Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

he hates new york city

Louis Tomlinson

Lanet olası New York'dan nefret ediyordum.

Sorun çok kalabalık olması değil; sorun her yerde sizi çeken kameralar bulunmasıydı. Kameralara görüntü vermekten nefret ediyordum ve bunu yapmamak konusunda çok başarılı olsam da orospu çocuğu Zayn'in beni sürekli New York'a yollayıp paranoyak gibi davranmamdan haz aldığını falan düşünmeye başlamıştım.

Gerçi bu işi benden daha iyi yapacak başka biri yoktu amına koyim. Harry buraya geldiği her seferde işi yapmaktan çok götü başı dağıtıyordu. Liam yine Hailey diye zırlamaya başladığı için hiç risk almak istememiştik. Böylece yine bana kalmıştı.

Bir süredir mal tedarik etme işini büyütmekle ilgileniyorduk ama Zayn'in Amerika'ya açılma planı beni şaşırtmıştı. Gerçi Zayn işini en hızlı, en güvenli ve en kolay yoldan halletmeyi severdi ama Hayalet diye anılan iş yapacağım adam Joseph Turner'a ulaşmak kolay, hızlı ya da güvenli değildi. Elimdeki tek ipucu adamın oğlunu bulmaktı ama piç ne okuluna gidiyordu ne de elimdeki adreslerde vardı.

Sigaramın son nefesini üfleyip yere attığımda arkama döndüm ama yumuşak ve küçük bir bedene çarptım. Şeftali kokan ve dağılan saçlar fark ettiğim ilk şey. Lanet olsun, şeftaliden nefret ederim.

"Önüne baksana!" dedi kız kalkıp yerden kamerasını ve düşen diğer eşyalarını alırken. "Ya da en azından özür dilesene."

Yüzü de kendisi gibi seksi olmaktan çok uzak, sevimliydi. Ona bakarken güldüm.

"Bence sen bakmıyordun." Yeni bir sigara yakarken elindeki kamerayı işaret ettim. "Kırmışsın."

"Sen kırdın," dedi bana bakmadan elindeki kameraya bakarken. "Bana sen çarptın."

"Sen bana çarptın." Dedim hızla.

"Benimle çocuk gibi iddialaşmak yerine yaşının adamı olup özür dilesene."

Ona bakarken tekrar güldüm çünkü sinirli haliyle tamamen komik görünüyordu. Yanakları kızarmış, saçları ile aynı rengi almıştı.

"Karşımdaki çocuk olunca iddialaşmak eğlenceli bir seçenek gibi geldi," dedim dumanı üfleyip. "Kaç yaşındasın? On beş? On dört?"

"Defol git ya," dedi omzuma çarpıp ilerlerken ama bana küfretmeye devam ettiğini duymuştum.

İşte New York'da böyle manyaklar vardı.

İkinci sigaramda biterken Zayn'in yanıma verdiği ve adının Jacob ya da Jesper ─belki Edward ama kesinlikle aptal vampir filminden fırlama bir şeydi çünkü bunu bana söyleyip konu açmaya çalışmıştı─ olan adamı beklemeye devam ettim.

Sonra biraz önce kızın düştüğü yerde duran küçük beyaz fotoğraf gözüme takıldı.

Fotoğrafta Şeftali Kız kollarını iki oğlanın omuzlarına atmış onları kendine çekiyordu. Soldaki esmer oğlanın siması tanıdık gelince fotoğrafa daha dikkatli baktım.

Siktir. Bin kere siktir.

Fotoğraftaki çocuk Ezekiel Turner'dı. Babasından mal kaçırmaya geldiğim ve her yerde aradığım insan. Ve Tanrı'nın bana yaptığı tek iyilik parmaklarım arasından kayıp kabarık şeftali kokulu saçları ile New York kalabalığına karışmıştı.

Bu şehirden nefret ediyordum.

"Bay Tomlin─"

"Vampir," dedim önümde dikilen çocuğa. Bana şaşkınca bakarken resmi göğsüne bastırdım. "Her yere, her sokağa bakacaksın ve bana bu kızı bulacaksın. Ezekiel Turner'ın çevresini araştırıp kızla ilgili her şeyi bulup bana getir."

Çocuk başını hızla sallarken ondan uzaklaştım ve kızın ilerlediği yöne doğru ilerledim. Onu bulma şansım sıfırdı. Bulsam da ne diyecektim amına koyim?

Telefonum çalınca nasıl olsa Zayn'dir diye bakmadan açtım.

"Ne var?" dedim dikkatle etrafı süzerken. Kızı göremeyince adımlarımı daha sakin olan sokağa döndürdüm.

"Hallettin mi?"

"Uçak ineli dört saat oldu Zayn, kıymetli güzel kıçımda roket yok."

"İki haftaya halletmezsen takarım bir tane."

"Siktir git kendine tak kanka, kendine tamam mı?"

Bir şey demeden telefonu kapattığında iç çektim ve sokağın ortasında durup etrafa baktım. Bir tür bit pazarı ve eskici sokağıydı. Oldukça sakindi ve... Kimse yoktu.

Sikerler böyle işi. Otele gidip iyi bir uyku çekecek ve Vampir'in bana neler getireceğini görecektim.

***

"Adı Ariel Querre. Yirmi bir yaşında, İngiliz ama burada büyümüş. New York Sanat Koleji'nde okuyor ama İngiltere-"

"Kızın hayat hikayesi umurumda değil," dedim masadaki Şeftali Kızı'nın farklı açılardan çekilmiş fotoğraflarına bakarken. "Bu kızın Ezekiel Turner ile olayı ne?"

"Fotoğraftaki diğer çocuk, Albert McKenzie, ikisinin ortak arkadaşı. Turner ve kız doğrudan tanışmıyor."

Elime parkta pamuk şeker yerken çekilen fotoğrafını aldım. Bugün çekildiği belliydi çünkü kırık kamerası boynunda asılıydı.

"Adresi burada var mı?"

"Evet efendim," dedi Jesper bana üzerine adresin yazıldığı fotoğrafı uzatırken. "Bu apartman, dördüncü kat."

"Tamam, sen gidebilirsin."

Başını sallayıp odadan çıktığında kendimi kenardaki koltuğa attım. Sigaramı yakarken sırf ses olsun diye televizyonu da açtım. Amerikalılar  leş şeyler izliyorlardı.

Telefonu elime alıp sosyal medyada Ariel Querre ismini arattım. Önüme ilk çıkan hesaba tıkladığımda o olduğunu fark ettim. Kendi fotoğraflarının yanı her şeyin fotoğrafı vardı.

Benim bile.

Bundan hiç hoşlanmamıştım.

Muhtemelen sinirle uzaklaşırken bir saniyeliğine dönüp beni çekmişti. Bir karartıdan ibarettim, başımı eğmiştim ama bendim sonuçta. Gönderinin altında kısa bir açıklama vardı.

arielsworld: Caddeler bugün oldukça kaba.

Ekrana bakarken güldüm. Bu kızı beni cidden eğlendiriyordu.









*****

Ariel Querre
( peacey girl )

Louis Tomlinson
( and i scream 'its my daddy' )

Ezekiel Turner


EVEEEEET ÇOK HEYECANLIYIM ÇÜNKÜ İLK KEZ BİRİNİN BENİM İÇİN YAPTIĞI KARAKTERE HİKAYE YAZIYORUM AHDJSDJSID

ariel ve louis'in daha önce texti vardı ama bu bambaşka bir şey vw umarım sevmişsinizdir 🥺

bana bu güzel çifte hikaye yazmam için izin verdiği ve beni make that money gibi bir hikayeye ariel olarak dahil ettiği için zainftme 'ye, sevgili toprak' a da çok teşekkür ederim 😚💞

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro