×1×
Hepiniz Hoş Geldiniz!❤
Bölüm medyası: Baş karakterimiz❤
31.05.2021
×××
Kırık Kalpler Mahzeni
1. Bölüm:
Havada is kokusu vardı, esmiyordu ama ceketimin içinden derime işleyen şey şüphesiz: soğuktu. Tam yürümelik ve düşünürken kafayı daha da bulandırmalık bir havaydı. Ancak kafam yeterince bulanıktı. Biraz dahasını kaldırabilir miydim, bilmiyordum.
Üniversitenin kapısında duraksadım, her gün olduğu gibi. Başımı gökyüzüne çevirdim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Ellerimi ceketimin cebine yerleştirdim. Bir iki senedir orda olmasına alıştığım ancak hâlâ kabullenmekte zorlandığım paketi kavradım. Başımı indirip paketi cebimden çıkarttım ve bir tanesini dudaklarımın arasına yerleştirip yaktım. Birkaç kez içime çektiğim dumandan tekrar nefret ettim. Dudaklarımdan çekip demir çöp kovasının yanına gittim ve kenarında söndürüp içine attım.
Bu sefer duraksamadan üniversite kapısından kartımı okutup geçtim. Bu döngü benim için artık her sabah gerçekleştirilmesi gereken bir rutindi, zorunluluktu. Acılarımı taze tutup bir kez bile, azıcık da olsa kalbimi yumuşatmamam için gerekliydi.
Dersim, on beş dakika sonra başlayacaktı. Bu yüzden kafeteryaya girip çay aldım ve bir masaya oturdum. Çayımı yudumlarken yan tarafımdaki sandalye çekildi.
Kimin geldiğini elbette bakmasam da biliyordum. Her sabah olduğu gibi bugün de suratsızlığım ve selam vermediğim için bir nutuk dinlemek istemediğimden ona dönerek hafifçe gülümsedim.
"Günaydın."
Normalinden farklı bir şekilde yüzü bugün asıktı. Ama selam vermeme karşılık dudaklarını hafifçe kıvırdı. "Yavaş yavaş alışıyorsun, gerçi iki sene olduğunu hesaplarsak yavaş yavaş bile hızlı kalır. Ama neyse, ses etmeyeceğim. Sana da günaydın!"
Kaşlarımı çattım. "Yüzün solgun sanki, bir sorun mu var?" Ona yakışmayacak şekilde sahte bir gülücük takındı yüzüne. "Ne sorunu olabilir? Her zamanki halim. Makyaj yapmadım bugün, ondan öyle gelmiştir sana."
"Defne!" Sesim isteğim dışında sert çıkmıştı ama yalan söylüyordu.
Ofladı. "Bir şey yok ya, gerçekten bak! Sadece bugün ders her zamankinden erken başlıyor ve bilirsin, uykumu alamadığımda sinirlenirim ve huysuz biri olurum."
"Ben de bana yalan söylediğinde sinirli ve huysuz oluyorum ama."
Geldiğinden beri ilk defa gerçekten gülümsedi. "Aman! Sanki doğru söylendiğinde sevimli biri oluyorsun!"
Yüzünü tekrar inceledim, bir şey olmuştu. Ama anlatmıyordu. Ofladı. "Seçkin! Gerçekten bak iyiyim. Önemli bir şey olsa ilk sana anlatırım, biliyorsun."
Onu tekrar sorularımla sıkıştırmama izin vermeden ayağa kalktı. "Karnım aç, kahvaltı yapmadım bugün. Bir şeyler alıp geliyorum. Sen de çayını bitir de ayıl. Gece uyuyamamışsın yine, belli."
Bana söylenerek kantine gittiğinde gülümsedim. Okulda iki senedir bana katlanan ikinci kişiydi. Birincisi, bana uzun süredir zaten katlanıyordu.
Destursuz bir şekilde karşımdaki sandalye çekildi. İşte bana katlanan ilk kişi: Murat. "N'aber?" dedi, başını masaya yaslayarak. Nasıl olduğumu merak ettiğinden değil, öylesine sorulmuş bir soruydu.
Ayağımla ayağını dürttüm. "Hey, bu ne suratsızlık? Benden daha suratsız olan insanları sevmem ve çevremde istemem, biliyorsun."
Kafasını masaya gömdüğü için gülüşü ve sesi boğuk geldi. "Senden suratsız olmak mı? Haşa, ne haddimize abiciğim? Sadece, geberiyorum uykusuzluktan."
Arkama yaslandım. "Şu saçma oyunu silmedin mi hâlâ?"
Kıkırdayarak doğruldu. "Anlamazsın sen."
Masadaki çantayı gördükten sonra bakışlarını etrafta gezdirdi. "Nerede senin Defne yaprağı?"
Kaşlarımı çattım. "Nerden benim oluyor?"
Omuz silkti. Tripli bir omuz silkmeydi bu. "Bilmem, senin en yakın arkadaşın ya. Ondan dedim. Ben zerre haz etmiyorum çünkü o kızdan."
Onun boş laflarını umursamadım. "Kantinden yemek almaya gitti, gelir şimdi. Sonra derse gideriz. Beş dakikaya başlayacak."
Bir iki dakika sonra Defne geldi ve Murat'la birlikte yavaşça ayaklanıp uyuşukça dersliğe doğru ilerledik.
×××
Kapının kilidini açar açmaz içerden kısa bir çığlık gelmişti. Beni gerçekten gülümseten bir çığlıktı. Kapıyı itekleyerek içeri girdim ve omzumdaki içi kalem kitaptan tut kıyafet ve ayakkabıya kadar dolu olan çantayı kapının kenarına bıraktım. Kapıyı kapatıp bana doğru koşarak gelen küçük kardeşime kollarımı açtım.
"Abi!"
Kollarıma girer girmez onu sıkıca tutup ayağa kalktım. Yanağını öptüm. "Nasılsın cimcime? Özlemişim seni. Öp bakayım abiyi."
Gülümseyerek boynuma sarıldı ve yanaklarıma sayısız öpücük kondurdu. Oturma odasına geçip annemin başına da hafif bir öpücük kondurduktan sonra yanına oturdum. "Hoş geldin oğlum." dedi gülümseyerek. "Hoş buldum annem. Engin geldi mi eve?"
Engin, benimle aynı üniversitede okuyan erkek kardeşimdi. Ve aşırı yaramaz bir yapısı olduğu için olur olmaz yerlerde bile onu kollamam gerekiyordu. Ya da ben öyle hissediyordum.
Başını salladı. "Geldi geldi, arkadaşlarıyla halı sahada maç yapmışlar. Çok yorgunmuş, hemen yattı."
Kucağımda bana nazlanan küçük kardeşime döndüm. "Ne yaptın bakalım bugün, Nazlı'm? Kreşte öğretmenini üzmedin umarım?" Nazlı, kucağımda bıcır bıcır gün içinde yaptıklarını anlatırken dinlendiğimi hissettim resmen.
Bir süre sonra kucağımda uyuya kalmıştı. Saat zaten geç olmuştu. Muhtemelen benim gelmemi beklemişti. Ben eve gelmeden uyumamak için direnir, ben geldikten sonra da hemencecik kucağımda uykuya dalardı.
Onu kucağımda taşıyıp pembelerden kusacağım derecede pespembe olan odasında yatağına yatırdım. Saçındaki tokayı çözdüm. Üstünü de örttükten sonra saçlarını öpüp odadan çıktım ve oturma odasına girdim, annemin yanına oturdum.
"Bugün biraz geç geldin, kafe yoğun muydu? Aç mısın?"
Başımı salladım. "Biraz yoğundu. Aç değilim, yedim orda."
Yanağımı öpüp ayağa kalktı. "Hadi git yat, uyu oğlum. Yorgunsundur. Güzelce dinlen."
Ben de annemle birlikte ayağa kalktım ve onun da başını öptükten sonra birlikte odalarımıza dağıldık. Odama girer girmez kısa bir duş alıp eşofmanlarımı giydim ve yatağıma uzandım. Ellerimi başımın altına alıp gözlerimi kapatmıştım ki bugün hiç telefonuma bakmadığımı fark ettim. Bir elimi başımın altından çekip komodinin üstündeki telefonumu alıp açtım.
Whatsapp'tan gelen birkaç grup mesajı vardı. Onları es geçip uygulamadan çıktım. İki tane sms vardı.
İlki operatör mesajı olsa da ikinci mesajla kaşlarımı çatıp hızla yerimden doğruldum.
053****: Arasan da dünyayı başka bir ben yok. Uğraşmana değmez.
×××
Not: Yorumlarda kendinin kitabının ya da başkasının kitabının reklamını yapan kişiler engellenecektir.
Yeni bir textingle geldim!! Nasıldı ilk bölüm?
Bölümler her Pazartesi ve Perşembe saat 20.00'de gelecek. Aksama ya da bölüm atamayacağım zaman hesabımda (senavardar92 ) duyuru paylaşıyorum. Duyuruları almak için takip edebilirsiniz.
Yıldızı parlatmayı unutmayın!💛
Seviliyorsunuz!💜
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro