Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Ya Sonra (Sema Dekeli'nin Anısına)

Bizler zanlının etrafında etten bir duvar oluşturmuşken saniyeler içerisinde etrafımızda büyük bir kalabalık meydana gelişti.Zanlıyı arabaya bindirmeye çalışırken duyduğum ses benliğimde resmen soğuk duş etkisi yaratmıştı

Ben bu kahkahayı tanıyordum...

Evet ben bu kahkahayı tanıyordum tanımasına ancak sanki algılarım yol olmuş gibiydi.Neredeyse kafam 360 derece dönüyordu ancak sesin nereden geldiğini bulamıyordum.Sanki gözlerim kör kulaklarım sağır olmuştu.O arada bir anlık boşluğumdan faydalanan maktulün yakınları araya girmeyi başarmış ve zanlıya linç girişiminde bulunmuşlardı.

Çaresiz kalmıştım o anda. Zanlıyı mı kurtarmalı yoksa sahibinin kim olduğunu bilmediğim o kahkahanın peşine mi düşmeliydim ?

Hani hamle yapmak istersinizde eliniz kolunuz bağlanır.Tamda o pozisyondaydım işte.Bir anda Emir'in

''Başkomiserim!''

diyen sesiyle kendime geldiğimde ağzı burnu kan içinde kalmış olan zanlı ile göz göze gelmiştim.O anda yapacak en doğru şeyin Emir ve Yiğit daha fazla hırpalanmadan zanlıyı uzaklaştırmak olduğuna karar kılmıştım.Açıkçası kadın umrumda dahi değildi.Benim lanetim sevdiğim ve değer verdiğim insanlara benim yüzünden zarar geliyor ve hatta ölüyor olmaları değilmiydi.

Şu anda benim yüzümden yakınımdaki birilerine gelecek olan zarar en son kaldıracağım şeydi...

Zor da olsa zanlıyı araca bindirmiş ve adliyeye getirmiştik.Nöbetçi mahemeye çıkacak oradan da ceza evine götürülecekti.Tüm bu işlemleri tamamlamamız ortalama altı saat sürmüş zanlıyı cezaevine evrakları ile teslim ettiğimizde bir vaka daha bizim açımızdan kapanmıştı.Bundan sonrası mahkemenin vereceği hükme bağlıydı....

Bizler delillerin bize açtığı yolda ilerleyerek zanlıya ulaşmanın çabasındaydık.Delillere göre yakaladığımız zanlı veya zanlıları yüce divana teslim ettiğimizde bizim rolümüz sona ererdi bu filmde...Ardından yeni gelen anonsa cevap verir cinayet mahallini inceler bulduğumuz deliller sayesinde farklı farklı maceralarda yeni yeni senaryolarda bulurduk kendimizi...

Gün bizim için bitmişti artık....

Akşam olup ta yatağıma yattığım da bugüne kadar çözdüğüm değil çözemediğim dosyaları tek tek gözümün önüne getirirdim.Kabul ediyorum bazen değil de her zaman takıntılı biriydim ben.İşi hayatı olmuş takıntılı bir işkoliktim.Daha akademiden yeni mezun olup göreve geldiğim zamanda bir ihbar almıştık.Or-an da milli  savunma bakanlığı lojmanlarının karşısında 14-15 yaşlarında bir genç kız cesedi bulunduğu ile ilgili bir anons gelmişti.O zamanlar çaylak bir komiserdim.

Ama ilkeleri olan çaylak bir komiser...

Olay yeri inceleme ve daha önce gelmiş olan resmi ekip intihar olduğunu söylüyordu...İçimdeki o güdü bana intihar olmadığını söylüyordu.Kızın cansız bedeni 15 katlı binanın beton zemininde öylece yatarken ben ilk defa bu kadar genç bir bedenin naaşıyla karşı karşıya kalmış olmanın şokunu yaşıyordum.Günlerden çarşamba ve mübarek Kadir gecesiydi.En azından takvimler Mübarek Kadir gecesi olduğunu söylüyordu.Buna rağmen inanılmaz sert esen bir rüzgar ve kulaklarımızı buz kalıplarına ceviren dondurucu bir soğuk vardı.Saat 22.30 civarı idi...Olay yerinde oluşturduğumuz güvenlik çemberine rağmen inanılmaz bir kalabalık oluşmuştu.Sokak köpekleri hep bir ağızdan havlıyor ve uluyordu.Az önümde arabasını park eden ve araçtan inen iki bey yanıma yaklaştıklarında bir anda az sonra olacaklardan habersiz bir şekilde sanki kanım bedenimden çekilmişti.Adamın çekingen ses tavrı ile bir anda kendime gelmiştim.

''İyi akşamlar amirim.Karşı sitede oturuyoruz da kızım dolaşmaya çıkmış arkadaşına uğrayacakmış dönmeyince merak edip onu aramaya çıkmıştık.Işıkları ve ambulans sirenini duyunca bir bakmak istedik yardımcı olacağımız bir şey varmı diye bakmak istemiştik?''

''Anladım efendim...İntihar vakası 14-15 yaşında bir genç kız kimliği çıkmadı üzerinden.Belki tanıdığınız biri yada bu mahalleden olabilir.Eğer kaldırabilecekseniz manzarayı.... teşhis konusunda yardımcı olabilirsiniz.''

Bu cümleler ne kadarda soğukkanlı bir biçimde çıkıvermişti ağzımdan.Tam o sırada kulakları sağır eden çığlıklar yükselmeye başlamıştı.Adının Büşra olduğunu öğrendiğim genç kız avazı çıktığı kadar

''Hayır,Hayır olamaz yalan o intihar etmez....Yalan söylüyorsunuz ''

Diyerek bağırıyordu.Kızın haykırışlarını duyan adamın sanki kafasından kaynar sular dökülmüş bir ifadeye bürünüp beni ve arkamdaki kalabalığı yararak ilerlemesi saniyeler sürmüştü.Adamın arkasından ayaklarımı sürüyerek gidiyordum neredeyse.Adımlarımı hızlandırmaya çalışırken duyduğum o yeni çığlık içimin parçalanmasına ve olduğum yere çivilenmeme sebep olmuştu.

''Sema kızım!....Meleğim kalk....Kızım kalk....Yalan bunların hepsi numara yapma kalk kızım!....''

Faruk  beyin sanki içine doğmuştu.Nereden bile bilirdiki arkadaşına uğramak için evden çıkan kızının yardıma ihtiyaç var mı diye uğradığı noktada cansız bedeni ile karşılaşacağını....

Evet kimliği meçhul kızımız hemen yan sitede oturan arkadaşı Büşra'nın attığı o çığlıklar sayesinde teşhis edilmişti.Üstelik en yakın arkadaşı ve babası tarafından.O gençliğinin baharındaki Kız Sema Dekeli'den başkası değildi.

Nöbetçi savcının gelip ölümü ilan etmesini beklerken ağlamalarının arasında ifadesine başvurduğumuz Büşra sayesinde aslında Sema'nın ne kadar hayat dolu sosyal projelerde görev alan bir kız olduğunu öğrenmiştik.

Neredeyse tek nefeste o 15 katı çıkmış ve binanın çatısından kızın düşmüş olduğu noktaya bakmıştım.Kesinlikle intihar olması mümkün değildi.Eğer kız atlamış olsaydı düşeceği nokta ile düşmüş olduğu nokta arasında uçurum vardı.Makdulün o noktaya düşmüş olması için birisi tarafından ittirilmiş olması lazımdı....

Ben ve ekip arkadaşlarım elimizde yok denecek kadar az delilin peşine düşmüşken Sema  gelen savcının ölümü ilan etmesinin ardından adli tıbba doğru yola çıkmıştı....

3 Gün sonra

Tüm gazetelerde buna benzer başlıklar yer alıyordu

"Sır ölüm"de sürpriz tanık

CHP Adıyaman Milletvekili Celal Topkan'ın oğlu Tuğcan'ı ziyaret ettikten sonra cesedi bulunan Sema Dekeli'nin ölümü esrarını koruyor. Polise verilen lojman kayıtlarında Sema'nın giriş - çıkış saatlerinden nüfus bilgilerine kadar birçok detay yer alırken, genç kızı TBMM Lojmanları'na getiren taksi şoförü Aktüel'e

"Bırakın kayıt tutmayı, arabayı bile durdurmadılar" dedi!

15 yaşındaki Sema Dekeli 22 ekim gecesi üzerine geçirdiği siyah eşofmanla evden çıkarken yanına ne kimlik ne de anahtar almıştı; yalnızca bir taksi parası vardı. Sitelerinin girişinde bulunan taksi durağının ziline bastığında, taksi durağının kayıtlarına göre saat 20.45'ti.

"Arabaya aldığımda bana milletvekili lojmanlarına gitmek istediğini, ama yanına kimlik almayı unuttuğunu, bir problem çıkıp çıkmayacağını sordu. Misafir olduğunu söylerse problem çıkmayacağını söyledim. Aslında genelde kimlik sorarlar ama şansımıza bakın, bırakın kimlik sormayı, arabayı bile durdurmadılar. Saat 21.00 civarında onu Celal Topkan'ın evinin bulunduğu 3. sokağın başına bıraktım."

Genç kızı götüren taksinin şoförü Adnan Gündoğan, lojmanları terkettiğin de saatin dokuzu biraz geçtiğini belirtiyor. Küçük Sema'nın cesedi lojmanlara bir kilometre uzaklıktaki onbeş katlı apartmanın önünde bulunduğunda ise, saat polis kayıtlarına göre 21.50'ydi...

Önce üniversite, sonra master

"O, sıradan bir genç değildi."

Sema'yı tanıyan hemen herkes söze böyle başlıyor. 1983 doğumlu Sema, Dekeli çiftinin tek çocuğuydu. Arı Koleji'nin ilk kısmını ve Tevfik Fikret Lisesi'nin orta bölümünü dereceyle bitirmişti. Derslerindeki başarıyı katıldığı sosyal etkinliklerde de göstermişti. Okulun voleybol takımında oynuyor, piyano çalıyor, dans dersleri alıyordu. Caz müziğinin hayatında özel bir yeri vardı. Lisede yapılan Fransızca şiir okuma yarışmalarında hep o birinci oluyordu. Hedeflerini şimdiden belirlemişti. 

Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği ve ardından işletme master'ı.

Hatta dil sorunuyla karşılaşmamak için şimdiden ingilizce dersleri almaya başlamıştı.

Anne Zühal Dekeli kızını anlatacak kelime bulamıyor:

"O son derece iddialı bir çocuktu. Hayata dört elle sarılmıştı. Bırakın onu yönlendirmeyi, süratine yetişmemiz bile imkansızdı. Hayata dair iddiası vardı. Önümüzdeki 10 yılını en ince ayrıntısına kadar planlamıştı."

Tevfik Fikret Lisesi birincisi sınıf öğrencisi Orhan Başçavuşoğlu Sema'nın en yakın arkadaşlarından biriydi:

"Şiir yazardı, ruhunun tüm güzelliğini şiirlerinde bulabilirdiniz. Bir daha böyle bir insanı tanıyabileceğimi sanmıyorum."

Son saatlerini birlikte geçirdiği Ayşe Sert'e göre ise, arkadaşını ölüme götüren neden onun karmaşık şeylere olan ilgisi:

"Karmaşık kişilik yapılarına özel ilgi duyar, onları çözmeye çalışırdı. Sevgilisi Tuğcan son derece esrarengiz biriydi. Sema onunla ilgilenip sorunlarını çözmeye çalışmaktan mutluluk duyuyordu."

Tuğcan, yaz aşkı

Sema ve Atatürk Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Tuğcan Topkan, iki ay önce Marmaris'te bir aile toplantısında tanıştılar. İki genç ilk karşılaştıkları akşam birlikte olmaya karar verdiler. İlişkileri Ankara'ya döndükten sonra da sürdü. Ancak, Sema'nın arkadaşlarının anlattıklarına göre, Tuğcan sevgilisini yalnız ailesi evde olmadığı zamanlarda arayabiliyordu. Çünkü annesi Zuhal ve baba CHP Adıyaman Milletvekili Celal Topkan oğullarının "gereksiz" telefonlarına müdahale ediyordu. Sema ve Tuğcan'ın buluşma yeri ise, 

Turan Güneş Bulvarı'nda inşaat halindeki 7 numaralı apartmanın çatısıydı; yani 22 ekim gecesi genç kızın cesedinin bulunduğu inşaat... Tuğcan, Sema'nın arkadaşlarıyla tanışmak istemiyor, onu da kendi arkadaşlarıyla tanıştırmıyordu. Yakın arkadaşı Ayşe Sert, Tuğcan'ı sadece Sema'nın kendilerine anlattığı kadarıyla tanıyabildiklerini söylüyor:

"Sema onun insanlardan nefret ettiğini anlatıyordu. En çok da annesinden nefret ediyormuş ve onunla karşılaşmamak için bütün bir gün odasından hiç çıkmadığı oluyormuş. Sema'ya konuşmaktan, birlikte olmaktan mutluluk duyduğu tek insanın kendisi olduğunu söylermiş. Bu kadar umutsuz bir insanı biraz olsun mutlu edebilmek Sema'nın çok hoşuna gidiyordu. Onun sorunlarına çözüm bulabilmek için çırpınıyordu. Sadece bir kez karşılaştım Tuğcan'la. Ailesi onun dışarı çıkmasına, evine arkadaş davet etmesine izin vermezdi. Sema asla Tuğcan'ı telefonla arayamazdı, çünkü Tuğcan'ın annesi tepki gösterirdi."

"Rüyasında uçtuğunu görmüş"

Esrarengiz olayın meydana geldiği akşam, Saat 21.45 civarında Sema'nın annesi Zühal Dekeli kızının neden geciktiğini sormak için Özge'yi aradı. Özge doğruyu söylemeye karar verip Sema'nın Tuğcanlar'a gittiğini anlattı.Anne hemen Tuğcan'ı aradı; delikanlının söylediğine göre kızı 21.00'de onun evine gelmiş, biraz koridorda konuşmuşlar, sonra da çıkmıştı.

Anne hemen tüm yakınlarına haber verdi.

Baba Faruk Dekeli, kızının kaybolduğunu bildirmek üzere Yıldız Karakolu'na hareket etti, amca Haluk Dekeli de Tuğcan'ın milletvekili lojmanlarındaki evine. Haluk Bey giriş kapısından Sema'nın lojmandan çıkış saatini öğrenmek istedi; kayıtlarda genç kızın adı yoktu. Kapıdaki güvenlik görevlisi telefonla Tuğcan'ı arayarak ahizeyi amcaya uzattı. 

Tuğcan'ın telefonda söyledikleri dehşet vericiydi:

"Benden 21.15'te ayrıldı. Moralinin bozuk olduğunu, eve dönmek istediğini söyledi. Belki size yardımcı olur diye söylüyorum, Sema, dün gece çok yüksek bir yerden atladığını ve çok güzel uçtuğunu söyledi."

Amca Haluk Dekeli bu sözlere o anda bir anlam veremedi:

"Doğrusu pek de önemsememiştim, bir an önce Sema'yı bulmak istiyorduk."

Saat 23.00 civarında baba Faruk Dekeli, benzin almak için uğradığı istasyonda, kameraların bir cesedi görüntülediğini farketti ve gayri ihtiyari başını uzattı. Ve gördüklerine uzun süre inanmak istemedi...

İfadeler çelişkili

Önünde ölü bulunduğu apartmanın kapıcısı Kemal Şen, Sema'nın cesedini saat 21.30 - 22.00 sıralarında gördüğünü olduğunu anlatıyor. Hemen polisi aramıştı, 10 dakika sonra polis arabaları apartmanın önündeydi. Şen, ifadesi alınmak üzere gözaltına alınarak Yıldız Karakolu'na götürüldü. Bir süre sonra polisler Sema'nın tüm arkadaşlarını gözaltına aldı. 

Tuğcan da milletvekili babası Celal Topkan ile birlikte geldi karakola. Olaya Ankara 

Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masası ekipleri el koydu.

Baba Faruk Dekeli bir gün sonra savcılıkta ifade vermeye gittiğinde duyduklarına inanamadı: 

"İfadelerde milletvekili lojmanları kapısında Sema'ya ait giriş çıkış kayıtlarından söz ediliyordu. Kayıtlara göre, Sema 21.30'da girmiş, 21.50'de ise çıkmıştı. Üstelik kayıtlarda Sema'nın ayrıntılı nüfus bilgileri de yer alıyordu. Oysa kapıdaki görevliler bir akşam önce bize herhangi bir kayıda rastlayamadıklarını söylemişti."

Lojmanlara girişi sırasında Sema'nın kaydının alınmadığını taksi şoförü Adnan Gündoğan da doğruluyordu.

Tuğcan Topkan ise ifadesinde Sema'nın bir hafta önce kendisini, astronomi festivali nedeniyle gittikleri Antalya'dan aradığını, dağlardan çok etkilendiği ve kendisini aşağıya atmayı düşündüğünü anlattığını belirtiyordu. Miletvekili Celal Topkan ise gazetecilerin sorularını

"Kız zaten intihara çok meyilliymiş"

diye yanıtlıyordu.

Satanist iddiası

Oysa ailesi ve arkadaşları Sema kadar hayata bağlı bir genç kızın asla intihar etmeyeceğine inanıyor. Onlara göre bu, bir cinayet! İşte bu yüzden baba Faruk Dekeli, Sema'nın neden öldürülmüş olabileceği sorusuna yanıt arıyor. Kızının son iki aydır dinle ilgilenmeye başladığını, 18 yaşına geldiğinde dinini seçme hakkının olup olmadığını sorduğunu anlatıyor:

"Bunlara bir anlam veremiyordum. Bazı aile dostlarımızın çocukları Tuğcan'la aynı okulda okuyor. Lisede şeytana tapanlar olduğundan söz ediyorlar ama kızımın böyle bir şeye ilgi duymuş olabileceğini sanmıyorum."

Sema'nın ölümünden sonra satanistleri araştırdığını anlatan Faruk Dekeli, kızının ölümüyle satanistlerin kurban törenleri arasında ürkütücü benzerlikler olduğunu iddia ediyor: 

"Satanistler kurbanlarını 13 - 18 yaş arasında, bakire ve hayata dört elle tutunmuş, başarılı yani tanrının sevdiği kullar arasından seçermiş. Kurban törenlerini dini bir günde gerçekleştirdikleri anlatılıyor. Üstelik 'Hiçbir satanist yerde ölmez' diye bir iddiaları varmış. Kızım bu özelliklere uyuyordu; öldüğü gece de kadir gecesiydi!"

Arkadaşları ise "satanizm" iddiaları karşısında suskun. Antalya gezisinde Sema'yla birlikte olan Burak Büyüksaraç arkadaşının yükseklik korkusu olduğunu söylüyor:

"Bırakın atlamayı düşünmeyi, dağdan aşağı bile bakamamıştı. Oradan Tuğcan'ı araması ise imkansız. O, Tuğcan'ı asla evinden arayamazdı ki."

Ölümü planlamış mıydı?

Olayı soruşturan Başkomiser Murat Ay'ın Sema'nın ölüm nedeninin intihar olduğunu söylemesi baba Faruk Dekeli'yi yıldırmamış. Kızının öldüğü apartmanı incelemeye gittiğinde, mahalledeki çocukların

"Yaşlı bir teyze o gece kızınızın ardından bir adamın inşaata çıktığını görmüş"

sözlerini polislere aktarmasına karşın, sonuç alamamış. Kızının son bir saatini aydınlatabilmek üzere aradığı Tuğcan'ın babası Celal Topkan'dan ise

"Ben milletvekiliyim, bu tip olaylarda adımın geçmesi beni yıpratır"

yanıtını almış.Tüm görüşme tekliflerini reddeden Celal Topkan olayın intihar olduğu, büyütülmemesi gerektiği görüşünde. Tuğcan'la görüşmek üzere evinden aradığımız da bize verdiği yanıt da bu olayın çözülmesine yardım edecek biri olduğu izlenimi bırakmadı üstümüzde:

"O sıradan bir çocuk değil, babası milletvekili. Önce babasını Meclis'teki makamından bir aramalıydınız!"

Ailesi, okulu ve meclis lojmanları idare amirliği Tuğcan ile görüşülmesine izin vermiyor. İşte bu yüzden, sevgilisi ölen 18 yaşındaki gencin neler düşündüğü bir sır! Gelecekteki 10 yılını bile planlayan Sema'nın planları arasında ölüme yer olup olmadığı da.

 Ama Sema'yı lojmanlara götüren taksi şoförünün içeri girerken kimlik bile sormadıklarını söylemesine, genç kızı olayın olduğu saatlerde lojmanlarda aramaya giden amca Haluk Dekeli'nin giriş kapısında hiçbir giriş kaydı olmadığını tesbit etmesine rağmen, sonradan nasıl olup da saati ve dakikasıyla, genç kızın kimlik bilgileriyle kayıt bulunduğu; işte bu çözülmesi mümkün ve çözülmesi gereken bir sır...

 Daha bunun gibi sayısız sür manşetten haber yapılmasına görsel ve yazılı medya inim inim inlerken elimizi her attığımız delil kuruduğundan aslında faili belli ancak suçluluğu isbat edilemediği için faili meçhullerin arasında kalan ve hala davası devam eden bir dosyaydı Sema'nın dosyası....

 İşte uykularımın katilleri arasındaydı bu faili meçhul vakalar...Aslında faili olan ama faili meçhuller...

Yorgunluğun karşısında çaresizce uykuya dalan gözlerim daha sevdiğine kavuşamamışken telsizden gelen anons sesiyle yine aydınlanmıştı.

''2520 merkez düden çayında bulunan başsız kimliği belirsiz erkek ceset bilinen yere destek ekip ve kurtarma ekibi talep etmekteyiz.''

''2540-2520 bilinen yere destek ekip yola çıktı''

Zaten tam tekmil hazır olan ben çoktan aracın sirenlerini çalıştırmış ve yola çıkmıştım.

 O zaman macera başlasın.......

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro