LYNE LABİRENTİ SEVDALILARI ? Bölüm: 26
King bunun bir hata olduğunu ve onun teklifinikabul ederek en büyük serseriliği yaptığını biliyordu. King onu hak etmiyordu. Sophie daha iyilerine layıktı.Ama bunu bilmek genç adamı durdurmadı.Bunun yerine ona dokunmaması gerektiğini bilerek ilerledi. Ona sahip olamayacağını bilmesine rağmen Sophie‟yi istiyordu. Onun yolu uzun, dümdüz ve sapmalara yer olmayan bir yoldu. Sophie‟nin uyandırdığı duygulara, yanında getirdiği güzelliklere, hayatının nasıl olacağını neredeyse unutturabilmesine yer yoktu.Kalırsam hayatım ne olacak?Sorusu sadece sözdeydi; Sophie doğruyu, King‟in ona istediğini veremeyeceğini biliyordu
"Değil mi?" dedi Seline. "O halde marki ile evle
nip hepimizi kurtaracak bir planın var herhalde?"Bu soru Sophie‟ye daha erken saatleri, King ile yüzleşmesini ve ona asla onu sevemeyeceğini söylediğini hatırlattı. Asla onun olmayacağını. Sophie‟nin onu ardında bırakıp hayatı boyunca geleceklerinin farklı olmasını dileyeceğini.Boğazındaki yumruyu yutmaya çalışarak başını iki yana salladı. "Onunla evlenmiyorum.""O halde neden buradasın?" dedi Seleste. "Evinde kalıp hizmetçisi mi olacaksın?""Bunun bir yardımı olmaz," dedi Seline."Biraz sağduyuya ihtiyacımız var!" dedi Kontes.Sophie öneri karşısındaki isteğini görmezden geldi. King ona bu rolü önerirse, bunu kabul ederdi. Ondan alabileceği her şeyi kabul ederdi. Ona ne kadar süre verirse versin hem de...Burada da olsa Londra‟da da olsa onunla olurdu. Sonsuza kadar da, sadece bir günlük de olsa kabul ederdi.Onu seviyordu.İnsan kalbinin tadabileceği tüm insani duygular içinde en kötüsü aşktı.Sophie bakışlarını ailesinden kaçırdı. "Siz geldiğinizde Mossband‟a geri dönüyordum. Beni hana geri götürecekti."Sesily kükredi. "Mahvolduk!"Kontes yine oldukça dramatik bir edayla olduğu yere bayıldı. "O kitapların senin sonunu getireceğini biliyordum!"Talbot kızlarının hiçbiri kontesin sözlerindeki suçlamayı dikkate almamıştı ve Sophie de üzerinde çok
durmadı. "Doğruyu söylemek gerekirse şöhretimiz en
başından beri pek de iyi değildi zaten.""i n azından davet alıyorduk!" dedi kontes. "Kardeşlerinin hepsinin talibi vardı!"Seline geldiklerinden beri ilk kez kaşlarını çattı. "Mark beni almayacak, değil mi?"Sophie öfkesini bastıramıyordu. "Tanrı aşkına," dedi. "Gerçekten skandalvari bir şey yaptığım da yok. Lamont Düşesi ölmüş gibi yaptıktan sonra onu öldürdüğüne inanılan kişiyle evlendi sosyete ona doyamıyor!""Açık bir şekilde aristokrasiyi kötülemedi!""Ah, evet. Bu bir adamın hayatını mahvetmekten daha kötü. Hakaret ettiğim zengin ve unvan sahibi kişiler şimdi ne yapacak?""Hayatımızı mahvedecekler!" Sesily soğuk bir dürüstlükle konuşmuştu. "Neden buradayız sanıyorsun? Hepimiz senin yüzünden taliplerimizi kaybettik!""Hepiniz tekme atıldığı takdirde omuriliklerinin yerini bulamayacak olan adamlar tarafından kötü muamele görüyordunuz!""O adamlar onları almaya niyetliydi!" dedi annesi. "Seni bile kabul etmeye niyetliydiler Hoş görülen kız kurusu Sophie olarak!""Ben bu muydum? Geleceğin yaşlı teyzesi? Bir kalenin kulesinde kısılıp kalmış, hayattan saklanan birisi mi?""Sen nasıl bir hayat planlıyordun ki?" dedi Sesily."Bu kabaydı," dedi Sophie.Oda sessizleşti. "Özür dilerim ama bunun herkes için acı verici olduğunu anlamalısın, Sophie.""Sizlerin bunu yaşamasını istemezdim. Hem de sadece benim...""Hatan yüzünden," dedi yine Seleste.
Ama bu bir hata deği
ldi. Liverpool partisinden sonra geçen on günde, Sophie önceki hayatından çok daha fazla şey yaşamıştı. Bir kardeşinden diğerine baktı. "Size yük olmak istemedim. Önceden de, şimdiden sonra da.""Bunun bir ihtimal olduğunu görebilmeliydin ama," dedi kontes. Sesi yumuşuyordu. "Sen en..."Sesily devam etti, "...pazarlanabilir kişi değilsin.""Hepimizin arasından," dedi Seline.Güzel değildi. Çekici değildi. Heyecan verici değildi.Eğlencesizdi.Ama son günlerde bunların hepsi olmuştu. Ve vurulduğu için değil. Bir uşak gibi giyindiği için değil. Tekerleklerle dolu bir faytonu satıp babasının adamlarından kaçtığı için değil. Çalılıkla dolu labirentte neredeyse iffetini kaybettiği için bile değildi.Çünkü King‟e âşık olmuştu.ÇünküKing onu çilekli turtalarla beslemişti ve onu öperek ona hayal ettiğinden çok daha fazlası olan bir hayatı göstermişti. Çünkü ona Kirli S Terin en küçük ve en az ilgi çekici olanı Sophie Talbot‟tan fazlası olduğunu göstermişti.Sonra ailesi gelmişti ve gerçekler onu tehdit ediyordu. Ama Sophie onlara gerçeği söylemeden o gerçekliğe dönmeyecekti. Bir kardeşinden diğerine baktı. "Eğer benim yüzümden sizi almıyorlarsa, sizi almaya layık değillermiş zaten.""Ah?" dedi Seline talibini korumaya geçerek. "Seninle evlenmeyecek olan Eversley‟in de bir değeri yok o halde?"Bu aynı şey değildi. O Sophie‟den Haven Dükü‟nü havuza attı diye vazgeçmiyordu. Hatta bunu yaptığını öğrendikten sonra onun yanında bile durmuştu.
O çok değerliydi.
"Bunu bilerek yaptın," dedi Sesily. "Hiçbir zaman bir aristokrat olmak istemedin. Ve şimdi hepimizi kendinle beraber pisliğin içine çektin. Halimize bak. Günlerdir faytonda olduğumuz için solmuş ve kırışmış haldeyiz. Ve Cumbria ‟ dayız" "Burası gayet güzel," dedi Sophie."Koyunları seviyorsan," dedi Sesily."Ve yeşili," dedi Seleste."Burası Londra değil," diye iç geçirdi Seline."Gerçekten bize Kirli S‟ler demeliler.""En çok da sana, Sophie." Bu Seraphina‟dan gelmişti ve Sophie kelimeler karşısında şok olarak ona döndü. En büyük kardeşi sessizce konuşuyordu ve kelimeleri bir şekilde hem sert hem de kibardı. "Liverpool partisinden eve döndüğümü zde senin çekip gittiğini ve haber göndermek için sadece ahır işçisi giyimli bir uşağın sözünü kullandığını öğrendiğimizde nasıl tepki verdik biliyor musun? Seninle gurur duyduk. Hiç umursamadığın bir dünyaya sırtını dönmüştün. Ben bunun oldukça harika olduğunu düşündüm." Çenesini diğer Talbot kızlarına doğrulttu. "Kabul etmeseler de onlar da öyle düşündüler.""Ben kabul ederim," dedi Sesily. "Sen hepimizi savunan ilk kişiydin ve ben de seni savunmaktan mutluluk duyuyorum." "Ben de," dedi Seline. "Mark senin lanet ve mükemmel olduğunu düşündü.""Seline, diline dikkat.""Bu Mark‟m diliydi, anne.""Onu şu an uyaramıyorum."Sophie gülümsedi. Kardeşlerini özlemişti. Annesini de. Tüm çılgın ailesini.
"Ama Londra bize sırtını döndüğünde seninle gurur
duymak biraz zordu. Aristokrasinin bizi böylece sürgün edeceğini beklemiyorduk," dedi Seline. "Ki eminim bu senin kulağına çok hoş geliyordur, Sophie. Ama...""Bizim için öyle değil," dedi Seleste.Sophie bunu biliyordu. Onlar için kendisine istediği hayatı istemiyordu. Onlar için kendi istedikleri hayatı diliyordu. Onların istedikleriyse bahçe partileri, unvan ve Windsor Kalesi‟ne davetler şeklindeki mutluluklardı.Sophie iç çekti. "Başınıza bu kadar dert açtığım için üzgünüm," diye söze başladı. "Ama dedikodu sayfalan bize bir şey öğrettiyse o da şu: Yaz bittiğinde ve siz yanınızda ben olmadan Londra‟ya döndüğünüzde sosyete en küçük kardeşinizi unutmuş olacak ve talipleriniz size dönecek. Dönmezlerse bile, hepiniz genç, güzel ve aşırı zenginsiniz," dedi. "Bir gelinde bulunması gereken üç önemli özellik. Başka talipler bulacaksınız. Sizi dahaçok hak eden talipler."Sessizlik oldu."Bunu ret mi ediyorsunuz?" dedi kardeşlerine bakarak. "Benim skandal davranışlarıma rağmen hepiniz güzel kalacaksınız. Ben babamdan paramı alıp kaybolacağım. Her şey iyi olacak." Seline‟e döndü. "Bizim kedilere benzediğimizi söyleyen şendin. Bunu da atlatırız. Kolaylıkla.""Kedilerin bile sınırları var," dedi kontes, sözler tanıdıktı. Liverpool partisinin bir yansımasıydı sanki.Her şeyin değiştiği yerin."Problem güzellik değil," dedi tablonun diğer ucundan. "Sophie"
"Problem pervasızlık." Ses, Sophie‟nin açıldığını
duymadığı kapıdan geldi. Sophie hâlâ tozlu ve terli pantolonu ile duran babasını görünce nefessiz kaldı."Baba." Durakladı. "Sen de gelmişsin!"Sophie işte o anda çok kötü bir şey olduğunu anladı. Jack Talbot karısı ve kızlarıyla öylesine ülkenin bir ucundan bir ucuna gitmezdi. Sophie‟nin içinde bir farkındalık uyanırken, Sophie bugünün hayatının en önemli günü olacağını biliyordu. King‟e hoşça kal diyeceği gündü. Ve babasının her şeyi değiştirdiği gün.Babası diğer kızlara baktı. "Odalarınızı bulun kızlar."Kızlar onlara söyleneni yaptılar ve kontes ile birlikte yıllardır ilk kez havalandırıldıklarından emin olduğu odalarını bulmaya gittiler. Babasının gelmiş olmasının şaşkınlığını yaşamasa Lyne Dükü‟nün Tehlikeli Kızlar‟la yüz yüze gelmesi fikrini komik bulabilirdi.Babasıyla yalnız kalınca sordu Sophie. "Neden buradasın baba?""Geldim çünkü," dedi babası, "bunu halledemiyorum."Sophie gözlerini kırpıştırdı. "Baba, sosyetenin bir hafta içinde nefret edecek başka bir şey bulacağını sen de biliyorsun. Hatta bulmuş bile olabilirler.""Ama Haven bulmayacak.""Haven tam bir göt," dedi Sophie."Bu çok doğru kediciğim ama o bir dük. Kesenin ağzı onda."Sophie kaşlarını çattı. "Sen Jack Talbot‟sun. Hepsinin birleşiminden daha zenginsin."Babası sessizleşti. "Onlar olmadan olmaz, Sophie. Annenin çok istediği o unvan için pazarlık buydu. Onlar para yatıracaktı ve ben de kazacaktım. Ve hepiniz leydi olacaktınız. Onlar olmadan para kazanamam. Ve sen
onları kaçırmakta mükemmel bir iş çıkardın. Haven‟a
ettiğin hakaret benim yapabileceğim her şeyden daha etkili oldu."Sophie sözler karşısında gerildi. Tabii ki mantıklıydı. Unvanlar götürüleri olmadan verilmezdi. "Bunun bir bahis olduğunu sanıyordum?"Babası gülümsedi. "Öyleydi. Ama kuralları kral koydu ve ben de kabul ettim.""Para yatırmayı mı kestiler?""Fonlarım bir adama verdiler. Haven bunu yapmaktan büyük zevk aldı. Senin hareketinden sonra güneş batana kadar on üç tanesinden mektup aldım. Diğerleri de sabah geldi." Sophie‟ye yaklaşmadan önce bekledi ve Sophie hayatında ilk kez Jack Talbot‟un yaşlandığını gördü. Endişesini. "Paranı mı istiyorsun? Özgürlüğünü mü?" Başını iki yana salladı. "Bunları sana vermek istiyorum. Ama artık param yok, kedicik. Anneni ve kardeşlerini yeni kıyafetlerle donatıp yaldızlı faytonlara bindirip" Yakınlarındaki masaya baktı. "Bir de ne diye kafalarına kuş kafesi takıyorlar?"Sophie hafifçe gülümsedi. "En azından içinde kuş yok.""Bunu Sesily‟nin yanında söyleme yoksa bir de kuş beslemek için para bulmam gerekir."Sophie başım iki yana salladı. "Baba, sanıyordum ki biz""Bu tip şeylerin ne kadar kolay gerçekleştiğini bilsen şaşarsın, kedicik. Özellikle de züppeler senin gitmeni istedikleri zaman." Ona uzandığında Sophie de babasına sarıldı. Babası deri ve at eti kokuyordu. Bu koku ona tek dertlerinin doğru olanı yapmak olduğu çocukluk zamanlarını hatırlattı. Jack Talbot her zaman hayattan
büy
ük biri olmuştu. Kelimenin tam anlamıyla bir kahramandı. Sophie‟nin kitap sevgisini beslemiş ve onun aristokrasiden daha fazlasını istemesini kabullenmişti. Ve Sophie hayatı boyunca ondan bir kere bile yardım istememişti. Belki kız kardeşlerinin isteklerini reddetme yolu bulabilirdi ama babasında dramatiklik adına hiçbir şey yoktu. Eğer geleceklerinden şüphe duyuyorsa, Sophie de duyardı.Babası onun alnını öptü. "Kardeşine destek çıktığın için seninle gurur duyuyorum. Kendine de öyle," diye fısıldadı. "Ama şimdi... bizi ellerinde tutuyorlar."Sophie geri çekildi, babasının kahverengi gözlerine baktı. "Haven ona çok kötü davrandı.""Ve bunun için onu dövebilirdim bile, tatlım. Bundan şüphen olmasın. Ama dünya seni izliyor. Onun dünyası. Ve sen onuonların önünde utandırdın."Seni mahvedeceğim.Eniştesinin Liverpool partisinde söyledikleri etrafında yankılandı. Ve Sophie onunla alay etmişti.Denediğini görmek isterim.Dediğini yapmıştı. Hem de tereddüt etmeden. Adı ve unvanı onu Talbotların hiç olamayacağı kadar güçlü kılıyordu. Sophie başım iki yana salladı. "Bunu düşünmemiştim." "Şimdi düşünüyorsun," dedi babası.Jack Talbot‟a Wight Düklüğü verilmiş olabilirdi ama hiç oğlu yoktu. Bu yüzden de kızları evlenmediği sürece bir gelecekleri yoktu. Çünkü Sophie bunu artık mahvetmişti.Babasına bakıp gözlerini kırpıştırdı. "Ben ne yaptım?" Babası ona hafifçe gülümsedi. "Hızlı hareket ettin, kızım. Uzun vadeyi düşünmeden kardeşini o anda korudun. Ve bunun bedelini ödüyoruz."
Babas
ı daha söylemeden sonrasını tahmin etti. Ve sonra yapmak zorunda olduğu şeyin karanlık gerçeğiyle yüzleşti."Bundan nasıl kurtulacağız?" diye sordu Sophie.Babası uzun bir sessizliğin ardından cevap verdi. "Evers
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro