ZAVALLI MARKİ BÜYÜK BİR HATA YAPAR ? Bölüm: 29
King, Lyne Kalesi‟ne karanlık çöktüğünde vardı ve gitgide azalan ışık evin ve içindekilerinuykuya dalmasını sağlamıştı. Kuzey Vilayet‟te yaz aylarında güneş geç batardı. Sessizliği ve karanlığı seviyordu. Sarhoş olmak için gayet uygun şartlardı. Sabah olduğunda Yorkshire‟daki evine doğru yola çıkacaktı"Ama gerçekten şaşkınım," dedi King. "Bu ne kadar süredir..." King başını iki yana sallayıp Agnes‟e baktı. "Ne kadar süredir senden faydalanıyor?"İkisi de sanki King çok iyi bir şaka yapmış gibi güldü.Sanki birini öldürmek istemiyormuş gibi.Sanki o gün hayatının en kötü günü değilmiş gibi."Şaka yapmıyorum," dedi King. "Neler oluyor?""Olan şey şu ki evde bir sürü misafirimiz var ve Agnes doğruyu söylemektense gizlice takılmak istiyor." Babası dolaba gidip iki bardak viski doldurdu. King‟e baktı. "İçer misin?"King şaşkınlıkla başını salladı ve dük üçüncü bardağı da doldurup sıcak bir gülümsemeyle Agnes‟e verdikten sonra King‟in viskisini uzattı. "Doğrular nedir, baba?"Lyne Dükü, King ile göz göze geldi. "Agnes‟i seviyorum." Babası bir anda kanatlarını çıkarıp odada uçsaydı King daha az şaşırırdı. "Ne zamandan beri?""Sonsuzluktan beri."Sonsuzluk.King bu kelimeden nefret ediyordu."Bu ne kadar uzun oluyor?" derken içkinin mantık oluşturmasını umarak içti.Agnes cevapladı. "Neredeyse on beş yıldır." Sanki bu dünyadaki en sıradan şeydi.King babasına baktı. "On beş yıl."Dük ciddi bir şekilde ona baktı. "Sen gittiğinden beri." King öfkesinin alevlendiğini hissetti. Ve büyük miktarda kıskaçlığm. Babasının Agnes‟i vardı. Onun kimsesi yoktu. "Onunla evlenmedin.""O sürenin büyük bir kısmında ona her gün sordum," dedi dük Agnes‟e bakarak. Ve King bakışlarındaki
doğruluğu gördü.
Birbirlerini seviyorlardı. "Evet demiyor."King Agnes‟e döndü. "Neden?"Dük ellerini kaldırdı. "Belki de sen anlarsın."Agnes babasını görmezden geldi. "Ben bir hizmetçiyim." "Ah, evet. Bu bir düşes olmaktan daha iyi," dedi King. "Öyle," dedi Agnes.Ve King onun sözlerinde Büyük Kuzey Yolu‟nda ilerlerken Sophie‟yle burun buruna olduğu ve Sophie‟nin onunla birlikte aristokrasiye fırça çektiği zamanı hatırladı. Kendini beğenmişliğin, boşluğun, amaçsızlığın ve hiçbir efor sarf etmeden sahip olduğun unvanına olan düşkünlüğünle aristokrasiye dair nefret ettiğim her şeyin vücut bulmuş halisin. Ama bir şekilde seni evlilik tuzağına düşürmek istiyorum, öyle mi?Agnes açıkladı. "Tüm dünyanın onu tuzağa düşürdüğümü düşünmesini istemiyorum. Saçma sapan bir nedenle onun başına kaldığımı düşünmelerini de. Aristokrasinin bize karışmasını istemiyorum.""Aristokrasinin canı cehenneme, Agnes," dedi babası ona doğru giderek."Söylemesi kolay," dedi Agnes bir elini onun yüzüne götürüp yanağını okşayarak. "Seninle evlenmek istemiyorum. Sadece seni sevmek istiyorum. Ve bu yeterli olmak zorunda."Kelimeler onu yıkıp geçti. King donup kaldı. "Ne dedin sen?"Seninle evlenmek istemedim. Sadece seni sevmek istedim.Üstüne kalmak istememiştim."Aloysius?"
Bunu kaç defa söylemişti? Evlenmek istemediğini.
Bunu yapmayacağını.King ona artık bir seçim şansı olmadığını kaç defa söylemişti?Korkunç bir hata yapmıştı.Babasına baktı. "Ama Loma. Onu uzaklaştırmıştın. Aşk için evlenmeyi desteklemiyordun.""Onu uzaklaştırdım, çünkü senin paranın peşindeydi. Unvanının." Babası derin bir nefes aldıktan sonra konuştu, "O şekilde gitmesini hiç istememiştim. Kızın ölmesini istememiştim. Seni buralardan gitmeni istememiştim." Lyne büyük bir yudum alıp bardağına baktı. "Sende gençliğin öfkesi ve bende de yaşın noksanlığı vardı. Gitmene izin verdim," dedi kehribar rengi sıvıya bakarken. "Hiç düşünmemiştim ki bu kadar..." Sesi kesildi.Agnes devam etti. "Ona bu kadar benzeyeceğini düşünmemişti. İkinizde çok... gururlu, çok inatçı ve dinlememekte çok kararlısınız."King babasını izledi. En sonunda mükemmel Lyne Dükü‟nün eksiklerini görüyordu. Soğuk maskeyi düşürüp nasıl bir adam oluşturduğunu görüyordu.Dük ona baktı. "Leydi Sophie‟yi beni sinirlendirmek için getirdin. Ben de sana istediğini verdim. Çünkü senin benim olmamı istediğin adam olmak, kendi istediğim adam olmaktan daha kolay." Agnes‟e baktı. "Ama onun senin unvanının peşinde olduğunu düşünmüyorum."Agnes gülümsedi. "Onun çok daha değerli bir şeyin peşinde olduğuna her şeyimle bahse girerim."Sadece seni sevmek istedim.Ve King onu bir faytona koyup uçaklara göndermişti.King babasına baktı. "Onunla evlendim."
Babası başını salladı. "Bugün babasıyla konuştum
. Kızın ona oldukça yüklü yatırımları kaybettirdiğini söyledi. Haven ve göl hakkında bir şeyler olmuş sanırım.""Balık havuzu.""Neyse. Babası evlilik planını kendisinin yaptığını söyledi."Ama öyle olmamıştı. Tam olarak değildi. Sophie bunu kendisi de söylemişti: King reddedebilirdi. Yeterince skandal olmuşlardı, Sophie yeterince skandaldi ve kimse bu kararı sorgulamazdı.Ama onunla evlenmek istedi.Onu cezalandırmak için bile onu kendisine istiyordu.Sonsuza dek."Sophie istemiyordu.""Akıllı kız," dedi Agnes düke bakarak.Akıllıydı. Ve King onu hak etmiyordu. Sophie çok daha iyilerine layıktı. "Ben onu zorladım.""Akıllı çocuk," dedi babası Agnes‟e bakarak. "Belki ben de senin iznin olmadan davetiyeler göndermeliyim. Belki o zaman benimle evlenmek zorunda kalırsın."King bardağını koydu. "İskoçya daha hızlı olur."Dük kaşını kaldırdı. "Gretna Green mi?""Wamick‟in yolu." King gözlerini kapattı. "Yemin bile etmedik."Bu doğru değildi. Sophie etmişti. Onun gözlerine bakmıştı ve King‟den daha gururlu, daha güçlü durmuştu. Ve herkesin duyabileceği şekilde, "İstiyorum," demişti.King hayatında bu kadar öfkeli olmamıştı. Ne kadar pislik birisi olmuştu.Babası ciddileşti. "Yanlış bir şeyler mi yaptın?"
Sophie evlendiği günün gecesi tek başına bir
faytondaydı. Onunla birlikte olması gerekirken. "Evet.""Seni seviyor mu?""Evet." Onunla yaşadıktan sonra onsuz da yaşayabileceği hikâyesine inanmakla meşgul olduğundan bu sözlere kendini kapatmıştı. Onsuz bir gün bile geçirebilirmiş gibi davranıyordu. Babasına baktı ve önem arz eden tek şeyi söyledi. "Onu seviyorum."Lyne Dükü kapıyı işaret etti. "O zaman gidip kırdığın şeyi tamir etmelisin."King harekete geçmişti bile.Gece saatlerinde boş yollan yararak ilerleyip han han Sophie‟yi aramış ama izini bulamamıştı. Her durduğunda daha da sinirleniyordu. Yaptığı hatayı düşündüğünde umutları sönüyordu, ama onu bulup her şey düzeltmek istiyordu.Nasıl bitecekti?Umarım mutlu bir şekilde biter.Öyle bitecekti. King öyle olmasını sağlayacaktı. Onu bulacaktı. Onu ağlarken uzaklara göndermişti ve şimdi onu bulana ve bir daha ağlamadığından emin olana dek durmayacaktı. Gerekirse hiç durmadan Londra‟ya gidecekti. Onunla Mayfair‟de buluşacaktı.Onun bir daha ağlamadığından emin olmak için her şeyi yapacaktı.Atm üstünde eğilerek onu sevdiğini fark ettiğinden beri ilk kez ona sahip olmanın nasıl bir şey olacağını hayal etmeye başladı. Tamamen sahip olmanın.Sonsuza kadar.Onu kollarında, yatağında ve içini sohbet, kitaplar ve bebeklerle doldurduğu evinde hayal etti. Soy artık onunla son bulmayacaktı. Ona çocuk verecekti. Tıpkı hayatında
tanıdığı en maceracı kadın olan anneleri gibi macera
meraklısı güzel kızları olacaktı.Liverpool çitlerinden indiği andan itibaren, Sophie Talbot onu bir maceraya çıkarmıştı.Artık Sophie Talbot değildi.O Eversley Markizi, Leydi Sophie‟ydi.Karısıydı.Aşkıydı.Tanrı aşkına, ona asla yetişemeyecek miydi?Daha düşünce kafasında tam oluşamadan birkaç metre ileride içindeki lambaları karanlıkta sallanan bir faytonun köşeyi döndüğünü gördü. Aradığı olabilecek kadar büyüktü ve yaklaştıkça altı atın ayaklarından çıkabilecek kadar yüksek nal seslerini duydu.Bu oydu.King ona ulaşmak, onu yeniden kazanmak istiyordu.Onu sevmek.Ona bir kedi alacaktı. Beyaz patileri ve beyaz burnu olan bir kedi. Belki o zaman onu affederdi.Metreler gitgide azaldı ve King fayton bir sonraki dönemeçten geçerken onun doğru fayton olduğunu gördü. Bu Sophie‟nin faytonuydu, arkasında Wamick amblemi vardı.Fayton dönerken kendini, "Sophie!" diye seslenmekten alamadı. Atlarını daha hızlı koşmaya itiyordu. Hiç fark etmeden yanında olacaktı ve ondan sonra yine ona sahip olacaktı.Tabii Sophie onu isterse.Bu düşünce canını yaktı.Sophie onu isterdi. King onu kazanmak için her şeyi yapacaktı. Her hareketi yapardı. Faytonunu durdurup eşkıyalar gibi onu kaçırabilirdi. Onu güzel ve sakin bir
yere götürüp tüm hatalarını dü
zeltebilirdi. Ona onu ne kadar sevdiğini, onu herkesten çok sevebileceğini kanıtlayabilirdi.Hayatının geri kalanını bunu ona kanıtlayarak geçirecekti. "Leydi Eversley!" dedi bu defa. Sanki evlendikten sonraki adı evreni King‟in, Sophie‟yi hak ettiğineikna edebilirmiş gibi.Ondan yeterince uzak kalmıştı.Artık onunla birlikte olmak istiyordu.Sonsuza kadar.Fayton yoldan döndü ve King dönüşü ona yaklaşmak için kullandı. Ön taraftaki tekerleğin çıkardığı sesi duyabilecek kadar yakındı. Bu sesi daha önce de duymuştu ama o gece nereden geldiğini bilmiyordu.Korku her şeyi ezip geçti."Dur!" diye bağırdı atların sınırlarını zorlarken. "Faytonu yavaşlat!" diye bağırırken bile atlann hızlanması için yalvarıyordu.Çok geçti.Dönüş çok sertti ve fayton çok genişti. Tekerlek gene ses çıkardı. King, "Hayır!" diye bağırdı. Sürücünün onu duymasını istiyordu ama sözleri çatlaklarda kayboluyordu. Ardından fayton sarsılırken atların sesini duydu ve sürücünün fayton devrilmeden önce yerinden uçtuğunu gördü. Korkmuş olan atlar durmadan önce fayton birkaç metre ilerlemişti."Sophie!" diye bağırdı King yerinden atlayarak. Ona ulaşmak istiyordu. "Hayır! Hayır, hayır, hayır," diye tekrar etti faytona doğru koşarken. Bir lambayı alıp hiç durmadan onu bulmak için kapıyı açtı.Lütfen hayatta olsun.Tanrım. lütfen hayatta olsun.
Hayatta olması için her şeyi yaparım.
"Hayatta olmalısın, aşkım. Sana söyleyecek çok şeyim var," dedi King karanlığın içinde onu duymasını isteyerek. "Seni kaybetmeyeceğim, Sophie. Sen daha henüz bulmuşken kaybedemem. Henüz benimle işini bitmedi."İçerisi karanlıktı ve King onu arayarak lambayı kaldırdı."Hayatta ol," dedi. "Lütfen, hayatta ol."Sophie‟nin günün önceki saatlerinde giydiği güzelmor elbisenin ipek kumaşını bulduğunda sözleri bir duaya döndü.Elbisenin içinde Sophie yoktu.Faytonda da yoktu.King içinde bir rahatlık hissetti. Kalbi yeniden atmaya başlamıştı.Hayattaydı.Ve o anda bir şey daha fark etti. Yıkıcı bir şeyi.Sophie onu terk etmişti
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro