.

Ardından sabahın erken saatinde bana bakmaya gelen Hazal'a da her şeyi anlatmıştım. O da barışmamızı çığlık çığlığa kutlamıştı. Hazal gerçekten sahip olduğum en iyi dosttu.

Başımı hafifçe Bedir'e çevirdim. "Giray abi nasıl?"

"Aynı."

"Geçen gün yanıma geldi. Bana destek oldu, moral verdi. Hep bana karşı biraz da olsa uzak olduğunu düşünürdüm ama o gün beni gerçekten sevdiğini hissettim. Ben ağlayınca bana sarıldı. Cidden bir abim oldu bana. O gün yanıma gelmesi bana kendimi iyi hissettirdi."

"Bir yere gidip gelmişti o gün. Senin yanına geldiğini anladım zaten. Son zamanlarda sabrını zorluyordum ama dönünce bana sakin davranmaya başladı. Senin yanına gitmem için birkaç konuşma yaptı. Ama benim karşına çıkacak yüzüm yoktu. Bu yüzden cesaretimi toplamam uzun sürdü."

Kollarımı beline dolayarak ona daha sıkıca sarıldım. "Bu konuyu daha fazla konuşmayalım. İkimiz de hatalıydık ve bunun farkındayız."

Saçlarımın üstünü öptü. "Kapatalım bu konuyu."

Bir süre huzurla denizi izleyişimiz Bedir'in telefonunun çalmasıyla bölündü. Cebinden telefonunu çıkartmak için doğrulunca ondan biraz uzaklaştım. Bedir ekrana bakıp açtı telefonu.

"Efendim Vedat abi?.. Evet, bir sorun mı var?"

Bedir yanımdan kalktı ve birkaç adım ileride konuşmaya devam etti. Merakla ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. İçimden de yine Bedir'in üzüleceği bir şey olmaması için dua ediyordum. Artık Bedir'in gözlerinden sadece gülmekten yaş gelsin istiyordum. Yeterince üzülmüştü.

Bedir yanıma geldiğinde ayağa kalktım. "Ne olmuş? Kötü bir şey mi oldu Bedir?"

Yüzündeki afallamış ifade beni daha da korkutuyordu. Kalbim hızla atmaya başladı. Huzurumuzun bozulmasını istemiyordum.

"Zeynep abla." dedi ve sustu. Kaşlarım çatıldı. "O kim?"

"Zeynep abla evlenmeye karar vermiş."

Hatırladığım kadarıyla sordum. "Vedat abinin kızı mı?"

Başını salladı. "Evet."

Olayı birkaç saniye sonra kavradığımda ağzımdan kaçan nidayla ellerimi dudaklarımın üstüne kapattım. "Hii! Giray abinin sevdiği kız!"

Bedir elleriyle yüzünü sıvazladı. "Bunu abime nasıl söyleyeceğim? Yıkılacak!"

"Olmaz Bedir! Giray abi çok üzülür. Bir şeyler yapmalıyız!"

Bedir ellerini yüzünden çekti. Sinirliydi. "Ben ona söyledim ama! Kız daha onun içeriden çıktığını bile bilmiyor! Yıllardır abimi bekliyor zaten. Bilse koşa koşa gelecek ama abim yine kendini dünyanın en kötü insanı ilan ettiği için Zeynep ablanın ona gelmesini istemiyor! Kız da bir noktada pes etti herhalde! On iki yıl oldu! Haklı!"

"Severek mi evleniyormuş. Sevdiği falan mı yani? Bir şey dedi mi Vedat abi?"

"Abim direkt Vedat abiye söylemese de Vedat abi en başından beri aralarındaki şeyi biliyor. Abimin hapis sürecinde de ikisi Zeynep abla konusunda tek kelime etmedi. Birbirlerine üç maymunu oynuyorlar. Abim içeriden çıktıktan sonra da abimin ben aracılığıyla ilettiği istek üzerine Vedat abi kızına tek kelime etmedi. Zeynep abla her şeyden bir haber. Kendini tamamen dışarı kapatmıştı ama dün onu istemeye gelmek isteyen birileri varmış. Annesi zaten kabul etmediği için Zeynep ablaya bir şey söylememiş ama Zeynep abla gizlice konuşurlarken duyup 'evlenmek istiyorum gelsinler' demiş. Daha adamı görmemiş, adını sanını bile bilmiyor. Kıza ne kadar tak ettiyse..."

"Ne zaman geliyorlarmış istemeye?"

"Bu akşam." Ofladı. "Vedat abi en son telefonu kapatırken 'Giray bugün gelmezse bir daha da ne bana ne de kızıma gözükmesin' dedi. Zeynep ablaya böyle bir çıkışı yüzünden ayrı abime de hiçbir şey anlatmadığı için ayrı sinirli."

"Saat beş! Akşama ne kalmış şurada!" diye bağırdım. Bedir'in elini tutup sahilde hızlıca koşmaya başladım. "Çabuk eve gidip abini alalım! Oradan da hemen Bursa'ya gidelim. Şunun şurasında toplasan üç saatimiz var!"

Bedir de yanımda benimle aynı hızda koşmaya başladı. Arabadan ne yazık ki çok uzaklaşmıştık. "Abim zaten kızın ondan vazgeçmesini istiyor! Hayatta gelmez!"

"Gelecek!" dedim sinirle. "Abini arabaya bindirene kadar söylemeyeceğiz. Ondan sonra her şeyi anlatırız. Yıllar yılı aşkını böyle kaybetmesine izin veremeyiz!"

"Umarım kaybetmez."

Arabanın yanına varır varmaz hızlıca bindik. Yola çıkarken Bedir de gergindi. Yeni yeni kazanmaya başladığı abisini, bu olayı öğrendiği takdirde yeniden kaybedebilirdi.

Trafik yüzünden yarım saatlik yolu bir saatte geldiğimizde çoktan bir saatimizi kaybetmiştik bile.

Bedir, arabayı apartmanın önünde rastgele durdurdu. Aynı anda indik arabadan. Kapının önünde durduk ve birbirimize baktık. "Ne diyeceğiz?" dedi Bedir.

"Bilmiyorum." dedim stresle. "Zaman kaybediyoruz. Nerden baksan iki saatimiz var!"

Hızlıca içeri girip merdivenlerden çıktık. Bedir anahtarla evi açtıktan sonra kafamda bir şeyler düşünmeye çalışıyordum. İçeri girdik. Giray abi televizyon karşısındaydı, film izliyordu. Başını çevirdi. İkimizi yan yana görünce gülümsedi. Yatar pozisyondan doğrularak oturdu. "Hoş geldiniz gençler. Gelsenize." dedi kapının önünde dikilen bize bakarak.

Role girmem gerektiğini düşünüp hızlıca Giray abiye doğru gittim. Gülümsedim. "Hemen kalk Giray abi! Acilen gitmeliyiz!" Kolundan tutup kaldırmaya çalıştım. "Hadi!"

"Dur! Nereye?" dedi anlamsız bakışlar atarak.

"Bedir'in deplasman maçı varmış." dedim aklıma ilk gelen şeyi söyleyerek. Bedir de kaşlarını çattı. "Ben de evde çok sıkılıyordum. Dedim Giray abiyi de alıp birlikte gidelim. Hem maçı izleriz, hem de farklı bir şehir görmüş oluruz."

"Ne maçı? Ne şehri? Hangi şehir?" diye sıraladı sorularını.

"Yalova." diyerek Bursa'ya en yakın konumu salladım. Bursa desek gelmezdi.

Bedir'e kaş göz yaptım. O da yanıma gelip elini Giray abinin koluna koydu. "Evet abi. Ekip hareket etti. Aynı anda otele girmeliyiz. Hadi!"

Ayağa kalkan Giray abinin koluna girip onu kapıya doğru çekiştirdim. "Dur! Böyle mi geleceğim? Yanımıza bir şey almayacak mıyız?"

Giray abinin üstüne baktım. Eşofman altı ve de tişörtü vardı. "Yok yok. Yolculuk yapacağız zaten, üstün güzel. Eşya da alırız oradan, zaman yok. Şu hırkayı al sadece." deyip kapının yanındaki askılıktan bir hırkayı alıp Giray abinin eline tutuşturdum.

Bedir de diğer kolundan tutup iteledikçe Giray abi ne olduğunu anlayamamıştı. Kavga gürültü arabaya bindik.

Arabaya bindikten sonra kısa bir sessizlik yaşandı. Giray abi olayı tam anlamasa da beni öne oturtturmuş, kendisi arka geçmişti. Arabaya bindiğimizde açıklayacağımızı söylemiştik ama Giray abi bir şey söylemeden başını cama yaslamıştı.

Araba yolda akarken Giray abi hâlâ bir şey sormamıştı. Sadece arada gözleri bize kayıyor, "Siz bir şeyler karıştırıyorsunuz ama yakında çıkar kokusu!" diye söyleniyordu. Bir saçmalık uğruna onu evden çıkarışımıza bu kadar kolay göz yummasını beklememiştim. 

Hayatının akışını değiştirmek adına uzun zamandır bir şeyler yapmadığı içindi bu her şeye razı gelişi.

Ne yazık ki yaşamaya devam etmek için bir şeyler yapması gerektiğini bugün çok acı bir şekilde öğrenecekti. Ama geçen gün bana destek olduğu gibi bugün de ben ona destek olacaktım.

×××

Köprülerdeki trafik nedeniyle iki saati geçen yolculuk sonrası Vedat abinin evinin önüne geldiğimizde durmuştuk. Bedir ile birbirimize baktıktan sonra arkaya döndük.

Giray abi başını cama yaslamış, uyuyordu. Yola çıkar çıkmaz ilk yarım saat uykuya dalmıştı zaten. O zamandan buraya kadar uyumuştu, bir şeyleri hisseder gibi.

Saate baktığımda akşam sekiz buçuk olmuştu. Kimsenin gelmemesini dua etmekten başka çaremiz yoktu. "Hemen uyandıralım. Çok geç kaldık." dedim. Arabadan indik.

Bedir, Giray abiyi uyandırdı ve o da arabadan indi. Giray abi gözlerini ovduktan sonra etrafa bakındı. Ardından gözleri Vedat abinin evinde takılı kaldı. Gözleri kocaman açıldı. "Burası..."

Bir hışımla Bedir'e döndü. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bu ne demek?" Bir eliyle göğsünden ittirdi. "Sana bu işe karışmayacaksın demedim mi?"

"Abi..."

"Bin çabuk şu arabaya. Gidiyoruz." dedi buz gibi sesiyle. Bedir'in hareket etmediğini görünce elinden anahtarı almaya çalıştı. "Gelmiyorsan anahtarı ver. Ben gidiyorum."

Bedir elini arkaya götürdü. "Abi... Zeynep abla evlenecek."

Giray abinin hareketleri dondu. Yutkundu. "Ne?" diyebildi cılız sesiyle.

"Vedat abi aradı. Bu akşam Zeynep ablayı istemeye geleceklermiş. Şu anda evde bile olabilirler. Bu akşam o isteme gerçekleşmemeli." dedi Bedir.

Giray abi bir adım geri gitti çaresizlikle. "Evlenecek." Başını salladı. Gözleri kızarmıştı. Ağlamamak için kendini tuttuğu belliydi. "Mutluluğu hak ediyor. Hayırlısı olsun." dedi titreyen sesiyle.

Ardından yine sert olmaya çalıştığı sesiyle seslendi. "Ver şu anahtarı. İstanbul'a gidiyoruz dedim. Hemen."

"Giray abi!" dedim araya girerek. "Vedat abi söylemiş. Zeynep abla senden umudu kestiği için istemeyerek kabul etmiş. Hala bir şansınız var! O isteme gerçekleşmeden önce eve girip Zeynep ablayı çıkartmalısın."

Başını iki yana salladı. "Yapamam. Olması gereken de böylesi."

"Değil!" dedim sesimi yükselterek. "Zeynep abla yıllardır seni bekliyor. Sen de onu. İstemediği, sevmediği bir adamla evlenmesi onu hiç mutlu etmez! Bencillik etme. Zeynep ablayı mutsuz bir hayata itemezsin!"

Giray abi çaresizce baktı. "O... o benimle olamaz. Ben... ben kötü biriyim. Asıl benimle olursa mutsuz bir hayata itmiş olacağım." Gözleri doldu. Çaresizce kaldırıma çöktü. "Bensiz bir hayatta daha mutlu olacak."

Bedir ve ikimiz ne yapacağımızı bilmeyen bakışlarla birbirimize bakıyorduk. Giray abinin eve değen bakışları içimi sızlattı. Gözleri doluydu ama gidemiyordu.

Bir hışımla ayağa kalktı. Heyecanla baktım. Gidecekti! Bir adım attıktan sonra durdu. Ayaklarını yere sertçe bakıyordu. Ardına dönüp bize baktı. "Yapamıyorum." dedi omuz silkerek. Gözünden yaş döküldü. "Hayatını düzene sokmak istiyor belli ki, tekrar yıkamam düzenini."

Bedir telefonu çıkartıp Vedat abiyi ararken Giray abinin hüzünlü bakışlarına dayanamayarak ona sarıldım. O da buna ihtiyacı varmış gibi bana sarıldı. "Abi! Gidip onu durdurmalısın."

"Yapamam. Onu çok istiyorum. Bir daha onsuz mutlu olamayacağımı biliyorum. Ama yapamam. Yüzünde bana karşı ufacık bir nefret ve pişmanlık görürsem yaşayamam."

Bedir'in sesiyle ayrıldım Giray abiden. "Birkaç dakikaya burada olurlarmış. Ufak bir kaza yapmışlar."

Hevesle Giray abiye döndüm. "Kaza yapmışlar! Kaza yapmasalar çoktan burada olurlardı. Bu tesadüf değil, kader. Şu an hayat sana bir şans daha veriyor, mutlu olman için."

"Ben mutlu olurum ama onu edemem Feyza." Elleriyle yüzünü kapattı.

Aldığım kararla derin bir nefes aldım. "Bunun böyle olmak zorunda olduğunu hissediyorum. Bu yüzden sen yapamazsan ben yaparım Giray abi!" dedim ve Vedat abinin evine doğru yöneldim.

Giray abi arkamdan "Feyza!" diye bağırırken kısa bir an arkama döndüm. Bedir'in umut dolu bakışları bana güven verdi. Tekrar yürümeye devam edip zile bastım.

Kapı açıldıktan sonra evin önünde duran siyah arabayı gördüm. Ön farı patlamıştı. Bu, Zeynep ablayı istemeye gelen aileydi. Bu yüzden hızlıca kapıyı kapatıp merdivenleri çıktım. Dairenin önüne gelince ilk olarak Vedat abiyi gördüm. Yüzünde rahatlamaya benzer bir gülüş oldu. "Giray nerede?" dedi.

"Aşağıda. Ben Zeynep ablayla konuşup onu Giray abinin yanına götürmeye geldim. Zeynep abla nerede?"

Vedat abinin eşi de arkadan geldi ve beni beklemediği belliydi, şaşkınca bakıyordu.

Vedat abi onun sorgulamasını umursamadan bana Zeynep ablanın odasını gösterdi. O sırada bir zil sesi yankılandı evde. Gelmişlerdi! Acele etmem lazımdı.

Odanın kapısına iki kere tıkladım. "Gel!" sesini duyunca hızlıca içeri girip kapıyı kapattı.

Zeynep abla, aynanın önündeydi ve sarı saçlarını omzunun gerisine attı. Üzerinde ona çok yakışan bordo, dizlerinin hemen altında biten ince ip askılı çok zarif bir elbise vardı. Makyaj yok denecek kadar azdı ve yüzü asıktı.

"Kontrole geldiysen, gerek yok. Ayakkabılarım kaldı bir tek." dedi bezgince. Beni annesi sanmıştı sanırım.

Benden bir ses gelmeyince başını bana çevirdi. Kaşlarını çatarak bir iki adım önüme geldi. "Sen... bir yerden hatırlıyorum seni."

"Bedir ile birlikte gelmiştik buraya. Kız arkadaşıyım."

Başını salladı. "Evet. Şimdi hatırladım. Peki, odamda işin ne?"

"Misafirleriniz geldi. Onlara gözükmeden bu evden çıkmalıyız."

Kaşlarını kaldırdı. Mavi gözleri delicesine bakıyordu. "Nedenmiş o?"

"İçerideki adamı sevmiyorsun."

"Bundan sana ne?"

"Sevmediğin bir insanla evlenip ömrünü heba edemezsin. Benimle gel, buradan çıkalım. Vedat abi bir şekilde halleder burayı."

"Sevdiğim insanı beklerken ömrüm heba oldu zaten, bir de sevmediğim bir insanla heba ederim. Bir şey kaybetmem." Başını hafifçe omzuna eğdi. "Sana ne oluyor ayrıca? Benim hayatım senin niye umurunda."

"Sadece senin değil." dedim onun soğuk tavrını kırmak isteyip gülümseyerek. "Senin ve Giray abinin hayatı umurumda."

Giray adını duyunca yüzünden bariz geçen hüzne şahit oldum. "G-giray ve ben... Ne alaka?" dedi kekeleyerek. Heyecanlanmıştı, katı duruşu yumuşamıştı.

"Giray abi aşağıda. Seni bekliyor."

Gözleri doldu. Başını iki yana salladı. "Yalan söylüyorsun. Giray beni hayatından sildi. Kapıma asla gelmez."

Giray abinin dışarıda olmasına değil de onun kapısına gelmeyeceğini düşünmesi garibime gitti.

"Giray abi ve Bedir aşağıda bekliyor. Gerçekten. Giray abi çok korkuyor seni kaybetmekten. Benimle aşağı gelirsen yeniden bir şansınız olabilir."

O sırada kapısı çalındı. Annesiydi. "Kızım hadi çık. Misafirler geldi." Annesinin bu evliliği onayladığını anlamıştım. Bu yüzden Zeynep ablayı bu fikirden caydırmasına izin vermemek için odanın kapısını kilitledim.

"Ne yapıyorsun sen!" dedi kapıyı kilitlememe karşın. "Dediklerinin hiçbirine inanmıyorum. Ayrıca Giray benim umrumda değil. Nerede olursa olsun, ilgilenmiyorum. Kendime yeni bir hayat kurmaya söz verdim."

"Kızım!" diye seslendi tekrar annesi. Kapıyı açmaya çalıştı.

"Geliyorum anne." dedi Zeynep abla. Ardından sinirli bakışlarıyla bana döndü. "Çekil önümden."

Cebimden telefonumu çıkartıp Bedir'i aradım. Hoparlöre aldım. Telefon anında açıldı. "Feyza? Ne oldu?"

"Zeynep abla yanımda, seni şu an duyuyor. Giray abinin geldiğine inanmıyor, bu yüzden telefona Giray abiyi verir misin?"

Birkaç saniye sessizlik oldu, Bedir telefonun sesini kapatmıştı. Ardından telefonda hışırtılar oldu. Giray abinin sesi yankılandı odada. "Zeynep..."

Zeynep ablanın gözleri Giray abinin sesini duyar duymaz dolmuştu. Bir eliyle ağzını kapattı. Ağlıyordu.

Giray abi nefes aldı. "Zeynep'im... Sana, 'bana gel' demeye yüzüm yok." Sesi titriyordu. Onun da ağladığı belliydi.

"Sana layık biri değilim ama bana gelmeni delicesine istiyorum. Berbat bir adamım ama sen olmadan da yapamıyorum."

Zeynep abla, yatağının dibinde yere çöktü. Ağlamaktan kızarmıştı. Elleriyle yüzünü kapatsa da beyaz teninden dolayı belli oluyordu.

Telefon kapandı. Zeynep ablanın ağlaması şiddetlenince yanına oturup elini tuttum. Bir anda bunu beklemesem de bana sarıldı. Sırtını sıvazlarken onun doğru bir karar vermesini diliyordum.

Nefesi sakinledikten sonra geri çekildi. Kızarık gözleriyle gözlerime baktı. "Benimle gelecek misin?" diye sordum ümitle.

Kalbim küt küt atıyordu. Zeynep ablanın vereceği karar bu evin içindeki herkesin hayatını, ama en çok da evin kapısında bekleyen iki kardeşin hayatını büyük etkileyecekti.

×××

Bölüm nasıldı?

Sizce Zeynep ne karar vermeli?

Bir sonraki bölüm Zeynep ve Giray'ı göreceğiz.

Yıldızı parlatmayı unutmayın!💛

Seviliyorsunuz!💜

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro