Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

UYUYAN GÜZEL UYANDI ÖPÜŞMEYE GEREK YOK Bölüm 13

Sophie ertesi gün uyandığında güneş ışıkları desenli camlardan dans ederek içeri sızıyordu ve Warbling Wren barının üstündeki odalarının pek de temiz olmadığını ortaya çıkaran rahatsız edici bir koku vardı."Uyandı." Bu kelime, o, konuşan kişiyi göremesin diye odanın en uzak köşesindeki karanlığın içine yerleştirilmiş sandalyeden gelmişti. Ama onu görmesine gerek yoktu. Sesin sahibinin kim olduğunu net olarak biliyordu.Onunla birlikte kalmıştı.Sophie bu düşünceyle beraber gelen rahatlığı görmezden geldi. Onun yanında kalmasını istemiyordu. Kalmasına ihtiyacı da yoktu. O çapkın bir serseriydi. Ve o olmasaydı Sophie orada olmazdı bile.Ama yine de kalmıştı.Düşünmeden yerinden kalkmaya çalıştı ve omzunda oluşan acı çığlık atmasına neden oldu. Bir eli direkt olarak bandajına gitti ki bu da birhataydı, çünkü en ufak bir dokunuş yarasına alev aldırıyordu.Eversley Markisi bir anda yanında bitmişti. "Lanet olsun, kadın. Dikkatli olma becerin mi yok senin?" Bir elini Sophie‟nin sırtına koydu. "Yat."Sophie onun yardımını reddetti. "Dikkatliydim. Bir leydi uyandığında odasında bir serseri görürse yatağından çıkar."Eversley‟in cevabı kum kadar kuruydu. "Benim deneyimlerime göre, durum tam tersi.""Yanında bulundurduğun insanları sorgulamak lazım." Omzu zonklamaya başlamıştı. "Ne kadar zamandır uyuyorum?"

Aşağı yukarı on sekiz saattir," dedi Eversley. "Çay için uyandığını hatırlıyor musun?"Bulanık bir anı canlandı. Mary bir kupayla ona doğru eğiliyordu. "Hayal meyal.""Peki acın ne durumda?"Sophie yerinde kıpırdanıp acısını gizledi. "Katlanılabilir.""İlginç. Ben çok acıdığını tahmin ediyordum."Acıyordu ama Sophie bunu kabul etmeyecekti. "Bir leydi ile böyle konuşmamalısın.""Öyle mi? Sen kendinin de arada argo laflar söylediğinin farkmdasm, değil mi?"Sophie kızardı. "Sadece bir tane.""Lazım olan bir tane zaten." Eversley, "Canın yanıyor mu?" dediğinde, Sophie başını kaldırdı.Hem de nasıl yanıyordu. "Kadınlar acıya dayanıklılıklarıyla bilinirler.""Hmm. Bir de daha zayıf olan cinsiyet olarak biliniyorsunuz."Sophie ona bir bakış attı. "Bu belli ki hiç doğum ânı görmemiş bir adamın yorumu."Eversley‟in dudağının kenarında hafif bir gülücük belirdi. "Gördüğüm kadarıyla daha iyisin." Kelimelerin sıcaklığı Sophie‟nin içinde büyük bir zevk hissi yarattı. King kapıya gidip onu açarak Sophie‟nin göremediği biriyle konuştuğunda Sophie kendini toparlayacak zaman bulduğu için mutluydu. "Bunu yapmayı hiç istemesem de manyak doktora haber yolladım. Daha fazla çay istedim."Sophie doktoru düşündü. "Bana pek de manyak gibi gelmedi.""Seni romla uyandırdı ve üstüne bal sürdü. Bu malzemelerle yapılmış bir keki geri çevirmezdim amakonu tıbbi yardım olunca biraz garip duruyor." Kıza yaklaştı. "Artık uyanık olduğuna göre şu omzuna bir bakayım."Sophie başını çevirip kokladı. Rom ve bal.Garip kokunun sebebi hava değildi.Tanrım.Sophie geri çekilip elini havaya kaldırdı. "Hayır!" Kocaman gözlerle ona bakan Eversley donup kaldı. "Anlamadım?"Onun kokusunu alacaktı. "Daha fazla yaklaşma.""Neden?""Uygun değil.""Ne uygun değil?""Ben yataktayken burada ve bu kadar yakında olman." King bir kaşını kaldırdı. "Emin olun leydim, üstünüzü açmak gibi bir amacım yok."O anki durumunu düşününce Sophie bundan emindiama ona doğruyu da söyleyemezdi. "Ne olursa olsun, terbiye kurallarına uymak konusunda ısrar ediyorum.""Son bir gündür sana kim bakıyor sanıyorsun?"Hay sıçayım. Haklıydı. Ona yaklaşmıştı. Kokuyu da fark etmiş olmalıydı. Ama bu yine de koklaması gerektiği anlamına gelmiyordu. Sol tarafındaki acıyı görmezden gelip omuzlarım dikleştirdi. "Benim bir ünüm var, anlarsınız ya."Eversley gözlerini kırpıştırdı. "Çalıntı bir üniforma ile Büyük Kuzey Yolu‟nda vuruldun ve""O üniformanın parasını ödediğimi kaç defa daha söylemeliyim?""Peki. Çalıntı bir uşaktan satın aldığın üniformayla Büyük Kuzey Yolu‟nda vuruldun ve bundan önce de bekâr bir beyefendinin faytonuna kaçak olarak bindin.""Beyefendi biraz abartı olmadı mı sence de?"Eversley yorumu görmezden geldi. "Ünün nasıl oluyor da zaten yerlerde olmuyor?"Ünü son dört gündür yaşanan her şey yüzünden zaten yerlerdeydi ama Sophie bunu söylemeyecekti. Bunun yerine kimse onun kokusunu almadan nasıl banyo yapabileceğini düşünerek yeniden elini kaldırdı. "Bunlar gerçek değil, öyle algılanan zararlar."Eversley yeniden kaşlarını kaldırdı. "Ne kadar süredir Londra‟da yaşıyorsun?""On yıldır.""Ve konu skandal olduğunda hâlâ gerçek ve yalan arasında bir fark olduğuna inanıyorsun.Ne hoş."Sophie kaşlarını çattı. "Söylemek istediğim şey, lordum, benden uzak durursanız iyi olacak."Karşı çıkacakmış gibi görünse de durdu ve Sophie‟den çok kendi kendine, "Doktor her an burada olabilir zaten," dedi.Eversley adamı çağırmış gibi, adam o anda yanlarına geldi. Elinde bir bardak çayla gelen Mary de yanındaydı.Sophie anca o anda adamın ne kadar yakışıklı olduğunu hatırladı. Tabii ki. Hepsi üst üste geliyordu. Yakışıklı birinin dikkatini adam onun aradığı leydi olmadığını anlayana kadar geçen yarım saniyelik süreden daha fazla üzerinde tutamamış olan Sophie, iki yakışıklıyla birden aynı ortamda olması gereken zamanlarda yatalak ve yıkanmamış olurdu. Kaderi bu olmalıydı."Bayan Matthew!" dedi doktor neşeyle. "Sanırım iyice dinlendiniz."Ona bu ismi verdiklerini unutmuştu. "Öyle görünüyor, doktor..." Sophie duraksadı. "Özür dilerim ama isminizi unuttum, bayım.""İsmimi hiç söylemedim," dedi doktor çayı Mary‟den gülümseyerek alırken. "Teşekkür ederim."Mary‟nin yanakları kızardı. "Rica ederim, doktor."Eversley sinir olmuştu. Yoksa bu başka bir şey miydi? Doktorun kadınlar üstündeki etkisini kıskanmış olabilir miydi? Hayır. Eversley‟in kendisi de oldukça çekiciydi.Sophie fark etmese de.Fark etmek için ondan hoşlanması gerekiyordu.Ve ondan hoşlanmıyordu.Doktor yatağa yaklaşıp Sophie‟ye çayı verdi. Sophie büyük bir yudum alırken bekledi ve o sırada doktor, "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu.Sophie hayal meyal adamın hâlâ adını söylemediğini fark etti. Odadaki kimse bunu umursuyor gibi görünmüyordu. Sophie de Eversley Markisi‟nin dikkatle izlediğini bilerek sorusunu cevapladı. "Oldukça iyi.""Öyle olmadığından eminim." Doktor elinden çayı aldı ve Mary‟ye uzattıktan sonra yatağa uzanarak gözlüklerini düzeltti. "Bir bakalım."Sophie kokudan başka bir şeyi düşünemeyerek yastığına iyice gömüldü. "Bence"Adam onu görmezden geldi ve alnına elini koydu. "Harika. Ateşin yok." Sophie buna sevinemeden adam yeniden konuştu. "Çok daha kötü şeyler kokladım, hanımefendi. Sizi temin ederim." Adam kısık sesle konuşmadığı için kelimeler tüm odada duyuldu.Eversley öfkeyle tavana bakarken Sophie kıpkırmızı oldu. "Bu yüzden mi yanma gelmeme izin vermedin?"Rom ve bal ile ilgili açıklamayı yapan şendin," dedi Sophie kendini savunarak."Onun manyaklığına dikkat çekmek içindi, senin kötü kokuna değil!"Mary‟nin ağzı açık kaldı.Sophie bu kadar öfkeli olmasa kendi ağzının da açık kalacağını düşündü. "Kötü kokum mu?"Eversley bir sonraki adımını düşünür gibi olduğu yerde salladı. "Ben öyle demek"Sophie‟nin canına tak etmişti. "Bana söylediğiniz centilmenlik dışı onca şey içinde, ki birçok şey söylediniz, en kötüsü buydu, Lordum."Eversley bir şey söylemek istiyor gibiydi ama geri çekildi. Neyse ki doktor bandajı çekmek için o ânı seçti ve Sophie acı içinde bağırdı.Eversley bir adım öne gitti. "Canını yakıyorsun.""Evet, fark ettim," dedi doktor başım kaldırıp bakmadan. "Ama enfeksiyon belirtisi yok."Sophie rahatladı. "O zaman yaşayacağım?"Doktor onun gözlerine baktı. "Bugün için, evet.""Tanrım," dedi Eversley. "İnsanları rahatlatmayı seven bir pisliksin, değil mi?"Doktor ona döndü. "Ben gerçekleri söylerim. Yaralanmadan sonraki gün ateş ve enfeksiyon olmaması olumlu bir şey. Ama tıp bilimden çok bir sanat. Hâlâ ölebilir." Dikkatini Sophie‟ye verdi. "Hâlâ ölebilirsin."Sophie ne diyeceğini bilemediği için sadece, "Ah," demekle yetindi.Doktor çantasından daha fazla çay çıkardı ve başucu sehpasına koydu. "Birkaç günden daha fazlası için çaya ihtiyacın olup olmayacağını bilmiyordum ama daha umutlu hissediyorum."Sophie bunun kendisini geleceği hakkında daha emin hissettirmesi gerektiğini düşündü. Fakat diğer söylemine bakılırsa, bu tamamen doğru değildi.Doktor konuşmaya devam etti. "Çaya devam et. Bu karışım seni diğeri kadar uyutmayacak. Ve yaranı temiz tut." Sehpanın üstündeki otların yanma bir kutu bal koydu ve Eversley‟e döndü. "Bal çok önemli. Her banyodan sonra mutlaka sürün." Sophie bu görevin kendisi için çok büyük bir problem olan kişiye verilmesine karşı çıkmak istese de, farklı bir kelime onun dikkatini dağıtmıştı. "Banyo yapabilir miyim?"Doktor ona döndü. "Tabii ki. Tercihen her gün, temiz ve sıcak suyla. Ve eğer hasta hissedersen ya da yaranın görüntüsünde bir değişiklik olursa hemen beni çağırın."Bu, oradan gidemeyeceklerini gösteriyordu. "Ne zaman buradan gidebiliriz?" Herkes birbirinden şaşkın şekilde ona baktı."Özgür iradeniz var Bayan Matthew," dedi doktor. "Fakat ben en az bir hafta kalmanızı tavsiye ederim.""Bir hafta," dedi Sophie. Bir hafta içinde kuzeye varmış olmayı, gelecek hayatına başlamayı planlıyordu."Küçük kasabamızı beğenmediniz mi?"Sophie‟nin bakışları Eversley‟e kaydı. Onun da kuzeye gitmesi gerekiyordu. "Bir hafta çok uzun bir zaman," dedi. "Kocam," Eversley‟in gözlerindeki uyarıyı görmezden geldi "ile birlikte Cumbria‟da yapmamız gereken işler var."Doktor bir omzunu silkti. "O zaman gidin.""O sağlığına kavuşana kadar olmaz," dedi Eversley. "Sağlığına kavuştuğunu nereden anlayacağız?"Doktor ayağa kalkıp eşyalarını toplamaya başladı. "Yarası geçtiğinde ve hâlâ ölmediğinde."Eversley adamı boğazlamak istiyor gibi duruyordu. Sophie gülümsedi. "Teşekkürler, doktor."Adam kibarlığa kibarlıkla karşılık verdi. "Ne zaman giderseniz gidin, beni görmeye geleceğinize inanıyorum Bayan Matthew." Çıkmak için hareketlendi ve Eversley‟e bakarak başını bir kez öne eğdi. "Bay Matthew.""Sizi geçireyim," dedi Mary yakışıklıadamın peşinden giderek.Sophie kapı kapanırken onu izledi. "İnsanı bir anda hayatta olduğuna bu kadar mutlu eden başka bir adamla tanışmadım."Eversley ona kaşlarını çattı. "Bize neden Matthevv diyorlar.""Uşağımın adı." Kelimeler Sophie‟nin ağzından gizlemeye çalıştığı bir esnemeyle beraber çıkmıştı.Eversley gözlerini kırptı. "Benim uşağımı demek istedin sanırım."Sophie bir elini havada salladı. "Neyse ne. Adı Matthew. Posta faytonunda o ismi kullandım.""Ben de evli olduğumuzu söyledim.""Bu çok saçma bir şey.""Evet. Bir uşak gibi adlandırıldığımı yeni fark ediyorum." "Ama iyi bir uşak," dedi Sophie yine esneyerek. Yorgunluk onu ele geçiriyor gibiydi."Kötü bir uşak," dedi Eversley ona yaklaşıp yastıklara dayanmasına yardım ederek. "Eğer iyi olsaydı, sana yüksek sınıftan leydilerle konuşmadığım söyler işine dönerdi. Onu bulup omzuna bir kurşun sıkmak gibi bir niyetim var, çünkü o olmasa tek parça olurdun."Onun için endişeleniyor muydu? "Tek parçayım zaten," dediSophie fikrin uyandırdığı zevki görmezdengelerek. Fikri de görmezden geliyordu. "Ve görünüşe göre banyo yapmalıyım.""Tanrım," dedi Eversley. "Berbat koktuğunu söylemek istemedim."Sophie gözlerini kapatıp içini çekti. "Dikkatli olun, Lordum. Bunu yapmanın yalnızca iki yolu var. Birinci yolda beni kızdırırsınız. İkincisi ise yalancı olduğunuz anlamına gelir." Uykuya dalmak üzereyken bir sessizlik oldu ama hâlâ onu duyacak kadar uyanıktı. "Neden kuzeye gidiyorsun? Orada ne var?""Kitapçı dükkânım," dedi Sophie. Düşünceler ağzından dökülmeden önce güçlükle şekil alıyordu. "Mossband... yapışkan çörekler... Robbie.""Robbie mi?""Hmm?" Konuşmayı devam ettirmek zordu."Robbie kim?"Bulanık bir anı canlandı. Sarı saçlar ve elma yanaklar. Arkadaşı. Gerçekten var olan tek arkadaşı. Çok uzun zaman önce, "Evleneceğiz," diye söz vermişti.Sophie gülümsedi. Bir arkadaşla evlenmek iyi olurdu. Belki de Sophie‟yi severdi. Sevilmek güzel olurdu. Belki de evlenirlerdi. Belki de mutlu olurlardı.Ne de olsa yıllar önce söz vermişlerdi. Sophie de söz vermişti. "Evleneceğiz."Kelimeyi yüksek sesle, onu izleyen Eversley Markisi‟nin önünde tekrar etti.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro