||78
BURAYA DÜNYALAR HARİKASI SEKSİ BİR KADIN BIRAKARAK BÖLÜME GEÇİYORUM
İyi okumalarrr🦋😘😘
"Gökyüzüne bak"
Derin nefesler içerisinde helikopterin içinde sakin kalmaya çalışıyordum. Ağzım yarı açık çığlık atarken daha önce hiç bu şeye binmediğim apaçıktı. Hele ki şoförü Polatsa.
Şehir resmen ayaklarımızın altındayken bu şaşkınlığımı gizleyemeden gülümseyen suratımdan dolayı yanaklarım ağrımaya başlamıştı. Bu adamın daha bilmediğim kaç yönü vardı acaba? Yavaş yavaş alışmaya başladığımda dediğini yapıp gökyüzüne baktım. Gün batımı tüm ihtişamıyla karşımdaydı, hiç böylesine yakından ve şahitlik etmemiştim
Kalbim adeta ağzımda atıyordu ve yolculuğum mükemmel geçiyor desem yeriydi. Polat ustalıkla pilot görevini yerine getiriyor ve arada bana bakarak gülümsüyordu. En sonunda büyük bir binanın çatı katında yavaş hareketlerle helikopteri dikkatli bir şekilde indirdi ve kemerimi kulaklığımı çıkarıp en sonunda onunla beraber indim. Yolumuz oldukça uzun geçmişti, bana bu deneyimi tattırdığı için ona minnettardım sanırım. İçeriye doğru yürürken ellerimiz birbirine bağlanmıştı ve kapıda tanımadığım iki adam bizi bekliyordu. İçeriye girdiğimizde hemen solumuzda kalan aşağıya inen merdivenlerden inmeye başladık. ''Bu gün özel bir gün mü yoksa ben mi hatırlamıyorum aşkım?'' belirsizlikle sert duran ifadesine baktım. ''Bilmem bu günü özelleştirmek bizim elimizde aslında'' diyip göz kırptı. Polat'ın bu tarz laflarına her zaman hayranlık duymuştum açıkçası. Fakat böyle ortada kalmaktan da pek hoşlandığım söylenemezdi. ''Burası çok şık bir yer. Keşke haber verseydin de eve uğrardık bir şeyler geçirirdim üzerime.'' geniş gösterişli bir terastaydık. Önümde harika bir manzara ve serin romantik bir akşamın burada olması... Daha ne diyebilirdim ki, üzerimizde sarı ışıklandırmalar ve yuvarlak masada inanılmaz güzel bir yemek sofrası bizi karşılamıştı. Hayal mi gerçek mi derken ağzım sevinçten hala açıktı ya da ne diyeceğini bilemiyordu. Polat az önce söylediğime karşın o mavi harelerini bana kısarak baktı. ''Gerçekten şimdiki giysilerinle çirkin olduğunu mu düşünüyorsun? Kalbime indireceksin Yasemin. '' bu söylediğine gülümserken gözlerini kıstığında ne kadar tatlı ve çocuksu olduğunu görüp yanaklarına uzanarak ellerimle kavradım ve dudaklarını öptüm. Allahım ne güzeldi şu adamı öpmek. Belime sarılıp öpüşüme karşılık verdiğinde dudaklarımızın birleştiği anda gülümsediğini hissettim. Beni kendine iyice bastırdı, kokusu öyle muhteşem ki ciğerlerime bayram sayıyordum.
''Yemeğimizi yiyelim yoksa önden seni bitireceğim'' dediğinde bir kahkaha patlatıp ''Tamam sevgilim'' dedim. ''sahiden çok acıktım.'' birlikte masaya oturduğumuzda bir kaç dakika sonra şef önlüklü tombik bir adam Polat ve bana gülümseyerek ellerindeki tabaklarla yanımıza geldi ardından önlerimize nazikçe koydu. İştahımı giderek açan harika kokulu yemeklerin ardından çatal ve bıçağımı elime aldım. ''Bunu hayatımda ilk defa görüyorum'' dedim tabağımdaki rulo halinde duran etli yemeye bakınca. Polat çoktan başlamış olduğunun yarı sıra bana cevap vermek için hızlı bir şekilde ağzındaki lokmayı yuttu ve söze girdi ''Bu yemeğin adı Beef Wellington. Yapımında duxelle ve pate ile kaplanan bonfile milföye sarılarak pişiriliyor. Aynı zamanda içinde kaz ciğeri ve pateli de var. Dene seveceksin.'' anlattıklarına hayran kalırken bir an önce çatalımı batırıp bir parça keserek ağzıma götürdüm. Gerçekten inanılmaz güzel bir tadı vardı. Yemek boyunca gözlerini benden hiç çekmeden bana baktı öylece. Şaraplarımızı yudumlarken kadehlerimizi kaldırdık ''Ömür boyu birlikte'' derken bile gözlerim ışıl ışıl parlıyordu. Ben bu adama gerçekten hastaydım.. Hasta. Fakat onu durduramıyordum bu gün. Nasıl dikkatli baksam anlasam bir şeyler olduğu belliydi. Bazen dalıp gidiyor dudakları hafiften bir şeyler söyleyecek gibi kıpırdıyordu. Biraz öksürdüm onu kendisine getirebilmek için bir an uyanır gibi irkildi ve masadaki elimi alıp tuttu. Öyle bir gülümsedi ki yanaklarında beliren o gamzelerine kendimi gömüp üzerime toprak atılsın istedin. ''Ne güzel ne kutsal bir akşam değil mi güzel kızım?'' öyle bir söyledi ki bunu garipseyip aldırış etmeden ''Seninle geçen her günüm her gecem çok kutsal çok güzel sevgilim.'' dedim. Ellerime sayısızca buselerini kondurduğunda ona gülümseyerek hayranlıkla bakıyordum.
İlerleyen saatlerde yemekten sonra biraz demir parmaklıklara doğru yürümüş manzarayı seyrederken ellerimizde şarap kadehlerimizi tutuyorduk, oldukça serin olan havadan dolayı üşüyen bedenimi fark eden Polat ceketini çıkarıp omuzlarıma atarak beni sıkıca sarılıp sarmaladı. Vücudunun sıcaklığıyla ve kokusuyla örtüşmüş ceketinin içinde kaybolmuş sıcacık olmuştum. Arkadan bana sıkıca sarılmıştı ''Sen üşüyeceksin ama'' dedim aklıma gelen şeyle. ''Senin sıcaklığın yetiyor halimden gayet memnunum ben'' dedi ve o anda sustum. Diyecek başka bir sözüm yoktu. Ağlamak üzereydim sanırım ve başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi yıldızlara diktim ''Ne güzeller değil mi? Çok uzakta oldukları halde hala görebiliyoruz.'' dedim dudaklarımı birbirine bastırıp. Kollarını vücuduma olabildiğince daha sıkı sardı ve ''Önümdeki kadın bir uzansa yıldızlara değecek.'' dedi. Gülümsedim bu dediğine, işte bir yudum aldırdı bana şaraptan. Derin bir nefes alıp verdi, gerçekten garipti şu an bile. Sözleri bile. Saçlarımın arasına bir öpücük bırakıp ''Hadi kadehlerimizi ver yeniden doldurayım'' dedi. Huzurlu bir şekilde boşalan bardağımı ona verdim. Kolları bedenimde gevşeyince bir anlığına boşluğa düşmüş gibi olsam da güzel havanın ve manzaraya olan keyfimi çıkarmaya devam ettim.
Uzun süre geçti. Hala yanıma gelmeyen Polat'ı merak edip arkama döndüğümde gördüğüm başka bir manzara ile şoke oldum
Hemen arkamda resmen diz çökmüş elinde bir yüzük kutusuyla bana öylece ışıldayan mavileriyle bakarken başımdan aşağıya sular döküldü, içten içe bir ter döktüm. Yüzük kutusundan olabildiğince gösterişli duran o taş onunla beraber öylesine masum ve güzel duruyordu ki şaşkınlıktan tek kelime edemiyordum. Ellerim buz gibiydi.
Başını iki yana sallayıp öylece tek dizinin üzerinde bana bakmaya devam etti. ''Yasemin,aşkım..'' gözlerimden bir iki damla yaş akarken sözlerine devam etti;
''Beklemek istemiyorum. Artık ne olacaksa olsun ve ben bütün hayatımızı birbirimize adayalım istiyorum. O gökteki yıldızlara beraber değelim. Hep beni sana getirecek yollar, senle bana açılacak kapılar, kokunla dolu odalar, seni bende uyutacak yataklar istiyorum. Her şeyden çokta senle anlam bulan sıcacık bir yuva istiyorum.Rüyalarımdan gerçeğime, karanlıktan ışığa geçişime, gündüzden geceme, dünümden yarınıma ortak, sesime, nefesime, sensiz aciz bedenime destek, ruhuma, kalbime, beynime eş ol istiyorum. Gelip hep benimle ol istiyorum. Güzel kızım, benimle bir ömür geçirmeye var mısın? Benimle evlenir misin?
_______
AĞLAYACAĞIM GALİBA BEN GİDİYORUMM :(
Yorumlarınızı bekliyorum ve acayip merak ediyorum okurkuşlarım yb'de görüşürüz takipte kalınnn :)))
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro