Bölüm|Yirmi
Üç yıldır her akşam döndüğü evine belki de son kez girdiğinin bilinciyle anahtarı çeviren Taehyung, uyuduğunu tahmin ettiği eski(?) eşini rahatsız etmemek için elinden geldiğince sessiz olmaya çalışmıştı. Onu anlamış gibi yanında bekleyen Yuki de oldukça sessizdi. Bunda babasıyla oynarken deşarj olmasının da büyük payı vardı tabi.
Açılan kapıyı aralayıp karanlık holde göz gezdirdi ve ayakkabılarını çıkarıp sessizce içeri doğru adımladı. Anahtarı Jeongguk'un sabah uyandığında görebileceği bir yere bırakacaktı. Aklına en göz önünde yer olarak yatak odasındaki komodin geliyordu.
Ezbere bildiği yolu tereddütsüz adımlarken Yuki'nin yanından geçip şöminenin bitişiğindeki minderine gittiğini görmüştü. Önceden hemen onunkinin yanında bir de Yeontan'ın minderi vardı. Hatta beş tanesine birden bakmaya çalıştığı yavruların da vardı ama bir süre sonra başa çıkamaz olmuş, yavruları güvendikleri kişilere vermek zorunda kalmışlardı.
Jeongguk'un hepsine bakacağını iddia ederek vermemekte inat ettiği anlar aklına geldiğinde gülümsemeden edememişti. Bazen tam bir baş belası gibi davranırdı ama Taehyung onun bu çocuk ruhlu hallerini de ayrı tatlı bulurdu.
Merdivenleri seri bir şekilde çıkarken sadece anahtarı bırakmayı değil, onu da bir kez görmek istediğini kendine itiraf etmişti. Uyanmasına izin vermeden biraz bakıp gidecekti bebek yüzüne.
Basamakların çaprazında kalan yatak odasının kapısını araladı ve yatakta uzanan bedene bakışları değdiği anda istemsizce yutkundu. Onu bu halde görmeyi beklemiyordu elbette. Üzerinde sadece kalçasını zar zor kapatan bir gömlekle...
Normalde kış geldiği zaman üzerinden eksik etmediği pofuduk pijamalarını neden giymediğini anlamaya çalışırken Jeongguk önce kıpırdanmış, sonra gözlerini aralayıp kapıda bekleyen Taehyung'u görmüş ve uzandığı yerden doğrulmuştu. Taehyung onu uyandıracak ne ses yaptığını anlamaya çalıştı ancak Jeongguk zaten hiç uyumamıştı. Anahtarlarla kapıyı açarken bile duymuştu onu, o dakikadan beridir de odaya gelmesini bekliyordu.
"Anahtarları bırakmaya gelmiştim. Uyandırdıysam kusura bakma." Jeongguk ifadesiz suratının aksine son derece davetkar bir tavırla yataktan indi ve kapıda beklemeye devam eden eşinin karşısına adımladı. Onunla daha rahat göz teması kurabilmek için parmak uçlarında duruyordu ve hiçbir şey yapmadan dursa bile parfüm kokusuna karışan teninin kokusu Taehyung'un aklını bulandırmıştı.
Ellerini karşısındaki adamın ne tepki vereceğini umursamadan göğsüne yerleştirdi ve ağır ağır yukarı çıkarıp boynuna doladı. üzerine büyük olan, Taehyung'un kalan eşyaları arasından bulduğu kar beyazı gömleğin kollarını dirseğine kadar sıyırmıştı. Bu sayede kollarına değen saç tellerini kolayca hissediyor, bu hissi bile ne kadar özlediğini düşünüyordu.
Bir şey söylemesine izin vermeden dudaklarını özleminden delirdiği eşinin dudaklarına kapadı ve hafifçe ensesine doğru uzamış saçları çekiştirdi. Biraz sinirini çıkarmak, biraz da teşvik edici olmak için dudaklarına sertçe asılırken Taehyung'un karşılık vermesine fırsat bile bırakmadan omuzlarından destek alıp olduğu yerde sıçramış, kucağına çıkıp bacaklarını hemen beline dolamıştı.
*Din don, smut uyarısı! Okumak istemeyen bölümü atlasın*
Şaşkınlığını bir kenara attığı anda kucağındaki bedenin iç çamaşırının olmadığını hisseden Taehyung hırlar gibi inlemiş, boşta duran elleri anında aşağı doğru kayan bedenin kalçalarını bulup sıkmış ve kucağında zıplatıp tekrar yukarı çıkarmıştı. Bu hareketi yüzünden bir kez daha sürtünmüş olduğu bedeni iyice kendine bastırıp onun da öpücüğün arasında inlemesine neden oldu.
Amacını anlayamıyordu ama şu an düşünecek durumda da değildi. Her seferinde yanıp bitmesine neden olan beden onu böyle baştan çıkarırken düşünemezdi.
Birkaç adım uzağındaki yatağa gidip kucağındaki bedenle altın sarısı, saten yüzlü yorganın üzerine uzandı ve elleri beline sarılı çıplak bacaklarda gezinmeye başladı. Jeongguk normalde roleplay düşkünlüğü yüzünden seks esnasında dirty talk yapmaya bayılırdı. Ama bugün oldukça sessiz ve yaptığı işe odaklıydı, tıpkı Taehyung'un sevdiği gibi. Taehyung onun aksine sadece inlemeleri duymayı tercih ediyordu, seks esnasında konuşmak laf kalabalığından başka bir şey değildi.
Nefes aralığı bile bırakmadan öpmeye devam ettiği dudaklardan bir dakika sonunda ayrılmak zorunda kaldığında çıkan ıslak ses ve altındaki bedenin yüzüne çarpan hızlı nefes alış-verişleri uyarılmasına neden olmuştu. Biraz geri çekilmeye çalışsa da Jeongguk buna izin vermediğinde, hatta boynundaki ellerini ve belindeki bacaklarını sıkılaştırdığında titrek bir nefes bırakmış, bu mesafeden devam etme kararı almıştı. Kendisine ait, düğmesi bile pahalı olan gömleği hiç düşünmeden iki yana doğru çekiştirdi ve siyah saçlının göğsünün altına kadar indirdi. düğmelerin çoğu iliklenmediği için rahatlıkla aşağı kaymıştı gömlek. Ama Jeongguk'un hareketleri de kısıtlanmıştı, kollarını açamıyordu ve Taehyung'un boynunda, köprücük kemiklerinde ve meme uçlarında gezinen ıslak dudaklarına müdahale edemiyordu. En fazla boynuna daha çok asılıp onu kendine bastırabiliyordu ya da bacaklarını aralayıp daha çok yer açabiliyordu.
Aralık kalan dudaklarından dökülen ardışık inlemeler Taehyung'un karnının kasılmasına neden oldu. Onu memnun ettikçe bundan zevk alıyor, aldığı zevk onda misliyle bir zevk verme isteğine dönüşüyordu. Diliyle oynadığı dikleşmiş meme ucunu tamamen kapanıp emerken Jeongguk'un başlayan zevk titremelerini ikiye katlamak için diğerini de parmakları arasında çevirip sıkıştırmıştı.
Anlık kesilen nefesi ve kayan gözleri yüzünden bilinçsiz bir şekilde belini yukarı kaldıran Jeongguk, kalçasını yumuşak yatağa bastırırken deliğindeki tatlı sancı ve kasılmalar yüzünden "Taehyung..." diye sayıkladı. Fazlasıyla uyarılmış ve ıslanmış hissediyordu. Sertliğinden ve deliğinden akan sıvı iç çamaşırı olmadığı için değip geçen hava yüzünden üşümüştü. Bir an önce ısıtılmaya ihtiyacı vardı yoksa kafayı yiyecekti. Şimdiden bile bedeni yorgun ve hassastı. Tüm kasları gerilmekten ağrımıştı. Taehyung biraz daha oyalanırsa kendini tutamayacaktı.
Mesajı alan Taehyung geri çekilerek pembeden kırmızıya döndürdüğü meme uçlarını serbest bırakmış, gömleği eteklerinden tutup yukarı doğru sıyırmış, tüm kumaş parçasının bir ip gibi eşinin belinde toplanmasına neden olmuştu. Karşısındaki inanılmaz manzarayı gece lambasının loş ışığı altında doyumsuzca seyrederken bakışları ıslanmış gözlerle kesişti. Aniden burnu sızlamış, kasıkları bir alev topu gibi yanmaya başlamıştı. Hızlı nefesleri arasında biraz serinlemek amacıyla üzerindeki ceketi çıkardı önce, ardından kravatını çekiştirdi. Seri bir şekilde çözdüğü düğmelerden sonra terden ıslanmış gömleğini de sıyırıp attığında daha hafif hissetmeyi beklemişti ama ne yaparsa yapsın kasıklarındaki sızı azalmıyordu.
Dizleri üzerine çöküp siyah saçlının yatağın kenarına yasladığı topuklarıyla açık tuttuğu bacaklarının iç kısımlarına öpücükler bırakırken seri şekilde kemerini çözmüş, pantolonunun düğmesini ve fermuarını açmış ve baldırlarından aşağı düşmesine izin vermişti. Gittikçe kasıklarına doğru yol alan dudaklar deliğine yakın bir noktaya temas ettiğinde hıçkırmaya benzer bir inleme eşliğinde yerinden sıçramıştı Jeongguk. Ellerini bacaklarının altından geçirip sıkıca tutundu ve kalçasının biraz daha aralanmasını sağlayıp deliğini ortaya çıkardı istemsizce. Sürekli kuruyan dudaklarını yalıyor, Taehyung'un içine gireceği zaman için saniye sayıyordu.
Göğsü bunun düşüncesiyle bile havalanırken penisi biraz daha sızdırmış, karnının üzerindeki gömleği ıslatmıştı. Aynı şekilde kalçasının arası da bir hayli ıslak ve kaygandı. Altındaki yorgana sürtündükçe içindeki kaşıntıyı artıracak şekilde kasılıyordu deliği.
Taehyung da beklemeye mecalinin kalmadığını hissettiği an üzerindeki son kumaş parçası olan baksırı sıyırıp ayağa kalkmış, sertleşmiş organını sızdıran deliğe yasladığı gibi içine göndermişti. Beyninin uyuştuğunu hissediyordu. Jeongguk'un hissettirdikleri ilk zamanlardan beri hiç değişmemişti. Hâlâ bu sıkılığı karşısında kafayı yiyecek gibi oluyordu. Uzun süredir birlikte olmadıkları için cinsel açlığı da aldığı hazzı katlıyordu.
Zorlanmadan içinde kayan ve duvarlarına çarpan uzunluğu hissettiği anda çığlık atar gibi inlemeye başlayan Jeongguk, bir türlü doğru düzgün bakamadığı Taehyung'un yüz ifadesi yüzünden dolan gözlerine lanet etmişti. Ne tepki verdiğini, neler hissettiğini, ne düşündüğünü bilmek istiyordu. Üzerine atladığı için pişman değildi, olmayacaktı da. Çok özlemişti çünkü sevdiği adamı. Aralarındaki soğukluktan da bıkmıştı. Bu soğuğu en güzel bu şekilde ısıtabileceğine inanıyordu.
Birkaç kez ardışık şekilde ezilen prostatıyla zor bile dayanan bedeni kendini bırakmış, şiddetli bir şekilde boşalmıştı. Göğsüne kadar sıçrayan menileri umursamadan deliğini sıkılaştırarak üzerinde gelip gitmeye devam eden eşinin de zirveye çıkmasını sağlamış, içini kirletmesine neden olmuştu.
Hızlı hızlı nefes alıp verirken titremeye devam eden elleri karnında toplanan gömleği buldu. Gömleğin düğmeleri tamamen açıp üzerinden sıyırdı ve göğsüne bulaşan sıvıyı silip yataktan aşağı fırlattı. Özlediği beden bacakları arasından ayrıldığında ise yatakta geriye doğru kayıp başını yastığına koydu.
Taehyung da yorgun bir şekilde kendini hemen siyah saçlının yanına bırakmış, tavana bakarak tıpkı onun gibi soluklanmıştı. Buraya gelirken böyle bir şey olacağı aklının ucundan geçmezdi ama şöyle dönüp baktığında kendini rahatsız hissetmemiş, hatta yaşadığı bu ateşli sevişmeden oldukça tatmin olmuştu. Göz ucuyla yanında, elini tutmuş ve uyumak üzere olan eşine baktı. Anlaşılan onun bir duş için enerjisi kalmamıştı.
Bedeni üzerindeki yorgunluğu biraz kenara atabildiğinde yatakta doğrulmaya çalıştı ama bunu denemesiyle elindeki hafif tutuş sertleşmişti. Endişeyle siyah saçlıya döndü, göğsüne yaslayarak sıkıca sarıldığı eline, sonra da uyumak üzere olan o değilmiş gibi ayrılmış ve dolmuş gözlerine baktı. Kalbi göğüs kafesini o kadar hızlı dövüyordu ki, elinin altında hissediyordu bu darbeleri.
"Gitme." dedi titreyen sesiyle. "Bırakma beni."
İçini parçalamıştı bu an. Az önceki ateşli dakikalardan bu duygusal ortama nasıl geçtiklerine bile anlam veremiyordu ama birden sarıp sarmalamak istemişti eşini.
Altlarında kalan yorganı çekip ikisinin de üzerine örttü ve kendisinin yanında küçücük kalan bedeni kolları arasına çekip saçları arasına bir öpücük kondurdu. Bir şey demesine gerek bile kalmamıştı. İstese de gidemeyeceğinin farkındaydı.
İstese de bırakamazdı Jeongguk'u...
🎬🎬🎬
Bölüme karşı tamamen nötr hissediyorum, ne beğendim ne beğenmedim. Umarım siz beğenmişsinizdir ve beklediğinize değmiştir.
Diğer bölüme kadar kendinize iyi bakın~
-Bunny
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro