KM-23
Emre sevdiği kızın iki omzundan tutarak kendine yaklaştırdı. "Ciddiyim doktorluk bir şey var mı?"
" Yok yok iyiyim gerçekten."
Emre eğilip derin bir öpücük kondurdu Esra'nın dudaklarına.
Esra'nın esmer teninde ki beyaz danteller gözünün önünden gitmiyordu ama şuanlık onları yok saymalıydı.
"Anne bu kadar zor mu bir kızı ikna etmek?'' Emre günlerdir annesine Esra'yı yemeğe davet etsin diye yalvarıyordu ama ne yaparsa yapsın yalvarışları sonuçsuz kalıyordu.
''Yavrum kız her çağırdığım da bahane buluyor ben ne yapayım. Hem sen bu kıza hani tahammül edemiyordun bu yalvarışlar nereden çıktı?''
Emre annesinin söylediği ile sırıtmaya başladı. Annesine söylemek istiyordu ama Esra utancından söylemesini istemiyordu. Emre'de kendince plan yapmıştı, eğer Esra yemeğe gelirse pat diye söyleyecekti e tabi itiraz etme fırsatı olmayacaktı. Ama Esra, Emre'nin sandığından zeki çıkmıştı ne yaparsa yapsın bu eve adım atmıyordu. Sadece annesi ile telefonda konuşuyor gönlünü öyle alıyordu.
''Deli mi ne? Ne gülüyorsun kendi kendine öyle oğlum!''
Emre annesinin sesi ile tekrar ona döndü. ''Valla ben anlamam Ayşe hanım. İşinize geleni yapıyorsunuz. Esra bu akşam bu masada olacak.'' diyerek evden çıktı.
Ayşe Hanım giden oğlunun arkasından bakakalmıştı. Ama onun bu tavrının sebebini de az çok anlıyordu. Ateş bacayı sarmıştı demek!
Esra çalan telefonuna baktığın da yine Ayşe yengesinin aradığını görmüştü. Bu hafta bu kaçıncıydı?! Kadını artık reddetmek istemiyordu ayıp oluyordu ama giderse de utancından nasıl bakacaktı kadına?
Of çekerek açtı telefonu. ''Yengecim.''
''Kızım nasılsın?
Evet konuşma ilk önce böyle başlıyordu, Esra tam üzerine düşen cümleyi söyleyecekti ki Ayşe Hanım sözünü kesti. ''Tamam kızım biliyorum iyisin bende iyiyim buraları geçelim. Bu akşam bizde yemektesin itiraz istemiyorum kesinlikle. Eğer gelmezsen kalbim kırılır.'' Tek nefeste söylediği cümlelerden sonra Esra'ya pek fazla söz kalmamıştı. El mahkum gidecekti.
''Peki, gelirim.''
Telefon kapandıktan sonra Esra şirkete gitmemeye karar vermişti. Tüm günü kendini akşama hazırlamaya adamıştı. Hem psikolojik olarak hem de bedenen. Bu yemek kesinlikle Emre'nin başının altından çıkmıştı. Israr ediyordu durmadan anneme söyleyelim diye ama Esra istemiyordu işte. Aslında istiyordu ama utanıyordu. Emre'den bunun hesabını soracaktı. Akşam yemekte büyük bir emrivaki yapacağını hissediyordu.
Bunun intikamını almalıydı ama nasıl?! Bunu düşünürken dolabının kapağını açmıştı ki intikamını nasıl alacağını işte şimdi bulmuştu!
Hemen telefonu eline alıp Emre'ye mesaj attı.
''Bugün şirkete gelmiyorum, akşam sizde GÖRÜŞÜRÜZ.''
Mesajını attıktan sonra kuaföre gitmek üzere evden çıkmıştı, tabi elbisesini de alarak.
Emre Esra'nın attığı mesaja gülümsemeden edememişti. Annesi isteyince her şeyi hallediyordu işte. Akşama olmuştu bu iş. Her ne kadar Esra'nın görüşürüz kelimesini neden büyük yazdığını anlamasa da sevdiği kızla annesini akşam aynı masada görecekti. Ve annesine söyleyecekti. Gerisi zaten çorap söküğü gibi gelirdi.
Esra hafif bir makyaj yaptırıp saçlarını da doğal bıraktırmıştı. Elbisesiyle yeterince dikkat çekecekti zaten.
İntikam deyince Emre'nin o gün kendine nasıl baktığını anımsadı Esra. Beyaz dantelli sutyeniyle yeterince dikkatini çekmiş olduğunun farkındaydı. Giyeceği elbise dantelli sutyenin yerini tutmazdı elbet ama Emre'ye o günü anımsatacağından çok emindi. Elbisesini giydikten sonra Emrelere gitmek üzere taksiye atladı.
Emre onu gördüğünde kesinlikle kalp krizi geçirecekti.
Emre işlerini erkenden halledip bir an önce eve gitmek istiyordu. Gecenin erken başlaması Esra'yı daha çok görmek demekti çünkü.
Alelacele kalan işleri de Savaş'a bıraktıktan sonra şirketten çıktı.
Bir gün ona biri böyle bi insan olacağını söylese asla inanmazdı. Resmen Esra için pervane olmuş, her dakika onu görmek istiyordu. Ama ona göre pervane olması iyiydi, aralarında yanan alev asla sönmeyecekti. Aşka kapısını kapatan kalbi şimdi ki hareketlilikten çok mesuttu.
Arabayı evin önüne park edip hızlı adımlarla kapıyı çaldı. Açılan kapıyla daha hızlı bir şekilde salona girmişti lakin onu görerek ayağa kalkan Esra sayesinde yerinde donakalmıştı.
Bu kız kesinlikle sebebi olacaktı! Bu güzellik neydi böyle? Emre'yi delirtmeye mi çalışıyordu. Esra'nın esmer teninde beyaz danteller görünce yine o günü anımsadı. Üzerine kahve döktüğün de can havliyle çıkardığı beyaz gömleğinin altından adeta bir hazine çıkmıştı. Şimdi ise o günü hatırlatan beyaz mini bir dantelli elbise giymişti. Bir de utanmadan omuzları açıktı!
Esra Emre'nin şekilden şekile giren yüzüyle amacına ulaştığının farkına vardı.
"Hoşgeldin." Emre Esra'nın ona uzattığı eli görmezden gelip belinden tutarak kendine çekti. Yanağına uzun bir öpücük kondurdu. Ayrılmadan önce kulağına doğru fısıldadı. "Kurtulamayacaksın."
Esra telaşla geri çekilip önce Ayşe HANIM a sonra Emre'ye baktı. "Hoşbuldum."
Yaşlı kadın artık neredeyse emindi. Bunlar birbirine aşık olmuştu ya işte!
"Masaya geçelim acıkmışsınızdır."
Emre onaylar şekilde başını sallayıp masaya doğru ilerledi. Tabi bir eli Esra'nın belinde diğer eli de annesinin omzundaydı. Esra her ne kadar uzaklaşmaya çalışsa da Emre daha çok kendine yaklaştırıyordu.
Binbir çeşit yemeklerle donatılmış masanın başına Ayşe Hanım oturmuş sağ tarafına Esra geçmişti Emre'nin sola geçmesini beklerken Emre Esra'nın hemen yanına oturmuştu.
Cemre'de odasından inip Ayşe Hanım'ın sol tarafına oturdu.
Servis yapıldıktan sonra sessizce yemeklerini yemeye başladılar.
Sessizliği Emre'nin boğazını temizleme sesi bozmuştu.
Esra başlıyoruz şimdi diye düşünerek oturuşunu dikleştirdi.
"Anne bizim sana söylemek istediğimiz bir şey var."
Esra gözlerini sımsıkı yumdu.
Ayşe Hanım da sonunda beklediği sahnenin gelmesinden dolayı mutlu olmuştu. "Söyleyin oğlum."
"Biz Esra ile."
Esra nefesini tutmuş bekliyordu.
"Esra ile şirketten bir takım hisseleri Savaş'a devretmeye karar verdik. Yani o da ortağımız olsun istedik."
Emre'nin söyledikleri ile Esra tuttuğu nefesi bırakmış yumduğu gözlerini açmıştı. Söylememişti!
Rahatlama ile Emre'ye baktığında onun kendine hiç de hoş bakmadığını görmüştü.
Ayşe Hanım duyduklarından memnun olmuştu ancak beklediği şey bu değildi.
"Olur yavrum siz nasıl isterseniz."
Esra tekrar yemeğine odaklandığında bacağın da, elbisenin eteğinin bittiği yer de bir el hissetti.
Emre'nin yüzüne baktığında gayet normal bir şekilde yemek yemeye devam ettiğini görmüştü lakin eli yavaş yavaş eteği sıyırarak yukarı çıkmaya başlıyordu ki Esra'nın elinden çatal birden düştü.
Herkes düşen çatalın sesiyle Esra'ya bakmıştı.
"Şey kusura bakmayın elimden kaydı."
Emre kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu.
Esra Emre'nin yüzündeki dalgacı ifadeyi görünce sinirleri bozulmuştu. Elini elinin üzerine koyup durdurmaya çalıştı. Ama kahretsin ki eli eline değdiğinde bile kalpten gidecek kadar heyecanlanıyordu.
Eğilip Emre'nin kulağına fısıldadı. "Ne yapıyorsun biri görecek."
Emre sanki onu duymamış gibi işine devam ederken Esra birden ayağa kalktı.
"Lavabo, evet lavaboya gitmem lazım hemen gelirim."
Telaşlı bir şekilde evin üst katında ki lavaboya doğru koştu.
Banyoya girdiğinde yüzündeki makyajı önemsemeden yüzünü yıkadı. Aynaya baktığında alev alev yanan kendini gördüğün de isyan etti. Bir insanın onu bu kadar utandırması, heyecanlandırması normal miydi? Kalbi kuş kanadını nasıl hızla çırparsa öyle çarpıyordu.
Yüzünü silip toparlandıktan sonra aşağı inmek üzere kapıyı açmıştı ki kendini birden tekrar banyonun içinde buldu.
Emre çıktığı gibi Esra'yı banyoya geri sokup kapıyı kilitlemiş ve sevdiği kızın dudaklarında kendini bulmuştu.
Dudağına değen dudakları hissettiğinde aklından her şey uçup gitmiş kendini sevdiği adamın kollarına bırakmıştı. Bu adam onu bir gün öldürecekti. Kesinlikle sebebi olacaktı.
Esra zar zor kendini çektiğin de Emre'nin de kendinden pek farklı olmadığını görmüştü. Gözleri kısılmış Esra'ya bakıyordu.
"Söylemedin."
Emre Esra'nın yüzünü avuçlarının arasına aldı. "Senin istemediğin bir şeyi yapmam ben."
Esra başını eğip Emre'nin avucuna öpücük kondurdu. "Bende söylemek isterim ama bilmiyorum, çekiniyorum sanırım. "
Emre onun yüzündeki tatlılığa daha fazla dayanamayıp sarıldı. "Sen kendini ne zaman hazır hissedersen söyleriz güzelim."
Esra Emre'nin bu anlayışına şaşırmıştı. Emre ve anlayış kelimeleri pek uyuşmuyordu ama şimdilik maksimum nokta da anlayışlıydı.
"Hadi İnelim merak ederler."
Esra'nın söylediğine karşılık Emre inmeden önce bi kez daha Esra'nın dudaklarına yaklaşmıştı ki kapının çalınması ile ikisi de olduğu yerde dondu.
"Esra abla tuvalete mi düştün?"
Esra Cemre'nin sesini duymasıyla telaşlandı. "Hiii rezil olduk rezil."
Emre Esra'yı ellerinden tutarak sakinleştirmeye çalıştı. "Ne rezili Esra sakin ol."
"Nasıl sakin olayım. Kızın abisiyle banyo da oynaşıyorum ve yakalanıyorum. Bildiğin rezillik işte!"
Emre Esra'nın cümleleri ve yüzünün aldığı hal ile sessiz bir kahkaha attı. "Bir daha de bakayım ne yapıyoruz biz?"
"Ay oynaşıyoruz işte ve yakalandık Emre çözüm bul."
Esra söylediğini sonradan farkederek Emre'nin koluna vurdu. "Şu halde onu mu düşünüyorsun be adam. Kız dışarda."
"Mideni bozduğunu birazdan çıkacağını söyle. "
Esra Emre'nin dediklerini aynen Cemre'ye söylediğin de Cemre kendi odasındaki banyoya ilerlemişti.
"Hadi ben gidiyorum sende beş dakika sonra gel hemen gelme."
Esra banyodan çıkarken bir kez daha Emre'nin onu çekmesiyle duraksadı. Bugün bu kız banyodan çıkamayacaktı.
Emre Esra'nın dudaklarına derin bir öpücük kondurduktan sonra onu bıraktı.
"Yarına kadar bekleyemezdim."
Bu sefer de Esra onu öpünce işler çığırından çıkıyordu ki Cemre'de odasından çıkmıştı.
Kapı sesini duyan Esra Emre'den ayrılıp hızla aşağı indi.
Bu adam kalbine zarardı.
Biraz kısa oldu ama inşallah beğenirsiniz 😊
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro