Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

6: bulanık gökyüzü (final)

Torpido gözündeki biraya uzandım. Kolumun altına sıkıştırıp arabadan indim. Arabamı sahilin yakınlarına park etmiştim. Kafamda bin tilki dönüyordu ama gece kadar sessizdi. Gürültünün içinde o kadar kaybolmuştum ki artık bağışıklık kazanmış gibiydim.

Ne yapacağımı bilmez bir şekilde soğuk kumların üzerinde dolaştım bir süre. Biramdan birkaç yudum aldım. Yürüyüşüm bozulmuştu, sendeliyordum. Umursamadım.

Tanrı'ya tam da şu an ruhumu alması için yalvarabilirdim. Bir yerlerde külleri hâlâ yanmaya devam eden inancımı sorguladım.

Tanrı bile bu olanları tahmin edebilir miydi? Muhtemelen.

Biramın yarısına geldiğimde arkamda olduğunu hissedebiliyordum. Onun burada olduğunu bildiğimi biliyordu ama yine de sessizce beni takip ediyordu. Adımlarımı durdurup arkamı döndüm.

Üzerinde kırmızı bir kazak vardı. Altında ise siyah kumaş pantalon.

Üşüteceksin demek istedim. Üzerimdeki uzun kabanı ona vermek istedim. Son anımışçasına ona sarılıp her şeyi unutmak istedim.

Yapamadım. Çünkü o gerçek bile değildi. Gerçek Taehyung 4 yıl önce ölmüştü. Sadece bir süredir onu zihnimde yaşatıyordum. Ve zihnim beni yaşatıyordu.

Acı gerçekle yutkundum. Aptal ben.

Denizler, okyanuslar dökülüyor da boğuluyor gibi hissediyordum.

Taşların altında kalıyor gibi hissediyordum.

"Taehyung?"

Cevap vermedi. Gözleri efendim der gibi bakıyordu.

"Benimle gelir miydin?"

"Yapacağım son şey olsa bile gelirdim."

Titrek nefesimi verip elimdeki biranın son yudumunu içip yere bıraktım. Bulanık zihnimi ayakta tutmaya çalışırken başımı iki yana salladım. Kendime gelmeye çalışmam nafileydi.

Zorlukla boynumu hareket ettirip gökyüzüne baktım. Gözlerim her bir yıldızı takip etti, her bir ışıltıyı zihnime işledi. Sonra gözlerimi ona odakladım.

Gerçek ışıltıya. Gerçek yıldıza.

Bu sahte dünyanın bana verdiği tek gerçek hediyeydi. Tanrı tarafından bana bahşedilmiş en güzel nimetti.

Aklımı karıştırmıyor değil.

Sahi, nasıl kaybetmiştim onu bu denli severken?

Nasıl kollarımın arasından kaymıştı da onu tutup sıkı sıkı sarmalayacak gücü bulamamıştım?

Yoksa gücümü mü kaybetmiştim?

Fark etmeden sesli bir nefes bıraktım.

"Her şeyi bu kadar takmayı bırakmalısın."

"Söylemesi kolay."

Ruhsuz bir gülüş kaçtı dudaklarımdan.

Kumda yavaş adımlarla bana yaklaştı. Aramızda bir adımlık mesafe bırakana kadar geldi.

Bir adımlık mesafeyi kapattım, başımı biraz eğip yüzüne yaklaştım.

"Namjoon.."

"Neden benden kaçıyorsun?"

Taehyung bakışlarını yere indirip ayağıyla kumu karıştırdı. Elleri birbirine dolanmıştı.

"Bana dokunamayacağını sen de biliyorsun.."

Elbette ona dokunamazdım. O gerçek bile değildi. Sadece bir yansımaydı.

─ zihnimdeki taehyung'un kalan son parçalarından oluşan bir yanıma.

Acı gerçek sadece bedenimi titretti.

Sertçe yutkunup ona elimi uzattım."Benimle gelir misin?"

"Her yere,"

"Benimle ölür müsün?"

"Yeniden,"

Acınası buruk bir gülümseme yüzümü sardığında ince uzun elleri benimkilerle buluştu. Onu kendime çekip sıkıca sarıldım.

Biranın etkisi kendini kaybetmeye başlamıştı, bunu hissediyordum. Bu yüzden paltomun sağ iç cebine uzandım.

Mor şişeyi çıkardım. İçinde koca bir evren olan şişenin kapağını açıp dibinde kalan son ilacı elime aldım. Şişe kapağıyla birlikte yere düştü.

Gözlerimi ona sabitleyip yüzümdeki gülümsemeyle ilacı dilime yerleştirdim. Acı tat eriyerek tüm dilimi ardından tüm bedenimi sardı.

Artık eskisi kadar kötü hissetmiyordum. Aksine şu an huzurluydum.

Ona son kez sarılabilirdim ve son bir kez en sevdiğimiz sahilde yüzebilirdik.

Taehyung hafifçe gülümseyerek beni hafifçe çekiştirdi. Başımı salladım.

Birlikte kumlar üzerinde yürümeye başladık. Ay ışığının parlattığı denizin serin esinitisi yüzümüze vururken ellerimizi hiç bırakmadık.

Su bedenimle temasa geçtiğinde bu kez korkmadım. Ne zaman titremeye başlasam sıcak elleri varlığını hatırlattı.

Dalgalar göğsüme vurmaya başladığında adımlarımı yavaşlattım.

Islaklığı boynumda hissettiğimde ona döndüm. Saçları ıslanmaya başlamıştı, boy farkımızdan dolayı benden daha çok ıslanmıştı.

Yavaşça bana doğru süzüldü, kolları boynumu sardı. Göğüsü göğsüme değiyordu. Yüzü daha yakınıma gelmişti nefes alışverişlerim hızlanmaya başlamıştı. Göğüsüm hızla inip kalkıyordu, sinirlerimin hissizleştiğini hissedebiliyordum.

Dudakları çatlamış dudaklarıma temas etti. Sıcaklığı bütün vücudumu ele geçirirken kuş tüyü kadar hafiftim.

Ayaklarımın yerden kesildiğini hissettiğimde direnmedim, tüm benliğimle gözlerimi kapatıp ona sarıldım.

-

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro