KİRİLİ S PROGRAMI: UYAN.. YIKAN.. KUR YAP ? Bölüm 14
Gece olmuştu. King odaya bir küvet ve soğuk su getirtirken Sophie‟nin birkaç saat uyumasına izin vermişti. Sophie örtülerin altında kıpırdanmayabaşladığında ise sıcak suyu getirtti. Kovaları getiren kadına ödemesini yaptığında ve bakır küvetten dumanlar yükseldiğinde ise Sophie‟nin uyanmasını beklemeye başladı.Onu küçük odanın duvarına dayalı olan yerinden izledi. Sophie derin uykudan uyanırken ve uykunun rahatlığı yerini omzunun acısına, gerçek dünyanın acısına bırakırken Eversley onun mum ışığının aydınlattığı yüzüne odaklanmıştı.Babasının ölüp ölmediğini merak ediyordu.Agnes‟in mesajı acildi. King‟in çoktan Lyne Dükü olmuş olması muhtemeldi. Onu bolca cezalandırmış olan adama en son ve cezalandırıcı sözü söylemek için son şansını kaybetmiş olması mümkündü.Babası onun bir aile kurmak için, mutluluk için ve aşk için sahip olduğu tek şansını mahvetmişti.Anılar birden gözünde canlandı. King çitlerle çevrili Lyne labirentindeydi ve babası arkasında gerekli direktifleri veriyordu. "İki defa sola, sonra sağa, sonra bir kez daha sola ve bir daha sağa döneceksin. Merkeze varana kadar," demişti dük onu ileri yönlendirerek. "Devam et hadi. Merkeze kadar."King yola devam etmişti ve merkeze vardığında babası ona Theseus1ve Minotor‟un2hikâyesini anlatmıştı. "Biz kim oluyoruz?" diye sormuştu King."Tabii ki Theseus!" demişti dük. "Mükemmel kahramanlar."King bu anıyla beraber olduğu yerden kalktı.Kahramanlarmış. Ne yalan ama.Sophie‟nin yanında durmak için ona doğru ilerledi. Bir skandal fırtınası olduğu belli olan bu kız için zaman ayıramazdı. Londra ona sade ve sıkıcı Talbot kızıdiyordu. King bu düşünceye hafifçe güldü. Keşke onu şimdi omzundaki yarayla hiçliğin ortasındaki bir handa sahte kimlikle uyurken görselerdi.Sophie Talbot‟ta sıkıcı hiçbir şey yoktu.Evlenecekti.Bunu ona en başından neden söylememişti ki?King aşk için evlenmek isteyen kadınları biliyordu.Bir defasında o da birisi için sözü geçen aşk pozisyonundaydı.Sophie‟nin aşkı kimdi? Londra‟dan sürgüne gönderilerek kaçıyorsa ve Robbie adlı ki Robbie adını kullanan yetişkin bir adamın adamlığım sorgular haldeydi kişiyle özel gelecek planları varsa, bundan neden bahsetmemişti?Kocası için Robert daha uygun bir isimdi. Daha doğruydu. Ona iyi göz kulak olabilirdi.King ‟in bunu çok önemsediğinden değildi tabii.King bunu düşünürken Sophie kaşlarını çattı ve nefes alış verişi hızlandı. Birazdan yanacaktı ve bilincinin açılmasının getirdiği histen nefret edecekti.King yatakta onun yanma oturdu.Kendi kendine onun ateşine baktığım söyleyerek elinin tersini Sophie‟nin alnına dayadı ve vücut ısısını hissedince rahatladı. Sophie‟nin kaşları daha da çatılınca King başparmağıyla kaşlarının arasında oluşan çatlağa dokunmadan edemedi.Sophie bunu hissedince geri çekildi ve King gururunu görmezden gelerek onun yanağına uzandı. Ona rahatlık veren kişi olmak istemiyordu. Kız tamamen baş bel asıydı ve King o olmadan da yeterince belaya bulaşmıştı zaten.Ama elini çekmedi."Sophie," dedi yumuşak bir tonla. Kendi kendine onu, derin mavi gözlerini görmek için değil, çok istiyormuş gibi göründüğü banyoyu yapabilmesi için uyandırdığını söyledi.Sophie içini çekip ona doğru döndü ama uyanmadı."Sophie," dedi King. Dudaklarında onun adını duymaktan hoşlandığını ve yaptığı şey tam olarak bu olsa da onu okşamaya devam etmemesi gerektiği gerçeğini görmezden geliyordu. Teninin yumuşaklığına, ipeksi kaşlarına, solgun tenine değen siyah kirpiklerine, pembe dudaklarına hayranlıkla bakıyordu.Sanki elini yanmış gibi kendini çekerek ayağa kalktı.Dudaklarının rengi onun fark etmesi gereken bir şey değildi.Banyo yapmak istemişti, King de bunu ayarlamıştı. O andaki ilişkileri bundan ibaretti. Ellerini ve gözlemlerini kendine saklayacaktı. "Sophie," dedi daha ciddi ve yüksek bir sesle.Sophie hemen gözlerini açıp onu gördü."Banyon," dedi.Sophie yatak örtüsünü çenesine doğru çekerken bakışları odanın diğer ucuna döndü. "Ben uyurken mi getirdiler?" "Evet."Sesi bir fısıltıya dönüştü. "Beni gördüler mi?"King buna gülümsedi. "Fark eder mi?"Sophie‟nin gözleri kocaman oldu. "Tabii ki!""Görmediler. Giyinme odası perdesini yatağın yanına astım."Sophie başım salladı. "Teşekkür ederim.""Ama ben gördüm," dedi ona çatmadan edemeden. "Bu seni rahatsız etmiyor mu?""Sen sayılmazsın," dedi Sophie.Bu King‟in akima yatmamıştı. "Anlamadım?""Sen benden hoşlanmıyorsun.""Öyle mi?"Sophie başını iki yana salladı. "Hayır. Sebeplerini de yeterince sıraladın."Oturur pozisyona geçerken suratım buruşturdu. "Neyse ki en sinir bozucu olanı yok saymaya çalıştın." "Senden yeterince hoşlanıyorum.""Ve bu geçici bir şey," dedi düz bir ses tonuyla.Sinir bozucu olmadığında ondan hoşlanıyordu. Konuyu değiştirdi."Senin için bir elbise de buldum."Sophie giyinme odası perdesinin üstündeki sade ve gri elbiseyi gördü. "Mary‟yi çağırabilir misin?""Neden?""Yardıma ihtiyacım var.""Ben yardım ederim."Sophie başını iki yana salladı. "Bu konuda olmaz.""Hangi konu o?"Sophie‟nin yanakları kızardı. "Lordum, seninle banyo yapamam."Kelimelerin onu kışkırtmasını istememişti. Tanrım, üstü başı kan, rom, bal ve Tanrı bilir daha nelerle; maceralarının izleriyle kaplıydı. Ve tabii banyo yaparken giyinik olamazdı. Fakat bir sebepten ötürü Sophie‟nin çıplak olacağının iması bile bir anda sertleşip rahatsız olmasına neden olmuştu.O yakında evlenecek, lanet olası."Sana yardım edebilirim," dedi gereksiz bir şekilde kaba olduğunu bilerek.Sophie başını iki yana salladı. "Hayır.""Neden?"Sophie ona bir embesilmiş gibi baktı. "Sen bir erkeksin." "Ben sayılmam sanıyordum."Sophie gözlerini devirdi. "Bu konuda sayılıyorsun." King‟in onun istediğini yapması gerekiyordu. Gidip diğer kadını çağırmak ve ikisini yalnız bırakmalıydı. Ama son günlerde olanlar bunun aksini istemesine neden oluyordu. "Kendisi uygun değil."Sophie gözlerini kırpıştırdı. "Nerede?""Sen istediğin için parasını benim ödediğim odasında." "Benim iznim olmadan evli olduğumuzu söyleyerek bunu hak ettin.""İlişkimizi tanımlamak için senin uyanmanı mı beklemeliydim?""Doğruyu söyleyebilirdin," dedi Sophie."Gerçekten mi?" dedi King. "Bunun bu duruma katkısı olacağını mı düşünüyorsun?"Sophie iç geçirdiğinde King kazandığını anlamıştı. "Saat gecenin bir yarısı ve kadın diğer iki çocukla ilgileniyor," diye açıkladı King. "Eğer banyo yapmak istiyorsan, yardımımı kabul etmek zorunda kalacaksın."Sophie buharı tüten küvete özlem dolu gözlerle bakarken dudaklarını birbirine bastırdı. "Bakmamalısm.""Bunu hayal bile etmem zaten." King‟in söylediği en bariz yalan bu olabilirdi.Sophie bir şekilde buna inandı ve başını sallayarak örtülerin altından çıktı. Ayağa kalktığında başının tepesi King‟in çenesine denk geliyordu ve King onu odanın diğer tarafına götürmemek için kendini zor tuttu. "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu, çatallı sesini fark ederek boğazını temizledi."Vurulmuşum gibi."King bir kaşını kaldırdı. "Zekice."Sophie gülümsedi. "Omzum ağrıyor ve sanki bir haftadır uyuyormuşum gibi hissediyorum."Yanan ateşi küvetin yanma götürerek su kabını ateşin üzerine tuttu. "Banyonu yaptıktan sonra içmen için daha çok çay yapacağım," dedi ona dönerek. "Yemek de var." Kelimeler Sophie‟nin midesinin hafifçe guruldamasına neden olduğunda Sophie elini kamına götürdü. Yanakları kızardığında King ona gülümsedi. "Sanırım açsın.""Öyle görünüyor," dedi Sophie."Banyodan sonra önce yemek, sonra çay o halde. Sonra da uyku."Sophie onun gözlerine baktı. "Oldukça otoritersin.""Bu özel bir yetenek.""Sana King denmesi oldukça uygun.""İsim insanın kaderidir."Sophie bunu görmezden gelerek ilerleyip bakır küvete gi derken ona döndü. "Teşekkür ederim."King kollarını gövdesinde bağdaştırmış şekilde duvara yaslandığı yerden onu dikkatle izledi. "Rica ederim."Sophie aşağı eğildi ve parmaklarını sıcak suda gezdirirken beklentiyle iç geçirdi. Suyun sesi, yanan bir ateşten yükselen çıtırtılar gibiydi, kulağa saf vekatıksız geliyordu. Çok çekiciydi.King kaskatı kesildi. Leydinin zevkiyle ilgilenmiyordu. Keşke birisi bedenine de bunu söyleseydi.Keşke birisi bedenine Sophie‟nin ödünç alınmış olan geceliğinin göğüs kısmının onu ne kadar sardığıyla, kalçasınınüzerine nasıl toplandığıyla ve kalçası ile bacaklarını ne kadar sardığıyla ilgilenmediğini söyleseydi. O parmaklarının başka nerelere gidebileceğiyle ilgilenmediğini de...King başını kaldırdığında Sophie‟nin ona baktığını gördü. Öksürdü. "Banyo yapmayacak mısın?"Sophie kaşlarını kaldırdı. "Sen arkanı döner dönmez yapacağım."King arkasını dönmek istemiyordu. "Banyo yaparken yardıma ihtiyaç duyarsan ne olacak?"Sophie başını iki yana salladı. "Duymayacağım."King gözlerini kısıp ona baktı. "Duyabilirsin.""O zaman birkaç metre ileride, mantığın başka bir şey söylese bile kurtarıcım olmaya hazır olacaksın."King kaşlarını çattı ama söyleneni yaptı. Sophie Talbot‟a dokunmak gibi bir amacı olmadığı için soyunmasını izlemek kendine eziyet olacaktı. En iyisi arkasını dönmekti.Ama öyle olmadı.Bu resmen işkenceydi.Üstünü çıkarmaya başladığı an teninden kayan kumaşın sesini, yarasına dokunduğunda soluklarının hızlanmasını, kolunu rahatsız bir şekilde hareket ettirmiş olduğu bir anda çıkardığı neredeyse duyulmayacak kadar az olan o sesi duyduğu an yaptığı hatayı fark etti."Yardıma ihtiyacın var mı?" diye sordu. Sesi biraz sert çıkmıştı.Sophie bir an sessizce durduktan sonra yumuşak bir ses tonuyla, "Hayır," dedi.King boğazını temizledi. "Omzuna dikkat et.""Ettim."Geçmiş zaman. Tanrım. Omuzları çıplaktı.Bunu düşündüğü anda kanıtını duydu. Kalçalanndan aşağı ittirdiği kumaşın sesi o kadar ritmikti ki, King, Sophie‟nin onu indirebilmek için hareket ettirdiğini düşündü.Hayal gücü çalışırken yumruklarını sıkarak duvara yaslandı.Sophie‟nin soluğu hızlanmıştı ama King‟inki kadar değildi. Onun kalp atışları kadar hızlı değildi.Başka yerlerinin zonklaması kadar hızlı değildi.Sonra, Sophie‟nin yerini değiştirdiği ahşap duş taburesinin çıkardığı sesi ve ardından Sophie‟nin suya girmesiyle sanki saf ve katıksız zevkin içine düşmüş gibi mükemmel bir şekilde iç çektiğini duydu.Bu hayatının açık ara en kötü akşamlarından biriydi.Arkasını dönmemek için tüm gücüyle direniyordu. Ona gitmemek için. O lanet küvetin yanma gitmemek, hem King onu izlediğinden hem de sıcaklık yüzünden kızarmış bedenine bakmamak için...Tanrım.Onu istemiyordu.Ama istiyordu da.Sophie yakında evlenecekti.Robbie adında bir angutla.Onunla nerede tanışmıştı ki? Cumbria‟dan biriyle nasıl evlenmeyi planlıyordu? Ellerini ceplerine soktu. Umurunda değildi.Sophie sade, fazla usturuplu ve eğlencesiz biriydi.Yalancı.Ve sonra Sophie kendini yıkamaya başladı. O kendini temizlerken King onun tenine ve küvete değerek akan suyun sesini duyuyordu, yılgınlıkla kükrememek için kendini zor tuttu. Islak bez onun mükemmel ve solgun teninde gezinirken kollarının ve bacaklarının küvetin kenarından göründüğünü hayal etti. Boynunu ve göğsünü yıkarken başını geri atıyor, elleri sonsuz bir zevkle bedeninde yavaşça hareket ediyordu. Suyun altına girip üstüne çıkıyor, kıvrımlarda dolaşıyor ve bez görünürde elinden başka hiçbir şey kalmayacak şekilde kaybolanadek aşağıya inerken, o parmaklar farklı türde bir nemin içine dalıyordu."Sana neden King diyorlar?"King neredeyse olduğu yerde zıplayacaktı.Gözlerini kapatıp yumruklarını sıkarak bir şekilde konuşabildi. "Bu benim adım."Suda bir hareketlenme oldu. "Annenle baban sana King adını mı vermiş?"King, Sophie‟nin banyo süresinin uzamasını istemediğinden derin bir soluk verdi ve "Kingscote," dedi."Ah," dedi Sophie. Bir süre sessiz ve hareketsiz kaldı. "Ne kadar da abartılı bir isim.""Ailem abartılı olmakla övünür zaten.""Bir defasında Lyne Kalesi‟nde bulunmuştum." King çocukluğunu geçirdiği evin hatırlatılmasından hoşlanmadı. Cevap vermedi ama Sophie yine de konuştu. "Dük bir keresinde orayı ziyarete açmıştı. İçeride bir labirent vardı." King kendisinin de aklında olan yeri hayal eden Sophie‟nin sesindeki gülümsemeyi fark etmişti. "Kız kardeşlerim ve ben içeride kaybolup yarım gün geçirmiştik. Labirentin merkezini bulmuştum ve oturup iki saat boyunca kitap okumuştum. Beni hiç bulamadılar.""Britanya‟daki en zorlu labirentlerden biri olarak bilinir," dedi King. "Yolunu bulabilmiş olman etkileyici. Kaç yaşmdaydm?""Yedi ya da sekiz. Büyüleyici bir yerdi. Bir çocukken orda yaşadığın zamanlarda orayı çok sevmiş olmalısın."Labirent nesillerdir oradaydı ve çok iyi şekilde bakılmasına rağmen nadiren kullanılırdı. King dadısını, hocalarını ve hemşiresini kaybederek labirentindönemeçlerini ve çıkmazlarını incelerken sayısız saatler geçirmişti. Onu bulabilen tek kişi babasıydı.Boğazını temizledi. "Arazide en sevdiğim yerdi.""Öyle olduğunu tahmin edebiliyorum. Büyüleyiciydi." Sözlerinde saygılıydı ve King istemese de bir süre sonra onu oraya götürdüğünü hayal etti. Labirentin merkezindeki çeşmede, Minotor‟un mermer heykeli üstlerinde yükselirken... Onu o anda labirentin merkezine götürebilse, Sophie‟nin kitap okuyor olmayacağım düşündü.Bunu düşününce ellerini saçlarının içine daldırdı. Onu asla oraya götürmeyecekti.Hiçbir zaman.Sophie iyileştiğinde ondan kurtulacaktı.Nihayet."Eve sık sık gider misin?"Neden konuşmak zorundaymış gibi hissediyordu ki? Bu içinde bulunduğu suyun sesini duymayı zorlaştırıyordu.King dişlerini sıktı. "Hayır.""Ah," dedi Sophie, daha fazla şey söylemesini umduğu belliydi. "En son ne zaman gitmiştin?""On beş yıl önce.""Ah," diye tekrar etti Sophie. Bu sefer daha yumuşak, daha şaşkındı. "Şimdi ne oldu?""Gerçekten de dedikodu köşelerini okumuyorsun, değil mi?" diye sordu King. Londra‟dakileydilerin nakış işlemekle çay arasında yaptıkları bu değil miydi?"Bu annemin çok gerilmesine neden olan bir gerçek," dedi Sophie. King sesindeki gülümsemeyi duyabiliyordu. Ona bakıp gerçekten gülüp gülmediğini görmek istedi.
Ama kız kardeşlerim hak
kında konuşma tarzlarını sevmiyorum.""Çok sadıksın."Sophie başka bir yere baktı. "Bu kadar dert etmemeliyim aslında. Kız kardeşlerim TALBOT DEDİKODULARI'na bayılıyor. Kim daha çok skandala imza atacak diye yarışıyorlar.""Kim kazanıyor peki?"Su sesinde bir duraklama olunca King, Sophie‟nin pozisyon değiştirdiğini anladı. "Bugünlerde Seline. Mark Landry ile birlikte olan. O adamı tanıyor musun?""Evet.""Birkaç hafta önce Scandal Sheet‟te yazana göre Bay Landry Seline‟e çok güzel bir kısrağa binmeyi öğretmiş ve sonrasında aynı kısrağı ona hediye ederek babamın evlenmeleri konusunda ısrar etmesini sağlamış.""Bu abartılı hediye yüzünden mi?""Hayvanın adı Godiva olduğu için. Seline‟in ona binmeyi Landry arazisindeki ahırlardaçıplak şekilde öğrendiğini ima ediyorlar.""Bu kulağa çakma geliyor."Sophie cevap verdiğinde sözlerindeki gülüşme tonu belliydi. "Kulağa rahatsız edici geliyor."King güldü."Seline‟in ve Bay Landry‟nin bu hikâyeye bayıldığını söylememe gerek yok," diye ekledi."Mark Landry‟nin şımarıklığı sevdiğini bilmeyen yok." "Kardeşimle büyük ihtimalle o yüzden bu kadar anlaşabiliyorlar," dedi Sophie. "Senin de ondan at satın aldığını düşünüyorum.""Evet, bir de kulübümüz var."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro