Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

×10×

Bölüm medyası: Defne Ersöz & Murat Kutoğlu

×××

Eve gelip yatağıma uzandığımdan beri telefonumdan, şimdiye kadar konuştuğumuz mesajları kaç kez okudum, bilmiyordum. Sayamamıştım.

Ona, beni kaybettin demiştim ama elbette tek kaybeden o değildi. Ben de kaybetmiştim onu. Ondan tek farkım, ben bunu istememiştim. O, benden giderek bunu göze almıştı ama ben onu kaybetmeye mecbur bırakılmıştım.

Mesajımı görmüştü ama cevap vermemişti hala. Belki canını yakmak için sorduğumu düşünmüş olabilirdi ama gerçekten merak ediyordum. Beni kaybettiğine değmiş miydi gidişi?

Umarım, değmiştir. Umarım gidişi ona güzel şeyleri getirmiştir. Aksi halde bir hiç için bu acıları çekmiş olmak istemiyordum.

Günlük klasikleşen, düşünmekten kafayı yeme raddesine gelince internetimi kapatıp telefonu yatağın üstüne bıraktım. Saat gece yarısını geçmiş olmalıydı. Odamdan çıkıp mutfağa girdim.

Mutfakta elinde telefonunu döndürerek masada oturan Engin'in sarı saçlarını karıştırıp yanından geçtim ve kendime bir bardak su koydum. "Hayırdır, neden uyanıksın bu saatte?" dedim.

Omuz silkip elindeki telefonu sertçe masaya bıraktı. Kafasını masaya yaslayıp bana dikti gözlerini. "Senin gibi tüm gece uyumamak nasıl bir şeymiş, onu deneyimlemeye çalışıyorum."

Elimdeki bardakla yanındaki sandalyeye oturdum. Alnını işaret parmağımla itledim. "İyi özelliklerimi deneyimlemeye çalışmak varken neden kötü taraflarıma yapışıyorsun oğlum? Ders çalışmamı, kafeye gitmelerimi deneyimlesen?"

Yüzünü buruşturup sandalyeye yaslandı. "İyi taraflarının hepsinde 'çalışmak' geçiyor farkındaysan. Ve ben üniversiteye yeni geçmiş bir genç olarak şu an duymaktan en nefret ettiğim kelime: çalışmak!"

"Şuna bak. Lisedeyken farklıydın sanki." diye homurdandım.

Bir süre sessiz kaldık ama sürekli bana dönen bakışlarından bir şey söylemek istediğini anlıyordum. "Söyle, sıpa." dedim gülerek. "Ne kıvranıyorsun? Paran mı bitti yine? Geçende ekstra verdiğim parayı geri ödemek için kafeye gelmedin?"

"Tamam ya, gelirim bir ara."

"Buluştun mu o kızla?" Benim söylediklerimi dinleyip dinlemediğini merak ediyordum.

"Hayır, buluşmadım."

"Ne o? Başka birini mi buldun yoksa?" dedim dalga geçerek.

Omuz silkti. "Hayır. Seni dinlemeye karar verdim. Kıza işim olduğunu, buluşamayacağımızı söyledim. Bir daha görünce de yüzüme bakmadı zaten. Ben de boş verdim. Seni dinleyip kız peşinde koşmayacağım. Saçmaydı zaten."

"Hayret." dedim inanamamış gibi bakarak. "Abini dinler miydin sen?"

Gülerek omzuma vurdu. "Ne zaman dinlemedim ki seni?"

"Tamam, cıvıma." dedim sert olmaya çalışarak. Omzumdaki elini itledim. Ama yüzümdeki tebessümden dolayı alınmadı. Zaten alınmazdı bana.

"Başka bir şey soracaktım aslında sana."

"Sor."

"Dün... okulun bahçesinde konuştuğun kişi..." dedi alçalttığı sesiyle. Çekinerek soruyordu. "... o muydu?"

Bakışlarım ellerimin arasındaki bardağa düştü. Bardakla oynadım.

"Tanımadın mı?"

"Tanıdım ama... değişmiş biraz."

Bu içimde yara olsa da normal bir şeymiş gibi davrandım. "Normal, iki seneyi geçti."

"Ne konuştunuz?"

Güldüm. "Havadan sudan."

"Abi..."

Ellerimin arasındaki bardağın dibindeki suyu içip masaya bıraktım ve ayağa kalktım. Engin'in omzuna vurdum hafifçe. "Geç oldu, yat hadi. Yarın sabah erken kalacaksın. Dönem başında devamsızlıklarını biriktirme, ilerde lazım olur. İyi geceler."

Yanından geçip odama girdim. Yatağa uzandığımda içimdeki meraka engel olamayarak telefonumu alıp internetimi açtım, belki mesaj atmıştır diye.

Art arda gelen mesajlar bir anlık heyecanlanmamı sağlasa da Murat ve Defne ile olan gruptan geldiğini görünce aynı şekilde soldu heyecanım.

Grup ismine her zamanki gibi göz devirdim. Murat ve Defne sürekli grup ismini değiştirerek birbirlerine laf sokuyorlardı. Bu seferki grup ismi Murat'ındı sanırım.

Leaf Brain (Yaprak Beyin)

Murat: Pişşt yaprakk

Murat: Ne yapıyorsun canım arkadaşım?

Defne: Hayır Murat

Defne: Sana not falan veremem

Murat: Yaprakçığım ağzın neler söyler öyle?

Murat: Pardon, klavyen

Murat: Yakışıyor mu senin gibi bir kıza?

Defne: Ben senin isteklerini yapıyorum ama sen benimkilere burun kıvırıyorsun!

Defne: Bir de yazımı beğenmeyip konuşuyorsun

Defne: Yok sana not falan

Seçkin: Defne haklı Murat

Seçkin: Hem notlarına laf ediyorsun, ardından gelip not istiyorsun

Seçkin: Gururun olsun biraz oğlum

Murat: OHA

Murat: Çüşşşş

Murat: Vay A*k

Defne: Bana bak Murat, her sabah özenle taradığın saçlarını koparırım senin

Defne: Düzgün konuş

Seçkin: Düzgün konuş lan, doğru söylüyorum

Seçkin: Beğenmiyorsan isteme

Murat: Ona mı diyorum lan oğlum

Murat: Neyse, şimdi ortam gerilmesin

Murat: Söylemeyeyim

Defne: Dayak mı istiyorsun?

Defne: Gerdin ortamı zaten yeterince

Defne: Söyle

Seçkin: Harbi dayak istiyor bu

Seçkin: Sen yorulma Defne, ben yarın döverim bunu

Seçkin: Zaten ellerim kaşınıyor uzun zamandır

Murat: Söyleyeceğim ama söylediğim için kızmak yok

Murat: Tamam mı abi?

Seçkin: Ne yumurtlayacaksın merak ediyorum

Seçkin: Dökül

Murat: Ben şimdi eskiden takip ediyordum ya

Defne: Kimi?

Murat: Şeyi

Murat: 2 sene önce gittiğinde dondurmuştu hesabını, şimdi geri açmış

Murat: İnstagramda gezerken ana sayfama düştü.

Murat: Fotoğraf paylaşmış

Defne: Hay senin vereceğin habere ben

×××

Murat'ın mesajlarını okuduktan sonra uygulamadan çıkıp telefonu yanıma bıraktım. Deli gibi onu görmek isteyen tarafımı bastırmak istiyordum ama onu görürsem özlerdim.

Kalbime yine söz geçiremedim. O hayatıma girdiğinden beri ben kontrol etmiyordum zaten. Bildiğini okuyordu.

Gelen mesajlardan dolayı sürekli titreyen telefonumu elime alıp mesajları es geçtim ve uygulamaya girdim.

En beklemediğim anda hayatıma girmesi gibi direkt onunla karşılaşmayı beklemiyordum. Kalbim yine düzensiz atıyordu.

Kuruyan dudaklarımı ıslattım. Fotoğrafın ekran görüntüsünü alıp uygulamadan çıkıp internetimi kapattım. Arayan Murat'ı meşgule atıp telefonu uçak moduna aldım ve galeriye girdim. Değişen saçlarını, yüzünü, bakışlarını sabaha kadar izledim. Altına yazdığı yazının kalbime umut tohumları serpiştirmesine küfrettim. Değişmediğini mi iddia ediyordu?

Bildiğim bir şey vardı ki, ben onun uzun saçlarını, makyajsız yüzünü ya da boyasız saçlarını sevmemiştim. Ben onu sevmiştim. Bu yüzden karşımda her açıdan değişmiş birini görsem de ona olan sevgim azalmamıştı. Aksine içimde durduramadığım bir özlem vardı.

×××

@ekin_tuva: Biraz değiştim, her şey kadar, herkes kadar, sen kadar.*

267 kişi beğendi.
Yorumlar kapalı.

×××

*: Çisel Onat'ın "Değil!" adlı şiirinden alıntıdır. Çoğu yerde Can Yücel'e aitmiş gibi yazsa da gerçek sahibi Çisel Onat'tır.

Bölüm nasıldı?

Ekin?

Yıldızı parlatmayı unutmayın!💛

Seviliyorsunuz!💜

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro