Mecburum
Özür dilerim bebeğim. İleride bir gün sen bu satırları okurken kızma bana diye yazıyorum bu defteri.
Bunca zaman sırf kendi bencilliğim yüzünden seni de zor duruma saldığımı biliyorum .Hislerimle yüzleşme dönemimdeyken unutmuştum seni.
Ama geç olmadan aklımı başıma topladım. Senin için en güvenli yerin babanın yanı olduğunu anladım.
Senin baban çok güçlü bir adam .Bu hayatta herşeye sahip biriyken senin geleceğinin parlak olması benim için en doğru adım olduğunu kanıtlıyor.
Ben babana sırf senin için muhtacım. Onu çok sevmeme rağmen affetmemem ,ama yinede yanına dönmemin sebebi sensin.
Sadece sen .
O seni çok seviyor. Eminim ki ,sende onu çok seveceksin.
Sevgilerle annen...
Tahiri hayatım boyunca hiç böyle görmemiştim. Onunla yaşadığımız günden bu yana ilk defa bu kadar salmış vaziyette önümde duruyordu.
Genelde benden daha bakımlı olan Tahir Tozlunun bu hali garip hissetmemi sağlamıştı an içinde.
Dağınık saçlar, uzamış sakkallar , uykusuzum diye bağıran gözleri ,hatta ve hatta kıyafetleri bile dağınıktı.
Evimizi saymıyorum bile.
Ben onu hasret ve kibirle incelerken onun gözleri benim ve belirgin karnımın üzerinde dolaşıyordu geldiğim andan itibaren.Hamile olduğumu Cansu ve Egemenden öğrendiğini biliyorum. O yüzden bana bu şekilde bakması rahatsız etmiyordu beni .
Uzun uzun sessizce bir süre bizi izledi. Ardından gözlerini karnımdan çekmeden boğazını temizledi nihayet.
" Sadece iki sorum var Defne " dedi kızaran gözlerini ağır ağır kaptıp, aynı yavaşlıkta geri açarak.
" Bunca zaman neredeydin ?"
" Senin gelmeyeceğin bir yerde "
" Nerede?" Diye sordu tekrar.
" Şehirden uzakta"
Kısa cevabıma karşılık yine derin bir nefes aldı.
" Peki hamilelik ?"
" Onu sonradan öğrendim Tahir "
" Ve bana dört ay sonra haber
veriyorsun "
Hem üzgün hem kızgın çıkan sesine karşılık korumaya çalışıyordum sakinliğimi. Ne derse desin bu konuda kesinlikle haksız olan taraf ben değildim.
" Düşünme aşamasındaydım. Beni sevmediğini söylediğin için-'
" Kendi çocuğumu istemeyeceğimi düşündün öyle mi?'
" Sevmediğin bir kadından olan bir çocuk başına kalmaz mı?"
Dilimden dökülen her kelime canımı yaksada hiçbir şeyi içime atmadan bir tokat misali yüzüne çarpıyordum.
Benimle alay edercesine oynayan adamın karşısında bu kadar sessiz kalmak zordu ama annelik hisleri çoktan sarmıştı ruhumu.
O yüzden kendimden daha fazla bebeğimi düşünerek davranıyordum.
" Defne ben seni sevmediğimi söylemedim "
" Aşık olmadığını söyledin ama "
Yine bir iç çekiş. Ardından oturduğu yerden yavaşça ayağa kalkara " Bak -'"
" Lütfen Tahir!" Diye lafını keserek geliş nedenimi söyledim açık açık.
" Ben buraya bir süreliğine geldim. Çocuğumuz babasız büyümesin diye"
" Bir süreliğine derken"
" Seni affettiğim falan yok. Sadece ona bakacak imkanım olmadığından buradayım. Madem çocuğunu istiyorsun üzerine düşen görevlerini yap !"
Tahirin parasında gözüm falan yoktu benim. Ama her imkana sahip bir babası varken onu yokluk içinde büyüteyim ki? Bu benim açımdan gurursuzluk değildi. Aksine boş drama yapmak yerine mantıklı bir adımdı.
Babam beni eve bırakmazken heleki kucağımda bir çocukla beni kabul edeceğini düşünmem bile saçmaydı. Azer ve Ferhunde nineye de yük olmak istemiyordum. Başka da kimsem yoktu.
Kendim çalışırsam çocuğuma kim bakacaktı ? Ben karnımdayken bile bu kadar endişeliyken bide başka birine emanet edip çıkamazdım.
Kısaca tüm yollarım Tahire çıkıyordu maalesef.
" Bunu söylemen bile saçma biliyorsun dimi ? Senin içinde çocuğumuz içinde elimden gelenin daha fazlasını yaparım"
" Benim için birşey yapmana gerek yok. Çocuğuna iyi bak yeter "
" Defne -"
" Uzatma lütfen"
Son sözümü söyleyip montumun önünü açarak ayağa kalktım yavaşça. Buraya bir saat önce gelmiştim ve biz on dakikadır konuşuyorduk.
Onunla kavga etmeye gelmemiştim zaten buraya. Tahir olgun bir adam ve artık bende değiştim.
O yüzden iki yetişkin ve sağlıklı anne ve baba olarak aramızda anlaşıp bir süreliğine böyle yaşayacaktık.
Çocuğum biraz büyüdükten sonra bende gerekeni yaparak boşanacaktım. Şimdilik düşüncelerim bu kadardı.
Üç Hafta Sonra
" Kendini nasıl hissediyorsun kızım?"
Kayınvalidemin hazırladığı çorbadan bir kaşık daha alıp karnımı tutarak arkama yaslandım.
" Daha iyiyim anne"
" Sancın dindi mi ?"
" Biraz daha iyi " diye cevaplayarak derin bir nefes verdim.
Son iki gündür şiddetli sancılarım yüzünden bitkin düşmüştüm. Tahir bu durumu görüp işe gitmeyip bana bakıyordu ama ben kendime yakın bırakmıyordum onu.
Kırgınlığım ve hamilelik hormonlarınım birbirine girdiğinden iyice değişik olmuştum. Sürekli sinir krizi geçiriyor kendimi banyoya kapatıp canım çıkana kadar ağlıyordum.
Bu günde işe gitmeyecekti ama önemli bir görüşü olduğundan bir kaç saatlik çıkmış ama çıkmadan önce annemi bana bakması için getirmişti.
" Doktora gidelim mi ?"
" Doktor hamilelik diyor başka birşey demiyor . Boşuna yorulmak istemiyorum"
Yarın bebeğimin cinsiyetini öğrenmek için gitmeye karar vermiştim nihayet. Bunca zaman salak gibi sürpriz olsun diye beklerken Tahirin artık Sabrı taşıyordu.
Dört ay sonra doğuracaktım ve artık yavaş yavaş kıyafet almaya başlamalıydık. O yüzden cinsiyet öğrenmek şarttı.
" Gel bir kaç günlük eve götüreyim seni. Ben bakarım sana.
Babanda görmek istiyor seni "
Kayınbabamla ikimizde şakacı bir çatlak olduğumuzdan ilk günden itibaren iyi anlaşıyorduk. Geldiğimden bu yana sadece bir kez görmüştüm onu.
Tahirle hala konuşmadığı için beni dışarıdan görüp gitmişti. Gitmeden önce onunla gelmem için çok ısrar etti.
Tahirle boşansam bile arkamda olacağını ve benim asla zorluk çekmeme izin vermeyeceğini uzun uzun anlattı bana.
Babamdan görmediğim tüm sevgiyi onda gördüğüm için bir kızın babasını sevdiği kadar çok seviyordum onu.
" Babam Tahiri affetmeyecek mi ?"
Bunu sormamla içli içli başını salladı annem.
" Tahiri görecek gözü yok Defne"
Babam affetmese bile annem çoktan bağışlamıştı. Bu konuda onu kınamıyorum. Tahir onun oğlu ne kadar hatalı da olsa evlat evlattır.
Bana kalırsa babamda affetmek istiyor.
Çünkü evlendiğim günden Tahire olan düşkünlüğü asla kaçmadı dikkatimden.
Şimdi benim için oğluyla konuşmaması kötü hissettiriyor.
" Hiç konuşmadın mı anne ?"
" Defalarca konuştum hemde" diye başlayıp dolan gözlerini silerek devam etti. " Ama Nuh diyor peygamber demiyor"
Annemin bu kadar üzgün olması içgüdüsel olarak ellerini tutmamı sağladı.
" Ben konuşurum babamla . Yumuşamasını sağlarım"
Sözüm biter bitmez annem tam ağzını açacağı sırada kapının açılma sesi doldu kulaklarıma.
Adım seslerinden bile anlayacağım kadarıyla Tahir gelmişti.
" Sen mi geldin oğlum?"
Annemin sesini duyması ile gecikmedi cevabı.
" Evet anne " diye içeri geçerek yanımda durdurdu adımlarını.
Sancım yüzünden yaylanmış şekilde kanapeye uzanırken önümde eğilerek
"Nasıl oldun ?'
" İyiyim "
Geldiğim bu üç hafta boyunca fazlasıyla yumuşamıştı Tahir. Bana karşı fazla hassas davranıyordu.
" Yüzündeki ifade öyle demiyor ama . Acı çektiğin her halinden belli "
" Acı çekmiyorum "
" Doktoru aradım gelir nerede olsa "
" Doktora ne gerek vardı ?"
Sorduğum soruya cevabı annem verdi hemen .
" İnat etme Defne. Bu süreçte doktora ihtiyacın var"
" Zaten yarın gidecektik"
" Doktor bir süre bizimle kalacak" dedi Tahir karnımı okşamadan önce. Kendime yakın bırakmasam bile karnıma dokunmasından şikayetçi değildim.
Bunu fırsat bilmediği sürece onunla temas edebilirdi.
Ne dersem diyeyim boş olacağını bildiğimden sessiz bir nefes verdim. Zaten tartışacak halimde yoktu.
Bu düşünceyle odama çıkmayı hedeflerken kucağımda olan telefonum titredi an içinde.
Anında aydınlanan ekrana kısa bir göz attığım sırada Azerin ismini görmemle tam telefonu alacakken biri benden önce el koydu telefona.
Eline aldığı açık telefonun ekranına çatık kaşlarla bakarak" Bu kim ?" diye sordu.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro