Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

×12×

Bölüm medyası: Ekin Tuva

×××

053****: Seçkin

053****: Hiç sormayacak mısın?

053****: Neden geldin diye?

Seçkin: Hayır.

053****: Neden?

053****: Hiç mi merak etmiyorsun?

Seçkin: Sen galiba şakasın?

053****: Seçkin

053****: Murat, ona yazdığımı söylemiştir.

053****: Sana kendimi affettireceğim.

Seçkin: Komik fıkra

053****: İnana bana, affettireceğim kendimi

053****: Öylesine söylemiyorum bunu

053****: Sen olmadan yapamam ben

053****: Sen de bensiz yapamazsın

Seçkin: Böyle esprileri yurt dışında öğretiyorlar mı ya?

Seçkin: Ya da buraya gelmeden önce hafıza kaybı falan mı yaşadın?

Seçkin: Ya da kendin sildirdin hafızanı, yurt dışında böyle şeylerin yapıldığını duydum.

Seçkin: Sen cidden benim sensiz 2 yıl boyunca yaşadığımı unutmuşsun

Seçkin: Sen kimsin de sensiz yapamayacakmışım ben?

Seçkin: Hatta şunu söyleyeyim

Seçkin: Sensiz daha rahattım

Seçkin: Her an zihnimi dolduran, aklımı meşgul eden biri yok

053****: Sus Seçkin

053****: Yapma.

Seçkin: Artık kendim için yaşıyorum

Seçkin: Bir başkasını, kendi hayatının önüne koymak epeyce yorucuymuş

053****: Canımı acıtmak için yapıyorsun

053****: Yapma lütfen

053****: Canım yanıyor

Seçkin: Canının acıması gram umurumda değil

Seçkin: Ama canın her acıdığında, canını her yaktığımda şunu hatırla

Seçkin: Bunu sen yaptın kendine

Seçkin: Bize bunu, sen yaptın

053****: Evet, ben yaptım

053****: İnan bunun için çok pişmanım

053****: Ama güzel günlerimizin hatırına sana söz veriyorum

053****: Eskisi gibi olacağız.

(Görüldü)

(Seçkin, çevrimdışı)

×××

Telefonu sertçe masaya koydum. Çıkan sesten dolayı birkaç kişinin bakışları bana dönse de umursamadım. Zaten birkaç gündür dedikodular almış başını gidiyordu.

Ekin ve beni önceden sevgili olarak tanıyan bir sürü kişi vardı. Biz Ekin'le liseye başladığımızdan beri tanışsak da liseden mezun olmaya birkaç ay kala birbirimize sevgimizi itiraf edebilmiştik. İngilizce hazırlık ve birinci sınıfta da ilişkimiz devam etmişti. İki sene boyunca bizi birlikte göremeyen insanlar bin bir türlü ayrılık hikayesi yazıp inanmışlardı. Ancak ben Ekin ile olan ilişkimi iki yıldır dillendirmediğim için doğrunun ne olduğunu bilmiyorlardı. Sadece tahmin ediyorlardı.

Senaryoların içinde en çok konuşulan ise, benim Ekin'i aldattığımdı. Çünkü Ekin gitmişti. Sevdiğim kızı aldatacak biri değildim. Verilen sözleri tutmamak aldatmaksa, aldatılmıştım hatta.

"Ne yapıyorsun oğlum? Kırdın telefonunu."

Omuz silktim. "Defne neden gelmedi bugün?"

"Aradım. Biraz halsizmiş. Kendimi iyi hissetmiyorum dedi."

Başımı salladım. "Onda bir şeyler var bu aralar ama hadi hayırlısı."

Göz kırpıp başını salladı. "Sende de var bir şeyler."

Ayağa kalktım. "Derse biraz daha zaman var. Dışarı çıkalım, bunaldım."

Kantinden çıktığımızda karşıdan gelen Ekin'i görünce duraksadım. Siyaha boyadığı saçlarını eski rengine döndürmüştü. Ona dair geçmişten bir şeyler görmek çaresizce beni mutlu etti.

Gözlerini bana çevirince hızlıca gözlerimi kaçırdım ve binadan çıktık. Boşta olan bir çardağa oturduk. "Hadi kardeşim, anlat." dedi Murat eliyle dizime vurarak. Ben söylemeden beni anlıyordu. Yıllarımız birlikte geçmişti Murat ile. Ekin ile tanışmamızdan daha eskiydi Muratile tanışmamız.

"Bana, beni geri kazanacağını söylüyor."

"Kazanabilecek mi?"

"Beni tekrar kazanabilmesi için gitmesinin mantıklı bir açıklaması olması lazım ama her ne olursa olsun gitmesinin mantıklı bir açıklaması varsa bile benden bir mesajla ayrılmasının bir açıklaması olamaz." dedim öfkeyle.

"Ya varsa? Gitmesinin de, bir mesajla ayrılmasının da mantıklı bir açıklaması varsa eğer?"

Oflayarak saçlarımı karıştırdım. "Murat. Olamaz."

"Oldu diyelim. Eğer geçerli bir açıklaması varsa iki yıl yaşadıklarına göz yumup onu affedebilecek misin?"

"Affedemem." dedim bir elimi masaya vurarak. "Affedemem Murat. Her ne olursa olsun beni bırakmamalıydı. Neler yaşadığımı sen biliyorsun. Dağıldım ben! O gidince benim ne kadar kötü olacağımı biliyordu o. Yapmamalıydı! Mantıklı açıklamasını o zaman yapacaktı!" dedim öfkeyle ayaklanarak.

Okul kapısına adımlarken arkamdan seslendi.

"Nereye oğlum?"

"Kafeye! Derse gelmeyeceğim!"

Kafeye doğru hızlı adımlarla ilerlerken düşünmeyi kendime yasakladım. Düşünürsem, mantıklı bir açıklaması olmasa dahi onu affederdim çünkü.

Aklımı dağıtmak için telefonumu çıkartıp Defne'ye yazdım.

Seçkin: İyi misin Defne?

Seçkin: Murat halsiz olduğunu söyledi.

Seçkin: Bir şeye ihtiyacın var mı?

Seçkin: Geleyim mi?

Defne: Evet halsizim biraz, üşüttüm sanırım

Defne: Bir şeye ihtiyacım yok, teşekkür ederim

Defne: Biraz yatıp dinlensem iyi olurum.

Seçkin: Peki, öyle olsun

Seçkin: Bir şeye ihtiyacın olursa ara mutlaka

Seçkin: Güzelce dinlen, bu aralar iyi gözükmüyorsun zaten

Seçkin: İyi olup okula döndüğünde ifadeni alacağım

Seçkin: Bu sefer kaçmak yok

Defne: Teşekkür ederim.

Defne: Murat ve ikiniz iyi ki hayatıma girdiniz.

Seçkin: Böyle düşündüğüne emin misin? Murat ve ben?

Seçkin: Bir tane hayrımız dokunmamıştır sana.

Defne: Siz öyle sanın :)

Defne: Neyse, güzelce dersi dinle not al benim için de.

Defne: Okula geldiğimde soracağım ikinize de

Seçkin: O zaman ben kaçtım :)

Defne: Seçkin!!

Defne: İkiniz de derste not alın!

Defne: İkinizinkileri toplasam doğru dürüst bir not etmez zaten!!

×××

Gülümseyerek Defne'nin mesajlarını görmeden uygulamadan çıktım. Derste not almak için bizden yardım istemesi epeyce gülünçtü. Murat zaten dersi dinlemezdi ben de yazı yazmaktan hoşlanmazdım.

Kafeye girip etrafa bakındım. Bu saatte her zamanki gibi kalabalıktı. Tıka basa dolu olmasa da yetiyordu bu kalabalık bize. "Dersin yok muydu oğlum senin bu saatte? Neden geldin?" dedi amcam beni bu saatte kafede görünce.

"Kafam attı. Çıktım geldim." dedim omuz silkerek. Çantamı ve telefonumu bırakıp soğuk olmasına rağmen gömleğimi çıkartıp içimdeki kısa kollu tişörtle kaldım. Kenardan aldığım önlüğü giydim.

"Oğlum, git istersen eve dinlen. İyi gözükmüyorsun."

"Eğer çalışıp kafamı dağıtmazsam kötü olacağım amca."

Amcamın yanından geçip kasaya gittim ve sipariş almaya başladım.

Kendimi siparişlere kaptırmışken Zülal'in seslenmesiyle kafamı adisyondan kaldırdım. "Efendim?"

"Seçkin abi, bir kadın geldi. Rezerve olan masaya oturamazsınız, dememe rağmen oturdu ve senin ilgilenmeni istiyormuş." dedikten sonra gösterdiği yere baktığımda boğazım düğümlendi.

Daima onun için rezerveli olan masada onu görmemle çok iyi anladım. Ben ondan ne kadar kaçmaya çalışsam da anca onun yörüngesinde dolaşabilirdim.

×××

Dımdımdım!! Bir sonraki bölüm biraz olaylı olacak demek!!

Ekin'in ağzından bölüm isteyen var mı?

Yıldızı parlatmayı unutmayın!

Seviliyorsunuz!

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro