Bölüm|Bir
Hayalimdeki özgürlük kesinlikle bu değildi.
Anne babamın bize yarattığı esaretten kurtulduğumuz zaman her şey biter diye düşünmüştük ama onların parası olmadan daha yirmi yaşına yeni basmış iki kardeş olarak hiç bilmediğimiz bir ülkenin bilmediğimiz bir şehrinde gücümüzün anca yettiği apartman dairesini kiralarken anlamıştım ki hiçbir şey hayal ettiğimiz gibi de devam etmeyecekti.
Sadece yirmi bin dolarımız vardı ve bulabildiğimiz en uygun yer burasıydı. Asansörden iner inmez duvarların üstüme üstüme gelmesine neden olacak kadar dar koridorun sonundaki kapı yani...
Evi incelemek için hiç fırsatımız olmamıştı aslında. Bizden önceki kiracılar çıkarken göz ucuyla akmış duvarlara ve eskimiş parkelere bakmıştım. Jeongyeon o esnada ev sahibiyle konuşup evi kiralayabileceği en uygun fiyata kiralamaya çalışıyordu, kadın ise Jeongyeon'a ve üstündeki marka kıyafetlere bakarken evi pahalıya kakalayamadığı için son derece memnuniyetsiz görünüyordu.
O günden sonra iki gecemiz bir otelde geçmişti, tahmin edilebileceği üzere ucuz bir otel. Sabahları çıkıp mobilyacıları dolaşmış, bulabildiğimiz en uygun fiyatlı mobilyaları yeni evimiz için seçmiştik. Alıştığımız konfordan tamamen uzak bu mobilyaları alırken aklımızdaki tek düşünce buna uzun süre katlanmak zorunda olmayacağımızdı. Bulunduğumuz ülkede nüfus yoğunluğu düşüktü ama ihtiyacımızın olabileceği her türlü mekan da vardı. nüfusun az olmasından kaynaklı olsa gerek iki üniversitesinin ikisi de, seçkin bölümleri hariç, kaydolan her genç yetişkine eğitim veriyordu. Hem de sınav ya da ortalama puanı olmadan. Biz de okuyup bir yandan da çalışarak para biriktirmeyi ve ileride rahat etmeyi planlıyorduk.
Kore'den ve anne babamızın bizi bir kukla gibi yönetmesinden kaçıp böyle güzel bir yeri keşfettiğimiz için mutluydum ama her şey o ana kadardı. Evet, içinde bulunduğum andan bahsediyordum. Jeongyeon'un anahtarı çevirip yeni evimize ilk adımı atmak için kapıyı araladığı an.
Yerdeki çizime gözlerimi büyüterek bakarken "Burada bir cinayet işlendiğini söyleme bana." dedim. Jeongyeon umursamazca yerdeki çerçeveye basıp geçerken korkuyla bağırıp üstüne çullanmıştım. Ağlamak üzereydim.
"Jeongguk çocuk gibi davranmayı kes ve in üstümden. Zaten canım sıkkın senden çıkarmayayım." Onun bu rahatlığına hayret ederek bakarken "Bu evde bir cinayet işlenmiş olabilir diyorum sen ne diyorsun." diye isyan ettim.
Boş bakışlarıyla bana dönerek "İnan hiç umrumda olmaz." dedi. Daha sonra gerçekten korktuğumu fark edip omuzlarını düşürdü. "Burada bir çok öğrenci kalmış daha önce, onlardan biri yapmıştır. Sileriz geçer."
İçimin rahat etmesi için köşede sarılı halde duran yuvarlak halıyı aldı ve çizimin üzerini örttü. "Bak, şimdi görünmüyor. Rahat olabilirsin."
Pekala... İkimiz de burada olmaktan mutlu değildik ama Jeongyeon'un memnuniyetsizliği benimkinin iki katıydı. Yaşadığı zengin hayattan kopup benimle buraya, adının dahi duyulmadığı bu ülkeye gelmesi bile yeterince şaşırtıcıydı zaten.
Valizinin tekerleklerini sürüyerek bir masa ve raf dışında hiçbir şey koymadığımız odaya ilerlerken ben de girişin hemen sağında kalan yatak odamıza bakmıştım. Oda çok büyük değildi ama hemen köşesinde kalan boydan boya camlar sayesinde ferah görünüyordu. Biraz temizlense belki küçük ve eski durması sorun yaratmazdı.
Gelirken aldığımız birkaç meyve sebze poşetini mutfağa yerleştirmek için ilerlerken hemen girişte gördüğüm açıktaki su borularına yüzümü ekşiterek baktım. Tamam, buranın hiçbir albenisi yoktu anlaşılan.
Ama ne olursa olsun, bir yola çıkmıştık ve artık geri dönemezdik.
🎬🎬🎬
İlk bölüm biraz kısa evet ama endişelenmeyin sonraki bölümler bundan daha kısa olacak falan dermişim...
Çok uzun bölümler yazmak istemiyorum, gerektiği yerde uzar zaten. Kasmaya gerek yok bence.
Açıklamama gelecek olursak, böyle bir kitabı neden yazmaya karar verdim, diğer kitaplarla bağlantılı mı, onları okumadan anlar mısınız?
Bu hikaye normal Ich Bin Nicht serisinden bağımsızdır ve anlamak için diğer 3 kitabı okumanıza gerek yok. Alternatif bir evren bu, diğer üçü seri şeklindeydi.
Böyle bir şey yazmaya karar verdim çünkü IBN her ne kadar zaten texting hikayesi yazmak için yazılmış olsa da okurken keşke düz yazı olsaymış diye kendi kendime üzülmüştüm. Eğer düz yazı olsa neler neler yaparım demiştim içimden. Sonra the Sims 4 oynarken aylar önce yarattığım evli taekook karakterlerine baktım ve bir Jeongyeon eklemeye karar verdim. Ama Jeongyeon'u bir türlü hali hazırda bir hanenin soy ağacına katamıyordum :( Üstelik oradaki Taekook çocuk yapmaktan Jeongyeon'um için yer de bırakmamıştı... Ben de Jeon kardeşler olarak bunlara yeni oyun yarattım ve hilesiz bir şekilde (Benim için bir ilk) oynamaya başladım. Yalan olmasın buna öğle saatlerinde başladım, kalktığımda saat gece 2 olmuştu. Olaylar öyle gelişti ki bırakamadım. Ve ben bunu oynadıkça yaşadıkları şeyleri bir hikaye olarak yazmalıyım dedim. Evet, adından da anlaşılabileceği üzere Ich Bin Nicht Sim böyle oluştu.
Hikayedeki mekanlar ve bahsi geçen ülke tamamen Sims'in dünyasından olacak. Sadece biraz gerçekçileştireceğim, onun dışında oyunda ne olduysa onu yazacağım. Beğeneceğinizi umuyorum çünkü uzun süreden sonra ilk defa böyle bir ilham geldi ve yazacaklarımı düşündükçe ben bile heyecanlanıyorum *-*
Eğer isterseniz bir ara yarattığım simleri, yaşadıkları evleri falan da sizinle paylaşırım. Yalnız çok gerçekçi birer Jeongguk ve Taehyung beklemeyin, oyunun içindeki saç kaşla yaptım. Olduğu kadar.
Diğer bölüme kadar kendinize iyi bakın~
-Bunny
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro