Çaresizlik -1-
Islık bu seri boyunca yazarın ağzından aktarılacaktır ve bu bölüm 2 parttan oluşacaktır. İyi okumalar dilerim. Ayrıca ilk seriyi okuduğunuz için aşırı minnettarım. Okumanız benim için aşırı değerli. Çok teşekkür ederim..
Muzaffer, Nefise'nin yere düşüp bayıldığını görünce koşmaya başladı. Her şey düzeldi, kavuştum derken bir anda sevdiğini kendi parmakları yüzünden kaybediyordu. Biraz şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra Nefise'yi kucaklayıp arabasına götürdü.. Arabada ayıltmak için torpido gözünden su şişesini çıkartıp eline bir miktar su döktü ve Nefise'nin ayılması için yüzünde ellerinde gezdirdi ellerini. Nefise yavaş yavaş kendine gelmek üzereydi.. Bayılıp düşerken sarsıldığından değil de, sevdiği adamın parmaklarını ıslık çalmak için dudaklarına götürdüğünden böyle olmuştu.. Anılarını götürmüştü bu ıslık, beyninden koskocaman bir zerre yok olmuştu. Bu yok oluş hem kendi canını yakacak, hem de sevdiğinin canını parçalayacaktı..
Kapalı olan gözleri aralanırken, sevdiği gözlerine telaşlı telaşlı bakıyordu. Bilinmezliklere yelken açmıştı Nefise.. Korkuyla baktı Muzaffer'in gözlerine. Tanışmadan önce olduğu gibiydi şimdi..
“Siz de kimsiniz beyefendi?”
“Nefise şaka mı bu?”
“Adımı da nereden biliyorsunuz?”
“Sana bir şey olmuş. Doktora gitsek iyi olur.”
“Ben gayet de kendimdeyim. Ama ben sizi tanımıyorum beyefendi.”
Muzaffer sevdiğinin hafıza kaybına uğradığını sezmişti ama onu kaybetmek istemiyordu. Bir hastalık olarak görmeye, geçici olarak kabul etmeye başladı. Kendini hatırlatmak istedi.
“Kalbin peki? Kalbin de mi yabancı bana? Kalbin beni unutmuş olamaz.”
Nefise'nin gözleri dolmuştu. Muzaffer yanına yaklaştı ve ellerine dokundu. Nefise telaşla çekti ellerini.
“Bunu bir daha sakın yapmayın! Sahi, ben neden buradayım? En son Salih Bey bize görücüye gelecekti.”
Muzaffer durumun ciddiyetini kavramış Nefise'ye şimdiki zamanı anlatmaya karar vermişti.
“Nefise, telaşlanmanı istemiyorum. Sadece bu konuya açıklık getirmeye çalışıyorum. Bir anda ne oldu anlamadan yerde duran bedenini gördüm. Bayılmıştın. Ben senin için şal getirecekken sen bana doğru geliyordun ve bayıldın. Islık çaldım. Burada olduğumu söylemek için ve yere düştün. Beni hatırlamıyorsun şimdi de. Belki de çok anımız birikmedi ama kalbimiz bir. Hafızanı kaybetsen de beni hatırlamaya çalış olur mu?”
“Eğer öyle bile olsa benden uzak durmanızı istiyorum. Size güvenemem. Kusura bakmayın.”
Diyerek uzaklaşmaya başladı oradan Nefise .. Muzaffer Nefise'yi bırakmamaya kararlıydı. Peşinden gitti. Kolundan tutup kendine doğru çevirdi.
“Hangi seneden bahsettin eski kocanla sözleneceğin gün hangi seneydi bilmiyorum ama biz 2018 yılındayız ve senin 4 çocuğun var Nefise. Eski kocanı da kaybettiniz. Vefat etti.”
“2018 mi? 4 çocuk mu? Salih.. O öldü mü?”
Nefise yıkılmıştı. Olduğu yerde diz çöküp ağlamaya başladı.
“Ben bunları üzül diye söylemedim ki. Şimdiden bil ve yıkılma diye söyledim.”
“Tamam teşekkür ederim ama benim eve gidip bunları görmem lazım. Kendi gözlerimle.”
“Eski evinle aynı yer olup olmadığından emin değilim. İstersen seni götüreyim. İstersen de değil seni yalnız bırakamam. Hele ki İstanbul gibi bi yerde.”
“Gerek yok. Sağolun.”
Çömeldiği yerden kalktı Nefise. Çaresizlik ikisini de sarmıştı. Muzaffer'in inancı vardı. Sevgisini hissettirebileceğine. Nefise'ye her şeyi hatırlatabileceğine inanıyordu.
Ama Nefise'nin durumu bambaşkaydı. O bildiği gerçekleri, anılarını kaybetmişti. Şimdi ise o boşlukla baş edecekti. Ya da edemeyecekti.
Muzaffer ısrar ediyordu. Nefise de en sonunda kabul etti. Zaten başka çaresi de yoktu. Yabancıydı şimdi ona bu dünya. Bu insanlar..
Nefise, Muzaffer'in arabasına doğru ilerlerken çantası yere düştü. Onu almak için eğilirken de Muzaffer'le elleri birbirine değdi. Muzaffer de yardımcı olmak için çantasını alacakken elleri değmişti.. “Şimdi gel de bunları hissetme, inkar et Nefise.. Yapamazsın.. Tıpkı benim yapamadığım gibi..” diyerek içinden geçirdi Muzaffer..
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro