Özel Bölüm •
Ve hayat daha önce hiç bu kadar güzel gözükmemişti gözüme.. fark ediyorum da insan sevdikçe, sevildikçe hissediyor yaşadığını ve birde yanınızda hayatınızın aşkı varsa hiç bir şeyin önemi kalmıyor. Mutluluğun formülü bu bence 'sevmek ve sevilmek' gerisinin pek bir önemi yok.
Dostlukta öyle , tabi o konuda biraz dikkatli olmak gerekiyor malum Damla olayı bana en büyük ders olmuştu , muhakkak başka insanlarında hayatlarında öyle dostları olmuştur. Önemli olan bunlardan ders çıkarıp ilerde böyle hatalara düşmemek. Ben dersimi aldım. Kaç yıllık olursa olsun ' dost' kavramı herkese yakışmıyor. İnsanlar böyledir , tam güvenirsin inanırsın ve seni arkandan vururlar. Düşünüyorum da belkide hayatın kanunu budur.. bilemiyorum.
Korayla inanılmaz güzel bir Fransa tatili'nin son günündeydik. İki haftaya yakın burada kalmıştık ve o kadar güzel zaman geçirdik ki anlatılamaz yaşanır türden.
"Etris , hayatım hazırsan çıkalım mı?"
Korayın seslenmesi üzerine kendime son kez boy aynasından bakarak odadan çıktım.
"Hazırım aşk çıkabiliriz"
Koray beni baştan aşağıya inceledikten hemen sonra "Yine göz kamaştırıcısın" dedi hayransı bakışlarla.
"Aa neden acaba?" diye sordum şakalaşarak.
Bana anlamayan bakışlar atması üzerine "çünkü hayatımda sen varsın şapşik sevgilim" diyerek yanağına tatlı bir öpücük kondurdum.
Evet bu doğruydu . Hayatıma Koray girdikten sonra kendimi inanılmaz iyi hissediyordum ve bu çok net belli oluyordu.
Kaldığımız otelden çıkarak cadde üzerinde el ele yürürken Koray "ee bugün özellikle yapmak istediğin bir şey var mı?" diye bir soru yöneltti.
"Seninle olmak dışında pek bir şey istediğim yok"
"Bensiz bir şey yapma ihtimalin , güneşin dünya etrafında ters yöne dönmesi gibi imkansız bir şey zaten orası kesin etrisciğim"
"Bak sen birileri kendinden çok emin?" diyerek imalı bir bakış attım o da aynı şekilde 'evet' anlamında bir bakış atınca elini bırakıp koşmaya başladım.
"Of etris ciddi misin ?"
Korayın arkamdan söylenmesini duyabiliyordum. Ama kendi kaşınmıştı.
Eyfel kulesi görüş açıma girene kadar koşmuştum ama zaten çokta bir mesafe yoktu. Biraz soluklanmak üzere durup karşımda tüm güzelliğiyle duran manzaraya baktım. Tam nefesim düzene girmişti ki arkamdan belime doğru sarılan kollar ve Korayın iç çekişi kaçmamı engelledi.
"Yakalandın prenses"
Kulağıma fısıldayışı kalbimi yerinden çıkarırcasına heyecan vericiydi.
"durmasam biraz zor yakalardın canım"
Belime sardığı kollarını bıraktığında yüzümü Koraya döndüm.
"İstersen bir daha deneyelim? Her türlü yakalarım biliyorsun prenses" diyerek yanağımdan bir makas aldı.
Haklıydı. Bu oyunu çok kez oynamıştık ve her defasında yakalanıyordum. Yinede bu hoşuma gidiyordu. Her seferinde arkamdan gelerek kollarını belime sarması farklı bir histi.
"Of tamam siz kazandınız Koray bey. Hadi bunun şerefine bana yemek ısmarla"
"Tabii siz nasıl isterseniz Etris hanım" diyerek Koray koluna girmem için yanımda durunca
"Çok naziksiniz" diyerek koluna girdim.
Onu böyle görmek milyonda birdi aslında. Normalde biraz fazla öküzlük yapan biriydi daha öncede söylediğim gibi romantiklik 0 .. ve hatta eksi derecelerde de diyebiliriz.
Normal düzeyde bir resturanta gelerek siparişlerimizi söyledik.
"Bu Parise kaçıncı gelişin demiştin?" diye sordum yemeklerimizi beklerken.
"O kadar çok geldim ki saymayı bıraktım"
"Peki şey.." aklıma bir soru takılmıştı ama nasıl soracağım konusunda en ufak bir fikrim dahi yoktu. Çekiniyor ve birazda utanıyordum.
"Bir şey mi diyeceksin?"
Bana sorgulayan bakışlarla bakması üzerine lak diye soruyu sordum.
"Buralarda hiç sevgilin oldu mu?"
Koray biraz duraksayınca aklıma oldu düşüncesi geldi.
"Hayır olmadı"
Ops bu cevabı beklemiyordum.
"Gerçekten mi?" Diye sordum şaşkınca.
"Evet , sen varken diğer kızlar pek umrumda değildi biliyorsun uzaktanda olsa her zaman takibimdeydin"
Koray'ın beni uzaktan uzağa bir sapık gibi takip etmesi biraz tüğler ürperticiydi ama onu tanıdıkça iyiki peşimi hiç bırakmamış diye düşündüm.
"O zaman iyiki peşimi hiç bırakmamışsın sevgili sapığım" diyerek masanın üzerinde duran elinin üzerine elimi koydum.
Koray da diğer elini tam elimin üzerine koymuş bir şey diyecekti ki yemeklerimizin gelmesiyle ellerimizi ayırdık.
Garson kızın Koraya karşı değişik bakışları dikkatimi çekmedi değildi ama şimdi olay çıkarmanın hiç zamanı değil bence sonuçta o kız kim ki ben varken diyerek kendimi avutmaya çalışsamda içime bir kurt düşmüştü.
Dayanamayarak "Canım şu garson kızı tanıyor musun?" Diye Sordum.
"Hangi garson kız canım?"
Korayın sorusu üzerine birkaç masa uzağımızda duran kızı işaret ettim. Korayın bakışları tanıyor-tanımıyor kararsızlığı içerisinde gibiydi.
"Ee tanıyor musun?"
"Sanırım evet, yüzü yabancı gelmedi"
"Ne güzel. Benden önce hayatına kimse girmedi sanıyordum."
"Girmedi tabiki etris ama doğruyu söylemek gerekirse ufak kaçamaklarım da oldu"
"Ne gibi kaçamaklar koraycığım?"
"Anlarsın ya işte tek gecelik gibi"
Trip atma hakkım yoktu şu an. Yani içimden trip atmak geliyordu ama yapamazdım sonuçta daha korayla birlikte olalı uzun zaman olmadı ve benden öncede bir hayatı vardı.
Yemeklerimizi sessizlik eşliğinde yedikten sonra kalkmak için hareketlendiğimizde yine o kız gözüme çarptı.
"Aşk sen dışarıda bekle istersen ben bir lavaboya gidip geliyorum"
"Tamam canım"
Koray mekandan çıkar çıkmaz garson kızın yanına gittim.
"Hi, will you look for a minute?" (Selam, bir dakika bakar mısın?" )
Kız gözlerini devirir gibi yaparak bana dönünce sinirlerimin gerildiğini hissettim.
"Ne istiyorsunuz?"
"Türkçe bilmen güzel. Şimdi bana bak tatlım sevgilimle ne derdin var bilemiyorum ama o gözlerine hakim olsan iyi edersin."
Ve parmağımı tehdit edercesine salladım. Koray sayesinde bu işlerde ustalaşıyor gibiydim. Olaysız geçen pek bir günü olmayınca beyfendinin bizde bir şeyler görüyoruz tabi.
"Sevgilin mi? Sen kaç günlük olandansın acaba?"
Bu soru karşısında sinirlerime hakim olamayarak kızın kolunu sertçe tuttum.
"Beni kendinle karıştırdın sanırım ama şanslısın ki bir daha Korayı görme gibi bir olanağın olamayacak şimdi otur ve kuyruk acını çekmeye devam et"
Son sözlerimi de söyleyip mekandan çıktım. Koray çıktığımı görünce hemen yanıma geldi.
"İyi misin? "
"Evet tabiki aşk neden iyi olmayayım ki? Hadi gidelim" diyerek yüzüme masum bir gülücük kondurdum.
Bozulan sinirim Korayın yanına geldiğimde son bulmuştu. Bir nevi ilaç gibiydi , her dokunuşunda beni büyüleyen, her bakışında kendine daha da aşık eden ve her öpüşünde beni hayata bağlayan..
Onsuzluk benim için artık sadece ölümden ibaretti.
907 kelimelik bir özel bölüm , sanırım az ama napalım bu yazarınız da böyle kısa bölümcü 😅
Gelen yorum ve isteğe göre ikinci bir özel bölümü de yazabilirim hemde bu kez bol ekşınlı yazmayı düşünüyorum ya da bilemedim belki Akay-Gizem veya Asrın-Derin ikilisinin geçtiği bölümlerde olabilir 😅
Sevgiyle kalınn .. ❤️❤️❤️❤️
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro