Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

26. Bölüm: Dans

Bölüm şarkısı: Cem Adrian & Ceylan Ertem - Bu Gece Uyut Beni

Bölüm medyası: Feyza ve Bedir

10K olduk sonunda! Yorumlarda buluşalım!❤

×××

Sinirim tüm algılarımı kapatmış bir şey düşünemiyorken hayal kırıklığımdan doğan hüzün sinsice damarlarıma nüfuz ediyordu ve ben yine yanlış kararlar almada emin adımlarla ilerliyordum.

Dolabımı açar açmaz askılar arasına elimi daldırdım ama ne aradığımı bilmiyordum. Elime gelen siyah kalın askılı elbiseye baktım. Bunu buraya ben koymamıştım ama bu, şu an önemli değildi. Belinde kuşağı olan ve dizlerimin üstüne kadar gelen elbiseyi giydim. Saçlarımı tarayıp salık bıraktım. Rimel ve ruj sürüp makyajımı sonlandırdım. Makyaj anlayışım bu ikisinden ibaretti.

Ablamın düğününde aldığım siyah topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirip elime siyah deri ceketimi aldım. Siyah ufak çantamın içinde telefonumu ve cüzdanımı koydum. Odamın kilidini açıp sağa sola sapmadan daire kapısına yürürken arkamdan annemin seslendiğini duydum.

"Keyfine bak sen, ben babanı idare ederim." diyordu.

Cevap vermeden kapıdan çıktım. Merdivenlerden inip apartman kapısının önüne geldiğimde çantamı bacaklarımın arasına sıkıştırıp ceketimi giydim. Saçlarımı ceketimin içinden çıkarttım.

"Feyza?"

Merdivenlerden inen Bedir'i görmem şu an için bana iyi gelmedi. Bedir'i görmem mantıklı düşünmemi sağlardı. Şu an mantık, en son ihtiyacım olan şeydi.

"Bedir." dedim gülümsemeye çalışarak. "Bir yere mi gidiyorsun?"

Omuz silkti. "Canım sıkıldı, biraz dolaşmak istedim." Gözlerini üstümde gezdirdi. Elbisemde biraz fazla oyalanmıştı. "Bir yere mi gidiyorsun?"

"Evet."

"Nereye?" Cevap vermedim. "Hazal'a mı?" diye ekledi. Ne zaman Hazal'ın yanına böyle gitmiştim?

"Hayır. Arda'ya." dedim ve arkamı döndüm. Döner dönmez hızlı bir şekilde kolumdan tutulup durduruldum.

"Ne demek Arda'ya?" dedi. Sesi sertti.

"Neyini anlamıyorsun? Bırak." dedim kolumu çekmeye çalışarak. Kolumu acıtmamak için bıraktı ama diğer kolumu tuttu bu sefer. "Bedir, bırak dedim sana."

"Bu saatte ne Arda'sı Feyza? Saat onu geçiyor."

"Saatin ben de farkındayım. Çekilir misin?" Elinden kurtulup kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Caddeye doğru yürümeye başladım. Tek mantıklı şey taksiyle gitmek olacaktı.

"Arda'ya derken? Nasıl yani Arda'ya?" diye sordu yanımda benimle yürürken. Aynı zamanda telefonum çalmaya başladı. Annem muhtemelen Bedir'i görmüştü. Telefonumu sessize aldım.

"Arkadaşlarıyla bir mekanda toplanmışlar, oraya." dedim. Göz ucuyla ona bakıp tekrar önüme döndüm. "Sen istediğin yere gidip dolaşabilirsin."

Cevap vermeden yanımda yürümeye devam etti. Gitsene Bedir!

Caddeye geldikten birkaç dakika sonra gelen taksiyi durdurup Bedir'e "Görüşürüz." dedim ve arabaya bindim. Ben arabaya oturur oturmaz diğer taraftaki kapı da açıldı. Şaşkınlıkla Bedir'e baktım.

"Bedir, iner misin? Ne yapıyorsun?"

Omuz silkti. "Arda arkadaşlarıyla olacak demedin mi, ben de senin arkadaşın olarak geliyorum işte."

Rahat bir tavırla bunu söylemesine normalde gülümserdim ama gergindim. "Bedir, in dedim."

"Nereye gideceğimizi söyleyecek misiniz? Daha ne kadar bekleyeceğiz?"

Sitem eden taksiciden sonra Bedir'e baktım ama rahat bir şekilde koltukta yayılmıştı. Titreyen sağ bacağından aslında o kadar rahat olmadığını anladım.

Taksiciye telefonumu uzatıp adresi gösterdikten sonra arkama yaslandım. "İstersen burada inebilirsin Bedir."

Biraz düşünür gibi yaptıktan sonra gülümsedi. "İstemiyorum."

Oflayarak camdan dışarı baktım. Şu an Bedir'in yanımda olması benim için şans mıydı bilmiyordum. Otururken iyice kıvrılan eteğimi aşağıya çekmeye çalıştım. Daha fazla uzamayınca çantamı dizlerimin üzerine koydum.

Yaklaşık yirmi dakika kadar sonra araba durunca taksimetreye baktım. Oha! Yeni çektiğim maaşım bu gece bitecekti sanırım.

Cüzdanımdan para çıkaracakken Bedir çoktan parayı uzattı. "Hadi." dedi ve kapıyı açarak indi.

Dolaşıp benim kapımı da açtı ve başımda bekledi. "Hadi Feyza. Yoksa vaz mı geçtin? Tamam olur." Kapıyı kapatacağı zaman tutup durdurdum. "Vazgeçmedim."

Taksiden inince Bedir'in yanında durdum.

"Taksiyi neden sen ödüyorsun? Ben durdurdum."

Omuz silkti. "Önemli mi?"

"Evet!"

Göz ucuyla ona baktım, o etrafa bakıyordu. Siyah pantolonu, siyah boğazlı kazağı ve siyah kabanıyla ikimiz de simsiyahtık. Sadece benim aksime onun üstü daha kalındı. Zira üstümde ince bir elbise ve ince bir ceket vardı.

"Burası mı?" dedi yüzünü buruşturarak karşısını işaret etti. Oraya baktığımda yanıp sönen renkli tabelasıyla bir gece kulübü olduğunu görüp yutkundum. Son anda gelmeye karar verdiğim için önceden bakmamıştım adrese ama taksiciye verirken fark etmiştim.

"Hıhım." diye mırıldandım.

"Adamın davet ettiği yere bak ya, puşt." diye mırıldandı. Ellerimi kollarıma sardım. Esiyordu. "Giriyor musun içeri?" dedim.

Oflayıp yüzünü sıvazladı. "Sen giriyorsan, evet."

Küçük bir caddeyi sağa sola bakarak geçtik ve gece kulübünün önüne geldik. Telefonumu çıkartıp Arda'yı aradım. Açar açmaz söze girdim. "Arda ben geldim, kapıdayım." Şimdilik iki kişi geldiğimi söylemeye gerek duymadım. Gelince görecekti zaten.

"Geliyorum, bekle bir dakika." deyip telefonu kapattı. Dediğinden daha kısa sürede kapıdan çıktı ve beni gördü. Gülümsemesi Bedir'i gördüğünde bozulmuştu.

"Hoş geldin Feyza. Gecikince gelmeyeceğini düşünmeye başlayıp üzülmüştüm." Uzanıp bana sarıldıktan sonra Bedir'in elini sıktı.

"Sen de hoş geldin. Geleceğinden haberim yoktu."

"Benim de son anda haberim oldu."

"Kapıda karşılaştık Bedir ile, ben davet ettim." dedim gülümseyerek. Peşime takıldı, zorla taksiye bindi demekten daha iyiydi sanırım.

Başını salladı, 'sorun yok' dercesine.

"Buyurun, içeri geçelim." dedi. Kapıda kimliklerimizi gösterip içeri girdik. Girer girmez ışıkların içinde, ferah bir ortam bizi karşıladı. Sahnenin ortasında dans eden insanlar vardı, kenarlar localarla doluydu ve kocaman bir mekandı. Hareketli bir müzik çalıyordu. Beklediğimin aksine çok karanlık olmayan, sakin bir yerdi.

Arda'nın yönlendirmesiyle bir locaya geldik. Masada geçen gün tanıştığım kişiler vardı.

Arda, Bedir'i masadakilerle tanıştırdı. "Feyza'nın arkadaşı Bedir. Bunlarda benim arkadaşlarım: Erol, Orhan, Meral ve Tansu."

"Merhaba."

Herkese bir baş selamı verdikten sonra Arda'nın gösterdiği yere geçtik. Yuvarlak bir masaydı. Erol ve Orhan'ın yanına Bedir, Bedir'in yanına ben oturmuştum. Arda da benim yanıma oturunca kızlar tam karşımızda kalmıştı. Tansu'nun delici bakışlarını üzerimde hissediyordum.

Üstümü çıkarıp yanıma koydum. Bedir de koltuğun üstüne attı.

"Bir şeyler içmek ister misiniz?" dedi Arda kendi içeceklerini de göstererek. Anladığım kadarıyla alkol alıyorlardı. "Teşekkürler." dedim istemediğimi belirterek.

"Feyza, Bedir ile nereden tanışıyorsunuz? Ne iyi olmuş onun da geldiği." dedi Meral gülümseyerek.

"Üst katımda oturuyor, komşuyuz. Oradan arkadaşlığımız oldu."

Meral gülerek Bedir'e döndü. "Öyle mi? Çok güzel. Kaç yaşındasın, ne iş yapıyorsun?"

Meral'in Bedir'e sorgusu devam ederken Arda'nın koluma dokunması ile ona döndüm. "Görüşmeyeli nasılsın Feyza?"

Son görüşmemiz pek iç açıcı değildi sanki ha Arda?

"İyi."

Elini omzuma koydu. "O gün kütüphaneye gelmemeliydim, biraz düşüncesizlik ettim. Özür dilerim." Başını omzuna yaslayıp şirince gülümsedi. "Beni affedebilecek misin?"

"Ne yaptın da Feyza seni affetmeli?"

Tansu'nun sorusuyla tüm masa bize döndü. Ufak bir geri çekilmeyle Arda'nın elinden kurtuldum.

"Düşüncesizlik edip emrivaki yapmaya çalıştım. Bunun için af diliyordum."

Erol ya da Orhan -ikisini karıştırıyordum- yüksek enerjisiyle olaya çözüm buldu. "Bence bu şarkıda dansa kaldırırsan seni affedebilir."

Geldiğimizden beri çalan hareketli bir şarkıydı. "Ben dans etmeyi bilmiyorum." dedim başımı iki yana sallayarak. Gerçekten bilmiyordum. En son ablamın kınasında dans etmiştim. Çok eğlenceliydi ama oradaki dansların da buraya pek uyacağını sanmıyordum.

"Olsun gel, ben sana öğretirim."

Cevap vereceğim esnada Bedir'in kolunu omzuma atıp beni kendine çekmesiyle dondum kaldım. "Feyza çoktan affetmiştir, kendini zorlamana gerek yok Arda."

Bedir'i onaylar nitelikte başımı salladım. "Evet, affettim."

İkizlerden birinin sorduğu soruyla masadaki ilgi onlara yöneldi ama Bedir'in omzumda duran eli ve hafifçe yaslandığım göğsü yüzünden ilgimi oraya veremedim. Boynumda hissettiğim nefesle kulağıma eğildiğini anladım. "Bu çocuktan zerre hoşlanmıyorum. Buraya niye geldiğini de anlamadım."

Hafifçe yüzümü ona döndürdüm. Burun buruna gelince biraz geri çekilip yüzüne baktım. "Ben de bilmiyorum."

"Siz sevgili misiniz?"

Tansu'nun sorusuyla ona döndüm. "Hayır, arkadaşız dedik ya."

Gülümseyerek ikimiz arasında gezdirdi bakışlarını. "Çok yakışıyorsunuz ama."

Beni Arda konusunda kendine rakip gördüğü için aradan çıkarma çabalarına gülümsedim. Rakibi olmadığımı bilmesini isterdim. Arda ile Tansu'da gezdirdim bakışlarımı ben de. "Teşekkürler, siz de Arda ile yakışıyorsunuz. Sevgili misiniz?"

Yaptığım misillemeyle yüzü aydınlandı ve Arda'nın koluna sarıldı. "Teşekkürler canım, herkes bizi yakıştırıyor ama arkadaşız sadece." Cümlenin sonundaki 'maalesef' iması anlaşılıyordu.

İkizlerden biri ileriyi işaret ederek kalktı. "Ben bir hatun buldum beyler bayanlar, bu saatten sonra beni aramayın. Kaçtım ben!"

Meral gülerek arkasından söylendi. "Bu akşam eve gitmeyeceğinin haberini şimdiden ver. Sonra annen sabahın köründe oğullarım nerede diye beni arıyor!" Masada biz hariç herkes gülerken bunun komik tarafını bulmaya çalıştım ama yoktu.

"Aa, bu şarkı benim şarkım! Hadi Arda dans edelim!" Tansu, Arda'nın elini tutarak onu dansa kaldırdı. Arda her ne kadar dirense de bir dakika sonra hareketli bir şarkı eşliğinde pistte dans ediyordu.

"Pişt kız, biz de dans edelim."

Meral omuz silkti. "Başka birini bul Erol, dans edesim yok."

Erol, dediğini yapıp masadan kalktıktan sonra sadece Bedir, ben ve Meral kalmıştık masada. Erol'un kalktığı yere yani Bedir'in sağ tarafına Meral oturdu. Dirseğini masaya yasladıktan sonra Bedir'e döndü. Ben de onu görebilmek için Bedir'in göğsünden uzaklaştım.

"Bir şeyler içelim mi şurada? İkimiz." Gösterdiği yerde bar vardı.

"Teşekkürler, alkol kullanmıyorum."

"Alkolsüz içersin sen de."

Tansu'yu kendime örnek alıp Bedir'in elini tutup ayağa kalktım. "Dans edelim mi Bedir?"

Meral gözlerini kısarak bana baktı. "Hani dans etmeyi bilmiyordun?"

"Bedir öğretir." dedim ona üstten bakarak. Bedir'in elini çekiştirdim. "Hadi Bedir."

Bedir kalkınca el ele piste yöneldik. Hareketli şarkı insanları coşturmuştu ve mekan daha da kalabalık bir hale gelmişti. Sanırım gece daha yeni başlıyordu burada.

Pistte bir süre ikimiz de dikildik. "Ben dans edemem." dedi Bedir.

"Ben de." dedim ona dönerek. Ellerimize baktım ve çekmek içimden gelmedi.

Hareketli müzik yerini duygusal bir parçaya bıraktığında Bedir elini çekti. Elleri belimi bulup beni kendine çekerken kulağıma fısıldadı. "Bu müzikte dans edebiliriz sanırım."

Kollarımı boynuna dolarken iyice sarmaş dolaş olmuştuk. Topuklu giydiğimden ötürü ona daha yakındım, yüzlerimiz neredeyse aynı hizadaydı. "Sanırım, edebiliriz."

Belimi biraz daha sarıp iyice kendine çekti. "Çok güzel olmuşsun." dedi kulağıma. "Elbise yakışmış."

"Teşekkürler." dedim kısık bir sesle. Duydu mu emin değilim.

Elim istemsizce ensesindeki saçlara dokundu. Onları okşarken içimden geldiğince konuştum. "Saçların çok güzel, yumuşacık."

Bir elini belimden çekip saçlarımı omzumun gerisine ittirdikten sonra geri yerine gitti. "Seninkiler kadar değil. Upuzunlar. Uzun saçı severim."

"Sen de uzat o zaman." dedim büyük bir istekle. Elimin altındaki bu yumuşak saçların daha uzun olduğunu düşünmek bir an için güzel geldi.

"Lisede basketbol oynadığımdan dolayı okulun yakışıklı ve popüler çocuğuyken uzatmayı denemiştim ama kendime yakıştıramadım. Popülaritemin azalmaması için tekrar kestirdim."

Gülümsedim. "Kızlar artık sana bakmaz diye çok korkmuş olmalısın."

Güldü. "Asla öyle bir korkum olmadı, o halimle bile alıcım vardı."

Gülerek başımı omzuna yasladım. Boynundaki ellerimi çekip beline sarıldım. Böyle daha iyiydi.

Şarkıya kulak verirken gözlerimi kapattım.

"Bir katil gibi peşimde zaman
Boğazımda düğüm düğüm adın

Kalbindeki çalan şarkıyı duymak isterim
Ellerinden yalanları silmek isterim
Yüzündeki acılardan öpmek isterim
Bu gece kollarında ölmek isterim

Yeniden bir sabaha doğmak isterim
Bu gece kollarında ölmek isterim
Yeniden seninle doğmak isterim"

Bazen bana bakarken ya da gülerken gözlerinde acı yakalıyordum Bedir'in. Bu acı en son ailemle birlikte yemek yediğimizde çok yoğundu. Anne ve babasını erken kaybetmenin hüznüydü belki de ama aynı şarkıda geçtiği gibi yüzündeki acılardan öpmek istiyordum. Ve yeniden onunla doğmak...

Şarkı bittiğinde istemeye istemeye ondan ayrıldım. İkinci bir şarkı başlarken tekrar ona sarılıp dans etmek istediğimi fark ettim.

"Artık eş değişikliği!"

Meral'in beni ittirmesiyle kendimi Arda'nın yanında buldum. Arda gülerek elimi tutup beni kendine çekti. Bedir'e baktığımda Meral'in kıskacında olduğunu gördüm.

Zorlukla ellerimi Arda'nın omuzlarına koydum. Onun elleri belimin iki yanındaydı. Aramıza koyabildiğim kadar mesafe koymaya çalıştım.

"Çok güzel olmuşsun." dedi kulağıma doğru.

"Teşekkürler." dedim başımı başka tarafa çevirerek. Şans eseri baktığım yerde de Bedir vardı!

"Seni ilk defa böyle görüyorum. Yani elbiseyle. Her halinle güzelsin ama bu halin... Bir başka olmuşsun."

"Sağ ol."

Buraya niye geldiğim aklıma gelince Arda'ya döndüm. "Annemle konuşmadığını söylemiştin."

Kaşlarını kaldırdı. "Konuşmadım zaten?"

"Telefonuna baktım. Senin numarandı. Epey uzun konuştuğunuzu da gördüm. Neden yalan söyledin?"

Yüzünü buruşturup başını salladı. "Peki, pes ediyorum. Yalan söyledim. Ama sebeplerim vardı. Sana ulaşmaya çalışıyordum ama bana karşı hep bir duvar gibiydin. Ben de anneni dahil edersem belki bana karşı bu kadar ön yargılı olmazsın diye düşündüm."

Sinirle derin bir nefes aldım. "Birine karşı duvarlarımı ördüysem onu ne annem ne de bir başkası indiremez. Ancak o duvarları örmeme sebep olan indirebilir. Ve sen bu tür yollara başvurdukça o duvarlar büyüyor." Bir şey söylemesine izim vermeden devam ettim. "Oturalım mı? Yoruldum."

Ellerimi geri çekip masaya doğru ilerledim ve kalktığım yere oturdum. Etrafa baktığımda Bedir'i ve Meral'i göremedim. Neredeydiler?

Telefonumu çıkartıp Bedir'i arayacakken annemin üst üste birçok kez aradığını gördüm. Gürültülü ortamdan sıyrılmak adına masadan kalkıp mekandan çıktım. Sessizlikle bir süre kendimi dinledim. Daha sonra annemi aradım. Telefon hemen açıldı.

"Feyza! Neredesin sen! O çocuğun senin yanında ne işi var? Arda'ya gidiyorum demedin mi sen! Beni delirtme!"

"Sana da merhaba anne." dedim gülerek.

"Neredesin?"

"Arda'nın yanında."

"O çocukla çıktın evden, yalan söyleme bana."

"Yalan söylemiyorum. İhtiyacım yok."

"Feyza! Beni delirtme!"

"Arda'nın yanındayım senin de istediğin gibi işte! Bedir de yanımda."

"O çocuğun ne işi var sizin yanınızda!"

"Babama ne dedin?" Saat on ikiyi geçiyordu. Babam çoktan eve gelip beni sormuş olmalıydı.

"Babaannende kalacağını söyledim."

Babama dolaylı yoldan yalan söylemiş olmak canımı sıktı. "Güzel öyleyse. Kapatıyorum."

Telefonu kapatıp tekrar içeri girdim. Masaya gittiğimde Bedir ve Meral hala yoktu!

"Bedir nerede?" dedim Arda ve Tansu'ya bakarak. Tansu omuz silkerek başını çevirdi. Arda'ya döndüğümde gülümsüyordu. "Meral ile birliktedir."

Kaşlarımı çattım. "Dans müziği kaçıncıya değişti, hala dans mı ediyorlar?" Sahnede bakışlarımı gezdirdim ama yoktular. Olsalardı Bedir'i kesin tanırdım.

"Dans ettiklerini kim söyledi? Belki başka bir işleri vardır?"

Arda'nın ima ettiği şeye yüzümü buruşturup başımı çevirdim. Telefonumu çıkartıp aradım ama açmadı. Koltuğun üstüne attığı kabanını alıp ceplerini kurcaladım. Telefonunu burada bulunca oflayarak arkama yaslandım.

Tansu'ya döndüm. "Tuvaletin nerede olduğunu biliyor musun?"

Ayağa kalktı. "Ben de makyajımı tazeleyecektim. Gel, göstereyim."

Tansu'yu takip ederek tuvalete girdim. Oldukça temiz ve içerisinden daha ferah bir tuvalet karşıladı bizi. Ellerimi yıkayıp boynumu ıslattım. Yüzümü yıkamak istesem de akması muhtemel bir rimelle uğraşamazdım şu an.

Peçeteyle kurulandıktan sonra Tansu'nun makyajının üstüne tekrar makyaj yapmasını bekledim. O da işini bitirince tuvaletten çıktık.

Masaya doğru ilerleyecekken kolumu tuttu. Eliyle bar tarafını gösterdi. "Masada kimse yok, Arda Allah bilir nereye gitti. Şurada otursak olur mu? Biraz kafa dağıtmak istiyorum, bana eşlik eder misin?"

Başımı sallayarak onayladım ve barın önündeki yüksek taburelere oturdum. Tansu içecek bir şeyler isterken ben etrafta Bedir'i arıyordum.

"Bir şey içecek misin?"

Tansu'ya döndüğümde benden cevap bekleyen neredeyse her tarafı dövmeli bir adamla karşılaştım. "Bir şey istiyor musunuz?" diye sordu.

"Limonlu soda." dedim. Adam başını sallayarak gitti.

Tansu'ya baktığımda gözlerini masaya dikmiş ve dalmıştı.

"Arda'yı seviyorsun, değil mi?" dedim.

Omuz silkip başını salladı. "Evet."

"O bunu biliyor mu?"

Dudaklarını büzüp başını yana yatırdı. "Evet, ona söyledim."

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Çok cesurca." dedim istemsizce.

"Evet."

"Arda ne dedi peki?"

"Arkadaş olduğumuzu ve ondan bir ilişki beklentisinde olmamam gerektiğini söyledi. Benim için sorun değil. Onunla yaptığımız ufak tefek kaçamaklarla avutabiliyorum kendimi."

"Kaçamak?" dedim anlamadığımı belirterek.

Gülerek başını iki yana salladı. "Sen gerçekten Arda'nın dediği kadar safsın. Sitedeki evindeki kaçamaklarımızdan bahsediyorum. Evini amacına uygun kullanıyoruz."

Bakışlarımı kaçırıp başımı salladım. Jeton yeni düşmüştü. İkisi de birbirini çıkarları uğruna kullanıyordu yani. Arda'nın hakkında yeni bir bilgi daha öğrenmek... Annesinin evinden başka bir evi daha olmasının amacını yeni anlamıştım. Anlamamış olmayı tercih ederdim.

"Anladım." dedim sadece. O sırada az önceki adam ikimizin önüne birer bardak koydu.

Tansu önündeki bardağı kavrayıp içti. "Sen de Bedir'i seviyorsun." dedi. Dirseğini masaya yaslamış ve bana dönmüştü. Diğer elinde bardağını çeviriyordu. Gözlerimi kaçırıp cevap vermedim.

"Bu göz kaçırma da evet demek sanırım. Ama sanki karşılık bulamıyorsun?"

"Neye dayanarak böyle konuşuyorsun?" dedim.

"Aşık bir kadın, aşık bir kadını gözünden tanır." dedi gülümseyerek. Baktığımda gerçekten güzel bir kadındı Tansu. Arda'nın onun sevgisini görmemesi üzücüydü gerçekten.

"Aşık değilim." dedim kendimden emin bir duruş sergilerken. Daha sonra omuzlarım düştü. "Ama hoşlanıyorum."

Bardağını havada salladı bir iki kere. Üstüne biraz dökülse de umursamadı. "Bu gözler 'ben basbayağı aşık oldum' diye bağırıyor. Ama yine de sen bilirsin."

Bakışlarımı piste çevirdim. "Meral'i arar mısın? Bedir nerede? Gitmemiz gerek."

"Aşık olabilirsin ama maalesef aşık olduğun adama da aynı hisleri enjekte edemiyorsun. Bu yüzden arama sen bu gece Bedir'i." Gelen barmene bardağını uzatıp yenilemesi gerektiğini söyledi.

"Ne demek o?"

"Meral bu gece onu bırakmaz, demek." deyip güldü. "Epey dişlidir."

"Saçmalama." dedim sinirle. "Ara Meral'i."

Omuz silkti. "Arasam da açmaz."

Ayağa kalkıp Bedir'i aradım ama yoktu. Neredeydi bu Allah'ın cezası!

"Al, boğazından bir şeyler geçsin. Sinirlendin." dedi elime bardağımı uzatıp. Bardağı aldıktan sonra büyükçe bir yudum aldım.

Boğazımı delip geçen sıvıyla gözlerimi yumdum. "Bu ne?" diye çıkışıp kalktığım yere zorunlu olarak oturdum.

Tansu, bir eliyle ağzını kapattı. "Kusura bakma. Kafam dumanlı, yanlış bardağı vermişim sana."

Bardağı bırakıp ellerimle yüzümü kapattım. "Bedir, neredesin Allah'ın belası!"

Omzumda dokunuş hissettim. "Arda'ya ulaşamadığımda ya da başka biriyle olduğunu bildiğim zamanlarda ben de böyle oluyordum. Artık alıştım."

Bedir'in o kızın yanında olduğunu düşününce sinirle önümdeki bardağı kafama diktim. Aynı his boğazımı yaktı ve baş dönmem şiddetlendi.

Bundan sonra başka içtim mi bilmiyorum ama başım ağrımaya başladı. Ayağa kalkmaya çalıştım. "Bedir'i bulacağım."

Tansu, kolumdan tutup oturttu. "Nereye gideceksin bu halde? Otur."

Birkaç dakika sonra Arda'nın geldiğini gördüm. Tansu ile bir şeyler konuştular.

"Feyza, iyi misin?"

Arda'nın elini kolumdan ittirdim. "Bırak!"

"İyi görünmüyorsun, elini yüzünü yıkayalım."

"Bırak. Bedir'i bul bana!" diye çıkıştım.

Oflayarak ellerini yüzüne sürttü. "Hala Bedir diyor ya! Bak kızım yok işte Bedir!"

Ayağa kalkıp karşısına dikildim ve omuzlarından ittim. "Yalan söyleme! Bedir gelecek!" dedim. Mırıldandıklarım düzgün anlaşılıyor muydu bilmiyorum ama dilim uyuşmuştu.

Kolumu tutup belime sarıldı. "Gel seni eve götüreyim. İyi değilsin."

Dönen başım ayakta daha fazla durmama engel oldu. Başımı ona yasladım. "Bedir'e götür beni."

"Hay Bedir'ine... Zaten işi bozdu. Hadi gidiyoruz."

Başımı omuzlarından kaldırıp ona vurdum. "Bedir hakkında düzgün konuş!"

Onu ittirdikten sonra başka tarafa yürüdüm. Bedir'i bulacaktım.

Önümden gelen esmer, uzun boylu adama baktım. Bedir'di bu!

Hızlıca gidip kolunu tuttum. "Bedir!"

Adam kaşlarını çatıp bana baktı. "Biriyle karıştırdınız galiba."

Oflayarak kolunu itledim. "Sen Bedir değilsin."

Arkadan beni durdurmaya çalışan Arda'nın elinden kurtulup başımı kaldırdım ve tekrar Bedir'i aramaya koyuldum.

İleriden buraya doğru hızlı adımlarla gelen Bedir'i görünce yüzüm aydınlandı. "Bedir!"

Kollarımı kaldırıp ona doğru koştum. Ona ulaşacakken başım döndü ve dengemi kaybettim. Elim başıma doğru giderken belimden tutuldum.

Yaslandığım bedene bakarak başımı kaldırdım ve yüzünü gördüm. Aradığım kişiyi bulmanın sevinciyle beline sarıldım ve başımı göğsüne yasladım.

Güvenli limana sığındığıma göre uykuya dalabilirdim.

×××

Bölüm nasıldı?

Feyza'nın içmesi?

Bedir, neredesin sen koçum?

AÇIKLAMA: Kitaba 3 buçuk haftalık kısa bir ara vermek istiyorum. Yani Ramazan ayı boyunca bölüm atmayacağım demek oluyor bu. Bir sonraki bölüm Ramazan bayramında gelecek ve eski düzende her cuma günü bölüm atmaya devam edeceğim. Aslında bundan önceki haftalarda, haftada iki bölüm atarak bu üç haftalık arayı kapattığımı düşünüyorum. Anlayışla karşılamanızı umuyorum. Yeni bölümle birlikte olaylar bomba gibi devam edecek! Beni bekleyin!

Gelecek bölüm spoisi: Bölüm Bedir'in ağzından olacak.❤

Yıldızı parlatmayı unutmayın!💛

Seviliyorsunuz!💜

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro