Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ALDATILMAK: Bölüm 17

"Ah, evet, şimdi hatırlıyorum," dedi King sandalyesinde rahatça oturarak."Kadın babasının ahır ustasıyla evlendi.""Hatırladığım kadarıyla mutluydu da.""Nişanını bozmandan sonra başka şansı yoktu.""Aşk kazandı. Önemli olanda bu değil mi?" dedi King rahatını bozmadan."Tabii dalga geçersin," dedi Sophie. "Sonuçta sen bir erkeksin.""Bunun ne alakası var?""Hareketlerin sadece ününü arttırıyor. Zavallı Leydi Elizabeth ise sonsuza kadar mahvolmuş halde.""Leydi Elizabeth durumla ilgili bu yorumuna katılmayacaktır." Dikkatini yeniden Sophie‟nin dük ile olan olayını anlatan gazeteye verdi. "Görünüşe göre sen de kendi kendini mahvetmişsin.""Partidekiler pek eğlenmediler."King güldü. "Öyle olduğundan eminim. Artık biliyoruz."Sophie ona şaşkın bir ifadeyle baktı. "Neyi biliyoruz?""Neyden kaçtığını.""Ben kaçmıyorum," dedi Sophie. "Hem sen bunu kendine dert etmemelisin; yarınki posta faytonuna bir bilet aldım. Senden kurtulmayı dört gözle bekliyorum, eminim sen de öyle hissediyorsundur.""Bir posta faytonu ile hiçbir yere gitmiyorsun," dedi King sanki Sophie ondan izin alıyormuş gibi.Sophie ona hızlı bir bakış attı. "Adın benim üzerimde etki ediyormuş gibi davranıyorsun. Yine söylüyorum, umurumda değil."Tam arkasındaki sokağa bakan kapı açıldığında sözleri yarım kalırken Eversley‟in bakışları içeri girenlere

 odaklandı ve gazeteyi yerine bıraktı. O kadar uzun bir

süre onları izledi ki, Sophie arkasına dönüp bakmamak için kendini zor tuttu.Bunun yerine öne eğildi. "Sakın bana gerçek kral1geldi deme."King ona bir bakış attı. "Sanırım adımla alay etmeyi eğlenceli buluyorsun?"Sophie güldü. "Evet.""Yemek yediğin tasa pislememelisin," dedi."Bana köpek mi demek istiyorsun?""Hayır," dedi King. "Köpekler senin olabileceğinden daha uysal ve itaatkârlar."Sophie ona tam olarak kimin köpek gibi olduğunu söyleyecekti ki King sanki dünyanın en normal şeyiymiş gibi masanın üstündeki eline uzandı ve gözlerine derin derin bakarak gülümsedi.Sophie‟nin nefesi kesildi. Tanrım, King tüm o gücüyle ve gülümsemesiyle çok güzel bir adamdı; tam bir çapkın olarak bilinmesi hiç şaşırtıcı değildi. Sophie neredeyse ondan hoşlanmadığını unutacak ve ona her türlü hakkı verecekti. Elini tutmak gibi mesela. Sıcak teninin kendi tenine değmesiyle nabzı hızlanan Sophie aralarında bir eldiven olmadığı için hem pişmanlık hem memnuniyet duyuyordu. Sophie hemen elini çekmeye çalıştı çünkü evli bile olsalar bu dokunuşun uygunsuz olduğunu biliyordu.King, hareket etmeye çalıştığı anda Sophie‟yi çelik gibi tuttu ve barın yarısının onu duyacağı kadar yüksek bir sesle konuştu. "Ben kazandım, tatlım."Sophie‟nin kaşları çatıldı. Neyi kazanmıştı? Tatlım, mı? Ona doğru eğildi. "Kafanız mı karıştı, Bayım?King yine gülümsedi. İfadesi mahremiyet ve vaat doluydu, sanki sadece birbirlerinden hoşlanmakla kalmamış, hayat boyusüren sırlar da paylaşmış gibiydiler.King onun elini dudaklarına götürüp eklemlerini öptü. Sophie ağzını açar açmaz yeniden kapattı. Tüm dikkati öpücüklerin yağdığı noktadaydı.Neler oluyordu?"Böldüğüm için özür dilerim."Sophie bir an masanın karşısındaki garip, baştan çıkarıcı adama o kadar odaklanmıştı ki kelimeleri duymadı. Ama Eversley ikisi için de yeterince duymuştu ve bakışlarını ondan çekmeden cevap verdi. "Ne vardı?""Kayıp bir kız arıyoruz."Oraya Sophie için gelmişlerdi.Eversley‟in elleri kıpırdamadı ve Sophie‟yi şaşkınlıkla sıçramaması için tutan tek şey o ellerin sıkı ve sabit tutuşuydu. King‟in kendini ortaya çıkarıp çıkarmamayı ona bıraktığının farkındaydı. Sophie onlara baktığında az önce gördüğü adamlar olduklarını fark etti. "Kayıp bir kız," dedi Sophie sanki fırtınada tutunacak bir dalmış gibi King‟in elini sıkarak. "Ne kötü."Belki de aradıkları o değildi.Daha düşünce aklında tam olarak belirememişti ki adam, "Leydi Sophie Talbot," dedi.Bulunmuştu.Planı engellenmişti. Eversley haklıydı. Babası gerçekten de onu bulmak için adamlarını göndermişti. Onu ailesine, süslenip püslenip büyük utanç içinde sosyetenin önüne sunulacağı Londra‟ya götüreceklerdi.Tekrar eğlencesiz Tehlikeli Kız Sophie olması gerekecekti.Bu günler önce iyi olabilirdi... ama artık başka bir ihtimali olduğunu biliyordu. Özgürlük ihtimali vardı. Mossband vardı.Sophie‟nin orada ve evlenilebilir olduğunu öğrendiğinde sözünü tutmak isteyebilecek bir Robbie ihtimali bile vardı. Belki de bunca yıldır onu bekliyordu. Belki de umutsuzca onu istiyordu.Belki de istemiyordu.Eversley vardı.Bakışları onunkilerle buluştuktan sonra yere düştü. Bu adamlar onu alıp götürürse Sophie kiminle kavga edecekti? Onu bir daha görebilir miydi?Umurunda olur muydu?Cevap, içinde bir fısıltı halindeydi ve Sophie ona bir ses verme düşüncesinden bile nefret etti. Ama geri dönüş yoktu. Düzgün bir kaçış için şansı olmuştu. Londra‟dan ve hiç istemediği bir gelecekten uzakta, basit ve mutlu bir hayat için.Ve bu şans mahvedilmişti.Yenildiğinde bunu bil, derdi babası hep. Yenilgiyi kabullen. El sıkış. Ve rakibini mahvetmek için başka bir gün geri dön.Düşünce içinde yankılanırken Sophie sessizce cesaretini topluyordu. Kafasında tekrar tekrar beliren Beni geri gönderme düşüncesini görmezden gelmeye çalışırken adam yeniden konuştu. "Eversley Markisi ile birlikte olacağı tahmin ediliyor."Sophie bunu duyunca durakladı. Nereden biliyorlardı ki?Matthew.Uşak Talbot evine varmış ve Sophie‟nin mektubunu vermiş, babası da zavallı çocuğu hemen sorguya almış

 olmalıydı. Mat

thew‟un iyi olup olmadığım sorma isteğine karşı kendini tuttu."Ah?" diye sordu Eversley sakin bir şekilde. Sanki hiçbir endişesi yok gibiydi. "Evlenecekler mi?""Biz olaya el koyarsak hayır." Adam öne doğru eğilip, "Sizin adlarınız nedir? Sormamınbir sakıncası yoksa tabii," dedi.Sophie‟nin gözleri onun gözleriyle bir araya geldiğinde Eversley kızı daha sıkı tuttu. Sophie yalan söylemesini istiyordu. Ona herhangi bir borcu olmamasına rağmen onu korumasını istiyordu. Sophie onun sorunu değildi.Bunu ona kaç defa söylemişti?Sophie‟nin onun sorunu olmayı dilemesi hiçbir şey ifade etmiyordu.Ve sonrasında King cevap verdi. "Matthew," dedi son derece sakin bir şekilde. "Bay ve Bayan Matthew." Parıldayan gülüşüyle ziyaretçilerine baktı. "Yeni evliyiz."Sophie boştaki elini de birleştirdikleri ellerinin üzerine koyup King‟e en sıcak gülümsemesini sunana kadar adam onları uzun bir süre inceledi.Sophie nedenini bilmiyordu ama King onu kurtarıyordu. Tekrar.Ve daha kötüsü ise, ondan hoşlanmaya başlıyordu.Sophie‟nin çok güzel bir gülümsemesi vardı.Bunu görmek için yanlış bir zamandı ama sabahtan beri, barın sahibinin karısından aldığı neredeyse yüz yıllık elbiseyle bara indiği andan bu yana Sophie‟nin gülüşünü görüyordu. Elbisede çekici olan hiçbir şey yoktu ama yine de dikkatini ondan alamıyordu.Sonra onunla tartışmıştı, ki bu şaşırtıcı bir şey değildi çünkü beraber yaptıkları tek şey tartışmaktı. Bir kadınla uzun zamandan beri yaptığı en heyecan verici şeydi.Adamlar geldiğinde hiç şüphesiz onu aradıklarını biliyordu. Ve onu teslim edecekti. Sophie Talbot‟un dertten başka bir şey olmadığını açıklayacak ve ondan da belalı hayatından da kurtulmuş olacaktı. Ama tam o anda ona bakma hatasında bulundu.Paramparça olmuş gibiydi. Mavi gözlerinde üzüntü ve teslimiyet vardı. Bir de ufacık bir umut ışıltısı.Onu bu dertten kurtarabileceğine dair bir umut.O da öyle yaptı. Adamlar gidene dek bir aptal gibi evli oldukları yalanını sürdürdü ve bir süre daha birbirlerine mahkûm olmalarını sağladı. Sophie‟nin daha az önce babasına hiç şüphesiz tüm durumu anlattığı bir mektup göndermiş olduğunu düşününce bu yaptıkları tabii ki ahmaklıktı. Babasına kızı ne kadar sade, sıkıcı ve alakasız olduğunu düşünürse düşünsün Wight Kontu‟nun asla izin vermeyeceği planlarından dr. bahsetmişti.Sophie kendini çok az düşünüyordu ve King kulağa ne kadar delice gelirse gelsin birdenbire onun fikrini değiştirebilmeyi diledi.Suçu Sophie‟nin güzel gülüşüne attı.Tabii ki yanlış zamanda fark ettiği güzel gülüşüne.Lanet olsun.Adam yanlarından ayrılarak bara gidip oturduğunda, King adamın birbirine delice âşık yeni evli bir çift oldukları konusunda tam olarak ikna olmadığını bilerek ayağa kalktı. Adamın meyhaneciye onlar hakkında bilgi almak için para ödeyeceğini biliyordu. Sophie‟nin Londra‟ya gidecek acil bir mektup için ödeme yaptığını biliyordu. İçten içe küfrederek ve S ıphie‟nin elini bırakmayarak onu sandalyesinden kaldırıp kendine çekti ve kulağına fısıldamak için eğildi."Bizden pek emin değiller. Âşık numarası yap."Sophie ona dönerek gözlerini kırpıştırdı. "Böyle bir şeyin numarasını nasıl yapacağım?"O kadar masumdu ki, bu hali King‟i paramparça etti. Tekrar eğildi ve dudaklannı onun kulağına dayarken kendini çekmesinin tadını çıkardı. "Senin Robbie‟nmişim gibi davran."Sophie‟nin gözlerinde karışık bir ifade belirdiğinde King gerçeği anlamıştı, içindeki şüphe yerini rahatlığa bırakmıştı. Sophie, Robbie‟yi sevmiyordu.Çok umurunda olduğundan değildi tabii.Onu kendine doğru çekerek uygun olandan daha yakında tuttu. Barın arka girişinden geçtikten sonra kapının az ilerisindeki karanlık koridora götürdü. Yukarıdaki odalara çıkan merdivenlerin başındayken tereddüde düşmüştü.Çok zamanları olmadığını düşündüğünden onu duvara yaslarken pek de nazik olmadı. "Omzun nasıl oldu?" diye sorarken bunu daha önce sormadığını fark etti. Mary ve manyak doktorla her gün konuşmuş olsa da üç gündür Sophie‟yi görmemişti. Ve yarasını sorması gerekirdi.Ona kendisiyle ilgili her şeyi sormalıydı. Netti.Sophie soru karşısında şaşırsa da cevap verdi. "İyi, teşekkür ederim. Biraz ağrıyor ama enfeksiyon kapmadı."King başını salladı. "Harika.""Burada olduklarını biliyordun," dedi Sophie. "Bu yüzden bahse girdin."King bunu bilmiyordu ama onu düzeltme gereği duymadı. "Benimle bahse girmeyi kabul etmemeliydin.""Çünkü sen bir serserisin!""Çünkü ben kaybetmem." Barın olduğu taraftan sesler geldi. Bir adam geliyordu. King, Sophie‟ye daha da yaklaşıp ellerini onun beline koydu. King yaklaştığında

 Sophie hafif şaşkınlık çığlıkları attı. Onu hazırlamak için

vakti yoktu. Planını değiştirmek için de öyle... Sadece, "Ödülümü alma zamanı.Gerçekmiş gibi görünmesini sağla, Bayan Matthew," demekten başka hiçbir şeye vakti yoktu. Ve dudaklarını onun dudaklarıyla birleştirdi.Sophie ellerini King‟in omzuna koymuş onu ittirmeye çalışırken boğazına takılıp kalmış çığlıkları ve birbirine bastırdığı dudaklarıyla donup kaldı. King bir elini onun boynuna götürerek başparmağını çene çizgisinde gezdirmeye başladı ve parmaklarım ensesine düşen saçlarının arasına götürerek o rahatlayana kadar masaj yapıp hissettikleri yüzünden zevkle inlemesine neden oldu.Sophie Talbot‟u öpmekten hoşlanmak istememişti.Onu sadece adamı ikna etmeye yetecek kadar uzun bir süre ve işlerini halledecek kadar mekanik, baştan savma bir şekilde öpmekten başka hiçbir şey istememişti.Ama inlemesi onu içine çekmişti. Sophie‟yi dudaklarıyla yakaladı ve açısını yeniden ayarlayarak kendine daha çok çekti. Başka birini öpmüşse bile buna hiç benzemeyen bir şekilde öptüğünü içgüdüsel olarak biliyor, tüm deneyimlerini dokunuşuna döküyordu. Çünkü King‟in dünyada zevk aldığı tek bir şey varsa, o da öpüşmekti. Öpüşmenin mahremiyetini seviyordu. İnsanı test edişini, uyarışını, baştan çıkarışını ve en önemlisi de gelecek olan daha yoğun hamleleri hissettirişini seviyordu.Sophie‟nin ağzı açıktı. Dolgun dudakları King‟in dudaklarındaydı. King, Sophie‟nin muhtemelen ona teklif ettiğinden bilehaberi olmadığı şeyi alarak o güzel alt

 dudağını ısırdı ve öpücüklerini derinleştirerek Sophie‟nin

bergamot aroması da içeren tadını aldı.Sophie yine iç geçirince King onu kendine daha çok çekti. Sophie ise kendini ona teslim ederek ellerini boynuna sarıp parmaklarını saçlarının arasına geçirmeden önce nefesini tuttu.King bundan çok hoşlanmıştı. Tanrım. Bu iyi hissettirmişti.Sophie iyi hissettiriyordu.Dili onun diliyle birleştiğinde daha iyi oldu.Harika bir öğrenciydi.Ve öpücükleri kontrolden çıkıyordu.King durdu ve o ânm büyüsü ikisini de alıp götürmeden durmaya hazır olarak dudaklarım onun dudaklarından çekti. Ama Sophie‟nin gözleri hâlâ kapalıydı ve elleri hâlâ King‟in saçlarının arasındaydı. King onu bırakmak gibi bir şansı olmadığını fark etti. Bunun yerine dudaklarını onun tenine götürdü ve elmacık kemiklerinden çene çizgisine, oradan da dişleriyle boynunun omzuyla birleştiği yere kadar gezindi.Sophie‟nin iniltisi King‟inkiyle eş zamanlıydı.Sophie onu daha sıkı tuttu ve adını fısıldadı. Unvanını değil, sürekli dalga geçtiği gerçek ismini. "King."Bu kelime ona büyük bir zevk verdi ve King hâlâ onun teninde gezinirken gülümsedi. "Bana ne dedin sen?"Sophie o anda gözlerini açtı. Masmavi ve arzu doluydu. Soruyu anlaması biraz vaktini aldı. İçindeki ince anlamı da. "Aklına bir şeyler gelmesin.""Artık çok geç." Aklına bir ordu kadar çok şey gelmişti. Ve hepsinden de hoşlanmıştı. Bir elini sırtından aşağı indirerek kalça çıkıntısından süzülüp uyluğunu tuttu ve havaya kaldırarak onu daha çok kendine çekti.Sophie bunun karşısında nefessiz kalsa da kendini geri çekmedi. Hatta bedenini yay gibi gererek hafifçe inledi. Sophie Talbot‟un mükemmel heyecanı bu konudaki deneyimsizliğini örtüyordu. King ikisini birlikte yukarıda bir odaya kilitleyip bir hafta boyunca onun nefesini kesen, yay gibi gerilmesini sağlayan, ona iç çektiren ve inleten her şeyi keşfetmekten mutluluk duyardı.Ama sadece birkaç metre ileride onu arayan bir adam vardı. Sophie‟den etkilenmenin ne yeri ne de zamanıydı. Onları sorguya çekmiş ve bulundukları loş aydınlatmalı yere gelip onlara uzun uzun bakmakta tereddüt etmemiş bir adam varken olmazdı.King onu gözden saklamak için döndü. Birdenbire onu o şekilde gören tek kişi olmak istedi. "Bela arıyorsun," dedi uzun bir süre hareket etmeyen adama. King‟in hoşlanmadığı kadar uzun bir süre.Adamla yüz yüze gelmek için döndü. "Beni yanlış mı anladın?""Hiç de değil," dedi diğer adam. "Sadece, karınız Leydi Sophie‟ye çok benziyor.""Karımın adı Louis Matthew. Bunu açık bir şekilde söyledim. Ve bu ilgin beni sinirlenmemi istemeyeceğin kadar çok sinirlendiriyor."Adamın bakışları Sophie‟nin üzerindeyken Sophie de hayatında ilk kez olması gerektiği yerde duruyordu. Çok şükür. Adam sonrasında şapkasını düzeltti. "Bayan Matthew, böldüğüm için özür dilerim.""Teşekkürler," dedi Sophie sessizce.Adam King‟e baktı. "Daha az ortalıkta olan bir yer seçmelisin. Yeni evlenmiş olsan da olmasan da."King hayatında hiç kimseye vurmayı bu kadar istememişti. Bunu yapmadığı için özel bir ödül almalıydı"Tavsiyeniz için teşekkürler," derken sesinde minnet dışında her şey vardı.Adam bara döner dönmez, King, Sophie‟nin elini tutup onu yukarıya, odasına, o serseriden olabildiğince uzağa götürdü.Sophie sırtını duvara yaslayıp kollarını gövdesinde birleştirerek durdu. "Biliyor."King bir eliyle yüzünü sıvazladı. "Sanırım evet."Sophie ona baktı. "Ona neden gerçeği söylemedin?""Birbirini pek önemsemeyen iki yol arkadaşı olduğumuzu mu?" Sophie bunu duyunca durakladı ve King daha Sophie‟nin dudağındaki tadı geçmeden böyle bir şey söylediği için kendini kötü hissetti. "Sophie""Hayır," dedi Sophie elini kaldırıp. "Bu doğru. Ve adam buna inanmazdı."Doğru falandeğildi ama King onu zorlamadı. "Evet, inanmazdı."Sophie başıyla onayladı. "Teşekkür ederim. Sadece bir gün daha buradayım. Posta faytonu varana kadar."King tavana baktı. "Posta faytonuna binmeyeceksin. Özellikle de şu zamanda.""Neden? Beniorada aramazlar."Muhtemelen doğruydu ama King bu kadından ve hayatını bu kadar dikkatsiz yaşamasından bezmişti. "Çünkü posta faytonlarında vurulmak gibi bir alışkanlığın var.""Vurulduğumda faytonun içinde değildim.""Şimdi kim kelime oyunu yapıyor?" Sophie çenesini kapattı. "Seni Mossband‟a götüreceğim." Artık ona başından beri yalan söylediğini bildiği için bir sonraki sözlerini söylemeden edemedi. "Hem de senin fırıncının hamurlu kollarına bırakacağım."Ne kadar da zekisin.""Öyleyimdir."King ortada bir fırıncının olmadığına tüm servetine bahse girerdi. Bu da Sophie‟nin kaçak olduğu ve kendisinin ona yardım edebilecek tek kişi olduğu anlamına gelirdi. Tıpkı sonsuz gibi gelen yıllar öncesinde başka bir kıza yardım edebilecek tekkişi olduğu gibi.Bunu da yüz üstü bırakırsa kendinden nefret edecekti.Odanın kapısında bazı ayak sesleri duyuldu ve King kapıyı açınca karşısında Mary, John ve Bess‟i buldu. Davet edilmeden içeri girdiler. Mary hızlıca konuştu. "Aşağıda kayıp bir kız hakkında sorular soran bir adam var.""Evet, onunla tanıştık," dedi King.Mary, Sophie‟ye baktı. "İsminin Sophie olduğunu ve soylu biri olduğunu söylediler."Sophie dikkatle izlemesine rağmen bir şey söylemedi.Mary, King‟e döndü. "Yanında başka bir soylunun daha olduğunu söylediler."King cevap vermedi.John lafa girdi. "Biz onların siz olduğunu düşünüyoruz."King o zaman konuştu. "Şüphelerinizden adama da bahsettiniz mi?""Hayır," dedi John. "Biz arkadaşlarımızın sırlarına sadığızdır."Sophie başını salladı. "Teşekkürler.""Bir adamın senin peşinde olmasına neden olacak ne yaptın ki?"Sophie‟nin yüzünde küçük ve hafiften hüzünlü bir gülücük belirdi. King gidip ona sarılma güdüsüyle savaştı. "İstemediğim birhayattan kaçtım.""Bunu anlamamış gibi yapamayız," dedi Mary bir elini Bess‟in omzuna koyup kızı kendine çekerken.Tanrım. King‟in bu üçlü ile ilgilenmesi gerekecekti. Onları burada kendi halinde bırakmazdı. Mary gençti ve yanındakiler de çocuktu.Zeki, bilgili, hırsız çocuklardı ama çocuklardı işte."Gitmelisiniz," dedi Mary. "Hem de hemen."King cebine uzanıp cüzdanım çıkardı ve Mary‟ye bir avuç bozukluk uzattı. "Siz de bizi takip edeceksiniz. Benim faytonumla."Mary kaşlarını kaldırdı. "Neden?"Kızın gözlerinde gördüğü şeyin gurur olduğunu biliyordu. Hayır işlerini kabul etmeyeceğini biliyordu. Sophie‟nin onun ödemesi için ısrar ettiği odayı kabul etmesini sağlamak için bile çok uğraşmıştı. "Çünkü biz başka bir fayton kiralayacağız. Ve o adamlar sizin biz olduğunuzu sanacaklar. Benim faytonumda kuzeye, İskoçya‟ya gittiğinizi sanacaklar.""Gizlice evlenmek için!" dedi Bess ilk kez konuşarak.Sophie küçük kıza baktı. "Gizlice evlenmek hakkında ne biliyorsun?""Bir şeybilmiyorum," dedi Bess dürüstçe. "Ama insanların İskoçya‟da gizlice evlendiğini biliyorum.""Aslına bakarsan," dedi King küçük kıza, "sanırım gizlice evleneceğimizi düşünüyor olabilirler.""Evlenecek misiniz?" diye sordu Mary."Hayır!" dedi Sophie tereddüt bile etmeden.King ona döndü. "Başka bir adamın uygunluğunu bu kadar hızlı reddetsen sinirlenebilirdi."Sophie ona bakıp kaşlarını kaldırdı. "Başka bir adam sizden daha kibar da olabilirdi, Lordum."King koridorda yaşananları düşünüp tartışmaktan kaçındı."Nereye gideceksiniz?" dedi Mary."Kuzeye. Ve hızlıca gideceğiz."Mary ikisini de düşünerek dudağını ısırdı. "Yanınızda bir şaperon2olmadan gitmenize izin vermem uygun mu bilmiyorum, Leydim."King kadını doğru duyduğundan emin olamadı.Sophie başını iki yana salladı. "Bayan Matthew demeni tercih ederim.""Ama siz Bayan Matthew değilsiniz. Bir Kont‟un kızısınız. Yanınızda uygun biri olmalı.""Marki var ya."Mary, King‟e baktı. "Ben soylu bir kadın falan değilim ama ben bile onun uygun bir şaperon olmadığını biliyorum."Kız durumu bir bilseydi..."Sıkıntı olmayacaktır," dedi Sophie. "Marki beni umursamıyor bile."Mary, Sophie‟den King‟e döndü ve King‟de buna inanmadığı izlenimini uyandırdı."Lordum, hanımefendiyi oldukça sahiplendiğimizi anlarsınız. Hayatımızı kurtardığı için."King bir defa başını salladı. "Anlıyorum.""O zaman onun canını yakarsanız bağırsaklarınızı dökmem gerektiğini de anlarsınız."King kızın olanların çoğundan haberi olmadığına şükrederek gözlerini kırpıştırdı. Çünkü tehdidinde ciddi olduğu belliydi ve King söylediğini yapmak için yeteri kadar cesareti ya da yeteneği olmadığından emin değildi. "AnlıyorumMary tatmin olarak başını salladı. "Ne yapalım o halde?" "Burada kal. Birkaç saat boyunca, biz yeterince uzaklaşana kadar, bizimle ilgilenememelerini sağla. İstersen birkaç gün daha kal." Ona cüzdanından bir avuç para verdi. "Bu ihtiyacınız olursa sizi haftalar boyu idare eder. Hazır olduğunuzda faytoncum sizi de valizimi de kır evime getirecek."Mary pek emin değildi. "Biz Yorkshire‟a gidiyorduk. Orada bir yer var. Güvende olacağımızı duymuştum."King başını iki yana salladı. "Sizin için Cumbria‟da da bir yer var. Ya da Galler‟de. Ya da başka yerlerde. John ve Bess için de. Hepiniz Lyne Dükü‟nün koruması altında olacaksınız.""Vay be!" dedi John."Bir dük!" dedi Mary.Yakın zamanda. Ve King kendini koruyamayanları korumak için elinden geleni yapacaktı. Belki de artık bunu yapabilecekti.Sophie, King‟e baktı. "Teşekkür ederim.""Çıktığımız zaman teşekkür edersin," dedi King onu kendine çekerek. "Giyinmen lazım. Bardan buraya giriş yaptığın gibi çıkacaksın.""Vurulmuş ve baygın şekilde mi?" dedi John.King bavulun üstünde duran biraz kirlenmiş ama genel olarak temiz olan üniformayı Sophie‟ye uzattı. "Uşak şeklinde."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro