Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

● Nefes Kafesi -2-

Ciğerim fazlasıyla yanıyordu. Yoğun bakım odasına ilerlerken soluğumun kesik kesik olduğunu farkettim. Zorlanıyordum. Fazlasıyla..

Muzaffer'in odasına girdim ve hemen bi sandalye çekip yanına oturdum. Ağzımı konuşmak, iki üç cümle olsun kurup rahatlamak için açacakken hastahaneye yeni bir hasta gelmiş ve telefonuma mesaj atılmıştı. Muzaffer'i bırakıp gitmek elvermedi ve Ela Hemşire'ye mesaj attım:

'Ela Hemşire, beni bugünlük idare etsen. Ben başka bir hastayla ilgileniyorum da..'

Çok geçmeden ondan da mesaj gelmişti:

'İdare ederim Nefise Hemşire sen merak etme. Zaten mühim bir durum yok.'

Buna sevinmiştim. Muzaffer soğuk soğuk ter döküyordu. Biraz peçete alıp terini sildim. Kendimi sürekli onun yerine koydum durdum. Bu da canımı yakıyordu. O kadar zor bir durumduki. Tesellisi bana düşer miydi bilmiyorum ama elimden geleni yapacaktım. Dudaklarımı aralayıp bikaç cümle kurmaya çalıştım:

"Sen gözlerini açacaksın biliyorum. O zaman cesaret edip nasıl gözlerinin içine baka baka bunları söyleyeceğim bilmiyorum. Çok korkuyorum. Ama senin iyileşmen lazım. İyileşmezsen oğlun nasıl kurtulacak hiç bilmiyorum. Kana ihtiyacı var, morale ihtiyacı var. Hemde 12 saat içinde.. Uyanman lazım Muzaffer, uyanman lazım!"

Bunları söylerken gözlerimdeki yaşlar Muzaffer'in gözüne doğru süzülüyordu. Parmaklarının kımıldaması gözüme çarptı. Ellerinden tutmak istedim ama bir yabancıydım. Kendimi tuttum ve doktora haber vermeye koştum. Uyanması yakındı ve bu çok iyi bir durumdu. Mert'i kurtaracaktık. Bunun inancı doğmuştu içime.

Doktor Hakan Bey'e haber vermek için yanına gittim.

"Doktor Bey, hastamız kendine gelmeye başladı. Eli kımıldadı."

"Hangi hastamız Nefise Hemşire?"

"Muzaffer Bey.."

"Geliyorum.. Bir dakika bir dakika! Ben sana daha önce hastamızın adını söylediğimi hatırlamıyorum."

"Öğrendim Hakan doktorum." diyerek odadan çıkmaya yeltenmiştim ki kolumdan tuttu ve durmamı işaret etti.

"Sende sabahtan beri birşeyler var. Farketmedim sanma. Yüzün bembeyaz kesilmiş.. Gözaltların mosmor. Uykusuz kalmışsın. Bütün gün boyunca bir hastanın peşine takıldın. Ela Hemşire söyledi bir hastayla ilgileniyormuşsun. Muzaffer Bey değil mi o?"

Ela hemen yetiştirmiş. Yememiş içmemiş yetiştirmiş. İnkar edemem de ki şimdi.

"Evet doktorum. O.. ama çaresiz gördüm ondan yardım etmek istedim. Eski eşini kaybetmiş, oğlunun durumu ağır. Yanında olmak istedim. Bir an önce uyanıp çocuğunun yanında olması lazım."

"Yaptığın güzel birşey takdir ettim ama insan tanımadığı birinin neden yanında olsun onun uyanmasını beklesin anlayamıyorum. Seni hiçbir zaman anlamayacağım. Bu kadar iyi nasıl olabiliyorsun anlamayacağım.. Her hastaya aynı şeyi yapıyorsun evet ama bu farklı birşey. Bunu kimseye yapmaz ki insan. Bu hemşirelikten de öte birşey. Hayata döndürmeye çalışıyorsun, yanında olmaktan bahsediyorsun.. Bu ilgi sencede biraz fazla değil mi?"

Cevap veremedim. Ne diyecektim ki. Kendime söylemeye korktuğum şeyler karşımda yüzümde vuruluyordu. Cevap vermeden çıktım odadan ve Muzaffer'in odasına doğru ilerledim. Mesai saatim neredeyse bitecekti ama dayanamıyordum. Yalnız bırakmaya kıyamıyordum..

Odasına girdiğimde gözlerini bana doğru çevirmiş bir çift gözle karşılaştım. Bu Muzaffer'in gözleriydi. Şükürler olsun ki sonunda uyanmıştı! Ellerimi kalbimin üzerine koydum ve ne kadar çok hızlı çarptığını hissettim..

Dün akşamdan beridir nefes kafesimin öldüğünü zannediyordum. Nefessiz kalmıştım. Şimdi yeniden canlanmıştı kalbim ve diğer tüm hücrelerim. Ölmemiş, sahibini bekliyormuş meğer..

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro