Değişim Oyunu
Susmanın kalesine sığınıyorum
Önümde karanlıktan duvarlar
Sırtımda insan yüklü bir gök var.
💥💥
Rüzgarın iç gıdıklayıcı esintisi,tüylerimi ürpertirken beklenti dolu bakışlarımı Bay Gabriel'e gönderdim.
-' Ben başlamak istiyorum.' Dediğimde,onaylar anlamda başını salladı.
Sırtımı ağaca yasladım. Aslında aklımda birçok soru vardı,acaba hangisinden başlamalıydım?
-'Türkçe'yi nasıl bu kadar düzgün konuşabiliyorsunuz?' Diye sordum,güzel bir başlangıç sorusuydu.
Rahat bir şekilde cevap verdi,acaba onun kırmızı sınırlarına değen sorular sorduğumda nasıl tepki verecekti?
Ve evet,bu fırsatı bulmuşken onun hakkında merak ettiğim şeyleri ~en azından birkaç şeyi~ çekinmeden soracaktım.
Fazla yakınımda olan,adama karşı meraklıydım.
Kişilik analizi yapmaya zaten önceden beri ilgim vardı,hele ki Bay Gabriel gibi eşine zor rastlanan alfa bir adamı aşırı merak ediyordum. Çözemeyince de canım sıkılıyordu.
-'Türkiye'de doğdum,orda büyüdüm daha sonra taşındık. Tabi çocukluktan öğrenilen lisan kolay unutulmuyor.' Diye cevap verdi,kusursuz aksanının sebebi belli olmuştu.
Bay Gabriel beni baştan aşağı süzdüğünde istemsizce gözlerimi kaçırdım. Bakışları fazla yoğundu. Ve ben iki de bir ıslanmak istemiyordum.
Tamam belki bu ıslanma durumu biraz hoşuma gidiyor olabilirdi. Ama şu an ıslanırsam aklımdaki sorulara yoğunlaşamaz ve Bay Gabriel'i tanıyıp,merakımı gideremezdim.
-'Şu an sana ne yapmamı isterdin?' Diye sorduğunda,dudaklarımı yaladım. Yanaklarım ısınmıştı.
-'Bana dokunmanızı isterdim.' Dedim,cesurca. Aklımdan geçeni direk söylemiştim.
-'Nerene?' Diye sorduğunda 'Herkesin tek soru hakkı var.' Diyerek geçiştirdim.
Bay Gabriel'in gözleri koyulaşırken yutkundum.
Zihnimin dağılmasına izin vermemeliydim.
-'Hamile fetişi misiniz?' Diye sordum,bu sefer. Bay Gabriel'in gözleri şaşkınlıkla büyürken alnıma düşen saç tutamlarını arkaya attım.
Gerçekten bu soruyu nasıl sormuştum?
Bay Gabriel,sertçe öksürüp genzini temizledi.
-'Fetiş doğru bir tanım değil Adeline. Ben fantezi adamıyım. Basit bir fetişle sınırlandırmak yanlış olur benim yaptıklarımı. Cinselliğe çok boyutlu yaklaşıyor,denenebilecek her şeyi deniyorum. Hayatımın belli dönemlerinde farklı fantezileri gerçekleştirmeyi seviyorum. Ben ilişki değil,zevk adamıyım anlayacağın. Ve sen Karezza deneyimimin bir parçasısın.' Dediğinde boğazımın kuruduğunu hissederek limonatamdan bir yudum aldım.
Adam resmen sen sadece bana zevk vermek için kullandığım,geçici birisin demişti.
Gerçi ben de zevk aldığım sürece sorun yoktu,zaten gelip geçici; cinsellik odaklı bir ilişki olduğunu biliyordum. Peki duyduklarım neden şimdi bana ağır gelmişti?
Yeniden yalnız kalmaktan korkuyordum belki de bıktığım; o peşimi bırakamayan yalnızlık lanetine yeniden kurban olmaktan korkuyordum.
Bebeğim vardı ama doğduğunda çok küçük olacaktı,onu insandan sayamıyordum daha.
-'Bu hayatta seni en çok ne tatmin eder?' Diye sordu,bu sorunun bel altı olmadığını ciddi ve ilgili bakışlarından anlamıştım.
Derin bir nefes aldım. Cevabım belliydi.
-'Okuduğum bölüme uygun bir işte çalışmak isterdim. Eczane açıp oturmak değil de laboratuvar ortamına girmek,deneyler yapmak ve yeni ilaçlar bulmak isterdim. Beni en çok tatmin eden şey bu olurdu.' Dedim,kırık bir tebessümle.
-'Güçlüsün Adeline. Yaşıtların gibi bir hata yapınca altında ezilmiyorsun,yaptığın şeyin bedelini ödüyorsun. Kendine hiç acımıyorsun. Sen özel bir kadınsın. Seni takdir etmediğim zamanlar bağırdığım zamanlar oluyor sadece. Çünkü senden görmeyi beklediğim davranışlar var onların dışına çıkman beni delirtiyor. Kendine fazla haksızlık ediyorsun.'
Ben soruyu duyamayınca kaşlarımı kaldırınca,Bay Gabriel gülerek başını hafif öne eğdi. 'Duygusal olarak benden hiç etkilenmiyorsun,kadınlar üzerindeki etkimi kaybetmeye başlamış olmalıyım.'Dedi,neredeyse fısıltıyla kendi kendine konuşurcasına konuşmuştu. Ama duymuştum.
Şaşkındım.
İstediği her kadını tek bakışıyla elde edebilecek bir adam,beni elde etmişken neden duygularıma takıyordu?
Yoksa benden sıkılıp,kurtulmaya bahane arıyor ve bulamayınca sinirleniyor muydu?
Ne sanıyordu,aptal aşık olacağımı falan mı? Asla!
-'Anlaşmamız bunu gerektiriyor,ben profosyonel kişilikli bir insanım Bay Gabriel. Anlaşmamıza sadık kalacağımdan emin olabilirsiniz. Ama eğer bitirmek istiyorsanız direk söyleyin lütfen,bahane bulmaya çalışmayın çünkü bulamazsınız.' Dediğimde keskin bakışlarını dikti gözlerime,o çekene kadar ayırmadım gözlerimi onunkilerden.
Birden ayağa kalkıp pantolonunu silkelerken 'Haydi gidiyoruz.' Dediğinde 'Ben bu oyunu bitirmeden bir yere gitmiyorum Bay Gabriel.' Dedim,sesim kendimden emin çıkmıştı.
-'Gidiyoruz dedim Adeline.' Dedi,dişlerinin arasından.
Elleri yumruk biçimini almış,parmak boğumları beyazlamıştı. Bakışlarımı yavaşça yukarı doğru kaldırdım,gözleri beklediğim gibi alev saçıyordu.
Neye sinirlenmişti bu kadar?
Burdan bir şeylerin cevaplarını almadan,asla gitmeyecektim.
-'Bay Gabriel şimdi yanıma oturun ve sorunuzu sorun lütfen,gitmek için acelemiz yok. Oyunumuzu devam ettirelim.' Dedim,sakince.
Bay Gabriel baş ve işaret parmaklarının uçlarıyla çenesini sıvazlayarak,sertçe kendini çimlerin üzerine attı.
Bu adam beni yoruyordu. Aramızdaki Karezza anlaşması hem bitsin hem bitmesin istiyordum. Ona karşı olan düşüncelerim bulamaç halindeydi,benliğimi iki parçaya ayrılmıştı bir tarafım ondan kurtulmak ve eninde sonunda döneceği bataklık kurbağalığına dönmek istiyordu bir tarafım kalabildiği kadar yanında kalmak istiyordu ve ne yazık ki onunla kalmak isteyen tarafım ağır basıyordu.
Öfkesini tolere etmemin bir sebebi de buydu.
-'İstediğin bu mu?' Diye sordu,hala öfkesi dinmemişti.
-'Evet.' Dedim,tam ağzını açıyordu ki 'Soru hakkınızı kullandınız Bay Gabriel,sıra bende.' Dediğimde anlamazca baktı.
-'Ne iş yapıyorsunuz?' Dedim,yatıştırıcı olmaya çalışarak. Hafif gülümsemiştim,kolumu sıvazlarken.
Bay Gabriel derin bir nefes aldı. 'Yazılım Mühendisliği okudum, Boston'da. Prestijli bir şirkette staja başladım,daha sonra orada çalışmaya başladım. Ta ki şirket sahibi,vefat edip yerini kızına bırakana kadar. Kızı şirketin başına geçtikten kısa süre sonra intihar etti,vasiyetinde şirketi ve otel zincirini bana bıraktığını açıkladı. 10 yılda bu serveti 5'e katlamayı başardım.' Dediğinde başımı salladım.
Hayat bazılarına gerçekten gülüyordu demekki.
Ben daha üniversiteden derece yaparak mezun olduğum halde,uygun iş bulamayıp ayak takımı işlerinde sürünürken adam önce staj yerinde,maaşlı eleman oluyordu sonra da o şirketin ve daha bir çok mal varlığının sahibi oluyordu.
İster istemez Bay Gabriel'in bu şansını kıskanmıştım.
-'Neden Simon gibi bir keşin çocuğunu doğuruyorsun.' Dediğinde güçlükle yutkundum.
Karnımı okşayarak 'O Simon'ın değil,benim çocuğum Bay Gabriel. Korunmadan birlikte olmak benim de ihmalimdi,bunun bedelini masum bir cana kıyarak ödetemezdim.'
-'Size şirketi bırakan kadınla gönül ilişkiniz oldu mu?'
Adem elmasının yukarı aşağı hareket ettiğini fark ettiğimde ifadesiz gözlerle değişen mimiklerini izlerken aslında cevabımı almıştım.
-'Evet.' Diyerek kestirip attı.
Başımı salladım. Keyfim kaçıktı, Sertaç olayının etkileri yeni yeni çıkıyordu. Benim umursamama olayım buraya kadardı.
Bay Gabriel kadınları ayartıp şirket sahibi olabiliyorken,ben keşin teki tarafından bile terk ediliyordum. Asıl intihar etmesi gereken bendim,o kadın değil!
Bay Gabriel onu sevmişti,belliydi. Bay Gabriel'in sevgisiyle,kendi zenginliğiyle mükemmel bir hayata sahip olabilirdi o kadın.
Ben acınası hayatımla hayata tutunmaya çalışıyordum,hayatın bana biçtiği figüranlık rollerini oynayıp duruyordum.
İntihar edemeyeceğimi biliyordum,hiç düşünmemiştim bile.
Tanrının verdiği canı ancak Tanrı alabilirdi,benim için.
-' Size mal varlığını bırakan kadın neden intihar etti,daha doğrusu sebebini biliyor musunu?'
Yutkundu. ' Biliyorum. Asla onu sevmeyecek birini seviyordu,bu yük ona ağır geldi ve canına kıydı.'
Ben daha söylediklerini kafamda tartamadan sorusu geldi.
-'Seni menfaatleri için kullanan annen ve kumarbaz ağabeyin için neden para harcadın?' Midem bulanmaya başlamıştı,bu oyun hiç istediğim yerlere gitmiyordu.
Cevabı kendime saklayacaktım,onlardan başka kimsem yoktu. Onları her haliyle kabul etmeye ne kadar uzakta olsalar da varlıklarını hissetmeye ihtiyacım vardı.
Yalnızlığı kabullenemiyordum.
Bay Gabriel'e doğru ellerimin üzerinde ilerlerken,gözlerinin içine baktım. Başka bir yere bakarsam ağlayabilirdim. Hormonlarım yine ayarını kaybetmiş,beni duygusallığa yönlendirmeye başlamıştı.
Benim ise yapmam gereken onların rotasını başka yerlere çevirmekti. Güneye doğru yerlere.
Bay Gabriel'i elimi göğsüne koyarak çimlerin üstüne yatırdım.
Benden böyle bir hareket beklemiyor olacak ki göz kapakları zevkle titreyerek kapandı.
Sağa sola, kısaca bakındıktan sonra üzerimizdeki ağacın dallarının bizi tamamen örttüğüne emin olduktan sonra, Bay Gabriel'in adonislerini parlament mavi keten gömleği üzerinden okşadım.
Gömleğinin,aşağıdan başlayıp yukarı doğru çıkarak düğmelerini teker teker açtım. Elllerim açıkta kalan yakıcı,bronz tenine temas ederken güçlükle yutkundum.
Görüntüsü ağız sulandırıcıydı.
-'Bay Gabriel sanırım aş eriyorum.' Dedim,dudaklarımı yalayarak. Bay Gabriel kaşlarını çatarak,yattığı yerden doğrulurken alnındaki dipsiz bir kuyu gibi duran çizgiler belirginleşmişti.
-'Ne istiyorsan,gidip alalım.' Dediğinde gülerek 'Sizi.' Dedim ve dudaklarına yapıştım.
İlk önce bocalasa da karşılık vermesi uzun sürmedi. Dudaklarını güçlükle bulduğum sudan yudum yudum içiyormuş gibi doyumsuzca öpüyordum.
Ciddi anlamda Bay Gabriel'i canım çekmişti.
Beni belimden tutup az önce yattığı yere yöneltirken başımı iki yana salladım.
-'Sevişmek yok. Oyunun kuralı gereği sizi tatmin etmem gerekiyor.
Tabi benim sizden daha çok tatmin olacağım kesin.' Bay Gabriel'i yemyeşil çimlere tekrar uzandırırken,taze ot ve çiçek kokularına karışmış benzersiz kokusunu içime çektim.
Pantolonunu yavaş yavaş indirirken ellerim titriyordu.
Simon'a birkaç kez oral seks yapmıştım ve neredeyse 30 saniyede böğüre böğüre boşaldığını hatırlıyordum,kesinlikle fiyaskoydu.
Kafası güzel olduğu zamanlar beni hayvan gibi becerirdi,neredeyse hep kafası güzeldi gerçi.
Beni de sertliğe alıştırmıştı,zamanla hoşuma gitmeye başlamıştı. Ama Bay Gabriel'in romantik dokunuşları inanılmaz hoşuma gidiyordu. Soft sekse de bayılmıştım. Bay Gabrielle denediğim her şey, altında geçirdiğim her saniye mükemmeldi.
İç çamaşırını yavaşça sıyırdım,dudaklarımı dişleyerek tam erekte olmamış erkekliğine gözlerimi kısarak baktım,ardından bakışlarım pür dikkat beni izleyen Bay Gabriel'e kaydı ama fazla oyalanmadan tekrar altın oran kusursuzluğundaki erkekliğine baktım.
Hafifçe,uzamaya başlamış tırnaklarımı sürttüm kadifemsi ucuna.
Fazla pürüzsüzdü,olağan üstüydü.
Parmaklarımı etrafına sardım. Ağzımı hafifçe aralayıp,üzerine yaklaştırdım. Ağzımın birkaç damla suyu üzerine akmıştı,ısırma isteği oluşmuştu içimde. Dişlerimi birbirine değdirerek gıcırdattıktan sonra derin bir nefes aldım. Ağzımı tamamen açtım,ve onu ağzıma aldım.
Nerdeyse yarısı ağzımdaydı. Dilimi damarları belirginleşmeye başlamış erkekliğinde gezdirdim,onu aç kalmış bir çocuğa verilmiş elma şekeri gibi iştahla emiyordum.
Neredeyse burnuma elma şekerinin diş kamaştırıcı tatlı tadı dolacak gibiydi. Gözlerimi kapatarak daha da iştahla emmeye başladım. Ağzımdan bir an olsun çıkarmıyor,hep daha derinime çekiyordum artık taş gibi olmuş çıkıntısını.
Bay Gabriel'in solukları hızlanmıştı,yüksek sesliydi.
Onu ne zamandır enfes bir şeker gibi emdiğimi bilmiyordum ama an itibariyle sona yaklaştığını anlamış ve hateketlerimi çıldırtıcı derecede yavaşlatmıştım.
-'Gözlerini aç Adeline.' Dedi,boğuk sesiyle.
Onu ağzımdan çıkarmadan başımı iki yana salladım.
Bay Gabriel doyuma ulaşamamanın verdiği huysuzlukla 'Aç dedim o gözlerini ve devam et.'
Bu sefer gözlerimi açtım ve erkekliğini özgürlüğüne kavuşturdum,artık pütürleşmiş damarları nabız gibi atıyordu.
-'Ne duruyorsun Adeline?' Dedi,Bay Gabriel sabırsızca.
Bay Gabriel'in gözlerine bakıp gülümsedim.
-'Karezza anlaşmamızı uyguluyorum Bay Gabriel,aldığınız zevk önemli. Tatmin değil. Tatmin en son.' Dediğimde kaşlarını çatarak bir şeyler söylemek üzere ağzını açmıştı ki hayalarını avuçladım.
Bay Gabriel kısık sesle hırladı.
Dişlerimi erkekliğinin kadifemsi ucuna yaklaştırdım ve hafifçe ısırdım. Bay Gabriel'in heybetli bedeni şiddetle kasılmaya başladı.
Bir kez daha dişlerimi sürttüm aynı yere,sonra bir kez daha ve sonra bir kez daha...
Bay Gabriel'in kasılmaları arttı,tüm vücudunu ele geçirdi ve bir volkan gibi patlamasına neden oldu.
Ağzımı o volkanın oluğuna yaslayıp,içinden çıkan lavları kendime kattım. Artık ben de yanıyordum.
Oturuşumu düzeltirken,yerimde rahatsızca kıpırdandım. Fazla ıslaktım,dikkatim dağılıyordu.
Neyseki aklıma gelen soru ile biraz olsun kendime gelebilmiştim,yutkundum. Ardından dudaklarımı yalayarak sordum; ' Size adınızla hitap edemememin intihar eden eski patronunuzla bir alakası var mı?' Dediğimde Bay Gabriel dudaklarımdaki bakışlarını çekerek bana dik dik bakmaya başladı,daha çok düşünceli gibiydi.
Cevap verip vermemek konusunda çekimser görünüyordu.
Adını bile bilmediğim o kadında hala Bay Gabriel'i derinden etkileyen şeylerin olduğundan emindim artık.Belki de hala ona aşıktı, belki de bu fantezi oyunlarının sonunda gidip kadının mezarında ağlıyordu ve tekrar gelip kafasını dağıtmaya çalışıyordu.
Bay Gabriel'in yanında kendimi ona çok zıt biriymişim gibi hissediyordum.
Yalnızlıktan nefret edip,yanımda başka biri olunca da o kişiyi fazla yadırgamam hiç adil değildi. Ne yapacağımı ne hissedeceğimi bilmiyordum.
Bay Gabriel ekşiyen suratımı fark etmiş olacak ki kararını çabuk verip,bana doğru kaydı.
Bana adımı bile unutturacak,hafif yamuk bir gülüş sunarken. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
-'Bay Gabriel.' Dedim fısıldarcasına.
Dudakları dudaklarıma çarparken,alnımı alnına yasladım. 'Beni bakışlarınızla orgazm eder misiniz?' Dedim,fısıldarcasına.
Dediklerimin saçmalığını fark edip hemen ağzıma vurmuştum ki,Bay Gabriel hafifçe öksürdü.
-'Elinde bayağı ağırmış Adeline.' Dedi gülerek,eğleniyordu.
-'Çok yakın olunca size de geldi yoksa kendime vuracaktım,kusura bakmayın.' Dediğimde kalbim küt küt atıyordu.
Resmen adamın ağzına elimin tersiyle vurmuştum.
-'Denerim.'
Ne yani,ciddi ciddi beni bakışlarıyla orgazm etmeyi mi deneyecekti?
Aman Tanrım!
Heyecandan Bay Gabriel'in yüzüne bakamıyordum. Bir de kalbimin kuş olup uçma ihtimali vardı,inanılmaz hızlı atıyordu.
Konu cinsellik olunca kendimi dizginleyemiyordum,çünkü Bay Gabriel bir seks ilahı gibiydi.
Mitolojik bir figür heybetindeydi. Bana Yunan heykellerini çağrıştırıyordu.
Bay Gabriel elini belime yerleştirip,beni kucağına çekti.
Pelteye dönmüş bedenimi yönlendirmesi zor olmamıştı,her geçen saniye ben biraz daha erirken,bacaklarımı diz kapağıyla aralayıp beni soluna çekti.
Artık tek bacağı üzerinde oturuyordum. Dizini kaldırarak bedenimin bacağının üst kısımlarına savrulmasına izin verdi.
Çenemi kaldırdı. Koyulaşmış,lacivert gözlerinin oklarını bana doğru fırlatmaya başladı.
İlk oku omzundan almış gibi titredim,ama hala savaşabilirdim.
İkinci karın boşluğuma geldi,iki büklüm olma isteğimi güçlükle bastırdım.
Diğeri kasıklarımın hemen üstüne geldi,içeride kelebekler çırpınmaya başladı.
Hipnotize olmuş gibi,dudaklarım aralık Bay Gabriel'e bakıyordum.
-'Hisset şehvetimi.' Diyerek işaret parmağını bir çırpıda kıyafetlerimi çıkarıp,bacak arama yatay olarak yerleştirdi.
İçime sokmuyordu,ama ben dolmuştum. Bu his fırtınasını biliyordum. Orgazm zilleri çalıyordu.
Bu kadar çabuk mu?
Vajen dudaklarım uzun,kemikli parmağını sardı,kasıldı. Kasıldı... kasıldı ve içimdeki zevk balonu patladı.
Başım Bay Gabriel'in omuzlarına düşerken gülümsedim. Bu adamın artık Bay bakışlarıyla orgazm eden olduğu tescillenmişti.
Soluklarım düzene girdiğinde,açık alanda olduğumuz için şehvani hislerden de arınmamla apar topar giyindim.
Avuçlarımın terini kollarıma silerek,sıvazlarken beni izleyen Bay Gabriel'e sordum. 'Son olarak birbirimiz hakkında ne düşündüğümüzü de söyleyelim mi,dürüstlük benim için çok önemli Bay Gabriel.' Dedim.
Bay Gabriel toparlanıp benim gibi ayağa kalktı ve yürümeye başladık.
-'Az ileride güzel bir restoran var. Yemek yerken konuşuruz.' Dediğinde 'Pekala.' Diyerek onayladım.
Gerçekten acıkmıştım.
Bay Gabrielle nehir kenarından uzanan yolun sonuna kadar yürüdüğümüzde devasa bir kümbete benzer,sarı binanın içine girdik.
Pastane gibi bir yerdi burası galiba,cam vitrinleri iştah kabartıcı çeşit çeşit pastayla doluydu.
Pastalara bakıp,dudaklarımı yalayıp dururken tökezledim,tam yere kapaklanıyordum ki Bay Gabriel'in güçlü kolları mengene gibi sardı belimi.
Beni sırtımdan destekleyerek cam kenarında,pastane bölümünden uzak bir masaya doğru götürdü.
Pastane kısmı ve restoran kısmını ayıran belirli bir sınır yoktu sadece pastane kısmı daha modernize dururken restoran bölümü kasvetliydi bir o kadar da büyüleyiciydi,duvarları rönesans dönemine ait yağlı boya tablolarıyla süslüydü.
-'Adeline,ikide bir dudaklarını yalayıp durma. Senin için iyi şeyler olmayacak.' Bay Gabriel çok ciddi duruyordu.
O yüzden 'Niye?' Diye bile sormadım. Beni arzuladığını çok net belli ediyordu.
Ellerinin duruşu,bakışlarındaki siyaha yakın lacivert hareler,belirginleşen adem elması,kasılmış geniş omuzları feryat ediyordu, 'Ben alfayım ve seni istiyorum.' Aurası çok güçlüydü,ürpeticiydi,ürkütücüydü.
İçine çeken bir girdap gibiydi.
Beden dilini insanlara hissettirebilecek kadar gerçek dışıydı.
Garson yanımıza geldiğinde Bay Gabriel,elindeki mönüyü incelerken 'Buranın İtalyan yemekleri çok güzeldir. Tavsiye ederim.' Demişti.
Üniversitedeyken,asistanlığını yaptığım hoca İtalyan'dı. Gurmelik derecesinde iyi yemekten anlar ve zaman zaman bana da İtalyan mutfağının eşsiz lezzetlerini tattırdı. O yüzden İtalyan mutfağına aşinaydım.
Bay Gabriel'den önce verdim siparişimi. 'Ben bir lazanya, penne arabbiata ama sosu az olsun mümkünse. Bir de caponata istiyorum. Tatlı olarak da tiramusu lütfen.'
Bay Gabriel de Caponata ve yanında her zamankinden dediği şaraptan sipariş ettikten sonra önünde kenetlediği ellerini biraz daha birbirine yaklaştırdı.
-'Kadınlar genel olarak güçlü varlıklar, hepsi değil çünkü istisnalar var. Ancak bu istisnalar kaideyi bozmaz.
Kadınlar,bulundukları sosyal tabaka ne kadar düşerse o denli güçlüler.
Sen de zor hayat şartlarına tabi olarak bu yaşa kadar gelmişsin. Kendini kısıtlaya kısıtlaya özgüvenini kaybetmişsin,iki laf etmekten,göz önünde olmaktan korkuyorsun. Özünde iyi niyetlisin,çevrendekiler bu iyi niyetini kullanıyor. Ezici darbeler yiyorsun ama başkaları gibi altında ezilmiyorsun, isyan etmek yerine hayatın,insanların darbelerinin altından yaralı bereli de olsa çıkmayı başarıyorsun.
Bu davranış biçimini genelde eş şiddetine maruz kalan,çocuklarına hiçbir şey belli etmemek için uğraşan güçlü duran,olgun kadınlarda gördüm. Senin yaşıtlarında değil.
Sen aslında yaşamayı seviyorsun. İnsanın doğası gereği maddi şeylere ilgin varsa da küçücük şeylerle mutlu etmeye alıştırmışsın kendini. Çocuğun için,ailen için kendi maddi haznenden vazgeçiyorsun.
Şimdiden mükemmel bir annesin.
Ama senin yaşında kızlar bunları yapmamalı,böyle olmamalı. Kendi isteklerini bastırmaya devam etme,ben Gabriel'in parasını çocuğum için harcarsam harcarım,hak etmediğim parayı almam mottosunu savunmayı bırak.
Kendini kısıtlama,özgür bırak.
Birkaç ay sonra ben hayatından çıkınca hayatını en fazla 10 yıl stabil devam ettirebilirsin,sonra kafayı sıyırırsın. Ya esrarkeş olursun ya da alkolik. Bu kadar erken olgunlaşmaya kalkarsan çabuk yıkılırsın.
Senin yaşındaki kızlar güzel elbiseler giymek,güzel görünmek isterler. Saç modellerini değiştirirler. Ortalıkta ben en iyisiyim diye gezinirler. Kaderim kötü yazılmış,hayat bana gülmüyor demezler.
Zengin adamların neden genç metresleri olur sanıyorsun,30 saniyede boşalan kel göbekli adamlara ölüp bittiklerinden mi?
Tekrar söylüyorum Adeline, senin yerinde olmak isteyen on binlerce genç kız var,ondan daha fazla da kadın var. Sana sunduklarımın tadını çıkar,istediğini al. Ama kendine harca,biraz da kendini düşün.
İşinle yükselecek durumda değilsin.
Sen güçlü durması gereken 45 yaşında 3 çocuk annesi ya da terk edilmiş bir kadın değilsin. O olgunlukta olma,kavga etmek istediğimde karşılık ver. Biraz yaşının insanı gibi davran.' Diyerek azarlarcasına konuştuğunda sertçe yutkundum.
Suyumdan bir yudum aldım. 'Pekala deneyeceğim,madem siz benim için bir şanssınız,bir kaç ay da olsa kendimi kısıtlamayacağım,içimden geldiği davranacağım.'
-'Benim sizin hakkında düşüncelerime gelirsek; size resmi bir şekilde hitap etmekten hoşlanmıyorum.'
Tabi seks yaparken içten içe ona Bay Gabriel diye hitap ettiğimde kendimi hizmetçi-patron fantezisindeymişim gibi hissediyor,mümkünü varmış gibi biraz daha tahrik oluyordum.
Tabi bunu onun bilmesine gerek yoktu.
-' Sizin öfke kontrol probleminiz olduğunuzu düşünüyorum,eğer o zamanlarda dediğiniz gibi alttan almazsam sonuçları yıkıcı olabilir diye korkuyorum Bay Gabriel.
Bana eskiden böyle çekilenecek biri değildim,her genç gibiydim demiştiniz sizi değiştirenin bir kadın olduğundan emin oldum .
O kadın sizde yer etmiş,sınırlar çizmişsiniz insanlara karşı onun yüzünden. Ve sadece tahmin de olabilir ama o kadın intihar eden eski patronunuz.
Bu konuda fazla konuşmak istemediğinizi biliyorum,ben gelip geçici biriyim ama madem birbirimizin eksik noktalarını kapatmak istiyoruz. Bu sürede sizde sınırlarınızı indirmeye çalışmalısınız,geçmişin yükünü omuzlarınızdan atmaya ihtiyacınız var.
Sizin gibi hazır bir yardımı vadedemem ama istediğiniz zaman,istediğiniz yardıma hazırım . Yeter ki siz bir şeyleri aşmaya karar verin.'
Yemeklerimiz geldiğinde burnuma dolan enfes kokularla dikkatim dağıldı.
Yemeğimi iştahla silip süpürdüm,yemek yerken başka bir şeye asla odaklanamıyordum.
Boş tabaklara son lokmamı çiğnerken,bir bakış attıktan sonra yemeğini çoktan yemiş ve beni seyrediyor olan Bay Gabriel'e gülümsedim ve 'Tiramisuyu paket yaptıralım da gece yerim.' Dedim.Bay Gabriel bıyık altından gülerek beni onayladı.
Eve bisikletimizle döndük.
Dinlenmiş hissediyordum ama aynı zamanda yaşadıklarımızın yorgunluğu da vardı üzerimde.
Dore rengi saten geceliğimi üzerime geçirip kendimi hemen yatağa attım.
Bay Gabriel yatağa yarım biçimde uzanıp,omzumdan boynuma doğru iç gıdıklayıcı öpücükler kondurduktan sonra kulağıma fısıldadı ; 'Hemen uyuyacak mısın?'
Bu eğer uyumayacaksan biraz yaramazlık yapalım demekti.
Ama benim gerçekten çok uykum vardı,uyumaya ihtiyacım vardı.
Yanıt vermeye bile gücüm yoktu,başımı yastığa koyduğum andan itibaren uyku dayanılmaz bir hal almıştı.
Ağzımdan birkaç mırıltı çıktı,ardından yorgun gözlerim usulca kapandı.
______________________
Sabah parke zemininden yankılanan seslerle yüzümü buruşturarak uyandım.
Bay Gabriel takım pantolonu ve gömleğini giymiş, boy aynasında kol düğmelerini takıyordu.
Yine gidiyordu,erkenden gidiyordu hem de . Benden çabuk sıkılmıştı anlaşılan. Madem aramızdaki anlaşmayı çabucak sonlandırmayı düşünüyordu,neden benimle vadettiğim imkanlardan yararlan,biraz yaşıtların gibi hisset ve davran diyordu. Somurtarak izledim Bay Gabriel'i.
En son dayanamadım 'Nereye gidiyorsunuz?' Diye sordum.
Aynadan bana bakarak cevap verdi. ' Paris'e.'
-'İş için mi?' Diye sordum,bu sefer dayanamayarak.
-'Hayır.' Dediğinde hırsla yataktan kalktım. Benden sıkılmıştı,işte hepsi buydu.
Yanından geçerken beni yakaladı ve tek hamlesiyle kucağına aldı. Şaşkınlıkla çığlık attım.
-'Birlikte gidiyoruz Adeline,asma hemen suratını. Birbirimizin eksik yönlerini kapatacağız.' Dedi,kararlı bir şekilde.
Gülümsedim. Ben yaşımın insanı olacaktım,çocukça bir hareket yaptıktan sonra orta yaş sendromlu kadınlar gibi sessizliğe gömülmeyecektim,Bay Gabriel ise artık Bay Gabriel olmayacaktı,Gabriel olacaktı.
Peki,biz bu işi gerçekten başarabilecek miydik?
______________________
Veee Adeline'imiz :)
⚡️⚡️Bu kız niye bu kadar tatlı, fikri olan??🤔😂
Selam,bal okuyucularım! Nasılsınız? Ad&El'imizi özlediniz mi bakalım,bölüm nasıldı sizce?
Yorumlarınızı bekliyorum,sevgiler 💝
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro