Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

×15×

Yorumlarınızı bekliyorum!❤

×××

"Ekin!"

Koşarak yüzü bembeyaz olmuş Ekin'in yanına gidip yüzünü avuçlarımın arasına aldım. "Ekin, iyi misin? Senden mi geldi o çığlık? Ne oldu? Konuşsana!"

Ellerini, yanaklarının üzerindeki ellerimin üstüne koydu. "Sakin ol Seçkin, ben iyiyim."

Bembeyaz olmuş yüzü bana yalan söylediğinin kanıtıydı. "Ekin, yalan söyleme. Senden geldi o çığlık." diye direttim.

"Üzerime doğru koşan bir köpek vardı. Yanımdan geçip gitti ama ben... korktum." dedi gözlerini kaçırarak. Yüzüne bakmaya çalıştığımda gözlerini kaçırması utandığını gösteriyordu. Ekin, gerçekten köpeklerden korkardı. Küçükken sevmeye çalıştığı bir köpeğin onu ısırması nedeniyle fobisi oluşmuş.

Derin bir nefes verdim. "Sana bir şey oldu sandım, aklım çıktı." dedim bezgin bir tonda. Daha sonra ne dediğimin farkına varınca dudaklarımı birbirine bastırdım. Ekin'e baktığımda gözleri hüzün ve mutlulukla parlıyordu. Ellerimi yanağında unuttuğumu fark edince hızlıca çektim.

"Ben, o zaman gideyim." dedi.

"Burada ne işin vardı? Gecenin birinde?"

Gözlerini gözlerimde tutmaya çalıştı. "Hava almak istedim." dedi. Onu kendinden daha iyi tanıyor olmam onu ele veriyordu. Yalan söylemediğini kanıtlamak için gözlerini gözlerimde tutma çabası ve bu süreçte titreyen gözbebekleri iyi bir yalancı olmadığını gösteriyordu.

Beni görmek için bu saate kadar burada beklediği düşüncesini aklımdan silmeye çalıştım. Üzülmek istemiyordum. Boğazımı hafifçe temizledim. "Anladım."

"Ben, gideyim o zaman." dedi arkasını dönüp.

"Nasıl gideceksin eve?" dedim hızlıca. Arkasını döndü. "Yürüyeceğim." dedi omuz silkerek.

Beni terk edip gittiği için ona inanılmaz öfkeli olsam da bu saatte tek başına yürümesine vicdanım elvermezdi. Üstelik, maalesef o kadar kötü bir devirde yaşıyorduk ki bu saatte eve sapasağlam gidebileceğinin garantisi yoktu. Ve ben Ekin'i bu tür ihtimallerden oluşan seçenekler arasında bırakamazdım.

"Birlikte yürüyelim." dedim yanına giderek. Önce duraksasa da sonra hızlı adımlarla yanıma yanaştı. İtiraz edip bana karşı gelmesini beklerken ses etmeden yanımda yürüdü. Bu uysallığı içimi ısıttı.

"Nerede oturuyorsun? Yani, artık eski evinizde oturmadığınızı biliyorum." dedim çünkü eski evleri benim evimle aynı mahalledeydi.

"Evet, taşındık. Kafeye on dakika falan yürüme mesafesinde." Uzun zaman sonra ilk kez normal bir konuda normalce konuşuyorduk.

Başımı sallayıp onayladım. Birlikte sessizce yürümeye devam ederken aklımdakini sormamak için direndim. Ama zihnim bangır bangır "Berkan'la nasıl bir ilişkin var?" diye bağırıyordu.

Ekin'in yönlendirmesiyle evinin önüne kadar geldik. Gerçekten kafeyle arasındaki mesafe uzak değildi.

Evinin kapısını anahtarla açtıktan sonra bana döndü. "Teşekkür ederim. Kendine dikkat et." Başımı salladım.

"Eve gidince mesaj at." diye diretti. Gözlerim dolsa da dişlerimi sıkıp tekrar başımı salladım. Arkasını dönüp evine girdi ve ben birkaç dakika daha orada kaldım. Evin yolunu zihnime kazımaya çalıştım. Bundan sonra ayaklarım beni sık sık buraya getirecekti belli ki.

×××

Seçkin: Eve girdim

053****: Beni dinleyip mesaj atacağını düşünmezdim ama çok teşekkür ederim.

053****: Yoksa senin eve varıp varamadığını düşünüp kafamda kuracaktım.

053****: Sokaklar artık kimse için tekin değil, özellikle de geceleri.

Seçkin: Öyle.

Seçkin: Bu arada,

Seçkin: Dolaşmaya çıktım yalanını yemedim.

053****: O zaman daha iyi anlamışsındır

Seçkin: Neyi?

053****: Adımlarımın beni her zaman senin yanına getirdiğini

053****: Gözlerimin hep seni görmek istediğini

Seçkin: İyi geceler

053****: Seçkin

053****: Yapma

053****: Ama, haklısın

053****: Bunu sen değil ben yaptım bize

053****: Neyse, uzun zaman sonra ilk kez seninle bu kadar normal zaman geçirdim

053****: Bunu bozmak istemiyorum

053****: İyi geceler

(Görüldü)

Telefonu kapatmadan önce hala kaydetmediğim numaraya baktım. Kaydetmeme gerek yoktu, ezberlemiştim zaten ama yine de daha fazla öyle durmasını istemediğimden "Ekin" yazarak kaydettim.

×××

"Aga sakin oluyorsun, tamam mı? Oraya buraya sinirlenmek yok. Sonra da ayağına gelen topu direkt kaleye vur. O girer zaten kaleye."

Bana bir saattir taktik vermeye çalışan Murat'a döndüm bezgince. "Sus artık. Taktiklerin bir işe yaramıyor."

Kaşlarını çattı. "Nasıl 'işe yaramaz' diyebilirsin benim taktiklerime? Geçen maçta sana sola vur diye bağırdım, sen de vurdun ve gol olmadı mı?" Ofladım. "Hâlâ aynı şeyi anlatıyorsun kırk yıldır. Ben orada seni duymadım bile."

"Sırf benden taktik aldığını kendine yediremediğin için böyle yapıyorsun." dedi ve trip atarak yana döndü. İçimden sabır çekerek diğer yanıma döndüm. Defne, gözlerini kısmış etrafı kolaçan ediyordu?

"Pişt, sen kimi arıyorsun öyle?"

İrkilerek bana döndü. "Hiç, ne arayacağım kimseyi?"

Ellerimi dizlerime bastırarak ayağa kalktım. "Hey Allah'ım. Biri de aklı başında değil ki!"

Defne'ye ve Murat'a söylensem de aklım, birkaç bank ilerimizde yan yana oturan Berkan ve Ekin ikilisindeydi. Berkan piçi ne anlatıyorsa artık, Ekin'in yüzünde güzel bir gülümseme vardı. Kesin İngiltere'deki anılarını yâd ediyorlardır.

"Hadi, başlıyoruz." Murat'ın omzuma dokunmasıyla birlikte kendimi toparlayıp okulun futbol sahasına girdim. Berkan ile birlikte forvet oynayacaktık ve bu hiç hoşuma gitmemişti. Murat'ın zoruyla katıldığım bu maç, Berkan'ı da görmek zorunda olduğum için bana zehir gibi geliyordu.

Mevkilerimize yan yana geldiğimizde ona bakmamaya çalışarak kendimi sıktım. Hayır Seçkin, ona Ekin ile ilgili hiçbir imada bulunmayacaksın!

"Okula hemen adapte olmuşsun, arkadaş falan edinmişsin." Ağzıma...

Bana bakıp gülümsedi. "Evet, oldum. Sağ olsunlar arkadaşlar da pek yardım etti." Gülümseyen ağzının ortasına bir tane yapıştırmamak için kendimi zor tuttum.

"Arkadaşlar?" dedim sorarak. "Yanında sadece bir kişiyi gördüm şimdiye kadar ama..."

"Ha sen Ekin'i diyorsun. Evet ama Ekin İngiltere'den yakın arkadaşımdı zaten, o sayılmaz. Sınıftaki diğer çocuklardan bahsediyordum ben."

Yakın arkadaşım? Ne kadar yakın mesela?

Söyledikleri hoşuma gitmeyince başımı başka yöne çevirdim. Maç başlayınca kafamı dağıtmak için her topa eşek gibi koştum.

İlk yarının sonlarına doğru maçta 2-2 eşitlik vardı. Berkan piçi, rakip kaleye sokulurken onun sağında top bekliyordum ama bana topu vermeden kaleyi yokladı. Şut, gole çevrilmezken ilk yarı da bitmişti. Sahadan çıkarken sinirle küfür ettim. "Piçe bak. Biz orada boşuna dikiliyoruz çünkü!"

Yanımdan geçerken duydu küfrümü. "Bana mı dedin?"

"Sana dedim." diyerek diklendim. "Yalı kazığı gibi boşuna mı dikildik biz orada?"

"Sana pas atmam riskliydi, kontrol edemeyebilirdin. Ben de daha garanti kaleye vurmayı denedim. Ne var bunda?" Bana sakin sakin laf anlatması sinirlerimi daha çok zıplattı. "Siktir git şuradan. Bencil puşt."

"Yavaş!" dedi üstüme yürüyerek. "Laflarına dikkat et!"

"Etmiyorum lan!" diyerek bağırdım ve bir adım da ben ona gittim. Araya giren Murat, beni göğsümden itip uzaklaştırdı. "Abi sakin ol. Ne oluyor?"

"Çekil Murat."

"Berkan!" diyerek koşarak buraya gelen Ekin'i görünce öfkem katlandı. Aramıza girerek bir elini Berkan'ın göğsüne yasladı ve onu geri çekti. "Ne oluyor burada?"

"Arkadaşa top oynamayı öğretiyordum. Sorun yok." dedi Berkan bana bakarak.

"Oğlum seni var ya." diyerek öne atıldım. Murat'tan önce Ekin geçti önüme, diğer elini ise benim göğsüme yasladı. Ellerinin sıcaklığını hissederken diğer elinin Berkan'ın üzerinde olması rahatsız etti.

"Seçkin, yapma lütfen." dedi gözlerime bakarak.

Diğer kolumu da Defne tuttu. "Gel gidelim Seçkin." dedi. Gözlerimi zar zor Ekin'in gözlerinden çektim ve arkamı döndüm.

"Birden niye parladın oğlum sen? Gel gidelim, ikinci yarı oynamayız." diyen Murat'a hızla döndüm. "Hayır, oynayacağım! Asıl o yarı İngiliz oynamayacak!

×××

Bir miktar sinirler gerildi sanki:)

Yıldızı parlatmayı unutmayın!💛

Seviliyorsunuz!💜

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro