Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

KİNG FETHEDİLDİ? Bölüm :28

Onunla evlenecekti.Hatta bunu onunla burada, yatağında sevişmeden önce söylemeliydi. Onu tamamen mahvetmeden önce. Ama onunla sevişmekte, bir unvan beklentisi olmadan her şeyi onavermeye istekli olduğunu bilmekte büyüleyici bir şey vardı.Unvanları umursamadığını bilmekte.Onu adı ya da serveti için istemediğini bilmekte.Onu sevdiğini bilmekte.Sophie onu seviyordu.Sophie bunu söylediği anda King kaderlerini biliyordu. Onu buraya, bu yatağa, uyumak için çok çabalayıp kendini onu hayal ederken bulduğu bu örtülerin üstüne getirecekti. Bekâretini ve onunla birlikte geleceğini alacağını biliyordu.Evleneceklerini biliyordu.Sophie onu seviyordu

"Sadece bu şekilde oluyor," dedi King. "Bu işin

hallolmasını istiyorum."Sophie onunla göz göze gelirken ondan nefret etti. Onu sevdi."Leydim, onunla evlenmek istiyor musun?" dedi Wamick,bu defa ciddiydi.Sophie bakışlarını King‟den uzaklaştırmadı. Uzaklaştıramadı. Ve doğruyu söyledi. O çılgın yerde bir yemin etti. "İstiyorum."King bakışlarını kaçırmadan önce gözlerinde öfke vardı.King yarış faytonunun zemininde bulunan bir kutuyu aldı ve onu diğer faytona götürdü.Sophie‟nin gördüğü kadarıyla iki seçeceği vardı. King‟in kendisini orada, Wamick Dükü ve Catherine‟nin yolunda bırakıp gitmesini izleyebilirdi ya da ona doğruyu söylerdi. Her parçasını. Ve bir sonraki adımı onun atmasına izin verirdi.Bir ay öncesinde ilk seçeneği seçerdi.Ama artık farklı bir Sophie‟ydi ve onu takip etti. Karı koca olarak ilk kavgalarının evliliklerinden hemen sonra olacağını umursamıyordu ve evliliği de kaçırmış gibi hissediyordu zaten."Bunu istemiyordum," dedi Sophie. "Bu şekilde değil.""Maalesef sosyetenin yarısının izleyeceği bir St. George evliliği için piyasada değildim," dedi King."Bunların hiçbiri için piyasada olman gerekmiyordu ki," dedi Sophie. "Sana hiç benle evlenir misin diye sormadım.""Haklısın. Hiç öyle bir soru olmadı."

Sophie bu sözlerden nefret ederek gözlerini kapattı.

"Başına kalmamı istemiyorsun sanıyordum."King faytonun önüne geçti ve onu inceleyerek iki harika hayvanın da dizginlerini kontrol etti. "Kalmayacaksın," dedi atlardan birini söküp onu faytona yeniden bağlarken. "Evli olabiliriz, ama bir daha görüşmemiz için bir neden yok."Bu sözler canını yaktı. Ona bu kadar yakın ama bu kadar uzak olmak hırsla çığlık atmak istemesine neden oluyordu. Bunların hiçbirini istememişti. "Bu kadar basit mi?""Evet, öyle," dedi King diğer ata geçerek. "Britanya içinde yarım düzine evim var. Birini seç."Sophie onu izledi. "Sen neredeysen onu seçeceğim."King‟in elleri dizginlerde bir an durakladı.Neredeyse fark edilmeyecekti. "Lyne Kalesi‟ni mi istiyorsun?" Neşesizce güldü. "Tabii ki. Eminim ki babam seni orada görmekten memnuniyet duyacaktır. Özellikle de bir gelinde her zaman tiksindiği özelliğe sahip olduğun düşünülürse."Sophie soğuk laflarla gelen acıyı görmezden geldi. "Lyne Kalesi‟ni seçmiyorum. Sen nerede olursan onu seçiyorum. Bugün kale, yarın Mayfair‟deki ev. Kocam ile birlikte yaşamak istiyorum, s..." Sevdiğim kocam.Sesi kısılsa da King onu duydu. "Daha fazla yalan söylemene gerek yok, Sophie. İstediğin evliliği aldın. Daha fazla ilanı aşk etmene gerek yok. Ve bana yalan söyleyip beni tuzağa düşürdüğünde benimle beraber yaşama şansını kaybettin."Sophie ona katlanmak için elinden geleni yaptı. "Ben gitmeyi planlıyordum."

"Ve baban tarafından bulunmayı. O planları biliyorum.

İyi işe yaradılar.""Hayır," dedi Sophie. "Kaleden gidecektim. Cumbria‟dan. Senden bana veremeyeceğini bildiğim tek bir şey dışında bir şey istemiyordum.""Fakat yine de onu bir şekilde benden istedin," dedi hiddet dolu sözlerle. "Leydi Eversley," dedi diğer ata geçip kontrol ederken. "Markiz. Gelecek düşes. İyi oyundu.""Unvan değil, King. Evlilik değil." Durdu. "Seninle evlenmek istemedim. Sadece seni sevmek istedim."King yine koşum takımlarına, sonra da atların etrafından dönüp ona baktı. "Bana bir daha o sözleri söyleme. Onları duymaktan bıktım. İnanmaktan da. Aşk en büyük yalandan başka bir şey değil.""Benden gelince öyle değil," dedi Sophie. "Asla değil." "Senin yalanın en kötüsüydü," dedi King ve Sophie sözlerindeki acıyı hissetti. "Loma‟nın bana ihanet ettiği, unvanımdan başka bir şeyle ilgilenmediği gerçeğiyle geçmişimin acısını yaşarken bile sen bana yeni bir gerçeklik vermiştin. Beni gelecekle baştan çıkarmıştın."Bu sözler ve beklemediği itiraf karşısında Sophie‟nin gözünden yaşlar geldi. Buna katlanamıyordu. "King..."King oı u susturdu. "Beni iyileştirmekle tehdit ettin," dedi. "Güzel yeminlerinde baştan çıkardın." Durakladı. "Yeniden sevebileceğine inanmamı sağladın."Sophie ona uzandı ve King geri çekilerek içeri girmesi için kapıyı açtı. "İçeri gir."Sophie girdi. Mahremiyet için minnettardı. Lyne Kalesi‟ne geri giderlerken onu ikna etmeyi yeniden

deneyecekti. Oturunca ona baktı, kapı camından göründü

ama ona katılmadı.Onunla gelmiyordu. Sophie emin olamadan konuştu. "Beni nereye gönderiyorsun?""Londra‟ya," dedi King. "En başından beri istediğin bu değil miydi? Her şeyi başarmış bir kahraman, bir sonraki Lyne Düşesi olarak aristokrasiye dönmek değil miydi?"Sophie‟nin midesinde bir düğüm oldu. İstediğinin bununla ilgisi yoktu. "Bunu asla istemedim ve bunu biliyorsun.""Görünüşe göre bugün hepimiz elimizdekiyle idare edeceğiz." Parlak yeşil ve öfkeli gözleri onun gözleriyle buluştu. "İşinironisi ise şurada: ben sana ne istesen verirdim. Eğer sen onu çalmakta bu kadar hızlı davranmasaydın, sonsuza dek için ben sana yalvaracaktım."Bu sözler tüm darbelerden daha yıkıcıydı.Sophie kendine gelemeden King kapısını kapattı ve fayton hareket etmeye başladı.King faytonun uzun yolda ilerleyişini kaybolana de izledi. Sophie görüş açısından çıkana kadar.İskoçya‟da yalnızdı. Yeni evlenmişti, öfke ve çok daha tehlikeli bir hisle doluydu. Hüzün gibi bir hisle."Bu gördüğüm en garip düğündü." Wamick elinde purosuyla kalenin eski alçak taş duvarına yaslanmış onu izliyordu."Pek fazla düğüne katıldığını sanmıyorum," dedi King, "yarattığın karmaşaya bakılırsa.""Sana resmî bir tören sunmaya çalıştım. Günü hatırlamak için."Kingbunu unutacağını sanmıyordu zaten.Ne lanet bir kâbustu.

Onunla evlenmişti. Sophie onun karısıydı.

Tanrım. Ne yapmıştı böyle?"Şunu söylemeliyim ki..." diye başladı Wamick."Lütfen söyleme," dedi King bakışlarını faytonun kaybolduğu noktadan alamayarak. "Söylemek istediklerinle ilgilenmiyorum.""Korkarım benim topraklarımdasm, dostum," dedi İskoç. "Sen istedin diye sana bir düğün hazırladım. Sana bir fayton ve en iyi altı atımı verdim.""Düzgün bağlanmamışlardı," dedi King BüyükKuzey Yolu‟nda ilerleyen Sophie‟yi düşünerek. Altı atı da kontrol etmiş miydi?"Gayet iyi bağlanmışlardı," dedi Wamick. "Sadece sen biraz delisin.""Faytonda yemek ve su var mıydı?""İstediğin her şey vardı," dedi dük."Kaynamış su?" diye sordu King. Onunla Lyne Kalesi‟nden getirdiği kutudaki çayı yapacaktı. "Temiz bandajlar?"Sophie‟nin ihtiyacı olabilirdi."Ve bal, tıpkı istediğin gibi," dedi Wamick. "Garip bir koleksiyon, ama hepsi orada. Evindeki rahatlığa sahip olacak." Ev.Kelime gözünün önüne Sophie‟yi getirdi. Lyne Kalesi‟nin yüksek geçidinden bakıp King‟e gülüyordu. Mutfakta çalışanlarla hamur işleri yiyordu. Elinde bir kitapla labirentin çeşmesinde oturuyordu.Gözlerindeki zevk ile onun yatağındaydı.Zevk ve güzel yalanları ile.Bir elini saçlarına atıp Sophie‟nin düşüncelerini ele geçirmesinden nefret etti. Artık gitmişti. King, Wamick‟e baktı. "Bir sonraki yanşa hazırım."

Wamick bir kaşını kaldırdı. "Karının ardından mı?"

King ona kısık bir sesle küfretti. "Kuzeye. Invemess‟e." "Bu çok uzun bir yanş. Yollar tehlikeli."Mükemmeldi. Onu Sophie‟yi düşünmekten alıkoyuyordu. "İstemiyor musun?""Her zaman isterim," dedi Wamick. "Ve senin dikkatin bu kadar dağınıkken kazanabilirim bile. Diğerlerine haber göndereyim. Ne zaman çıkmak istersin?""Yarın," dedi King. Bu yerden ve anılarından olabildiğince çabuk kurtulmak istiyordu.Wamick yarış faytonuna baktı. "Biriciğinin tamir edildiğini görüyorum."King arkadaşının bakışlarını takip etti ve bu kadar sevdiği faytonunun artık onun anılarıyla dolmasından nefret etti. "Bunun için sana teşekkür edemeyeceğim."Dük gülümsedi. "Tekerleklerini satarak akıllılık etmişti.""Tekerlekler o satsın diye orada değildi. O bir hırsız.""Bunu bilmediğimi mi sanıyorsun? Oldukça ikna ediciydi."Seni sevdiğimi söylemek istemiştim.King hayatında hiçbir şeye bu kadar ikna olmamıştı.Hiçbir şeyin daha doğru olmasını ummamıştı.Bu lanet fayton onunla doluydu. Satılmış tekerlekler ve karşıgelişiyle doluydu. Eteğini kaldırıp koltuğuna kendisi tırmanmıştı.King ona yardım etmeyerek götlük yapmıştı.Ve şimdi Lyne Kalesi‟ne geri dönerken faytonunun mükemmelliğine dair anıları silinmişti. Bu artık sadece hız ve yarış düşüncelerinden başka bir şey barındırmayan, güvenli bir alan değildi. Artık onunla

ilgili düşünceleri ve Sophie‟nin güzel yalanları ile

doluydu.Seni istedim. Sonsuza kadar."Bunu sana satarım," dedi.Wamick gözlerini kırpıştırdı. "Faytonunu mu?""Şu anda," dedi King.Dük uzun bir süre onu izledi. "Ne kadar istiyorsun?"Özel yapım faytonu, yüksek ve özel tekerlekleriyle, mükemmel dengelenmiş yaylarıyla ve yarış boyunca olabildiğince hafif ve rahat olunmasını sağlayan koltuğuyla bir servet değerindeydi. Diğer araçlardan daha hafifti. Britanya‟daki en iyi adamlar tarafından King‟in direktifleriyle yapılmıştı.Ama King artık ona bakamıyordu bile.Sophie onu mahvetmişti.King başını iki yana salladı. "Hiçbir şey. Artık faytonu istemiyorum." Atlarına bakıp düke döndü. "Bir eyer lazım.""Bana faytonunu veriyorsun yani," dedi Wamick. "Bir eyer karşılığında.""Eğer istemiyorsan..." dedi King."Ah, hayır. İstiyorum," dedi Wamick. İskoç aksanında bir şaşkınlık vardı ve eyer alsın diye bir uşağı göndermek için kapıya doğru ilerledi."Güzel," dedi King siyah atlardan birini sökmek için hareket ederek. "Vaktin olduğunda diğer atı da getirirsin."İki adam Wamick‟in ahırından gelecek eyeri beklerken bir sessizlik oldu. Wamick sessizliği bozarak, "Sorabilir miy...""Sanırım sormaman gerektiğini açıkça belirtmiştim."

Wamick, King‟in isteklerini önemsiyor gibi değildi.

"Hiç bir adamın aşk yüzünden bu kadar kötü hale düştüğünü görmemiştim.""Onu sevmiyorum," dedi King.Ve bu çok büyük bir yalandı."Ne yazık," dedi Wamick purosunu ayağıyla ezerken. "Çünkü o seni epeyce seviyor gibi görünüyordu."Sophie ona ihanet etmişti. Unvanı için. Ki King ona bunu isteyerek verecekti zaten. Tereddüt etmeden. Sevgisiyle birlikte."Aşk her şey değildir."Eyer o an geldi ve King onu hızlıca atma yerleştirdi. Wamick bir süre sessizdi ama onu bir süre izledikten sonra konuştu. "Öyle olabilir ama senin görünüşüne bakarsam buna inanamam. Ve sana baktığımda, kendim bundan kaçabildiğimiçin minnettar oluyorum.""Öyle olmalısın," dedi King eyere çıkarak."Çocukları olsun isteyecek, biliyorsun," dedi Wamick. "Hepsi çocuk ister."Bu sözler aklına yeninde o mavi gözlü kızları getirdi. Asla tanımayacağından emin olduğu kızları.En başından beri haklıydı.Soy onunla son bulacaktı."Bunu benimle evlenmeden önce düşünecekti

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro