Süslü Günahlar
Merhabalar,yeni bölümümüzü zar zor da olsa yetiştirdim,yayınlıyorum. Uzadıkça uzadı tam 3.000 kelime oldu. Bu arada bilmeyenler için bir konuyu aydınlatmak istiyorum. Hikayemizdeki Gabriel karakteri,geçen sene yayınladığım hikayem Elif Mary Kurkosia'daki Gabriel. Eğer okurken kafanız çok karışıyorsa, biraz spoiler istiyorsanız,hiç olmadı kafanızda azıcık fikir oluşması için Elif Mary Kurkosia'dan başlayabilirsiniz eminim kafanızdaki bazı soru işaretleri silinecektir. Okumasanız da olur zaten birbirleriyle çok bağlantıları yok yani.Zaman ilerlemiş,Gabriel'i farklı yerlere getirmiş,adamın çevresi,yaşam tarzı değişmiş... Böyle anlatınca duygulandım vay be :)
Umarım bölümü seversiniz,iyi okumalar 🌺❤️
___________________
Bay Gabriel... Sanki efsane bir Amerikan filminden fırlamış bir jön gibiydi. Etkileyiciydi,bakışları çarpıcıydı,girdaptı. İnsanı önce sersemletiyordu, sonra da içine çekip boğuyordu.
Onun yanındayken nefes almayı unutmaktan korkuyordum,kalbim hiç olmadığı kadar hızlı çarpıyor ve kasıklarıma bir ateş düşüyordu.
Aksi gibi bana yerleştirildiğim katın yanında, Bay Gabriel'in de odasını temizlemem söylenmişti.
Daha önce Bay Gabriel'in odasının temizliğiyle ilgilenen görevlinin yıllık izin yaptığı da bahane edilmişti.
Sorun işimin artması değildi,hiçbir zaman işten gocunmazdım zaten alışkındım.
Ama Bay Gabriel ben temizlik yaparken tam karşımda otururken kendime hakim olmakta güçlük çekiyordum.
Her sabah ben odasını temizlemeye gittiğimde pazularının zorladığı beyaz gömleği yırtılacak gibi duruyor ve bende parçalama isteği uyandırıyordu.
Sadece beş saniye selam verdikten sonra ona bakmamaya çalışıyordum,işimi yaparken. Ama aklımdan o görüntüler çıkmıyordu ki. Bir, dar takım elbise pantolonunun kavradığı sıkı bacakları geliyordu, bir gömleğinin açıkta bıraktığı ısırılmalık göğüs kasları... O da yetmezmiş gibi başka yerlerini de aşırı merak ediyordum. Müstehcen yerlerini.
Elimdeki hafif nemli toz beziyle kenarları altın vernikli gece lambasını silerken, içimden bir şeylerin aktığını hissettiğimde yavaşça doğrulup bacaklarımı oynattım.
Tanrım! Yeni yetme ergen kızlar gibi ıslanmamın sırası mıydı şimdi?
En son böyle lisedeyken, yakışıklı sıra arkadaşım Thomas yanıma oturduğunda ıslanmıştım. Zaten ona da platoniktim. Çocuk her kıza vur kaç yapıyordu,popülerdi. Onun kullan-at kızlarından olmak istememiştim.
-'İyi misin Adeline?' Bir eliyle kalın çerçeveli gözlüklerini düzeltirken, diğer eliyle de gazetesini sehpaya bırakan Bay Gabriel'e bakarak elimi yelpaze yapıp sallarken, nefes nefese cevap verdim.
-'Çok terledim Bay Gabriel,pencereyi açsam sizin için sorun olur mu?'
Hayır anlamında başını salladığında koşar adımlarla pencereye gittim ve odanın tavanından yere kadar olan camları araladım.
Bedenimin bu beklenmedik,yabancı tepkilerini bir an önce kontrol altına alsam iyi olacaktı.
Dışarı bakarak derin bir nefes aldım,bir an önce odayı toplayıp buradan çıkmalıydım.
Arkamda hissettiğim alfa enerjisiyle gözlerimi kapadım. Bana dokunmuyordu,hatta uzakta sayılırdı ama hissediyordum. Benden bağımsız bir hareket için,birkaç adım yakınıma gelince fizyolojik devrelerim yanıyordu.
Onunla aynı ortamdayken bir iz sürücüye dönüşüyordum. Onu yakalamayı ve vahşice sahip olmayı hayal ediyordum.
Bay Gabriel beni ilkelleştiriyordu,yamyamlaştırıyordu. Tek ihtiyacım olan onun teniydi. Ona açtım. Hamilelikte bir insana aş ermek normal miydi?
5 gündür Bay Gabriel'i düşünmekten,istemekten başka bir şey yapmıyordum.
Kucağına oturmak,köprücük kemiklerini emmek,koyu okyanus gözlerinde boğulurken ona sahip olmak istiyordum.
O bana sadece baksa ben defalarca orgazm olacakmışım gibi hissediyordum.
Yanlıştı ama imkansız gelmiyordu. İçten içe kendime hakim olmam gerektiğini telkin etsem de Bay Gabriel'in imkansızlığını bilinç altım kabul etmiyordu.
Uzak durmam lazımdı. Ensemi sıkıntıyla kaşırken etkileyici,tok sesini duydum.
Tanrı aşkına bu adamın beni etkilemeyen bir yönü var mıydı?
-'Kaç aylık?'
Gerginliğimi dağıtmak için ellerimi başımın üzerinde gezdirip 'Anlamadım Bay Gabriel?' Diye sordum,ona dönerek.
-'Bebeğin kaç aylık,iyi görünmüyorsun?'
-'3 aylık,gayet iyiyim.' Dedim hemen,gözlerimi kaçırarak.
Sonra işime kaldığım yerden devam etmek için üniformamın eteğine ellerimdeki teri silerek Bay Gabriel'in yatağına doğru ilerledim.
Oda çok genişti ama her yer iç içeydi.
Keşke farklı odalar olsaydı.
O zaman bu kadar aşırı doz Bay Gabriel'e maruz kalmaz ve aklımı başıma toplayabilirdim işte.
İşimi bitirdikten sonra Bay Gabriel'in yanına gidip başımı eğerek 'İşimi bitirdim efendim,bir isteğiniz var mı?' Diye sorduğumda duyduğum güçlü nefes sesleriyle başımı hafifçe kaldırdım.
-'Bu akşam odandan çıkma.' Dedi direk gözlerime bakarak.
-'Tamam efendim.' Diyerek başımı salladım ve odadan hızla çıktım.
Niye özellikle odamdan çıkmamamı söylemişti ki zaten normalde de çıkmıyordum.
Çalışanlarla birlikte yemeğimi yiyip,odama çıkıyor ve ya Bay Gabriel'i hayal ediyor ve biraz yaramazlık yapıyor ya da direkmen deliksiz uyuyordum.
Alt kattaki odaların da tozunu aldıktan sonra üzerimi değiştirip yemek yemek için aşağı indim. Kaldığım kattaki odalar sanırım süit oda olduğu için boşlardı,sadece tozlarını alıyordum zaten derli toplulardı.
Aşağı indiğimde çalışan kızlarla şakalaşan Bayan Claudia'yı gördüm ve gülerek selam verdim.
-'Ah!Merhaba Adeline,nasılsın?'
-'İyiyim Bayan Claudia,siz nasılsınız?' Diye sorarken birleştirilmiş masaların uç tarafındaki boş yere oturdum.
Bayan Claudia bugün her zamankinden fazla neşeliydi.
-'Çok iyiyim canım. Yemeğini çabuk ye,birazdan jinekolog gelecek seni muayene etsin. '
Masaya özenle yerleştirilmiş salata ve balık tabağından kendi tabağıma yerleştirirken Bayan Claudia'ya gülümseyerek 'Teşekkür ederim ama buna hiç gerek yok.' Diyerek açlıkla yemeğimi yemeye başladım.
-'İtiraz istemiyorum Adeline. Bay Gabriel'in kesin talimatı bugün muayene olacaksın. Doktorumuz da senin gibi Türk hem yabancılık da çekmezsin.'
-'Burada hiç kimseye yabancılık çekmedim ki zaten,hepiniz benim için çok değerlisiniz.' Dediğimde masadaki kızlar bana bakarak gülümsediler.
8 kişi çalışıyorduk,hepimiz farklı yerlerde görevlendirildiğimizden sadece yemek vakitleri br araya geliyorduk ama o kısa zamanlarda bile hepsi bana iyi davranıyordu.
Bay Gabriel'in sözünün üstüne söz söylenmeyeceğini bildiğimden başka bir şey demedim.
Muayene olacaktım.
İyice karnımı doyurduktan sonra karnımı okşayıp ayağa kalktım.
-'Hepinize afiyet olsun arkadaşlar iyi çalışmalar.'
Hamile olduğum için bana daha az iş vermişlerdi,rahatça dinlenebiliyordum.
Ve her ne kadar itiraz etsem de onlarla aynı maaşı alacaktım tamı tamına aylık 3.500 Euro!
Vay canına !
Kalacak yerim olmuştu,bebeğim için en sağlıklı yemekleri yiyordum,rahat koşullarda çalışıyordum ve maaşım mükemmeldi. Tanrıdan daha ne isteyebilirdim?
Anca şükredebilirdim.
Şükürler olsun Tanrım,bana mucizelerini yaşattığın için!
Bebeğim uğurlu geliyordu.
Bayan Claudia'nın arkamdan bana seslenmesiyle adımlarımı durdurdum. 'Adeline,doktor gelmiş hadi odasına çıkalım.' Dediğinde şaşırsam da başımı salladım ve Bayan Claudia'yı takip ettim.
Asansöre binip ikinci kata çıktık. Kat koridorundan sola döndük ve sonuna kadar yürüdük. Bayan Claudia işi olduğunu söyleyip,gittikten sonra kapıyı çaldım.
-'Gir.' İnce kadın sesini duyunca yavaşça kapıyı açtım.
İçeride beni zayıf,uzun boylu,kumral bir kadın oturduğu masadan ayağa kalkarak karşıladı.
Vücudunu saran siyah askılı elbisesinin üzerinde beyaz doktor önlüğü vardı. Topuklu ayakkabıları ince bacaklarını öne çıkarmış,oldukça alımlı göstermişti.
-'Merhaba Ahsen,ben Serra.' Diyerek bana elini uzattığında şaşkınlıkla elini sıktım.
O da şaşkınlığımı fark etmiş olacak ki 'Cv dosyanın bir kopyası da bana verildi.' Dediğinde,başımı onaylar biçimde salladım.
Ahsen benim gerçek adımdı, sadece ailem kullanırdı. Kimliğimde yazılı adım Ahsen olsa da ilkokuldan beri arkadaşlarım bana Adeline diyorlardı. Böylelikle aralarında yabancılık çekmemiştim,zamanla üzerime yapıştı bu isim.
7 yaşındayken öğretmenimin verdiği isim benim kimliğim gibiydi.
Ahsen ismine yabancıydım. Uzun zamandan sonra ilk defa birinin bana gerçek adımla seslenmesi garip geliyordu.
Bir yandan kendi milletimden birini bulmanın rahatlığına erişmiştim. Tabiki de insanları ayırmıyordum ama insanın anavatanı bir başkaydı,yeri doldurulamazdı bana göre. Ülkeme sempati beslediğinden insanlarını da ister istemez benimsiyordum.
-'Merhaba Serra.' Dedim,onun kusursuz Türkçe'sine karşılık,kırık Türkçe'mle.
-'Bebeğin kaç haftalık Ahsen?' Diye sordu bana odanın içinden girişli yan odaya sırtımdan tutarak yönlendirirken.
-'Haftasını bilmiyorum ama 3 aylık.' Dediğimde eliyle sedyeye yatmamı işaret etti ve ultrason cihazını açtı.
Her ne kadar ultra lüks bir otelde olsak da bir ultrason odası olmasına şaşırmıştım.
Sedyeye uzanıp bluzumu ve altımdaki belden lastikli pantolonumu sıyırdım.
Bu hamile kıyafetlerini bana geçen gün Bayan Claudia hediye etmişti,o çok düşünceli ve iyi bir insandı. Onun gibi bir iş amirim olduğu için şanslıydım.
-' Heyecanlı mısın?' Diye sordu Serra,karnıma jel sürdükten sonra bana bakıp gülümserken.
-'Evet.' Dedim,şu an heyecandan ağlayabilirdim.
Bir süre ultrason aletini karnımın üstüne koyup,gezdirdikten sonra 'Bebeğin oldukça sağlıklı,cinsiyetini öğrenmek ister misin?' Dediğinde heyecanla 'Ne? Cinsiyeti belli mi?' Diye bağırdım.
Benim halime kahkaha atan Serra,başını sallayarak onayladı beni.
-' Fazla uzatmayı sevmem Ahsen, bir oğlun olacak.'
Gözlerimden yaşlar akarken 'Ne ben şimdi oğlan annesi mi olacağım?'
Serra ultrason fotoğrafımı elime verdikten sonra yanıma gelip bana sarıldı. 'Hadi sen toparlan,sonra yanıma gel. Sana gebeliğinle ilgili vermem gereken tavsiyeler var.'
Karnımı peçeteyle silip,giysilerimi düzelttikten sonra Serra'nın yanına gittim. Oldukça heyecanlıydım.
Babası beni korumamıştı. oğlum benim yanımda olacaktı,koruyacaktı.
Babasına çekmeyecekti,onun bir babası yoktu hem annesiydim hem de babası.
Masasına oturmuş önündeki ajandaya bir şeyler yazarken oldukça dalgın görünen Serra'ya geldiğimi belli etmek için hafifçe öksürüp,sandalyeye oturdum.
-'Tekrardan hoşgeldin Ahsen, son adet tarihini hatırlıyor musun?'
Elbette hatırlıyordum. Periyodumu düzenli takip ederdim.
Tereddüt etmeden '22 Mart.' Dedim.
Ajandasına bir şeyler yazdı,sanırım işlem yapıyordu.
-'Evet tamam, küçük beyimiz tamı tamına 14 hafta 5 günlük. Gebelik süreci 40 haftadan hesaplanır ve bu süre son adet tarihinin ilk gününden itibaren başlamış kabul edilir. Muhtemel doğum tarihin 27 Aralık.Düşündüğün herhangi bir doğum yöntemi var mı?' Diye sorduğunda 'Hayır.' Dedim başımı öne eğerek,hiç düşünememiştim ki bu konuları hiç fırsatım olmamıştı.
-'Önemli değil,henüz erken. İlerleyen zamanlarda doğum konusunu ayrıntılı olarak konuşuruz. Bebeğin için vitamin ve Omega 3 yazdım reçeteyi bir an önce Sergio'ya ver alsın,kullanmaya başla. Bebeğinin çok hızlı geliştiği dönemlere girdiniz. Senin enerjini tüketip,halsiz düşürmemesi için vitaminlerin çok önemli.'
Sergio da otelin çalışanıydı,ayrıca Bay Gabriel'in şoförlüğünü de yaptığını öğrenmiştim.
Bay Gabriel'in bir sürü otelleri olduğunu ve genelde hepsinde 1 haftadan fazla kalmadığını ama bu hafta buradaki ikinci haftası oluşunun herkesi şaşırttığının yemek yemeye gittiğimde çalışan kızların konuşmalarına kulak misafiri olarak duymuştum.
-'Teşekkür ederim Serra,tanıştığıma çok memnun oldum.' Diyerek elimi uzatırken ayağa,kalktım. Elimi sıktı ve içten bir şekilde bana gülümseyerek 'Ben de, 3 hafta sonra yine çarşamba günü istediğin saatte yanıma gel. Bir sonraki kontrolünü yapalım. İlaçlarını düzenli almayı unutma.'
-'Tamam. Teşekkürler Serra.'
_______________________
Akşam yemeğini de yedikten sonra odama kapanmıştım, Bayan Claudia'nın öğlenki neşesi yoktu yemeğini aceleyle yemişti ve hemen 'Akşamki misafirlerimize hazırlık yapıp,çıkmalıyım.'Diyerek apar topar kalkmıştı yanımızdan.
Kızlar da yemek yerken oldukça acelecilerdi zaten.
Sergio'nun akşam üzeri getirdiği vitaminleri içip,yatağıma oturdum. Bugün hiç uykum gelmiyordu.
Yapacak işim yoktu. Otelin Wifi'ı sayesinde eski model android telefonumdan film falan izliyor vakit geçiriyordum,bazen kitap indirip okuyordum ama bugün vakit ayrı bir geçmiyordu sanki.
Yasaklar insanın aklını çeliyordu,Bay Gabriel'in sabahki 'Odandan dışarı çıkma.' Telkinini yıkmak için can atıyordum.
Ne olacaktı ki özel misafirler varsa ben hamileyim diye çalışmıyorsam,normal giyinip müşteriymiş gibi otelde vakit geçirebilirdim.
Belki çok methedilen kapalı havuza girer,biraz stres atardım. Ama sonra mayom olmadığı aklımı geldi ve somurtmaya başladım.
Yarım bıraktığım kitabı bitirdikten sonra odamdan çıkacaktım,sahi normal insanların içine karışıp ne zaman sosyalleşmiştim en son?
Çalışmadan,özgür bir insan gibi ne zaman dolaşmış ve insan arasına karışmıştım?
Üniversitenin ilk yılıydı sanırım. Bir yerden burs alıyordum ve biraz olsun rahattım zaten sonra okuldan dereceyle mezun olmak için canla başla çalışıp,didinmiştim. Keşke işe yarasaydı...
Nihayet kitabımın son satırlarını da okumayı bitirdiğimde gözlerimi ovuşturdum. Romantik aşk kurgularını okumaya bayılıyordum.
Evet! İflah olmaz bir romantiktim.
Ağrımaya başlayan gözlerimi ovuşturarak yataktan kalktım. Odadaki mini buzdolabındaki soğuk içecek stoğu tükenmişti.
Acıkmıştım da. Spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip odadan çıktım.
Bulunduğum kat oldukça sakindi,sanırım tüm odalar ses geçirmezdi. Otelde bir yerden azıcık uzaklaştım mı çıt duyamıyordun.
Asansörle aşağı indiğimde de etraf oldukça sakindi,normalde bu saatte müşterilerin olması gerekmez miydi ortada kimse yoktu. Açıkçası içinde bulunduğum durum ürperticiydi.
Bar kısmına gittim ordan kendime soğuk meyve suyu falan alabilirdim biraz da çerez güzel olurdu.
Barın tavanının ortasına montelenmiş dijital bir saat vardı ve geriye doğru sayıyordu,1 saat 30 dakikadan.
Masaların üzerinde şampanya bardakları vardı,birçoğu yarımdı kimse yoktu. Barmen bile yoktu.
Bardan biraz çerez ve meyve suyu alıp odama çıkacaktım.
Kalbim korkudan küt küt atıyordu.
Karnımı destek olurcasına tutarken diğer elimle bardan bulduğum çerez ve meyve suyu poşetini tutarak lobiye çıktım.
Etrafta yine kimse yoktu,tabi bir kişi dışında.
Yanından geçerken bana doğru gelip,kolumu tutarak beni durduran adama ters ters baktım. Siyahi ve yapılı bir adamdı. Yüzünde daha önce filmlerde birkaç kez gördüğüm yüz maskelerinden vardı,takım elbiseliydi.
Kimdi ki bu adam? Ve niye beni alıkoyuyordu?
-'Ah! Benim Belle'm. Geleceğini biliyordum. Sancılandığına hiç inanmamıştım zaten.' Derken beni sürüklemeye başladı,o kadar hızlı ve güçlüydü ki neredeyse yerde sürünecektim.
-'Ben Belle'yi tanımıyorum bırakın beni.' Diye bağırdım.
Adam yüzüme bile bakmayarak beni sürüklerken 'Biliyorum, Belle güzel kadın demek.Senin için geldim buraya Paris'ten merak etme Edward'ın yokluğunu aratmayacağım. Açıkçası onun yerine beni kabul etmeyeceğin konusunda çekiniyordum. Ama ettin çok mutluyum,heyecanlıyım.'
-'Bırak beni lütfen.' Dedim birinci katın merdivenlerini tırmanmayı neredeyse tamamlarken.
Poşeti tuttuğum kolumu alıkoyduğu için,poşet dirseğime kadar sıyrılmış sürüklenirken karnıma çarpıyordu.
Boştaki kolumu adamı ittirmeye çalışmak yerine karnıma sardım. ' Dur lütfen rahat bırak beni,bebeğime bir şey olacak.'
Bir an bana baktı ve gülümsedi. Samimi bir gülümseydi ama midemi bulandırmıştı.
Odaların önlerinden geçerken odaların kapılarının açık olduğunu fark ettim.
İçine baktığımda neredeyse küçük dilimi yutacaktım,görüş açıma gayet net giren yatakta iki kişi sevişiyordu ve kadın hamileydi. Odanın önünden geçerken gelen zevk dolu sesler biraz ilerleyince sonlanmıştı.
Kapı neden açıktı,belki unutmuş olabilirler diyebilirdim tabi bir sonraki odanın önünden geçerken de benzer bir manzarayla karşılaşmasaydım... ve bir sonraki.
Ağlamaya başladım neler dönüyordu bu otelde?
-'İmdat,bırak beni sapık dolu burası! Gitmek istiyorum bırak!'
-'Konsepti erken öğrenmişsin aferin benim güzel Belle'me.' Derken önünde durduğumuz odanın kapısını tek eliyle açtı.
Beni odanın içine sürüklemeye devam edip,sertçe yatağa fırlattı.
-'Bu gece gizemli Leonardo'n olacağım bebeğim.' Diyerek yavaş adımlarıyla üzerime gelmeye başladı. Ağlayarak yataktan kayıp hızla yanından kaçmaya çalıştım ama göğüslerimin altından tutup iri kollarıyla sardı bedenimi.
-'Bırak beni! İmdat!'
Odanın kapısına gelinmediği sürece sesimin duyulmayacağını biliyordum. Az sonra resmen tecavüze uğrayacaktım.
Adam beni tekrar yatağa atıp soyunmaya başladığında,gözümdeki yaşlardan önümü göremez olmuştum.
Ellerimi yüzüme kapatıp daha şiddetli ağlamaya başladım.
-'Belle kendini bu kadar kaptırma bebeğine bir şey olacak.' Dediğinde hafifçe doğrulup gözlerimi ovuşturdum. Karşımda gördüğüm manzarayla çığlık attım.
Adam çırılçıplaktı. Hem uzun boyluydu hem de kaslı ve oldukça iriydi. Erkekliği o kadar büyük,kalın ve ürkütücüydü ki ağzım açık kaldı.
Çok yakınımda olduğunu fark ettiğimde tekrar çığlık attım. 'Yaklaşma bana.'
Dinlemedi ve büyük elleriyle göğüslerimi avuçlarken boynumu emmeye başladı.
Ellerimi karşı koymak için onun göğsüne koydum ve ittirmeyi denedim. Ama başarısız oldum.
Adam hoyratça bedenimi talan etmeye çalışırken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Tişörtüme uzandı,çıkarmasına izin vermemek için kollarımı çarprazlayıp omzumda birleştirdim.
Ama kollarımı tek hareketiyle uzaklaştırıp tişörtümü vahşice parçaladı.
Tişörtümle birlikte içimde parçalandı sanki.
-'Bay Gabriel! Yardım edin!' Diye bağırdım kalan en güçlü sesimle.
Birden odanın tavanındaki lambanın rengi kırmızıya döndü. Ve ikaz zili çalmaya başladı.
Adam hırsla ayağa kalkarken 'Ne oldu,ne hata yaptım sana da yardım istedin? Senin yüzünden üyeliğimi kaybedebilirim.Ne kadar uğraştım bunun için haberin var mı?' Diye kükreyerek odada volta atmaya başladı.
Çıplak olduğu için korkudan ona bakamıyordum. ' Nasıl ne hata yaptım diyebilirsiniz?Siz bana tecavüz ediyordunuz!' Dedim, bağırmaktan ağrıyan boğazımla.
-'Her şey bir kurgu! Ne yapıyorsun,amacın ne?Bana oyun mu oynuyorsun İsabella McStorm?' Dedi bana yaklaşıp,işaret parmağını tehditkarca sallarken.
O arada hızla odaya dalan ve ilk işi beni tehdit eden adamı yere devirmek olan Bay Gabriel'e şaşkınlıkla karışık mutlulukla baktım. Bir an göz göze geldik ama bakışmamız uzun sürmedi.
-'Ne yapıyorsunuz Bay Gabriel? Hareketlerinize dikkat edin!' Diyen adama dönüp 'David hemen terkediyorsun otelimi,5 dakikan var gözüm görmesin seni.' Dedi,sesi sakin ama tehditkardı.
David iyice paniklemişti,hızlı hızlı üzerini giyinmeye çalışırken konuştu.'Adamım benim suçum ne ? Ben konsepte uygun hareket ediyordum.Kız psikopat çıktı onun üyeliğini bitir,beni harcama.'
Gabriel sinirle ayağa kalktı ve David'in yakasına yapıştı ' O üye değil! O benim çalışanım ve sen ona tecavüz etmeye çalıştın aşağılık herif. Bu kadar mı ilgilisin sen! Kaç kere parola söylenmeden başlanmayacağı ikaz ediliyor size tatsız bir olay yaşanmasın diye. Siktiğimin beyni almadı mı?' Diye gürledi,adamın kel kafasına vurarak. Adam bana bakarak ağzını açtı ama hemen geri kapattı ve hızla odanın çıkışına yürümeye başladı.
Bay Gabriel,arkasından 'Dur.' Dedi,sesi az öncenin aksine sakindi.
Adam hemen durdu.
-'Özür dile.'
Adam itirazsız hemen 'Özür dilerim.' Dedi.
-'Onun bir adı var Adeline. İsmiyle hitap ederek özür dileyeceksin.' Adamın sinirden kaşları seğiriyor,burun delikleri nefes alıp verirken kocaman oluyordu.
-'Özür dilerim Adeline ve Bay Gabriel.' Dedikten sonra inanılmaz bir hızla odayı terk etti.
Bay Gabriel'in az önceki korumacı tavırlarından sonra benimle ilgilenmesini beklerken ellerini arkasında birleştirip bana suçlayıcı bakışlarını göndermeye başladı. 'Sana bu gece odandan dışarı çıkmamanı söylemiştim Adeline.' Dediğinde dudaklarımı büzerek başımı eğdim.
Yaşadığım şokun ardından çocuk gibi azarlanmayı beklemiyordum normal olarak.
-'Özür dilerim Bay Gabriel ama ben hamileyim. Acıkmıştım,atıştırmalık bir şeyler bulmak için aşağı indim. Otelin geceleri seks klübü olduğunu bilmiyordum kusura bakmayın. Tecavüze kurban gideceğimi düşünememiştim.'
Önce omuz silkti,sonra ensesini kaşıdı. Kaşları çatılmıştı.Belli ki onu sinirlendirmiştim.
-'Burası basit bir seks kulübü değil Adeline. Elit kesime hitap eden ve haftanın belli günleri üyelerine özel davetler düzenleyen özel fantezi butik oteli. Ve bundan alt kademe çalışanların asla haberi olmaması gerek. Sen öğrendiğine göre sana sessizlik yemini ettirip kovmam gerekiyor.' Dedi katı bir şekilde.
Belki de en iyisi buydu. Böyle bir fantezi otelinde, Bay Gabriel ile gerçekleştiremeyeceğim fanteziler kurarak devam edemezdim.
-'Siz en iyisini bilirsiniz Bay Gabriel. Yarın sabah gitmiş olurum.' Diyerek ayağa kalktığımda kasıklarıma saplanan ağrıyı görmezden gelmeye çalışarak sarsakça yürümeye başladım. Bay Gabriel'in yanından geçerken yüzüne bakmadım.
Üstümün çıplaklığını sonradan fark edip ellerimi göğüslerimin üzerinde birleştirmeye çalıştığımda sendeledim.
Bu geceyi çok hareketli geçirmiştim. Bebeğimin suçu neydi? Küçücük elleriyle rahmime tutunmaya çalışıyordu. Ama şimdi onu kaybetmek üzereydim,kendi hatam yüzünden o da beni terk edecekti.
O lanet olası odadan çıkmasam rahatça uyusam ne olurdu sanki. Otelin gerçeklerini öğrenmez,normal çalışanlar gibi çalışır paramı kazanırdım. Tek derdim Bay Gabriel'in dehşet verici çekiciliği olurdu.
Her değer verdiğim insan gibi bebeğim de gidecekti,Bay Gabriel de.
Ağlamamak için dudaklarımı ısırdım.
Başım dönüyordu, sahi ne zaman çıkacaktım bu odadan? Yollar niye uzamıştı?
Bedenim, pelte kıvamına gelip;yere serilecekken kasları yüzünden sert ama aynı zamanda rahat kollar tarafından kavranıldı.
Ve kendini ona teslim etti.
Yarı baygındım ama etrafımda olanları fark edebiliyordum sadece gücüm yoktu ve kasıklarım ağrıyordu.
-'Adeline. Nerden çıktın sen karşıma?' Diyerek kendi kendine kısık sesle söylenen Bay Gabriel'in istemsizce elimi kaldırarak ensesini okşadım.
Asansöre binmiştik. Bay Gabriel bana yukardan gözlerini kısarak bakıyordu. 'Siz niye bu kadar güzel bir adamsınız Bay Gabriel?'
Cevap vermedi.
-'Karakterinize bir şey diyemem ama güzel görünüyorsunuz,kusursuz,etkileyici...Tam bir alfa.'
Asansör durduğunda sustum.
Kendi odasının bulunduğu koridordaydık. 'Yanlış getirdiniz Bay Gabriel,benim odam alt katta indirir misiniz?' Biraz önceki boş bulunarak yaptığım itiraflardan sonra son sözlerime Bay Gabriel şaşırmıştı,başını gözlerime bakarak 'Öyle mi?' Dercesine,meydan okurcasına eğdi.
Bu adam konuşmadan,tek bir hareketiyle her şeyi o kadar güzel anlatıyordu ki inanılmazdı.
Beni kucağından indirmedi ve odasına girdik.
-' Çok beklettin beni.' Diyerek bize dönünce anında suratı düşen mükemmel fizikli kadına anlamsızca bakarken ne zaman doladığımı fark etmediğim kollarımı Bay Gabriel'in boynundan çektim.
-'Gidebilirsin Monica,bu gece işle meşgul olacağım.' Derken beni kucağından indirdi.
Saten ve dantel karışımı mor iç çamaşırlarına eşlik eden parlak,şaşalı takılarıyla göz alan kızıl kadının göbeğini fark edince şaşkınlıkla gözlerimi pörtletmemek için kendimi zor tuttum. O da hamileydi!
Bana kinle bakan kadın beni baştan aşağı süzdükten sonra karanlık bir şekilde gülümsedi,hızla üzerini giyindi.
Yanımdan geçerken kulağıma yaklaşıp fısıldadı 'Süslü insanların,süslü günahları olur. İyi baksaydın bana. Sen baktıklarının hiçbirini kendi imkanlarınla alamayacaksın.' Ona anlamazca bakarken salına salına çıktı.
Zaten öyle bir iddiam yoktu,ben karnımı doyursam yeterdi.
Fazlasına sahip olamayacağımı,çok erken anlamış ve beklentilerimi düşürmüştüm. Beni bu laflarla üzemezdi.
Kıskanılacak biri de değildim zaten.
Ayakta dikildiğim için kasıklarımın yeniden ağrımaya başlamasıyla iki büklüm oldum. Bay Gabriel hemen yanıma gelip,sırtımdan destek olarak beni yatağına yatırdı.
-'İyi geceler Adeline. Burda dinlen,uyu. Sabah konuşacaklarımız var.' Dedikten sonra kendine dolaptan bir pike alıp,koltuğa yatmaya gitti. Her ne kadar istesem de yanımda yatmasını söyleyemedim,yarın nasıl olsa kovulma prosedürümü gerçekleştirecekti. Onu yerinden ettiğim için üzülmemeliydim,ya da belinin tutulacak olmasını önemsememeliydim.
Ama önemsiyordum işte. Bu geceden sonra o gözümde bir kahramandı ve hep öyle kalacaktı.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro